Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/705 E. 2021/652 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/705
KARAR NO : 2021/652
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 15/01/2019
NUMARASI : 2016/777 Esas – 2019/10 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 28/03/2011 tarihinde ”İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi, LPG Bayilik Sözleşmesi ve her ikisini kapsayan Bayilik Sözleşmesi” imzalandığını, sözleşmenin süresinin beş yıl olup sürenin 28/03/2016 tarihinde bittiğini, müvekkili şirketin 18/02/2016 tarihinde davalı şirkete ihtarname gönderdiklerini, sözleşmenin feshinden sonra hesap mutabakatı için icra dosyasına dayanak faturaların tanzim edilerek davalı tarafa tebliğ edildiğini fakat davalı tarafın faturaları iade ettiğini, bunu üzerine müvekkilinin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı taraf aleyhine takip başlatıldığını ve davalı tarafın kötü niyetli olarak itiraz ettiğini be.irterek; davalı tarafından tabibe yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, %20 oranından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; müvekkili şirketin sözleşme uyarınca üzerine düşen edimleri eksiksiz ve sürekli olarak yerine getirdiğini, davacının müvekkili ile imzalamış olduğu Sözleşme’nin 7-1 maddesi uyarınca, toptan alımlardan ayrık olmak üzere, müvekkil şirket tarafından belirlenen ticari koşullar (standart vade) ile tüm sözleşme süresi boyunca toplamda 18.966 m3 akaryakıt almayı taahhüt etmişse de bu taahhüdüne aykırı davranmak sureti ile toplamda 5.361 m3 eksik alım gerçekleştirdiğini, bu 5.361 m3 miktarındaki eksik alımına istinaden de davacının davalı şirkete 160.820 USD cezai şart borcu doğduğunu, işbu cezai şart borcunun ödenmesi için 29.03.2016 tarihinde ihtarname ile davacıdan talep olunmuşsa da bahse konu tutarın ödenmediğini, taraflar arasındaki sözleşmelerin sürelerinin dolması ve taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin sona ermesi ertesinde, taraflar arasındaki sözleşmeler ve bayilik ilişkisi kapsamında müvekkilin davacı nezdinde sair alacakları da doğduğunu ve bu alacakların da henüz ödenmediğini, davacının dava dilekçesinde takibe konu ettiği alacağının 34.896,17 TL’lik kısmının, davacının bayi olarak faaliyet göstermekte olduğu ve müvekkil lehine intifa hakkı tesis etmiş olduğu gayrimenkul üzerinde yer alan intifanın süresinin dolmasına binaen intifanın fek edilmesi nedeniyle ödemiş olduğu harçlarının yarısının ödendiği talebine dayanmış olduğunu, davacının dava dilekçesinde konu etmiş olduğu diğer iddialar ile faturaların da herhangi haklı bir nedene dayanmadığını, bu sebeple bu iddia ve faturaların da taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını belirterek; bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosya kapsamı ile uyumlu bulunarak hükme esas alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; Taraflar arasında bayilik sözleşmesinin 28/03/2011 tarihinde imza edildiği, 5 yıl süreli olduğu, süre sona ermeden davacı tarafça usulüne uygun şekilde sözleşmenin fesih edildiği, davalı tarafça feshin gereklerinin yerine getirilmediği, buna istinaden davacı tarafça faturalar tanzim edilerek icra takibi yapıldığı, davalı tarafın takibe itiraz ettiği, alınan bilirkişi raporu ve tarafların ticari defterlerinin incelenmesi sonucu davalı tarafın davacı tarafa mutabık kalınan 211.004,88 TL borçlu olduğu anlaşılmakla taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verilmiş olup davalı tarafça bilinen ve likit olan borca davalı tarafın haksız ve kötü niyetle itiraz ettiği anlaşıldığından…” gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 211.004,00 TL üzerinden devamına, asıl alacak 211.004,00 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Taraflar arasında akdedilen sözleşmeler kapsamında, intifanın fek edilmesi nedeniyle ortaya çıkan harç giderlerine müvekkili şirketin değil davacı şirketin katlanması gerektiğinin açıkça ortada olduğunu, anılan hükmün bu yönüyle eksik ve hatalı incelemeye dayalı olarak kurulduğunu, Taraflar arasında akdedilen sözleşmeler kapsamında, davacı şirketin sözleşmeye aykırı davranışları neticesinde müvekkili şirketin