Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/714 E. 2021/241 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/714
KARAR NO : 2021/241
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 05/06/2018
NUMARASI : 2016/744 Esas – 2018/545 Karar
DAVA: Rekabet Sözleşmesinden Kaynaklı Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının iş sözleşmesinde yer alan “Rekabet Yasağı” 7.h.maddesi hükmünü ihlali nedeniyle, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla bir yıllık brüt ücreti olan 18.848.-TL cezai şart tutarının şimdilik 5.000.-TL ‘lik kısmının yasağın ihlal edildiği tarihten itibaren işletilecek yasal ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; usül yönünden kısmi dava açılamayacağını, esasa ilişkin olarak da haksız davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 05/06/2018 tarihli, 2016/744 Esas – 2018/545 Karar sayılı ilamıyla: “…Davacı yanca sunulan tüm ekran görüntüleri incelendiğinde de tanık anlatımları gibi davalının borçlunun açık kimlik bilgilerine, borç bilgilerine, icra takip bilgilerine ulaşma imkanı bulunmaktadır. Esasen davacı ve aynı işi yapan diğer varlık yönetim şirketlerinin çalışma usulü de aynıdır. Yani davalının pozisyonu gereği şirket iş ve işlemlerine ‘yön verme ‘ sır bilgileri edinme” gibi bir imkanı bulunmamaktadır. Başka bir şirketin çalışma usulü ile ilgili olarak davacı şirkette iken paylaştığı bilgi de resmi bir bilgi olmayıp duyduğuma göre diye başlayan bir yazışmadır. Resmi bir niteliği bulunmamaktadır. Davacı yanca davalının pozisyonundan çok daha fazla bir bilgiye sahip olduğu ve bu bilgileri yeni işyerinde kullandığı yönünde somut kanıt sunulmamıştır. Salt iş değiştirmek ve bezer bir işi yapmak haksız rekabet için yeterli bir gerekçe de değildir. Şirketin ana iştigal konusunda en az yetkiye sahip posizyondaki davalı açısından haksız rekabetin koşulları oluşmadığından…” davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Türk Borçlar Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca ve bu maddelerde belirtilen şartlara uygun olarak, müvekkili işveren ile davalı işçi arasında, yazılı bir rekabet yasağı sözleşmesi yapıldığını, Taraflar arasında düzenlenen Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi’nin 7.h. maddesi “Çalışan, iş sözleşmesi her ne şekilde sona ererse ersin, işten ayrıldığı tarihten itibaren 1 (bir) yıl için İşveren’e rakip şirketlerde Marmara Bölgesi sınırları içerisinde işe giremez. Aksi halde İşveren’e bir yıllık brüt ücreti tutarında nakdi tazminatı ayrıca bir ihtara lüzum kalmaksızın cezai şart olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder. İşveren’in uğrayacağı zararlardan dolayı kanuni hakları saklıdır” hükmünü içerdiğini, İş sözleşmesinde yer alan rekabet yasağının, davalı tarafından açıkça ihlal edildiğini, çünkü davalının iş akdini, haklı bir sebep olmaksızın ve tamamen kendi iradesiyle 30.11.2015 tarihli dilekçesi ile tek taraflı olarak feshettiğini, 30.11.2015 tarihinde müvekkili şirketten çıkışı yapılan davalı, sözleşmesinde belirtilen 1 yıllık süre gözetilmeksizin aynı sektörde ve istanbul’da faaliyet gösteren rakip varlık yönetim şirketinde, aynı pozisyonda çalışmaya başladığını, İlk derece mahkemesince eksik incelemeye dayalı kararın usul ve yasaya aykırı olup, kararın kaldırılarak ve duruşmalı olarak yeniden inceleme yapılarak davanın kabulüne karar verilmesi talep etme zarureti hasıl olduğunu, Usul yönünden ise; ilk derece mahkemesince TBK’nın rekabet yasağını düzenleyen 444. ve devamındaki maddelerinin varlığını ve meriyetini kabul etmediğini,İstinafa konu kararın, deliller toplanmadan eksik inceleme ile verildiğini ve müvekkili şirketin hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2017/7133 K. 2017/18236 T. 14.11.2017 (Ek – 1) ve YARGITAY 16. HUKUK DAİRESİ E. 2015/11398 K. 2017/8516 T. 5.12.2017 ilamında da benzer hükümlere havi olup