Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/727 E. 2021/215 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/727
KARAR NO : 2021/215
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/05/2017
NUMARASI: 2017/58E. 2017/360K.
DAVANIN KONUSU: Yargılamanın İadesi
Taraflar arasında görülen yargılamanın iadesi davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Yargılamanın yenilenmesini isteyen davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davalı aleyhine açılan açılan alacak davasının Mahkemenin 2010/302 E- 2012/72 K. sayılı 07/05/2012 tarihli hükmüyle karara bağlandığını, müvekkilinin açmış olduğu bu davanın reddedildiğini, temyiz başvurusunun da reddedildiğini, müvekkilinin haklı davasını haksız ve hileli olarak kaybetmesi nedeni ile bu durumun Anayasa Mahkemesine dahi taşındığını, ilk derece mahkemesince delillerin usulüne uygun şekilde toplanılmadığını, yine yerel mahkemede alınan bilirkişi raporunun eksik, hatalı olduğunu, müvekkili tarafından yeni bir rapor alınması istenmesine rağmen mahkemece gerekçe gösterilmeden bu talebinde reddedildiğini, müvekkili tarafından yapılan inceleme ve araştırma neticesinde müvekkilinin davasına bakan yerel mahkemede görevli hakimlerden birisinin fetö soruşturması kapsamında görevden alındığını, temyiz incelemesinde görev yapan hakimlerden ikisinin da fetö soruşturması kapsamında görevden alındığını, Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru talebi kapsamında raportör olarak atanan hakimin de aynı soruşturma kapsamında görevden alındığını belirterek, öncelikle kararın icrasının durdurulması, yargılamanın yenilenmesi istemlerinin kabul edilerek, 2010/302 E. Esas 2012/72 K. sayılı 07/05/2012 tarihli kararın ortadan kaldırılmasına, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili yargılamanın yenilenmesi talebine karşı savunmasında özetle; yargılamanın yenilenmesine ilişkin kanunda belirtilen şartlardan hiçbirisinin somut olayda bulunmadığını, afaki ve yoruma dayalı olarak sunulan dilekçenin ve içeriğindeki beyanların dinlenilmesinin mümkün olmadığını belirterek, davacı tarafından usul ve yasaya aykırı olarak ileri sürülen yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yargılamanın iadesi fevkalade bir kanun yolu olup, ancak kesinleşmiş kararlara karşı bu yola başvurulabilir. Yargılamanın iadesi sebepleri HMK 375 maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Davacının yargılamanın yenilenmesi talebiyle ilgili olarak ileri sürmüş olduğu, davaya bakan yerel mahkeme hakimlerinden birisinin FETÖ soruşturmalarında görevden alınmış olması, temyiz aşamasında görev alan hakimlerle ilgili olarak 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında temyiz incelemesine şaibe karıştığı, davacı tarafından Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuruyu inceleyen bir kısım raportörlerin FETÖ soruşturması ile bağlantılı olduğu yönündeki iddialar HMK’nın 375/(1)-a maddesinde mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması, aynı maddenin b fıkrasında davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki red talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hakimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması düzenlemesi yönünden değerlendirilmiş, davacının belirttiği isimlerin somut olarak HMK 375/(1)-a-b fıkraları kapsamında yargılamanın yenilenmesini gerektirir şekilde davacıya yönelik bir etkileri olduğu hususu davacı tarafça ispatlanamamış, mahkememizce de davacı iddialarının HMK 375 maddesi düzenlemesi kapsamında yargılamanın yenilenmesini gerektirir mahiyette olmadığı değerlendirilmiş, belirtilen nedenlerle yargılanmanın yenilenmesi talebinin reddi gerektiği, …” gerekçesiyle, yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: önceki beyanlarını tekrarla;İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama esnasında delillerin usulüne uygun şekilde toplanılmadığını, tanıkların dinlenilmediğini, Yargıtay aşamasında da yanlış değerlendirme yapıldığını, Yerel mahkemede yapılan tahkikat aşamasında