Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/673
KARAR NO : 2019/571
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/02/2019
NUMARASI : 2019/379 D.İş- 2019/373 D.İş Karar
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Tedbir
İhtiyati tedbir talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, kararda yazılı nedenlerle reddine ilişkin olarak verilen karara karşı, ihtiyati tedbir talep edenler vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tadbir talep edenler vekili talep dilekçesinde özetle; 20/02/2019 tarihinde haksız ve kötü niyetli olarak taraflarına haciz yapıldığını, alacaklı vekilinin şirket ortakları …, …, şirket ortağı olmayıp o gün şirkette hazır olan … ve şirket ortağı olmayan borçlu … ile şirket ortağı …’in avukatına keşide tarihi 21/02/2019 olan, lehtarı davalı … A.Ş. olan 166.000,00 TL bedelli bononun imzalatılmış olduğunu, bononun haciz tutanağına geçirilmediğini ve haciz sırasında düzenlenen protokole alacaklı vekilince haciz gününün bir gün sonrası olan 21/01/2019 tarihinin atılmış olduğunu, haciz baskısı altında icra dosyası tarafı olmayan iyi niyetli üçüncü şahıs konumundaki müvekkillerinin zorla söz konusu protokolün imzalattırıldığını ve bu müvekkillerinin bono ile borçlandırıldığını, müvekkillerinin hiçbir şekilde borçlu ile aralarında fiili ve organik bir bağ bulunmadığını, asıl borçlu …….Şirketindeki hissesini 2015 yılında … devrederek şirketten ayrıldığını, müvekkili … Ltd. Şirketinin istihkak iddiasında bulunduğunu, İstanbul 21.İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/186 E.- 2019/157K. sayılı ilamı ile İİK’nın 97/1. maddesi gereğince takibin devamına ve istihkak davası açmak üzere süre verdiğini, … Şirketinin … tarafından 2016 yılında kurulduğunu, dolayısıyla … ve … arasında herhangi bağ bulunmadığının kesin olduğunu, … Bank tarafından 03/12/2014 tarihinde kullanılan kredinin borçlularının …Ltd. Şti. ve o tarih itibariyle şirket ortağı olan …, …, … olduğunu, söz konusu ihtarnamenin ilgili kredinin 2016 yılını kapsayan taksitlerinin aksaması sebebiyle gönderildiğini, bu ihtarnamenin müvekkili şirkette bulunmasının borçlu şirket olan … Şirketi ile müvekkili … şirketi arasında organik bir bağ bulunduğunu göstermeyeceğini, şirket kamera kayıtlarında az yukarıda bahsi geçen protokol ve bononun keşide tarihi 20/02/2019 olduğunun da anlaşılabileceğini belirterek, alacaklı vekilinin haksız olarak almış olduğu bononun icra takibine konu edilmemesi ve üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tebdir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; ”…HMK nun 389. Maddesine göre mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceğinin veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK .nun 390. Maddesine göre tedbir talep eden taraf, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut olayda HMK m.389’da belirtilen şartlar oluşmadığından ve davacının iddialarıyla birlikte davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat edemediğinden, ayrıca davacının iddiasının ve haklılığının yapılacak yargılama sonucunda belirlenebilecek olması nedeniyle, HMK .nun 389 ve 390. Maddelerinde belirtilen şartlar oluşmadığından ihtiyati tedbir talebinin reddine” karar vermiştir.Bu karara karşı, ihtiyati tedbir talep edenler vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep edenler vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Talep dilekçesindeki beyanlarını tekrarla; teminat mukabilinde yada teminatsız olarak bononun icra takibine konu edilmemesi ve üçüncü kişilere devrinin önlenmesi açısından ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, ilk derece mahkemesinin ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, hukuki niteliği itibariyle, İİK’nın 72 ve HMK’nın 389.maddeleri uyarınca ihtiyati tedbire ilişkindir.İlk derece mahkemesince talebin reddine karar verilmiş, bu karara karşı, tedbir talep edenler vekilince, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İİK’nın 72/2. maddesi uyarınca “İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme talep üzerine alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere gösterilerek teminat mukabilinde icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir” HMK’nın 389. maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” HMK’nın 390. maddesi uyarınca, “Tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” Talebe konu senetlerin, taraflar arasında düzenlenen protokol metni gereğince verildiği balirtilmektedir.Kural olarak borcun çekince (ihtirazi kayıt) ileri sürülmeksizin ödenmesi ya da ikrar edilmesi, borcun mevcudiyetinin kabulü anlamına gelir ve bundan sonra menfi tespite ilişkin iddia dinlenemez. Ancak, henüz icra takibinin kesinleşmediği dönemde, özellikle ihtiyati haczin infazı sırasında borçlunun (haciz ve muhafaza yapılmasını engellemek maksadıyla) borcu kabul ederek ödeme taahhüdünde bulunması, cebri icra baskısı altında yapıldığı gerekçesiyle gerçek anlamda bir borç ikrarı sayılmamaktadır (HGK. 16.03.2016 gün ve 2014/19-272 E., 2016/324 K.). Somut olayda, davacılar vekili tarafından, bu hukuki açıklama ışığında iddialar ileri sürülmüş, dosya kapsamındaki protokolün haciz esnasında yapılmış olmasına rağmen protokol tarihi olarak alacaklı vekili tarafından bir gün sonrasının tarihinin atılmış olduğuna ve davacıların borçlu şirketle organik bağlarının bulunmadığına ilişkin ilişkin iddialar ileri sürülmüş olsa da; esasen bu iddialar ve talep konusu bononun verilişindeki temel ilişki yargılamaya muhtaçtır. Davacılar vekilinin dosya kapsamındaki mevcut delil durumu itibariyle haklılığını yaklaşık olarak ispat edemediği anlaşılmakla aynı zamanda üçüncü kişilerin haklarını etkiler nitelikte tedbir kararı verilemeyeceğinden, ilk derece mahkemesinin tedbirin reddi yönündeki kararı isabetli olmakla, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, ihtiyati tedbir talep edenler vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-İhtiyati tedbir talep edenler tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-İhtiyati tedbir talep edenler tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 18/04/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.