davacı şirketten cezai şart alacağı olduğu hususunun sabit olduğunu, bu sebeple asıl alacak likit olmayıp uyuşmazlık konusu olduğunu, anılan hüküm bu yönüyle usul ve yasaya aykırı olarak tesis edildiğini, Taraflar arasında akdedilen sözleşmeler kapsamında, müvekkili şirketin defterlerinin HMK’nın 193. maddesi uyarınca münhasır delil niteliğinde olduğunu, iş bu delil sözleşmesi karşısında bilirkişi raporu tanzim olunurken davacı şirketin defterlerinin incelenmesinin ve raporda bu defterlere dayalı olarak terditli olarak ortaya konulan görüşün hükme esas alınmış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Menfi tespit davası ile huzurdaki dava konusu bağlantılı olup bu davada verilecek hüküm bakımından menfi tespit davasında tesis edilecek hükmün beklenilmesi gerektiğini, anılan hükmün bu yönüyle de usul ve yasaya aykırı olarak tesis edildiğini,
Yukarıda anılan gerekçelerle ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve savunmaları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, bayilik sözleşmesine dayalı açık hesap alacağının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istianaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında bayilik sözleşmesi ile ticari ilişki bulunduğu ve süre sonunda feshedildiği ihtilafsızdır. Davacı davalıdan 9 adet faturaya dayalı olarak dava tarihinde 211.004,00 TL alacaklı olduğu iddiasıyla, bu tutar yönünden davalının takibe vaki itirazının iptalini talep etmiştir. Davalı vekilince taraflar arasındaki sözleşmenin 22. maddesi kapsamında delil sözleşmesinin dikkate alınmaksızın hüküm kurulduğu ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir. HMK’nın 222/1. maddesindeki yasal düzenleme uyarınca, “Mahkeme ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.” Bunun dışında , her ne kadar taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesinin 22. maddesinde davalı şirket ticari defter ve kayıtlarının münhasır delil olarak kararlaştırıldığına dair hüküm var ise de diğer tarafın ispat hakkını ortadan kaldıran veya önemli ölçüde güçleştiren delil sözleşmesinin, HMK’nın 193. maddesine göre geçerli kabul edilemeyecek olmasına, bu nedenle taraf ticari defterlerinin karşılıklı incelenmesinin HMK’nın 222. maddesine uygun olmasına göre, davalı vekilinin bu yöndeki istinafı yerinde görülmemiştir.Eldeki davanın faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali davası olup, taraflar arasında, davacının alım taahhüdünü ihlal ettiği gerekçesiyle İstanbul 10. ATM nin 2017/756 E sayılı dosyasında görülmekte olan davanın konusu ve sebebinin farklı olduğu da gözetildiğinde, iş bu davanın sonucunun bekletici mesele yapılmaksızın karar verilmesinde yasaya aykırılık görülmediğinden, aksi yöndeki davalı istinafı da yerinde görülmemiştir. Davacının dava konusu alacak tutarının kendi ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının kendisi aleyhine değerlendirilecek olan ticari defter ve kayıtlarında 20.04.2016 tarihi itibariyle davacıya 221.873,62 TL borçlu olduğunun kayıtlı olduğu bilirkişi rapor içeriğindeki tespitlerle anlaşılmaktadır. Davalı yanca alacağın 34.896,17 TL’lik kısmının intifa hakkı tesis edilen taşınmazın üzerindeki intifanın kaldırılması için ödenen harçların yarısının davalı sorumluluğunda olmasına dayandırıldığını, ancak sözleşmenin 20. maddesi hükmü uyarınca müvekkilinin bu masraftan sorumlu olmayacağını ileri sürmüştür. Bilirkişi raporundaki değerlendirme de gözetildiğinde, taraflar arasındaki sözleşmenin 8.2 maddesinin davacının dayandığı 20. maddesindeki düzenlemeye göre özel nitelikte düzenlenmiş madde olup, intifa tesisi ve terkinine ilişkin tapu masraflarının yarısının davalı tarafından ödenmesinin kararlaştırıldığı sonucuna ulaşılmakla, davalı vekilinin aksi yöndeki istinafı yerinde görülmemiştir. Davacı alacağının faturaya dayalı olup likit alacak niteliğinde olduğu anlaşılmakla, inkar tazminatı yönünden kurulan hüküm de isabetlidir.İlk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalıca yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Bakiye 10.810,26 TL istinaf nispi karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 27.05.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.