alınan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, müvekkili tarafından yeniden bilirkişi görevlendirilerek, yeni bir rapor alınmasının talep edildiğini, buna rağmen mahkemece gerekçe gösterilmeden bu talebin reddedildiğini,İlk derece mahkemesindeki yargılamada görevli hakimlerden birinin fetö soruşturması kapsamında görevden alındığını, temyiz incelemesinde görev yapan iki hakimin de aynı soruşturma kapsamında görevden alındığını, müvekkili tarafından yapılan Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru talebini inceleyen raportör olarak atanan kişinin de fetö soruşturması kapsamında görevden alındığını, bu şekilde yargılama sürecinde görev alan hakimlerin tarafsızlığı ve bağımsızlığına gölge düştüğünü, adil ve dürüst yargılanma hakkının ihlal edildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu yargılamanın yenilenmesi talebinin reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, HMK’nın 373 vd. maddeleri uyarınca yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince, yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava dosyasının yapılan incelemesinde; ilk derece mahkemesinin yargılamanın iadesine konu 2015/91 E- 2017/784 K sayılı, 06.06.2017 tarihli kararının, kanun yollarından geçmek suretiyle kesinleştiği anlaşılmaktadır.Yargılanmanın yenilenmesini talep eden talep dilekçesinde; eldeki dava dosyasında, Yargıtay içtihatları ile çelişki oluşturacak şekilde ilk derece mahkemesince bilirkişi raporunda acente tarafından tahsil edildiği ispatlanamayan prim alacakları üzerinden yapılan hesaplama kararı esas alınarak hüküm oluşturulmasını, ilk derecedeki yargılama aşamasında görevli bir hakimin, Yargıtay ilamında imzası bulanan bazı hakimlerin ve yine Anayasa mahkemesi raportörü bir hakimin, FETÖ/PYD suçlamasıyla tutuklanmış olmasını gerekçe göstermektedir. Davacının, yargılamanın yenilenmesine dair talep dilekçesi, ayrı bir dava olarak harçları yatırılmak suretiyle ve ayrı bir esas üzerinden ve ayrı bir dosya üzerinden yürütülmesi gerekmektedir.492 Sayılı Harçlar Kanunu’nın 2. maddesi gereğince,” Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanları, yargı harçlarına tabidir. Ceza mahkemelerinde şahsi hukuka ait hakların hüküm altına alınması halinde de, celse harçları hariç olmak üzere (1) sayılı tarifeye göre harç alınır. “denilmektedir.Yargılamanın iadesi davası, ilk davadan ayrı yeni bir dava olup, dava değeri üzerinden, tıpkı yeni açılan davalar gibi yargılama harçlarına tabidir. Nitekim, Harçlar Kanunu’nun 10. maddesi gereğince yargılamanın iadesi davalarında, yeni davalar gibi harç alınacağı hükme bağlanmıştır. Aynı Kanun’un “Harcı ödenmeyen işlemler” başlıklı 32. madde gereğince ise ” Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse, işleme devam olunmakla beraber, bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır” şeklindedir.İlk Derece Mahkemesince yargılanmanın yenilenmesi talebine ilişkin olarak kanundaki düzenlemeye uygun şekilde harç alınmamış olduğu görülmektedir. Harçlar Kanunu 10. maddesi gereğince, yargılamanın yenilenmesi talepli davalar nispi harca tabi davalardan olduğundan, (1) Sayılı Tarife gereğince anlaşmazlık konusu değer üzerinden nispi harç alınması gerekmektedir. Dava harcı, kamu düzenine ilişkin olup, davanın görülmesi için yasayla getirilmiş dava şartı niteliğindedir. Bu nedenle, harç konusu HMK’nın 355. maddesi uyarınca, Dairemizce resen nazara alınmıştır.İlk derece mahkemesince, başvuru harcının ve dosya kapsamına göre dava değeri üzerinden peşin harcın yatırılması hususunda, kanuni sonuçları hatırlatılmak suretiyle kesin süre verilmesi ve sonucuna göre işlem yapılması gerekmektedir. Dava harçlarının yatırılmış olması dava şartı olup, bu şart gerçekleşmeden davanın incelenip karara bağlanması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,2-Davanın yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine,4-Davacı tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte, İlk Derece Mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 18.02.2021 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.