Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/682 E. 2021/386 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/682
KARAR NO : 2021/386
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 20/11/2018
NUMARASI : 2017/414 Esas – 2018/1186 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı …. Tic. A.Ş.’nin yapmakta olduğu inşaat işini İnşaat Sigorta Poliçesi ile müvekkili şirkete sigorta ettirildiğini, inşaat makinelerinin dahil olmak üzere bütün risklere karşı sigortanın yapıldığını, sigortalı … Tic. A.Ş.’nin inşaatın beton işlerini davalıya verdiğini, 13.12.2012 tarihinde beton dökümü yapılırken davalıya ait … plakalı aracın beton döken pompa hortumunun sigortalı … şirketine ait ölçüm aletine çarptığını ve ölçüm aletinin yere düşerek hasar gördüğünü, 14.12.2012 tarihinde harita teknikeri inşaat mühendisi ve proje müdürünün olayla ilgili tutanak tuttuğunu, sigortalının başvurusu üzerine ekspertiz raporu alındığını, raporda hasar gören cihazın onarım maliyetinin yüksek olması nedeni ile onarımın ekonomik bulunmadığını, rapora göre hasarın 9.239,25 TL olduğu sonucuna varıldığını, hasar bedelinin müvekkili şirket tarafından sigortalısına ödendiğini, TTK’nın 1472/1. maddesi gereğinec müvekkili şirketin sigortalının yerine geçtiğini ifade ederek, 9.239,25 TL’nin 17.01.2013 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle: davacı tarafından sigorta kapsamındaki makine envanter listesini sunmadığını, davacının bütün riskler sigortası kapsamında olmayan bir makine için ödeme yapıp müvekkiline rücu etme haklarının olmadığını, olaydan bir gün sonra tutulan tutanağı kabul etmediklerini, ekspertiz raporunu kabul etmediklerini, olayla ilgili müvekkiline kusur izafe edilecek olması halinde ölçüm aletinin sorumlusu ve yöneticisinin kusur durumunun da tespit edilerek gerçek kusur oranının onaya çıkarılması gerektiğini, faiz talebini kabul etmediklerini ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Alınan bilirkişi heyeti raporu uyarınca; olayın havanın karardığı bir zaman diliminde gerçekleştiği, hasar gören ölçüm aletinin başında sigortalı dava dışı şirketin herhangi bir çalışanının olmadığı, koruyucu herhangi bir tedbirin alındığına dair bir emareye rastlanmadığı, bu nedenle davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısının meydana gelen olayda %60 oranında kusurlu olduğu, pompa hortumunu kullanan davalı şirket çalışanının inşaat sahasının durumunu dikkatlice incelemeden işine devam etmiş olması nedeniyle özensiz davranmış olması ve bu nedenle kazaya sebebiyet vermesi nedeniyle %40 oranında kusurlu olduğu; hasar gören ölçüm cihazı ile ilgili yıpranma durumu, sigorta muafiyetleri dikkate alındığında davacının dava dışı sigortalısına ödemiş olduğu 9.238,25 TL’nin kadri maruf olduğu anlaşıldığından …” davanın kısmen kabulü ile davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 3.766,37 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişilere göre dava konusu kazada tedbirsizliği ve dikkatsizliğiyle sigortalı beton ölçme cihazına çarpıp parçalanmasına sebep olan beton mikseri operatörü ve şantiyede can ve mal güvenliğini sağlamakla, gerekli tedbirleri almakla yükümlü davalı şirket değil de parçalanan cihaz ve sahibi sigortalıları suçlu, kusurluymuş gibi hayatın olağan akışına dahi aykırı bir sonuca varıldığını, kararın her şeyden önce hakkaniyete aykırı olduğunu, hatalı olduğunu ve eksik incelemeye dayalı olduğunu, gerekçeli karardan da görüldüğü üzere, mahkemece davalının olaydaki sorumluluklarını düzenleyen sözleşme ve hükümlerinden hiç