Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/728
KARAR NO : 2021/233
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/02/2019
NUMARASI: 2016/518 E- 2019/121 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 31/01/2012 tarihinde Taşıt Tanıma Sistemi sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 4 nolu maddesine istinaden 31/01/2017 tarihinde sözleşmenin bitiş tarihi olarak kararlaştırıldığını, davalı şirketin ”Fesih” başlıklı maddeyi ihlal ederek sözleşmeyi zamanından önce feshettiğini ve müvekkili tarafından davalı şirkete 03/06/2015 tarihli 12.017,12 TL’lik sözleşme fesih faturası (cezai şart tazminatı) ve 31/05/2015 tarihli 477,65 TL, 03/06/2015 tarihli 3.796,44 TL, 24/07/2015 tarihli 525,45 TL’lik faturalar düzenlendiğini ve iş bu fatura bedellerinin davalı şirketçe ödenmediğini, müvekkili şirketin alacağının tahsili amacıyla İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının 31/05/2015 tarihli 477,65 TL’lik borç kısmını kabul edip bu bedele tekabül eden icra harç ve yasal vekalet ücretini dosyaya itiraz süresi içinde ödediğini, borcun kalan kısmının tamamına itiraz ettiğini fakat dosyaya borçlu olmadığına dair herhangi bir evrak ibraz etmediğini, davalının haksız ve mesnetsiz olarak yaptığı itiraz sonucunda takibin durduğunu belirterek, davalı şirket tarafından icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, alacağının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; taraflar arasındaki ilişkide müvekkilinin tüketici konumunda olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmede davacının hakim ve baskın konumunu kullanarak tek taraflı olarak hazırladığı matbu bir sözleşme olduğunu, sözleşme koşullarının tartışılmadığını ve müvekkiline tartışma imkanı tanınmadığını, sözleşmenin 6. maddesi olan ”Fesih” başıklı bölümde ”Taraflardan herhangi birinin sözleşme ile yüklenmiş olduğu edinimlere uymaması durumunda diğer tarafın sözleşmeyi 3 ay önceden bildirmek şartı ile tek taraflı olarak fesih etme hakkına sahip olduğunu” belirtmesine etmesine rağmen bu hükme uymadığını ve sözleşmeye aykırı hareket ederek müvekkiline herhangi bir bildirim yapmadan sözleşmeyi feshettiğini, sözleşmenin müvekkili tarafından feshedilmediğini, davacının sözleşme gereği edinimlerini yerine getirmeyerek sözleşmeyi ihlal ettiğini, davacının cezai şart tazminatını hangi araçlar ve neye göre tanzim edildiğinin belli olmadığını, davaya konu diğer 03/06/2015 ve 24/07/2015 tarihli fatura içeriklerinin bu faturaların hangi araçlara ilişkin olduğu, bu araçların hangi tarihte sisteme alınıp hangi tarihte ve ne sebeple çıkarıldığı, servis faturasının ne anlama geldiği ve ne tür bir servis hizmeti verildiği açıklanmadığından haksız olduğunu, temerrüt oluşmadığından davacının faiz talebinin haksız olduğunu belirterek, tüm bu nedenlerle davanın reddine, talebinde haksız olan davacının %20’den aşağı olmamak kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Tarafların iddiaları ile toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında 31.01.2012 tarihli Taşıt Tanıma Sistemi sözleşmesi akdedilmiştir, sözleşme çok küçük puntoyla yazıldığı için çoğu kısmı tam okunamamaktadır, davacı taraf sözleşmeyi davalı tarafın süresinden önce feshettiğini iddia etmiş ancak buna ilişkin belge sunmamıştır. Davacı taraf dört adet fatura tanzim edip icra takibine koymuş, davalı taraf faturalardan yakıt bedeline ilişkin olanı ödemiş diğer faturalara itiraz etmiştir. Davacı tarafın itiraza uğrayan faturaları Diğer Servis Bedeli Servis Faturası, Cezai Şart Tazminatı Sözleşme Fesih Faturası ve Haziran 2015 Faiz Bedeli Faturası’dır. Sözleşmeden araçlara takılan kimlik ünitesinin hangisi olduğu (TKÜ, AH veya AA) anlaşılamadığından montaj cihaz cezası hesaplanamamıştır yine sözleşmede kaç araçla sisteme girildiği veya