Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/672 E. 2021/389 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/672
KARAR NO : 2021/389
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 19/09/2017
NUMARASI : 2014/574 Esas – 2017/1019 Karar
DAVA: Asıl Dava İtirazın İptali- Karşı Dava istirdat
Taraflar arasındaki itirazın iptali- istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle asıl davanın reddine, karşı davanın süresinde yenilenmediğinden açılmamış sayılmasına dair verilen karara karşı, asıl davada davacı karşı davada davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasından haciz edip muhafaza altına aldığı 336.338,00 TL değerindeki mahcuz malların davalı vekili yapılan pazarlık neticesi günlük 200,00 TL ücretle yedieminlik yapma hususunda sözleşme yapmış bulunduğunu, davalı taraf ile her ne kadar günlük ücret konusunda anlaşılmış olduğu görülse de müvekkilinin bu defa Adalet Bakanlığı Depo ve Garajlar Yönetmeliği esas alınmak suretiyle yapılacak olan hesaplamada Bakanlık tarifesinin 4. madde gereğince mahcuz malların muhamen bedeli 6.200 TL için % 30 ve geri kalanı için ise %15 ‘lik hadler belirlendiğini, dolayısıyla 337,958 TL muhammen bedelin, öncelikle 6.200 TL yı içeren ve %30’u üzerinden hesaplanan 1.860 TL ve muhammen bedelin geriye kalan 331.758 TL’nin de %15’i üzerinden alınan 49,763 TL ve bunların toplamı 49.763 TL alacağın hesap edilmesi, ancak davalıdan tahsil edilen 42,000 TL düşüldükten sonra kalan ve talep edilen 9.623 TL bakiye alacak olduğunu, alacağın bu kısmı ödenmemiş olup bu nedenle 9.623 TL ve işleyecek faiz ile birlikte alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla yapılan ilamsız icra takibine davalının itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle: mahkememizin ve icra dairesinin yetkisiz olduğunu, icra takibinin derdest olduğunu, davacı tarafından 27/11/2012 tarihinde taraflarına verilmiş bir ibraname bulunduğunu, davacı söz konusu bu ibraname neticesinde kararlaştırılan ücreti aldığını ve yedinde bulunan mahcuzları aynı gün borçluya teslim ettiğini, davacının kötüniyetli olduğunu, fazla ödenen yediemin ücretinin iadesi gerektiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğünce davalı şirkete tebliğ edilen muhtıra sebebiyle yediemin …nın davalı şirket nezdinde taahhuk etmiş herhangi bir hak ve alacağı bulunmamasına rağmen icra tehdidi altında olunduğunda ödeme yapılmak zorunda kalındığını, davacı tarafından borcu sona erdiren ibrarname verildiğini, ibrarname içeriğinde “27/11/2012 tarihine kadar oluşmuş yediemin ücretinin tamamının 32.000,00 TL olduğunu kabul eder icra dosyası tüm alacaklarının (alacaklı ve borçlu vekillerinin) yediemin ücret alacaklarının tamamının iş bu tahsilat ile almış olduğundan 27/11/2012 tarihi itibariyle iddia ederim” yazılı olduğunu, bu beyanı ile davacının yediemin ücretinin tamamını 32.000,00 TL olduğunu ve bu bedelin tamamını tahsil ettiğini, yediemin ücreti bakımından alacaklı ve borçlu tarafları ibra ettiğini açıkça kabul ettiğini, davacının mahcuzları 27/11/2012 tarihinde borçluya teslim ederken ve ibrarname imzalanırken hiç bir ihtirazi kayıt koymadığını, ibrarnameye uygun hareket ederek ibrarnamenin gerçekliğini ve içeriğini kabul ettiğini, fazla ödenen yediemin ücretinin iadesi gerektiğini, toplamda 50.375,00 TL ödendiğini, yediemin ücreti 32.000,00 TL olduğundan fazla yapılan 18.375,00 TL’lik ödemenin ödemenin iadesi gerektiğini belirterek; asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile fazla ödemenin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte karşı davalıdan tahsiline karar karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucuhda; “… Asli müdahilin başvuru harcı yatırmakla birlikte peşin harç ve vekalet harcı yatırmadığı, ayrıca usulüne uygun asli müdahil dilekçesi sunmadığı anlaşılmakla; 6100 sayılı HMK’nun 65 maddesi anlamında asli müdahale talebinin ayrı bir dava dilekçesiyle olması gerektiği, dava dilekçesinde bulunması