bahsetmediğini, oysa dosya içeriğinde davalı ile sigortalı arasında inşaat/ şantiye ile ilgili sözleşme bulunduğunu ve bu sözleşmeyle yükümlülüklerinin belirlendiğini, gerek bilirkişilerce gerekse ilk derece mahkemesince bu sözleşme ve hükümlerinin göz ardı edildiğini, son alınan bilirkişi raporuna karşı yaptıkları somut, ciddi, gerekçeli itirazların dikkate almadıklarını, Oysa 28/9/2018 tarihli dilekçede belirttikleri üzere müvekkilinin sigortalısı … ile davalı … arasında imzalanmış olan ve dosyada mevcut olan sözleşmeye göre olayın meydana geldiği iş sahası / şantiyenin tamamen ve sadece davalı …’ın kontrolünde olduğunu, davalı şirketin yüklenici olduğunu, sigortalının ise iş sahibi olduğunu, sözleşmenin 6.5.5, 8-9-11-12 ve 13. maddeleri uyarınca Yüklenici- … kusuruna bakılmaksızın bu hususta yüklenicinin işverene karşı sorumlu olduğunu, iş bu sözleşme gereği taahhüt edilen hususlarla ilgili olarak her türlü teknik, cezai, mali ve hukuki sorumluluğun müstakilen ve münhasıran yükleniciye (davalıya) ait olduğunu, Sözleşmenin 26.5.5. maddesine göre de yüklenici- … personelinin ve araçlarının şantiyede neden olacakları her türlü kaza hasar, zarardan sorumlu olacak ve zararı tazmin edeceğini, sözleşmenin iş bu maddesi başlı başına davalının dava konusu olaydaki sorumluluğuna delalet ettiğini, iş bu sözleşmenin hep bilirkişiler hem de ilk derece mahkemesince dikkate alınmadığını, kararın bu yönüyle hukuka aykırı olduğunu, Mahkemenin icra inkar tazminatı talebini reddetmesinin yerinde ve doğru olmadığını, Yargıtay’ın İİK’nın 67/2. maddesi hükmünce icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının icra hakimliğine başvurmadan alacağının mahkemede dava ederek haklı çıkması gerektiğini içtihat ettiğini, davalının takip konusu hasar ve zararı, yani borcunu kısmen dahi olsa bizzat kendisinin de belirleyebilecek, bilebilecek durumda olduğunu, alacağın likit ve muaccel olduğunu,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İnşaat All Risk Sigorta poliçesi ile dava dışı sigortalıya ait makinede meydana gelen ve poliçe kapsamında ödenen hasar tutarının TTK’nın 1472. maddesi uyarınca halefiyet nedeniyle davalıdan tahsili için yapılan takibe vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi heyeti kök ve ek raporundaki tespitler ışığında, olayın havanın karardığı bir zaman diliminde gerçekleştiği, hasar gören ölçüm aletinin başında sigortalı dava dışı şirketin herhangi bir çalışanının olmadığı, koruyucu herhangi bir tedbirin alındığına dair bir emareye rastlanmadığı, bu nedenle davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısının meydana gelen olayda %60 oranında kusurlu olduğu, pompa hortumunu kullanan davalı şirket çalışanının inşaat sahasının durumunu dikkatlice incelemeden işine devam etmiş olması nedeniyle özensiz davranmış olması ve bu nedenle kazaya sebebiyet vermesi nedeniyle %40 oranında kusurlu olduğu; hasar gören ölçüm cihazı ile ilgili yıpranma durumu, sigorta muafiyetleri dikkate alındığında davacının dava dışı sigortalısına ödemiş olduğu 9.238,25 TL’nin kadri maruf olduğu anlaşıldığından, davalının kusuruna isabet eden 3.695,30 TL ile yasal faiz üzerinden hesaplanan 71,07 TL işlemiş faiz üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak davalı ile dava dışı sigortalı şirket arasındaki sözleşmenin 3.3 maddesinde “Yüklenici, personelinin ve araçlarının İŞ YERİ’ ndeki çalışmaları veya giriş çıkışlarında sebep olacakları her türlü kaza, hasar ve zarar ziyandan YÜKLENİCİ sorumlu olacak ve sebep olduğu zarar ziyanı tazminle mükellef olacaktır.” yine aynı