asgari araç taahhüdü bulunmadığından cezai şart hesabı yapılamamaktadır ayrıca sistemden 2 yıldan önce çıkılması durumunda filonun %20’si hariç bir yaptırım öngörülmekte ancak araç sayısı belirtilmediğinden hesaplama yapılamamaktadır. Davacı taraf, sözleşmenin davalı taraf tarafından haksız olarak feshedildiğini ispat edememiştir hatta sözleşmenin feshedildiğine ilişkin de bir belge yoktur kaldı ki itiraza uğrayan faturaların sözleşmeye göre nasıl tanzim edildiği de belli değildir, sözleşme kapsamında açık olmayan hükümler vardır ve hesaplama yapılmasına engel olmaktadır, alınan her iki bilirkişi raporu da davacı tarafın itiraza uğrayan tanzim ettiği faturalardan dolayı alacağının olmadığı yönündedir. Davacı taraf davasını ispat edemediğinden davanın reddine, taraflar arasında bir sözleşme bulunduğundan ve davacı tarafın iddiaları yargılamayı gerektirir bulunduğundan kötü niyet tazminatı talebinin reddi gerektiği, …” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: önceki beyanlarını tekrarla;Sözleşmenin davalı tarafça feshedimesi nedeniyle taşıt tanıma sistemi sözleşmesinin 6. maddesi uyarınca sözleşme fesih bedeli faturasının, 2. maddesi uyarınca da taşıt tanıma sistemine dahil edilen ve sistemden iki yıldan önce çıkan araçlar için servis bedeli faturası düzenlendiğini,Sözleşmenin davalı tarafın DBS talimatını iptal etmesi nedeni ile davalı tarafça feshedildiğini, bu hususta ilgili bankaya yazı yazılması istenildiğini, ancak yazılmadığını, dolayısıyla baştan plakaların ve sayının belirli olması ve sadece bu plakalar için yakıt alımı ve servis alınması gibi bir durumun mümkün bulunmadığını, davalı tarafça da bu şekilde bir talepte bulunulmadığını, Dosyada bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi verilmiş olmasına rağmen bilirkişilerin şirket merkezine giderek ticari kayıt ve defterlerde inceleme yapmayarak eksik inceleme sonucu rapor düzenlendiğini,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki varlığı ihtilafsız taşıt tanıma sistemi sözleşmesi kapsamında verildiği söylenilen hizmete ve ceza koşuluna ilişkin olarak keşide edilen faturalara dayanılarak başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davaya esas İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının … A.Ş., borçlunun … A.Ş., toplam alacağın 17.515,14 TL olduğu, ödeme emrinde borç sebebi olarak taşıt tanıma sistemi sözleşmesi ve dökümü yapılan faturaların gösterildiği, takibin ekinde …A.Ş. tarafından … San. Tic. A.Ş.’ adına keşide edilmiş, 31.05.2015 tarihli … sıra nolu 477,65 TL bedelli, 03.06.2015 tarihli … seri nolu 12.017,12 TL tutarlı, … seri nolu 24.07.2015 tarihli 525,45 TL tutarlı, … seri nolu 3.796,44 TL, faturaların bulunduğu anlaşılmaktadır. Yine takibin ekinde müşteri taşıt tanıma sistemi sözleşmesi adı altında düzenlenmiş her iki tarafın kaşe ve imzasının yer aldığı sözleşme bulunmaktadır. Borçlu vekili itiraz dilekçesinde; takip dayanağı olarak gösterilen faturalardan 31.05.2015 tarihli 477,65 TL tutarlı fatura hariç diğerlerini kabul etmediklerini beyan ederek bahsi geçen fatura haricinde borç, işlemiş faiz ve ferilere ilişkin kısmi itirazda bulunarak davasını kısmen itiraz ettiği tutar üzerinden harçlandırarak açmıştır. Taraflar arasındaki …A.Ş. müşteri taşıt tanıma sistemi sözleşmesinin fesih başlıklı 6.maddesinin ”Taraflardan herhangi birinin bu sözleşme ile yüklenmiş oldukları edimlere uymaması durumunda diğer taraf sözleşmeyi 3 ay önceden bildirmek şartı ile tek taraflı olarak feshetme hakkına sahiptir. Müşterinin bu sözleşmedeki edimlere uymaması veya sözleşmenin zamanından önce feshi durumunda; müşteri, taşıt başına 200 ABD Doları+KDV’yi … A.Ş.’a öder. Anlaşmanın süresi içinde dolması ve feshini takip eden müşteri, … A.Ş.’nin ariyeten vermiş olduğu ekipmanlarını … A:Ş.’a 1 ay içinde iade edecektir. Bu ekipmanların sökülme işlemleri … A.