gerekli HMK’nun 119/1 maddesinde belirtilen unsurların hiçbiri bulunmayan asli müdahale dilekçesi yönünden eksiklikleri tamamlamak üzere asli müdahile HMK 119/2 maddesi gereği kesin süre verilmiş ancak verilen kesin süre içerisinde eksik hususların tamamlanmadığı anlaşılmakla asli müdahale davası yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.Karşı dava yönünden 16/05/2017 tarihli celsede davalı karşı davacının davasını takip etmemesi davacı karşı davalının da karşı dava yönünden davayı takip etmeyeceklerini beyan etmesi nedeniyle 6100 sayılı HMK’nun 150. maddesi gereğince 3 AY içerisinde yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, karşı dava, yasal süre içerisinde yenilenmemekle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Asıl dava yönünden yapılan incelemede davacının İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası kapsamında 27/01/2012 tarihinde teslim edilen mahcuz mallar yönünden günlük 200,00 TL bakanlık yönetmeliğine göre işlemiş yediemin ücret alacağının tahsili istemiyle İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası kapsamında ilamsız icra takibi başlattığı, takip dayanağı belge olarak takip alacaklısı ile aralarında akdedilmiş 27/01/2012 tarihli özel yediemin sözleşme tutanağını ve Adalet Bakanlığına Ait Depo ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin Alınacak Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğ’i (Resmi Gazete Tarih:18/02/2012, Sayı:28208) dosyaya sunmuştur. Takip talebinde yediemin ücret alacağının 51.371,00 TL olduğu bunun 42.000,00 TL’lik kısmını icra dosyası kapsamında ödendiği, bakiye alacağın 9.371,00 TL olduğu belirtilerek, bu alacağın mahcuzların teslim tarihinden itibaren takip tarihinde kadar birikmiş faiz ile birlikte tahsilini talep etmiş, davalı taraf ise imzası davacı tarafça inkar edilen tahsilat ve ibraname makbuzu ile birlikte borca yasal süresi içerisinde itiraz etmiştir. İtirazın davacıya tebliğinden itibaren 1 yıllık yasal süre içerisinde itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmaktadır.Dosya içerisine alınan İstanbul 10. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/1214 Esas 2013/742 Karar sayılı dosya kapsamında yapılan incelemede; icra memur muamelesi şikayetine ilişkin olup şikayetin takip alacaklısı olan dosyamız davalı / karşı davacısı tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Şikayetin İstanbul … İcra Müdürlüğü tarafından gönderilen 29/11/2012 tarihli muhtıraya ilişkin olduğu muhtıra içeriğinden dosyamız davacısı yediemin …’da mahcuz malların 299 gün kalmış olduğu Adalet Bakanlığına ait depo ve garajlar yönetmeliğine göre yapılan hesaplamada 50.735,00 TL yediemin ücreti belirlendiği, bunun 42.000,00 TL’lik kısmının ödendiği, bakiye 8.735,00 TL’lik kısmın ödenmediği belirtilerek tebliğden itibaren 3 gün içinde ödenmesi aksi takdirde tehiri icra yoluna başvurulacağı tebliğ edilmiştir. İcra Mahkemesi tarafından alınan bilirkişi raporunda toplam yedieminlik ücretinin 51.623,70 TL olduğu 42.000,00 TL’lik ödeme tutarı mahsubu neticesi yediemine bakiye 9.623,70 TL yedieminlik ücretinin ödenmesi gerektiği, ayrıca taraflar arasında düzenlenen özel yediemin sözleşme tutanağına göre ödenmesi gereken toplam tutarın 59.800,00 TL olduğu 42.000,00 TL’lik kısmi ödeme neticesi bakiye 17.800,00 TL’lik yediemin ücretinin ödenmesi gerektiği, her iki hesaba göre alacaklı tarafa çıkarılan muhtırada yedieminlik ücret tutarında fazlalık bulunmadığı rapor edilmiştir. Sonuç olarak dosya kapsamına uygun olarak çıkarılan muhtıraya yönelik memur muamelesini şikayet yönünden davanın reddine karar verilmiş, verilen hükmün temyiz incelemesi sonucu Yargıtay 12. HD’nin 08/05/2014 tarih 9740/13626 sayılı kararı ile mahkeme kararının kesin olduğundan bahisle temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Asıl dava yedieminlik ücretinin ödenmemesi nedeniyle tahsili istemiyle başlatılan ilamsız icra takibinde vaki itirazın iptali ile takibin devamına