sözleşmenin İş Güvenliği ve Çevre Başlıklı 11. Maddesinde “… YÜKLENİCİ’ in İŞVEREN’ in tesis , makine operatörlü veya operatörsüz ekipman , cihaz ve malzemeleri v.s iş imkanların kullanıp kullanmadığına bakılmaksızın montaj, indirme, bindirme, yatay-düşey nakliye ve istifleme sırasında meydana gelebilecek hür türlü kaza ve tazminatlardan dolaya kendi ve İŞVEREN personeline, İŞVEREN’e, üçüncü şahıslara ve ilgili daire ve müesseselere karşı doğrudan doğruya YÜKLENİCİ sorumludur. YÜKLENİCİNİN bu sorumluluğundan dolaya İŞVEREN’ e rücu hakkı olmayacaktır…YÜKLENİCİ’ nin kusuruna bakılmaksızın bu hususta YÜKLENİCİ, İŞVERENE karşı sorumludur. İş bu sözleşme gereği taahhüt edilen ile ilgili olarak her türlü teknik, cezai, mali ve hukuki sorumluluk müstakilen ve münhasıran YÜKLENİCİ’ ye aittir.” yine sözleşmenin ÖZEL ŞARTLAR başlıklı 25.5.5 Maddesinde ” YÜKLENİCİ personelinin ve araçlarının şantiyede neden olacakları her türlü kaza hasar zararlardan YÜKLENİCİ sorumlu olacak ve zararı tazmin edecektir.” düzenlemeleri gözetildiğinde sorumluluğun sözleşme ile davalı yükleniciye devredildiği, davacı sigortalısı yönünden sorumluluğun kaldırıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre davacı sigorta şirketinin sigortalısına ödediği hasar tutarı 9.238,25 TL’yi temlik alacaklısı sıfatıyla davalıdan tahsilini talep edebileceği dikkate aındığında, davadaki asıl alacak talebinin tamamının kabulü gerekirken dava dışı sigortalı kusuruna dayanarak davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur. Bu konuda davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmüştür.Alacak ve tutarı yargılamayı gerektirip, likit olmadığından icra inkar tazminatı yönünden kurulan hüküm isabetli olmakla, aksi yöndeki davacı vekili istinafı yerinde değildir.Açıklanana nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca istinafa konu kararın kaldırılarak; davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında itirazının kısmen iptali ile 9.238,25 TL asıl alacak ile 175,40 TL işlemiş temerrüt faizi olmak üzere toplam 9.413,65 TL alacağın, asıl alacak tutarına icra takip tarihinden itibaren yürütülecek yasal temerrüt faizi ile birlikte tahsili için takibin devamına, fazla istemin reddine, 2- Alacak likit olmadığından davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine, 3-Alınması gerekli 643,05 TL harçtan peşin yatırılan 109,20 TL’nin mahsubu ile bakiye 533,85 TL harcın davalıdan tahsiline, Hazineye irad kadına, 4-Davacı tarafından bilirkişi ve tebligat ücreti olarak yapılan 734,50 TL yargılama giderinin ret ve kabul oranı dikkate alındığında bakiye 731,40 TL’lik kısmının ve 29,20 TL başvurma harcı ile 109,20 TL peşin harç olmak üzere toplam 869,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre belirlenen 4.080,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,6- Reddedilen kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre belirlenen 0,13 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine7-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,8-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden:a)Davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; peşin istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,b)Davacı tarafından istinaf aşamasında sarfedilen davetiye ve dosya gönderme gideri 24,30 TL ile 121,30 TL istinaf yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 145,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,10-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 18.02.2021 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.