dilekçe ekinde sorulduğunu, Yukarıda yer verilen Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere müvekkili şirketin hukuki dinlenilme (açıklama ve ispat) hakkı açıkça ihlal edildiğini, istinafa konu kararın sırf bu nedenle dahi kaldırılması gerektiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2016/4041 K. 2017/6475 T. 22.11.2017, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2016/13653 K. 2017/6322 T. 20.11.2017, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2015/15290 K. 2017/2808 T. 10.5.2017 ilamının da benzer hükümlere havi olup dilekçe ekinde yer verildiğini, Davalının, müvekkili şirkette çalışmış olduğu süre zarfında elde ettiği iş sırrı niteliğine haiz bilgiler nedeniyle rakip varlık yönetim şirketlerinden biri tarafından tercih edilerek istihdam edildiğini, Nitekim, rakip konumda bulunan varlık yönetim şirketlerinin, müvekkili şirketin çalışma prensiplerine ve modellerine vakıf olabilmesi en açık şekilde rekabet yasağının ihlali ve bilginin, şirketler arasında bu şekilde personel transferleri ile taşınmasıyla mümkün olduğunu, Dolayısıyla Anayasa’nın 48. maddesine aykırılık iddialarının beyanları, somut olay ve davalının da ikrarı neticesinde reddi gerekirken, bu gerekçe ile davanın reddedilmesinin hatalı olduğunu, taraflar arasında düzenlenmiş olan belirsiz süreli iş sözleşmesinin rekabet yasağına ilişkin hükmünün davalı tarafından ihlal edilmiş olduğunun tartışmasız olup, cezai şart tutarının müvekkili şirkete ödenmesi gerektiğinin ortada olduğunu belirterek,Yukarıda açıklanan gerekçelerle İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/744 E. 2018/545 K. Sayılı 05.06.2018 tarihli eksik incelemeye dayalı usul ve yasaya aykırı kararını kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesin istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, işçinin rekabet yasağını ihlal ettiği iddiasına dayalı cezai şart talebine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, davacı şirkette çalışmış olan davalının taraflar arasındaki rekabet yasağı taahhütnamesini çalışma ilişkisinin devamı ve sona ermesinden sonraki döneme ilişkin ihlal edip etmediği ve bu bağlamda sözleşmede yar alan cezai şartı ödemekle yükümlü olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosyada davacı ve davalının taraf olduğu 16.06.2014 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesi imzalanmış, sözleşmenin Sır Saklama, Rekabet Yasağı ve Gizlilik başlığı altında düzenlenen 7.h maddesinde ” çalışan iş sözleşmesi her ne şekilde sona ererse ersin, işten ayrıldığı tarihten itibaren 1(bir) yıl içinde işverene rakip şirketlerde Marmara Bölgesi sınırları içerisinde işe giremez. Aksi halde İşveren’e bir yıllık brüt ücreti tutarında nakdi tazminatı ayrıca bir ihtara lüzum kalmaksızın cezai şart olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder. İşveren’ in uğrayacağı zararlardan dolayı kanuni hakları saklıdır.” şeklinde düzenlendiği anlaşılmaktadır. Davalının davacı şirkette çalıştığı, 30.11.2015 tarihinde istifa ederek ayrıldığı, yine davalının davacı şirketten ayrıldıktan hemen sonra 03.12.2015 tarihinde … A.Ş.’de çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır.Her ne kadar davacı vekilince tanık dinlenmesi ve yerinde keşif inceleme talepleri göz ardı edildiği ileri sürülmüşse de, mahkemenin hüküm ve gerekçesi itibariyle bilirkişi ve keşif yapılmasına gerek bulunmadığı, yine davacı tanıkları … ve … ile davalı tanıklarının mahkemece usule uygun şekilde dinlendikleri anlaşılmakla, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. TBK 444/2 maddesinde “Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir” şeklinde hüküm altına alınmıştır. Somut olayda bu maddede aranan şartların gerçekleştiği kanıtlanmadığı gerekçesiyle kurulan hüküm isabetli olup, aksi yöndeki davacı vekilinin istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi 25.02.2021