Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/68 E. 2020/1165 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/68
KARAR NO : 2020/1165
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2016/1108 Esas – 2018/739 Karar
TARİHİ: 20/06/2018
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı ve davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki satım sözleşmesinde müvekkilinin davalıya değişik tarihlerde 4 adet fatura konusu emtianın teslim edildiğini, taraflar arasındaki alacak borç ilişkiside cari hesap şeklinde takip edildiğini, davalının 26.193,65-TL fatura borcunu ödememesi üzerine Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında takip başlatıldığı, borçlunun süresi içerisinde borç ve fer’ilerine itiraz ettiğini, itiraza dayanak olarak da TTK’nın 23. maddesindeki sürelere riayet edilmeksizin düzenlediği 01.11.2016 tarihli renk farkı yansıtma bedeli açıklamalı reklamasyon faturasını gösterdiğini, faturanın ödeme emrinin tebliğinden sonra tebliğ için müvekkiline gönderildiği, müvekkilinin faturayı kabul etmeyerek Beyoğlu …. Noterliğinin 30.11.2016 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile iade ettiğini, itirazda 13.233,65-TL borcun kabul edilerek bakiye kısmına itiraz edildiğini, faturaların 2016 yılı Haziran ve Temmuz aylarına ait olmasına rağmen yansıtma faturasının süresinde ihtar bulunmamasına rağmen takip sonrası yansıtma faturası düzenlenmesinin kötü niyetli olduğunu, faturada ileri sürülen renk farkının açık ayıp olduğunu ileri sürerek, 17.452,38 TL’lik borca vaki itirazın iptaline, takibin devamına, %20’i oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacının ürünlerin ayıpsız olarak teslim edildiği yönündeki beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin yurt dışında kurulu müşterisine satmak üzere davacının ürettiği kumaşları satın aldığını, ürünlerin müşteri tarafından verilen siparişe aykırı üretildiğini, ürünlerdeki baskı işleminin ayıplı olduğunun müşteri tarafından tespit edilmesinden sonra müvekkilince uğranılan zararın reklamasyon faturası ile talep edildiğini, ayıp hususunun mail yazışması ile süresinde davacıya bildirdiğini, davacı şirketin kumaş baskı işlemlerinden kaynaklı ayıp ve gecikmeler nedeni ile defalarca uyarıldığını, üretimdeki renk farkları ve siparişlerin zamanında yetiştirilmemesi nedeni ile müvekkilinin büyük oranda zarara uğradığını, müşterisi ile sorunlar yaşadığını, müşteri ile yapılan görüşmeler çerçevesinde bir kereliğine kumaşların ayıplı şekilde kabul ettirildiğini, ancak ticari hayatın uzun süre bu tür aksaklıklar ile yürütülemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 20/06/2018 tarihli, 2016/1108 Esas – 2018/739 Karar sayılı ilamıyla; “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava, ticari satım ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Satım sözleşmesinde satılanın sözleşmeye uygun şekilde alıcıya teslim edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacıya ait olup, dosyaya sunulan sevk irsaliyeleri ile satım konusu emtianın alıcıya teslim edildiği sabittir. Uyuşmazlık teslim edilen emtiada ayıp bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise niteliği ve davalı tarafından düzenlenen yansıtma faturasının dikkate alınıp alınmayacağı noktasındadır. Yukarıda açıklandığı üzere taraflar arasındaki ilişki, davalının yurt dışındaki müşterisine satmak üzere davacıdan kumaş satın alarak yurt dışındaki müşterisine satışına ilişkindir. Davalı yan, kumaşta baskı ve renk hatalarının bulunduğunu savunarak takip tarihinden sonra yansıtma faturasının davacıya tebliğ etmiştir. Davacı tarafından teslim edilen emtialar 21.06.2016, 01.07.2016, 18.07.2016 ve 03.08.2016 tarihli sevk irsaliyeleri ile teslim edilmiştir. Davalı tarafından, ileri sürülen yazışma Ağustos 2016 tarihli olup, 3 top kumaşta baskı hataları bulunduğu bildirilmiştir. Belirtilen yazışma ile cevap dilekçesinin birlikte değerlendirilmesinde: davalı vekili cevap dilekçesinin 3. Sayfasında davacı şirket ile başlayan paragrafta renk farkları ve geç teslim nedeni ile müvekkilinin müşterisine karşı zor durumda kaldığı ve bir kereliğine renk farklılığının müşteriye kabul ettirildiğini bildirmiştir. Belirtilen yazışma ve cevap dilekçesindeki olay ve beyanları birlikte değerlendirilmesinde ileri sürülen ayıbın bir kereliğine ortaya çıkan ve müşteriye kabul ettirilen ayıplardan olduğu anlaşılmıştır. Esasen, davalı taraf bunun dışında bir ayıp iddiasında ileri sürüp kanıtlamamıştır. Diğer yandan, TTK.’nın 23. Maddesi gereğince emtianın teslim alınmasından itibaren 2 ve 8 gün içerisinde alıcı tarafından