Ş.’ye aittir. ” şeklinde düzenleme yer aldığı; sözleşmenin ihtar ve ihbar başlıklı 7. maddesinde ise ”Taraflarca yapılacak ihbar ve ihtar yazılı olarak; fax mesajı, iadeli taahhütlü posta veya noterden gönderilme şeklinde tarafların aşağıda belirtilen adreslerine yapılacaktır. ” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Her ne kadar davacı tarafça davalının sözleşmeyi tek taraflı ve haksız şekilde feshetmiş olduğuna ilişkin iddia ileri sürülmüş olsa da bu iddiayı doğrular nitelikte herhangi bir belge ve bilgi dosyada mevcut değildir. Sözleşmenin 31.06.2012 tarihinde yürürlüğe girdiği anlaşılmaktadır. Sözleşmenin süresi başlıklı 4.maddede ”İş bu sözleşmenin imza tarihinden itibaren 3 yıl geçerlidir, tarafların sözleşmenin sona erme tarihinden en geç 30 gün evvel birbirine herhangi bir fesih ve ihbarda bulunmamaları halinde iş bu sözleşme 2 yıl süre ile uzar, bu sürenin sonunda sözleşme herhangi bir ihbar ve ihtara gerek kalmaksızın kendiliğinden sona erer. Taraflar dilerlerse karşılıklı yapılan yazılı ek sözleşme ile mutabık kalınan süre ile sözleşmeyi uzatabilirler.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Eldeki davanın açılış tarihi 06.05.2016 tarihi olmakla; sözleşme sürenin bitmesi nedeniyle, herhangi bir fesih beyanı olmaksızın sür sona erdikten sonra eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 8. maddesinde ise AH ve AA takılmış araçların sistemden bir yıldan önce çıkartılması durumuna ilişkin yakıt alınmaması haline ilişkin cezai şart niteliğinde düzenlenmeler yapılmıştır. Davacı vekili eldeki dava dosyasındaki taleplerine, taraflar arasındaki sözleşmenin 8. maddesine dayandırmaktadır. İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında dosyaya kazandırılan 02.06.2017 tarihli bilirkişi raporunda, dosyaya ekli … A.Ş. Müşteri Taşıt Tanıma Sözleşmesi’nin okunabilir büyüklükte olmadığı, aynı zamanda davalıya ait 19 adet TTS’li araç için uygulandığı iddia edilen cezai şartın hangi araçlara ilişkin olduğuna dair herhangi bir kayıt ve belge bulunmadığı rapor altına alınmıştır. Davalı vekili 16.08.2017 tarihli dilekçesinde; muhtelif plakalardaki araçların maliki olan müvekkilinin söz konusu araçları dilekçede belirtilen tarihlerde satmış olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin mülkiyetinden çıkan bu araçlara ilişkin olarak davacının iddiasında yer aldığı gibi halen yakıt alınmasının mümkün olmadığını ileri sürmüştür.İlk derece mahkemesince alınan 24.04.2018 tarihli bilirkişi raporunda ise, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 31.05.2015 tarihli 477,65 TL yakıt faturası ile birlikte davalı adına tanzim edilen ancak davalı tarafından kabul edilmeyerek kayıtlarına alınmayan 03.06.2015 tarihli 12.017,12 TL tutarlı cezai şart tazminatı faturası, 03.06.2015 tarihli 3.796,44 TL tutarlı servis faturası ve 24.07.2015 tarihli 525,45 TL tutarlı faturadan kaynaklandığı, davacının söz konusu faturalara ilişkin araç listesini sunduğu, ancak davalı firmanın az yukarıda bahsi geçtiği üzere 16.08.2017 tarihli dilekçesi ile davacının sunduğu listede yer alan muhtelif plaka sayılı araçların satışı yapılmış olmasından ötürü hali hazırda davalının mülkiyetinde olmadığını, gerekirse satış sözleşmeleri ile faturaları ibraz edeceğini belirtmiş olduğu, davalı tarafından takibe esas 17.037,49 TL tutarındaki kısma itiraz edildiği, davalının icra dosyasına 740,89 TL tutarında ödeme yaptığı, sonuç olarak davacının sözleşmenin akdedildiği tarihten itibaren taşıt tanıma sistemine dahil ettiği davalı araçlarını taşıt tanıma sisteminden TKU monteli araçlara iki yıl, AH monteli araçlarda ise bir yıldan önce araçların sistemden çıkışının yapıldığı ve bu sebeple davalının TTS’li araçlarını üç ay süre ile yakıt almadığı hususu tespit edilmekle