Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/69 E. 2020/1160 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/69
KARAR NO : 2020/1160
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/09/2018
NUMARASI : 2016/92 E. – 2018/920 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükme karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili 29.01.2016 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin tekstil sektöründe faaliyet gösterdiğini, yurtiçi ve yurtdışındaki müşterilerine otel ve tıbbi tekstil ürünleri sattığını, davalı …’in 11.01.2016 tarihine kadar müvekkili firmada satış pazarlama ve dış ticaret sorumlusu olarak çalıştığını, davalı çalışana ticari sır niteliğinde olan ham maddenin nereden kaç liraya alındığı, hangi ürünün ne miktarda satıldığı, kar marjının ne kadar olduğu , şirket müşterilerinin listesi iletişim bilgileri ile hangi müşteriye ne kadar mal satıldığına ilişkin bilgilerin teslim edildiğini, diğer davalı …’ün, … iş ortağı olduğunu, … müvekkili firmanın ticari bilgi ve sırlarını bu kişiye aktardığını, davalı … Ltd Şti’nin davalı …’in müvekkili firmada çalıştığı sırada 23.11.2015 tarihinde kurulduğunu ve faaliyet konusunun müvekkili firma ile aynı olduğunu, davalı …’in bu şirketin hem ortağı hem yetkilisi, davalı …’ün ise şirketin yetkilisi olduğunu, davalı …’in davacı şirkette çalıştığı sırada kurduğu şirkete yarar sağlamak için davacının müşterilerine gönderdiği teklif metinlerini, reddiyat listelerini davalı …’e gönderdiğini, yine davalının şirket müşterilerine gönderdiği teklif maillerini gizli bölümünden diğer davalıya gönderdiğini, bu kapsamda davalı …’in müvekkili şirketin müşterilerine kendi şirketi üzerinden daha uygun fiyata satış yaptığını ve müşterilere ise davacı firmadan satış yapılıyormuş gibi lanse edildiğini, bu kapsamda Kazakistan’da kurulu bulunan …yetkilisi … müvekkilinden mal satın aldığını düşünerek araması sonucu gerçeğin ortaya çıktığını, davalı çalışan hakkında haksız rekabet nedeniyle Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/3841 Esas sayılı dosyasında suç duyurusunda bulunulduğunu, müvekkili firmanın ticari sır ve bilgilerini diğer davalılara ifşa etmek suretiyle TTK 55/1-b,c ve d maddeleri gereğince haksız rekabette bulunduğunu, müvekkiline ait bilgileri … vermek suretiyle bu bilgileri kullanmasından dolayı TTK 55/1-b maddesini ihlal ettiğini, davalı … ve … veya diğer davalı şirket çatısı altında satış yaparak haksız rekabette bulunduğunu ileri sürerek, şimdilik 5.000 TL maddi tazminat ile 30.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline, davalıların haksız rekabetinin meni’ne karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; her iki davalının tekstil üretim ve pazarlaması konusunda uzman olduklarını, uzun yıllara dayalı arkadaşlıkları olan davalılar arasında çalıştıkları alanla ilgili olarak yardımlaşma ve fikir alışverişi bulunduğunu, ticari sırların bildirildiği bildirilen maillerle sadece fikir alış verişi yapıldığını, davalı …’in davacı şirkette Ocak 2015 tarihinde işe başladığını, çalışma koşulları hakkında anlaşılan şartların yerine getirilmediğini ve ilk 7 ay sigortasız, son 4 ayı da sigorta primlerinin asgari ücret üzerinden ödenerek çalıştırıldığını, davalının bu nedenle işten ayrıldığını, ticari sırlara ilişkin olduğu iddia edilen maillerin davalı şirketin kuruluşundan çok önce yazıldığını ve ticari sır olarak belirtilen fiyat listelerinin genel ve halka açık fiyat listeleri olup, e-ticaret sitesinde yayınlandığını, gizli bilgi olmadığını, dava dilekçesinde belirtilen … müvekkilinin okuldan arkadaşı olduğunu, davacının bu şirkete satışının