kontrol edilmek veya ettirilmek sureti ile var ise ayıpların satıcıya bildirilmesi aksi halde emtianın anılan madde ve yollama yapılan TBK.’nın 223. Maddesi gereğince olduğu şekli ile kabul edileceği açıktır. Emtianın yurt dışında olması ve kullanılması nedeni ile bilirkişi incelemesi yapılamamış ise ileri sürülen renk ve baskı hataların açık ayıp olması nedeni ile süresinde ihbar yapılmadığı sonucuna da varılmıştır. Diğer yandan, davalı taraf baskı ve renk hataları ile geç teslim nedeni ile müvekkiline karşı zor durumda kaldığını ve zarara uğradığını savunmuş ise de bu hususu davalının incelenen ticari defter ve belgeleri ile kanıtlanmadığı anlaşılmıştır. Yapılan tüm değerlendirmeler ışığında davacının teslim ettiği emtia karşılığı takip dosyasında kabul edilen miktar, bu miktarın muhasebeleştirilmesi ve diğer ödemeler dikkate alındığında bakiye 14.876,29-TL borcu bulunduğu…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı ilamsız icra takibine vaki itirazının 14.876,29 TL asıl alacak üzerinden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %10,50 oranını aşmamak üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanarak ve takip talebindeki diğer koşullar ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkâr tazminatı talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi kararının icra inkar tazminatı hükmü yönünden kaldırılması gerektiğini, davalı vekilinin, haklı icra takibine kötü niyetli olarak itiraz etmiş olması ve alacağın da ticari defterlerde net ve likit olması dolayısıyla müvekkili şirket lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, bu hüküm uyarınca, icra inkar tazminatının söz konusu olabilmesi için; geçerli ilamsız icra takibi yapılmış olmasının, borçlu süresi içinde ödeme emrine itiraz etmiş olmasının, süresi içinde açılmış bir itirazın iptali davası bulunması ve talep şartı ile borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesi gerektiğini, nitekim bu hususun yerleşik Yargıtay İçtihatları ve BAM kararlan ile de sabit olduğunu, buna ilişkin Yargıtay Hgk. E. 2012/599 K. 2013/145 K., Yargıtay 4. HD.’nin 2015/2626 Esas – 2016/2286 Karar, İstanbul Bam 13. Hd. E. 2018/125 K. 2018/580 sayılı kararının ekte sunulduğunu, icra inkar tazminatına hükmetmek için yasal koşulların bulunduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının icra inkar tazminatı yönünden düzeltilmesine ve müvekkili lehine %20 oranında icra inkar tazminatının hüküm altına alınmasını istemiştir.Davalı istinaf başvuru dilekçesinde özetle: İlk derece mahkemesi tarafından ayıp iddiasının kanıtlanamaması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira ayıp iddiasına istinaden sunulmuş mail yazışmaları ve müvekkili şirkete müşteri firma tarafından keşide edilen reklamasyon faturasının dosyada mevcut olduğunu, bilindiği üzere, davacı şirketin, dava dışı müşteri firma tarafından keşide edilen reklamasyon faturasından sorumlu olduğunu, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/730 E. dosyasına sunulan bilirkişi raporunda yurt dışı reklamasyon giderlerinin belgelendirilmesi ve gider olarak kabulü başlığı altında tespit yapıldığını, bu doğrultuda davacı şirketin, dava dışı müşteri firma tarafından keşide edilen reklamasyon faturasından sorumlu olduğunun kabulü gerektiğini, İlk derce mahkemesi tarafından davacının ayıplı ifası nedeniyle müvekkilinin uğradığı zarar konusunda hiçbir araştırma ve inceleme yapılmadığını, ilk derece mahkemesi tarafından gerekçeli kararda da açıkça görüleceği üzere, somut olayın değerlendirilmesinin yanlış yapıldığını, müşteri firmanın ticari yaptırım olarak ayıplı ve geç teslimi nedeniyle müvekkili şirketi %20 indirime maruz bırakmış olduğu hususunun dikkate alınmadığını, bilirkişi raporlarında müvekkilinin uğradığı zarar konusunda hiçbir inceleme ve araştırma yapılmadığını, sunulan bilirkişi raporlarında da çelişkiler bulunduğunu, çelişkilerin giderilmesi ve müvekkilinin uğradığı zarar konusunda araştırma yapılarak tekrardan rapor alınması talep edilmiş ise da ilk derece mahkemesi tarafından taleplerin kabul edilmediğini, görüleceği üzere, defalarca dosyaya müvekkili şirketin uğramış olduğu zararların dikkate alınması talepli olarak itirazlar sunulmuş ise de ilk derece mahkemesi tarafından itirazların dikkate alınmamış olup çelişkili ve eksik bilirkişi raporları doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, Ayrıca, müvekkili şirket borcuna sadık olmasa idi Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından başlatılan takip dosyasıyla müvekkiline gönderilen ödeme emrine istinaden dosya borcunun 13.233,65 TL’lik kısmını kabul