ilişkindir. Tarafların sunduğu delil ve belgeler, temin edilen icra dosyaları ve mahkeme dosyası ile tüm dosya kapsamından; davacının yedieminlik ücreti olarak icra dosyasına sunduğu delil ve belgeler ayrıca takip talebinde Adalet Bakanlığınca yayınlanan tebliğe göre hesaplama yapılmak suretiyle tahakkuk eden yediemin ücretinin tahsili için icra dairesine başvuruda bulunduğu, başvuru üzerine İstanbul …. İcra Dairesi tarafından takip alacaklısına muhtıra gönderilmek suretiyle yedieminlik ücretinin davacıya ödendiği, davacının bu ödeme haricinde tarife hükümlerine göre talep edebileceği yedieminlik ücretinin bulunmadığı, bu nedenle alacağı tamamen ödenmiş olduğu halde ayrıca icra takibi başlatmasının yerinde olmadığı anlaşılmakla asıl dava yönünden haksız olarak icra takibine girişilmiş olması gözetilerek davanın reddine karar vermek gerekmiş; davacının hem icra dairesinden talepte bulunarak yedieminlik ücretinin hesaplanarak kendisine ödenmesini talep ettikten ve bu tutar hesaplanıp kendisine ödendikten sonra ayrıca takip alacaklısı aleyhine arada pazarlık yapıldığından bahisle özel sözleşme olduğundan bahisle icra takibi başlatması nedeniyle kötü niyetli icra takibi başlatılmış olduğu kanaatine varılarak yasal koşulları oluşmakla davalının kötü niyet tazminatı talebinin kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.Her ne kadar yargılama sırasında davalı / karşı davacı vekilleri vekillik görevinden istifa etmiş ise de; davalı / karşı davacının kendisini vekille temsil ettirmiş olması vekalet ücretine hak kazanması için yeterli olmakla, asıl dava ve asli müdahale davası yönünden ayrı ayrı vekalet ücreti taktir olunarak davalı / karşı davacıya verilmesine…” gerekçesiyle, asıl davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin kabulü ile %20 oranında hesaplanan1.924,60 TL kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine; karşı davanın açılmamış sayılmasına; asli müdahale davasının da HMK’nın 119/2 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına, karar verilmiştir. Karara karşı ,davacı-karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı- karşı davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından herhangi bir ibraname düzenlenmediğini, dosyaya mübrez ibranamenin hilafı hakikat bir ibraname olduğunu, müvekkilinin kim ya da kimlerin bu ibranameyi nasıl düzenlediğini bilmediğini, ancak emin olduğu bir husus olduğunu, kendisinin bu ibranameyi düzenlemediğini, Müvekkilinin davalı vekilinin icra kasasına ödemiş olduğu ücreti fatura karşılığı icra dairesinden çektiğini, tüm bu olayların o gün görevde bulunan icra müdürü ve diğer müdür yardımcılarının yanında gerçekleştiğini, ancak mahkeme tanıklık yapabilecek bu kişileri dinleme gereği bile duyulmadığını, bu durumun hukuka aykırı olduğunu, Hukuki ihtilafa neden olan ücretin verilme şekli olduğunu, müvekkiline mahcuz malların teslim günü 42.000 TL yedieminlik ücreti ödenmesi için icra müdürlüğünün kasasına bu ücret yatırıldığını ve müvekkilinin de bu ücreti faturalandırılıp icra kasasından çektiğini, hal böyle iken müvekkilinin davalıya ya da vekiline 32.000 TL’lik bir ibraname vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Müvekkilinin hem 42.000 TL’lik bir fatura karşılığında icra müdürlüğünden parasını çekip onun üzerinden vergi vermesinin hem de davalı ya da vekilini 32.000 TL üzerinden ibra etmesinin söz konusu olamayacağını, o zaman aradaki 10.000,00 TL’lik farkın açıklanamayacağını, bu paraların hem davalının hemde davacının resmi defterlerinden açıkça görünmesi gerektiğini, her ikisinin de tacir oldukları düşünüldüğünde, Mahkemenin en azından tarafların defterlerini incelemesi ve bu paraların kim ya da kimler tarafından ne zaman kime ödendiğinin tespit edilmesi gerekirken bu inceleme yapılmadan eksik inceleme ile dava tekemmül etmeden, eksik ve yanlış bir karar verildiğini, Davacı tarafından düzenlendiği belirtilen ibraname başlıklı belgenin incelenmesinde ise yine usul hataları