Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/691 E. 2021/219 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/691
KARAR NO: 2021/219
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 08/05/2018
NUMARASI: 2016/123 Esas – 2018/497 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen kararın davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine, Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlunun takibe konu 27/07/2015 tarihli seri … nolu faturaya konu malları ve 21/08/2015 tarihli seri … nolu faturaya konu malları satın aldığını, söz konusu fatura bedellerinden takip konusu miktarının ödenmemesi üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine geçildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itirazının haksız ve yersiz olduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın % 20 ‘si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; müvekkilinin davacı firmaya karşı muaccel herhangi bir borcunun bulunadığı gibi takibe konu edilen alacak iddiasının somut delile dayanmadığını, davacı firmanın 27/07/2015 tarihinde kesmiş olduğu 8.550,00 TL tutarında faturaya 29/09/2015 tarihinde karşı fatura kesildiğini, bakiyenin 14.10.2015 tarihinde cari hesaptan düşülerek davacı firmaya ödeme yapıldığını, cari hesabın kat edildiğini, dava konusu meblağın kendilerince kabulünün mümkün olmadığını beyanla, davanın reddine, % 40 oranından aşağı olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 08/05/2018 tarihli, 2016/123 Esas – 2018/497 Karar sayılı ilamıyla: “…Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, ticaret sicil kayıtları, faturalar, takip dosyası, bilirkişi raporları, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında fatura ve cari hesaba dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davalının ticari defterlerine göre davacı tarafın faturalarının davalı tarafın defterlerinde kayıtlı olduğu, ancak davacı tarafça 31/05/2015 tarihli fiyat farkı faturası kesildiği, davacının ise kendi ticari defterlerine göre davalı taraftan 8.550,00 TL alacaklı olduğu ve davalı tarafça kesilen fiyat farkı faturasının davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, taraflar arasındaki mutabakatsızlığın davalı tarafça kesilen fiyat farkı faturasından kaynaklandığı, ancak taraflar arasında fiyat farkı faturası kesileceğine ilişkin bir anlaşma olduğu hususunun ispatlanamadığı gibi fiyat farkı faturası kesilmesini haklı gösterecek bir sebebinde bulunmadığı, bu nedenle davalı tarafça kesilen fiyat farkı faturasına itibar olunamayacağı, fiyat farkı dışlandıktan sonra davalının ticari defterlerine göre davacıya 8.550,00 TL bakiye borcunun bulunduğu, borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği (Yargıtay 23. HD’nin 10/02/2016 tarih ve 2015/4576 Esas – 2016/621 Karar sayılı ilam) davalının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olması nedeni ile davacı lehine delil teşkil edeceği, bu nedenle davalı takip borçlusunun icra takibine itirazının haksız ve yersiz olduğu, davacının takip talebinde yasal faiz talep etmiş olması nedeniyle alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz(3095 sy. m. 2/1) uygulanması gerektiği, alacağın likit olması nedeni ile kabulle sonuçlanan kısım üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi şartlarının oluştuğu(İİK m. 67/2) sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varıldığı …” gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının İstanbul Anadolu 5. İcra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yönettiği itirazın iptaline ve % 20 oranında inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin perakende alanında Türkiye genelinde tanınmış bir şirket olup, müvekkili şirkete mal sağlayan tedarikçilerin, müvekkili şirketle olan ilişkileri sayesinde, büyük miktarlarda mal satımı olanağına kavuşmakta olduğunu; ürünlerini daha geniş bir pazarda pazarlayabilme imkanını bulabildiklerini, buna bağlı olarak müvekkili tarafından da tedarikçilere hizmet bedeli için fatura kesildiğini, bu kapsamda davacı firma ile de cari hesap ilişkisi çerçevesinde ticari ilişkilerini sürdürdüklerini, Dava dilekçesinde, davalının, davacı firmadan takibe konu faturalardan 27.07.2015 tarihli … nolu ve 21.08.2015 tarihli … nolu faturaya konu malları satın aldığını, ancak davalı tarafından söz konusu fatura bedellerinden takip konusu miktarı kadarının ödenmediği iddia edilmediğini, ancak davacı firmanın 27.07.2015 tarihinde kesmiş olduğu 8.550,00-TL tutarında faturaya 29.09.2015 tarihinde karşı fatura kesilmiş olup ilgili bakiye 14.10.2015 tarihinde cari hesaptan düşülerek davacı firmaya ödeme yapıldığını ve cari hesabın kat edildiğini, bu bağlamda dava konusu meblağın kendilerince kabulünün mümkün olmadığını, dosyada mübrez 03.11.2017 tarihli bilirkişi raporunun da yukarıda bahsi geçen tüm beyanları doğrular mahiyette olduğunu, Bilirkişi raporunun sonuç kısmında belirtildiği üzere; davacı tarafından ibraz edilmekle incelenen ve sahibi lehine delil vasfını taşıyamayacağı kanaatine varılan ticari defter kayıtlarına göre, taraflar arasındaki borç alacak ilişkisini gösteren ticari defterlerin dayanağı muavin defter dökümleri sunulmadığından, davacının icra takibi olan 14/12/2015 tarihi itibariyle davalı müvekkili şirketten alacaklı olup olmadığının belirlenmesinin mümkün olmadığının, davalı tarafından ibraz edilmekle incelenen ve sahibi lehine delil vasfını taşıyacağı kanaatine varılan ticari defter kayıtlarına göre, davalının icra takip tarihi olan 14/12/2015 tarihi itibariyle davacıya herhangi bir borcu veya alacağı bulunmadığının tespit edildiğini, Dosyaya mübrez fiyat farkı açıklamalı toplam tutarı 8.550,00 TL olan fatura, fatura içeriğinden de anlaşılacağı üzere davacının alacaklı olduğunu iddia ettiği faturaya istinaden kesilmiş davaya konu faturayla birebir uyuşan iade faturası olduğunu, hal böyle iken davalının, davacı firmaya karşı herhangi bir borcu bulunmadığı, diğer bir anlatımla işbu davasının yerinde olmadığı hususunun bir kez daha sübuta ermiş bulunmadığını belirterek, Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa kon kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma ilişkin faturaya dayalı bakiye açık hesap alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Tarafların ticari ilişkisinin bulunduğu, davacı faturalarının davalı defterlerinde de kayıtlı olduğu ihtilafsızdır. İhtilaf, davalının ilk olarak davacıya kestiği 31.05.2015 tarihli … nolu fiyat farkı açıklamalı 8.550,00 TL bedelli faturadan kaynaklanmıştır. Mahkemenin bilirkişi raporundaki tespitleri ışığında gerekçesinde vurguladığı üzere; davalının davacıya keşide ettiği iş bu faturanın dayanağının kanıtlanmadığı gözetildiğinde, ilk derece mahkemesince kurulan hüküm isabetli olup, aksi yöndeki davalı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Bakiye 438,05 TL istinaf nispi karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 18.02.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava değerine göre karar kesindir.