edip ödeme yapmayacağını,Mahkeme dosyasına sunmuş oldukları mail yazışmaları ile de sabit olduğu üzere müvekkili şirketin, siparişlere ilişkin her türlü eksik ve hatalı üretimi davacıya gecikmeksizin bildirdiklerini,Açıklanan bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava ticari satıma ilişkin faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde;Davacı faturaya dayalı alacağının tahsili için icra takibi başlatmış, itiraz üzerine eldeki itirazın iptali davası açılmıştır. Yargıtay 19. HD 2014/19609 E- 2015/14554 K sayılı, 11.11.2015 tarihli emsal kararında da belirtildiği üzere, davacının alacak talebi faturaya dayalı olup, belirli ve likit alacak niteliğindedir. Bu nedenle davacı lehine inkar tazminatı hükmedilmesi gerekirken, aksi yönde karar verilmesi isabetsizdir. Buna göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir.Davalı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; Davalının davacından satın aldığı kumaşların teslim tarihi ile davalının üç top kumaşta baskı hataları bulunduğu ve kumaşların ayıplı olduğunu bildirdiği yazışmanın Ağustos 2016 tarihli olduğu, Mahkeme gerekçesinde de yer verildiği üzere, ileri sürülen renk ve baskı hatalarının açık ayıp olması nedeniyle süresinde ayıp ihbarı yapılmadığı, kaldı ki davalı yan vekilinin cevap dilekçesi içeriğindeki beyanlar ile davalının baskı ve renk farklılığını kendi müşterisine kabul ettirdiği, bunun dışında da başka bir ayıp iddiası ileri sürülmediği gibi somut olayda ayıp iddiasına konu kumaşları incelenme imkanı bulunmayıp, süresinde muayene yükümlülüğünün yerine getirilmemiş olması nedeniyle ayıp iddiasının kanıtlanmadığı kanaatine varılmaktadır. Ayıbın varlığı ve ihbarın yapıldığı kanıtlanmadığından ve salt müşterinin kestiği reklamasyon faturası ya da borcun kısmen kabul edilmiş olması da bu savunmaları kanıtlamaya yeterli olmadığından, davalı vekilinin ayıp savunmasına ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Bilirkişi raporları takdiri delil olup mahkemece serbestçe değerlendirileceğinden ve ilk derece mahkemesince yeterli gerekçe ile hüküm kurulduğu kanaatine varıldığından, bu konudaki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının icra inkar tazminatı yönünden düzeltilmek üzere kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının icra inkar tazminatı yönünden düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın kısmen kabulü ile; davalının Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 14.876,29 TL asıl alacak üzerinden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %10,50 oranını aşmamak üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanarak ve takip talebindeki diğer koşullar ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,2-Likit alacağa vaki haksız itiraz nedeniyle İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca, kabul edilen alacağın takdiren %20’si oranında hesaplanan 2.975,30 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,3-Alınması gereken 1.016,19 TL harçtan peşin alınan 298,05 TL harcın mahsubu ile bakiye 718,14 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,4-Davacı tarafından yatırılan 298,05 TL peşin harç gideri ile 29,20 TL başvuru harcı giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından sarf edilen 1.200,00 TL bilirkişi ücreti ve 180,00 TL posta masrafı toplamı olan 1.380,00 TL’den, kabul-red oranına göre hesaplanan 1.176,30 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacının üzerinde bırakılmasına, 6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 7-Avukatlık ücret tarifesine göre, hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,8-Avukatlık ücret tarifesine göre, hesaplanan 2.576,09 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,9-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden:a-Davacı tarafından istinaf başvurusu için yatırılan 35,90 TL istinaf peşin karar harcının, talep halinde davacı tarafa iadesine,b-Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına,c-Davacı tarafından istinaf aşamasında harcanan 98,10 TL başvuru harcı gideri, 56,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere, toplam 154,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,d-Davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına,e-İlk derece mahkemesi kararı kaldırılıp yeniden hüküm kurulduğundan, davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde ilk derece mahkemesince davalıya iadesine, f-Artan gider avanslarının, yatıran tarafa iadesine, 10-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 05/11/2020 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.