bulunmadığını, email ile gönderilen listelerin müşterilere gönderilmek amacıyla hazırlandığını ve bu listelerde genel olarak ne üretildiği ile fiyatlarının bulunduğunu, şirketin internet sitesinde ilan edilen bu bilgilerin ticari sır olmadığını, 21.10.2015 tarihinde …’na gönderilen fiyat listesinin aralarındaki arkadaşlık ilişkisine dayalı tercüme yardımı talebine ilişkin olduğunu, tercümenin hemen yapılarak listenin gönderildiğini, …’in babasının rahatsızlığı nedeniyle listenin İngilizceye çevirisinde diğer davalıdan yardım istendiğini, davacının tek kullanımlık ürünler üretmediğini, sipariş geldikçe davalı çalışanın piyasa araştırması yaparak ve gerektiği halde arkadaşlarından bilgi alarak fiyat hazırlandığını, bu şekilde uygulamanın rutin olduğunu, bu şekilde araştırma ve fiyat teklifi işlemlerinin davalı çalışan tarafından davacı şirket nam ve hesabına yapıldığını, davacının pazarlamasını yapacağı tek kullanımlık çarşafla ilgili olarak davalı çalışanın yardıma ihtiyaç duyduğunu, bu kapsamda tekstil sektöründe öncü kuruluşlarda daha önce çalışan diğer davalıdan ürünün ham maddesi ve ve üreticileri hakkında bilgi alındığını, bu yazışmaların da ticari sır kapsamında olmadığını, bu bilgilerin ilgili bakanlık sitesinde bulunan ve ihracatı destekleme amacıyla hazırlanan genele açık bilgiler olduğunu, Jonatex şirketinin ise öteden beri davalı … tarafından bilindiğini, bu şirketin davacı şirketin ürünleri ile ilgilenmesi üzerine davalı çalışanın genel fiyat listesini gönderdiğini, buna benzer e-postaların elliyi aşkın şirkete gönderildiğini, bu iletilerin davacı şirketin tanıtımına ilişkin genel ve herkese açık belgiler içerdiğini ve haksız rekabet oluşturmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ” …Taraflar arasındaki ihtilaf davacının şirketinde çalışmakta olan …’in davacının ticari sırlarını ve gizli kalmasından menfaati olduğu bilgileri diğer davalı gerçek kişi ve birlikte ortağı oldukları davalı şirket bünyesindeki davacıların aleyhine olacak şekilde kullanarak, haksız rekabet eyleminde bulundukları iddiasında toplandığı görülmektedir, Dava tarihi 29.01.2016 olduğu dikkate alındığında dava konusu ihtilafa 6102 sayılı TTK hükümlerinin uygulanması gerekir, haksız rekabete ilişkin hükümler TTK’nın 54 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.TTK 55. Maddenin (b) fıkrasında sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek özellikle müşterilerle kendisini bizzat sözleşme yapabilmesi için onların başkaları ile yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek haksız rekabet sayılmış olup, bu maddenin uygulanabilmesi için davalıların davacının ticari ilişki içerisinde bulunduğu şirketlerle aralarındaki sözleşmeye ihlale ve sona erdirmeye yöneltmek gerekir, davalıların davacının müşterilerine karşı hangi eylemleri ile davacı ile aralarındaki sözleşmeyi ihlale ve sona erdirmeye yönelttikleri tespit edilememiş olup, davalılardan .. davacının şirketinde pazarlama ve dış ticaret sorumlusu olarak çalıştığı dönemde davacının müşterisi ile olan ilişkisini sona erdirmek için sadece davacı şirkette pazarlama müdürü olarak çalışması yeterli delil olmayıp, davacının şirketlerinden … firması dışındakilerle davalı şirket kurulusundan sonra çalıştığına dair ticari defterler üzerinde yapılan incelemede tespit bulunmadığı, davalı …’in çalıştığı dönem içerisindeki ….firması ile işlem hacmi de değerlendirildiğinde bizzat sözleşme yapabilmek için sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek eyleminin bulunmadığı anlaşılmıştır.Davacı TTK nın 55/d maddesine de dayanmış olup, bu maddeye göre üretim ve iç sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek, özellikle gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretimin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur,Bu hükmün uygulanması için bir kimsenin başkasının yanında sözleşmeli olarak çalışması, üretim ve iş sırlarını ifşa etmesi belirtilmiş olup üretim veya iş sırlarının ifşa edilmiş sayılması için bir kimseye ait olan ve korunmasında menfaati olan bu tür bilgilerin bu sırlara vakıf olanlarca ifşa edilmesi, aleniyete kavuşturulması diğer bir deyişle üçüncü kişilerin erişimine de açılmış olması gerekir, davalılardan … davacılara ait iş sırlarını ifşa ettiği, bu bilgileri aleniyete kavuşturduğu iddia edilmiş ise de, davalı …’in e-mail yoluyla diğer davalı … ile bilgileri paylaşmış oldukları hususu değerlendirildiğinde, e-mail tarihi ve diğer davalı şirketin kuruluş tarihinden önceye ilişkin olduğu anlaşıldığından, haksız rekabet oluşturmaz,Aynı maddede izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretimin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren şeklinde düzenlenmiş olup, davalı …’in davacı şirkette eleman olarak çalıştığı, davalı …’in söz konusu ticari sır ve bilgileri işinden ve çalıştığı pozisyon gereği elde etmiş olduğu, elde etme şeklinin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmediği, diğer davalılarında ticari sır olarak belirtilen ücret politikasında ve müşterilerden ne şekilde yararlandığı açık ve net olarak ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiştir. ” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalı …’in 11.01.2016 tarihine kadar müvekkil firmada satış pazarlama ve dış ticaret sorumlusu olarak çalıştığını, ancak bu çalışması sırasında 23.11.2015 tarihinde diğer davalı şirketi kurduğunu, bu şirketin faaliyet konusunun müvekkil ile aynı olduğu hususlarının İTO kayıtları ve bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, bilirkişi kurulunca incelenen tarafların ticari defterlerine göre, davalıların, müvekkilin müşterilerine satış yaptığı (…) isimli firmaya 08.04.2016 ve 13.05.2016 tarihlerinde toplamda 40.939,21 TL’lik satış gerçekleştirdiğini, yine müvekkilin müşterisi Kazakistan-SP Sadovska’ya (açıklama olarak farklı bir isim kullanılarak) satış yaptığının tespit edildiğini, ayrıca davalıların müvekkilinin ticari sır niteliğindeki bilgilerini mail yoluyla firma dışına sızdırarak kendi çıkarları için kullanarak teklif verdiklerinin belirlendiğini, bu durumda davalıların müvekkili ile haksız rekabet ettiklerinin açık olmasına rağmen bu hususun dikkate alınmaksızın karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2004/7827 Esas ve 2007/5755 Karar sayılı ilamında ticari sırın “ticari sır kavramının en önemli unsuru toplumun bilgisi dâhilinde olmama veya ilgili alanda rakip firmalarca bilinmeme şartıdır.” şeklinde tanımlandığını ve davalıların ticari işletme dışına sızdırdığı bilgilerin ticari sır olduğunu, bu kapsamda davalı …’in, müvekkil firmada çalıştığı sırada kurduğu şirkete yarar sağlamak için, davacı firma mailinden iş ortağı/diğer davalılara, işvereninin müşterilerine gönderdiği teklif metinlerini ve fiyat listelerini gönderdiğini, ilk derece mahkemesinin davalı …’in elde ettiği bilgileri işi gereği elde ettiğini kabul edilerek karar verdiğini, ancak davalının, diğer davalıya yaptığı aktarımın dürüştlük kuralına aykırı olduğunu, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin17.10.2016 gün ve 23160/17940 E.K sayılı kararında da belirtildiği gibi “işçinin kendi amirinin bilgi ve izni olmaksızın dokuz girişimciye ait Kuruldan geçmiş iş planlarını vermek sureti ile ticari gizli bilgileri üçüncü kişilere aktarmasına ilişkin kararında, ticari