belirtilen sebeplerle davacının tanzim ettiği 12.017,12 TL tutarında cezai şart, 3.796,44 TL tutarında servis bedeli ile 525,45 TL haziran 2015 faiz bedeli faturalardan kaynaklı alacağının olmadığı değerlendirilmiştir. Davacı vekili 11.05.2018 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, müvekkilinin ticari defter ve kayıtları incelenmeden rapor düzenlenmiş olduğundan bahisle esasen müvekkilinin söz konusu fesih faturaların ve servis bedeli faturalarını düzenlemekte haklı olduğunu ileri sürerek sektör uzmanı bilirkişiden yeniden rapor alınmasını talep etmiştir.02.01.2019 tarihli bilirkişi heyet raporun incelenmesinde; davacı … davalı şirketlerin ticari defter incelemesi yapılmış, davacının 2014.,2015 ve 2016 yılına ilişkin incelenen ticari defterleri ile davalının 2014,2016 yılına ilişkin olarak tutulan ticari defterlerinin usulüne uygun olduğu, davalının cari hesap hareketlerinin değerlendirilmesinde, 03.06.2015 tarihli 3.796,44 TL tutarlı, 03.06.2015 tarihli 12.017,12 TL tutarlı, 24.07.2015 tarihli 525,45 TL tutarlı faturaların davalının muhasebe kayıtlarına işlenmediği, 31.05.2015 tarihli 477,65 TL tutarlı faturanın muhasebe kayıtlarına işlendiği ve söz konusu fatura kapsamında icra dosyasına 30.12.2015 tarihinde 740,89 TL ödeme yapıldığı ancak bu ödemenin muhasebe kayıtlarına işlenmediği tespit edilmiştir. Davacının cari hesap hareketlerini incelenmesinde ise, davaya konu davacı tarafından keşide edilen faturaların ticari defterlerde yer aldığı ve davacının 2015 yılı dönem sonu itibariyle davalıdan 16.107,05 TL tutarlı alacaklı gözüktüğü tespit edilmiştir. Bilirkişi raporunda, taraflar arasındaki varlığı ihtilafsız müşteri taşıt tanıma sistemi sözleşmesinin 2.8 ve 6. maddeleri de irdelenmiş, sonuç olarak sözleşmede araçlara takılan kimlik ünitesinin hangisi olduğunın anlaşılamadığından montaj cihaz cezasının hesaplanmasının mümkün olmadığı, sözleşmede sisteme kaç araçla girildiğine ilişkin bir bilginin yer almadığı, dolayısıyla asgari araç taahhüdünün de bulunmadığı, maktu nitelikteki sözleşmenin herkese aynı şekilde imzalandığı değerlendirilmiş, davacının davalı adına keşide ettiği 03.06.2015 tarihli 3.796,44 TL, 03.06.2015 tarihli 12.017,12 TL tutarlı, 24.07.2015 tarihli 525,45 TL tutarlı ceza faturalarından kaynaklı olarak faturaların dayanığı ispatlanamamakla herhangi bir talepte bulunulamayacağı kanaatine varılmıştır.Tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirme neticesi; somut uyuşmazlıkta, sözleşme belirtilen sürenin son bulmasıyla kendiliğinden ortadan kalkmış olduğundan ve sözleşmenin davalı tarafından feshedildiği kanıtlanmadığından, davalı tarafın haksız fesih iddiasına dayalı taleplerinin kabulü mümkün değildir. Ayrıca, her ne kadar sözleşme gereği müşterinin …A.Ş.’nin taşıtlarına tesis ettiği TKÜ, AH veya AA’ları ariyeten kabul ettiği düzenlenmiş olsa da somut olayda, davalının hangi kapsamda ve ne şekilde sözleşme ilişkisine dahil olduğunun belli olmadığı, zira sözleşmenin 8.maddesinde, TKÜ monte edilmiş araçlar için ayrı AH ve AA takılmış araçlar için ise ayrı muiyedelerin yer aldığı, yine dosya içerisinde müşteri taşıt tanıma sistemi içerisinde yer alan davalının kaç adet araçla hangi tarihlerde bu sisteme dahil olduğu ve hangi tarihte sistemden çıkartıldığına dair herhangi bir bilgi ve belge yer almadığı, davacının usulüne uygun ticari defterlerinde tek taraflı olarak kaydettiği ve icraya konu ettiği faturaların dayanaklarının kanıtlanmadığı kanaatine varıldığından, davacı vekilinin istinaf nedenlerinin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin karar ve gerekçesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince davacı vekiline tebliğine,4-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 25.02.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.