gizli bilgi hükmündeki iş planlarını başkasına aktarmanın iş ilişkisinde bulunması gereken güveni işverenden beklenemeyecek şekilde sarstığını, bu nedenle işçinin iş akdinin feshinin geçerli nedene dayandığını” bu kapsamda davalı …’in müvekkili şirkette çalışırken işgörme edimi neticesinde kendisine emanet edilen ticari bilgileri diğer davalı ile paylaştığını, diğer davalıların da ticari sır olarak belirtilen ücret politikasından ve müşterilerinden yararlanmasınını sağlaması eyleminin haksız rekabet oluşturduğunu; davalı …’in, müşterilere gönderdiği teklif maillerini, mailin “gizli” bölümünden diğer davalı …’e bildirdiğini, bu suretle davalıların kendi hesabına aynı müşterilere daha düşük fiyatlarla teklif sunulmasına imkan sağlandığını, dolayısıyla davalı …’in ilgili alanda başkaca firmanın, müvekkilinin ticari sırlarına erişimini sağlayarak ve davalıların kendi adlarına satış yaparak haksız kazanç elde etmesine rağmen ilk derece mahkemesinin “bu paylaşımlardan ne şekilde yararlandığının ispat edilmediği” gerekçesinin de hukuksuz olduğunu, mahkemece TTK’nın 55/d maddesinin eksik ve hatalı yorumlanarak karar verildiğini, maddede düzenlenen haksız rekabetin oluşması için, kişilerin habersiz ve kandırılmış olmalarının gerekmediğini, haksız rekabetin oluşabilmesi için bu şekilde ele geçirilen bir ticari sırrın açıklanması ile birlikte ele geçirilmiş olmasının tek başına yeterli görüldüğünü, bu nedenle mahkemenin “Davalı …’in e-mailleri gönderdiği tarihini diğer davalı şirketin kuruluş tarihinden önceye ilişkin olduğu anlaşıldığından haksız rekabetin oluşmadığı” gerekçesinin yerinde olmadığını, kanuni düzenlemeye göre başlı başına imalat ve ticaret sırlarını açıklamak veya ele geçirmenin haksız rekabet oluşturduğunu, ek olarak bunları kullanmasının aranmadığını, bu nedenle müvekkil firmanın ticari sır ve bilgilerininin diğer davalılara mail atmak suretiyle ifşa edilmesi eyleminin TTK’nın55/1-d hükmü gereğince haksız rekabet oluşturduğunu, özetle davalıların haksız rekabetinin sabit olduğunu belirterek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin usul ve yasaya aykırı kararının kaldırılarak davanın kabulüne, davalıların haksız rekabetinin men’ine, TBK’nın 51.maddesi gereği uygun tazminatın, aksi takdirde 5.000 TL’nin davalılardan alınarak müvekkile ödenmesine, 30.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ile maddi ve manevi tazminatın tahsili istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davalıların eylemlerinin haksız rekabet oluşturmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içinde kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. Maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosyada bulunan ticaret sicili kayıtlarının incelenmesinde, davacı şirketin 2005 yılında tekstil alanında faaliyette bulunmak üzere kurulduğu anlaşılmıştır. Davalı şirketin ise 23.11.2015 tarihinde aynı şekilde tekstil alanında faaliyet göstermek üzere kurulduğu, şirketin tek ortağının davalı … olduğu, diğer davalının ise şirketi, şirket ortağıyla birlikte şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili olduğu anlaşılmıştır.Dosya kapsamında bulunan e-mail örneklerine göre, davalı …’in 20.10.2015 ve 21.10.2015 tarihinde diğer davalıya fiyat listesi gönderdiği, 17.11.2015 tarihli mail ile de davacı şirketin ithalatçı firmalarının adreslerinin bildirildiği belirlenmiştir. Dosyada bulunan SGK kayıtlarının incelenmesinde, davalılardan …’in 21.07.2015-11.01.2016 tarihleri arasında davacı şirkette çalıştığı, davalı … Ltd Şti’nin 23.11.2015 tarihinde kurulduğu, davalı …’nun davalı şirkette 01.12 2015 tarihinde işe başlayarak iki ay sigortalı çalıştığı anlaşılmıştır. Davalı şirketin 18.09.2017 tarihli toplantısında, davalı …’in şirketteki paylarını diğer davalıya devir ederek şirket ortaklığından ayrıldığı, davalı …’ün şirketin tek ortak ve yetkilisi olduğu görülmektedir. Bakırköy 25. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/760 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davalı …’ in davacı şirkete ait ticari sırları diğer davalıya göndermesi nedeniyle 6102 sayılı TTK’na muhalefet suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, uyap kayıtlarına göre ceza mahkemesince henüz karar verilmediği ve istinafta bulunan hukuk davasının beklendiği anlaşılmıştır. Mahkemece tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunda özetle, davacı şirketin 2015 yılında yurt dışı satışının bulunduğu, 2016 yılında ise yurt dışı satışının olmadığı, davalı şirketin 2016 yılında yurt dışı satışının olduğu, davacının 2015 yılında ticari ilişkisinin bulunduğu firma ile davalının 2016 yılında 40.939,21 TL satışının bulunduğu belirlenmiştir. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davalı … davacı şirkette davalı savunmasına göre 2015 yılı ocak ayında çelişmeye başlamış, 21.07.2015 tarihinde sigorta girişi yapılmış, davacı nezdindeki çalışması 11.01.2016 tarihine kadar sürmüştür. Davalı, davacı şirkette çalıştığı sürüde davacı şirket ile aynı alanda faaliyet gösteren davalı şirketi 23.11.2015 tarihinde kurmuştur. Diğer davalı … ise, davalı şirketin çalışanı olup 01.12.2015 tarihinde davalı şirkette çalışmaya başlamış, 18.09.2017 tarihinde davalı şirketin paylarını bilirkişi raporunda yapılan tespitlere göre diğer davalıdan devir alarak şirketin tek ortak ve yöneticisi olmuştur. Dosya kapsamındaki e-postalara göre davalı çalışan 20.10.2015 tarihinden itibaren davalı şirkete ait fiyat ve müşteri bilgilerini çeşitli tarihlerde diğer davalıya gönderdiği iddiası bulunmaktadır. Davalılar vekili, davalıların eskiye dayalı arkadaşlığı bulunduğunu, herkesin kolayca ulaşabileceği şirket bilgilerinin, davalı …’ün yardımını almak amacıyla davalı çalışan tarafından gönderildiğini savunmaktadır. Diğer yandan, davalı çalışanın şirkette çalıştığı süre içinde aynı alanda faaliyet gösteren bir şirket kurması, davacı şirkete ait çok sayıda bilginin davalı şirkette çalışacak olan diğer davalıya aktarılması iddiası, 2015 yılında davacı şirketin yurt dışı satışı bulunmasına rağmen 2016 yılında davalı şirketin, davacının önceki yılda satış yaptığı yurt dışı müşterilerine davacı tarafından satış yapılmasına dair iddialar mahkemece değerlendirilmemiştir. Diğer yandan, davalıların eylemlerinin haksız rekabet oluşturması nedeniyle cezalandırılmalarına ilişkin olarak Bakırköy 25. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/760 Esas sayılı dosyasında kamu davası açılmasına rağmen, mahkemece bu dosya 22.02.2017 tarihli oturumda istenilmesine rağmen, dosyadaki delil ve tespitler karar ve gerekçede değerlendirilmemiştir. Belirtilen tüm bu olgu ve tespitler karşısında, mahkemece öncelikle ceza dosyasının örneğinin istenerek incelenmesi, dosyadaki beyanlar ceza dosyasındaki beyan ve deliller ve davalı şirketin kuruluş işlemleri ile şirketteki davalıların konumları, bilirkişi raporundaki tespitler değerlendirilerek eylemin haksız rekabet oluşturup oluşturmadığının belirlenerek davacının diğer istek kalemleri yönünden değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin esasa ilişkin istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafça yatırılan istinaf harçlarının, talep halinde, ilk derece mahkemesince kendisine iadesine,4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 05/11/2020