yapıldığını, öncelikle mahkemenin bu belgenin incelenmesi için bir grafoloji uzmanı olanbilirkişinin görevlendirildiğini ve birlirkişi raporunda davacının eli mahsulü olmadığına kanaat getirdiğini, bu hususun davalı tarafından kabul edilmediğini, bu defa öncelikle davalı kendi isteğiyle uzman bir bilirkişiden bu imzanı davalı elinden çıkmış olduğuna ilişkin bir rapor aldırdığını ve bundan sonra mahkemenin Adli Tıp Kurumundan rapor aldırdığını, bu raporda davacı aleyhine görüş bildirdiğini, Davalı karşı davacı 15 Temmuz 2016 tarihli hain darbe teşebbüsünden sonra FETÖ ile irtilabatlı olması ve bu yapıya para aktaran bir şirket olduğundan kayyuma devredildiğini, sadece bu hususun bile mahkemenin kararının kaldırılması için yeterli olduğunu, çünkü ülkemizde meydana gelen bu elim olayın her türlü yere uzanması mümkün görünmekte olup yeniden adil bir yargılama ve incelemeyi gerektirdiğini, Davalının iddiası olan bir belgenin tam anlamıyla incelenmeden ve bilirkişi ücreti yatırmayan davalı tarafından akamete uğratıldığını ve sonunda mahkemenin de dosyada bulunan evrakalar üzerinden karar verdiğini, mahkemenin dosyadaki belgeleri karar vermeye elverişli buluduysa neden yeniden bilirkişi heyeti oluşturmaya çalıştığının anlaşılamadığını, Bir başka hususun ise ibraname isimli belgenin davacının iddiaları içinde olmadığını, davacının talebinin eksik ödenen ücretin hesaplanması yönünde olduğunu, ancak davalının açtığı karşı davayı takip etmediğini, mahkemenin bu dava yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verdiğini, açılmamış sayılan davada bulunan ve gerçekliği ispat edilememiş bir evraka göre kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin hakka ve hukuka aykırı olduğunu, belirterek, İlk derece mahkemesinin asıl dava yönünden verdiği hükmün kaldırılarak asıl davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Taraflar arasındaki asıl davada bakiye yediemin ücret alacağının tahsili için başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali, karşı dava olarak fazla ödenen bedelin istirdadı istemli davaların yapılan yargılaması sonucu, mahkemece yazılı gerekçe ile asıl davanın reddine, davalı lehine kötü niyet tazminatı verilmesine, karşı davanın açılmamış sayılmasına, yine asli müdahale davasının açılmamış sayılmasına karar verildiği; bu karara karşı, davacı- karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Asıl davada, davacı tarafından İstanbul …. İcra müdürülüğünün … E sayılı dosyasında yapılan muhafaza nedeniyle iş bu takip dosyası alacaklısından bakiye yediemin ücretinin tahsili için İstanbul … İcra müdürlüğünün … E sayılı dosyasında başlatılan takibe vaki itirazın iptali amacıyla dava açıldığı anlaşılmaktadır. Davalı karşı davacı savunmasında, davacının 27.11.2012 tarihli imzaladığı ibraname ile talep edebileceği bakiye yediemin ücret alacağı bulunmadığını ileri sürmüştür. Davacı iş bu ibranamedeki imzanın eli ürünü olmadığını iddia etmişse de, Mahkemece yargılama aşamasında Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi nin 30.05.2016 tarihli rapor içeriği ile, davalının savunmasında dayandığı tahsilat ve ibraname makbuzu başlıklı belgedeki imzanın kuvvetle muhtemel davacı eli ürünü olduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır. Konunun uzmanı Adli tıp Uzmanı Daire Başkanı ve Fizikçilerinden oluşan heyet tarafından teknik yöntemler, cihazlar ve optik aletlerle yapılan inceleme sonucu düzenlendiği anlaşılan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi tarafından hazırlanan rapor içeriğindeki tespit doğrultusunda, 27.11.2012 tarihli ibraname ile davacının yediemin ücreti alacağı yönünden davalıyı ibra ettiği anlaşılmakla, mahkemece asıl davanın reddi yönünde kurulan hüküm sonucu itibariyle isabetlidir. Ayrıca davacı tarafından davalının ibra edilmiş olmasına rağmen, ibra edilen borç nedeniyle başlattığı takibin haksız ve kötü niyetli olduğu kabulü ile davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi de isabetlidir. Bu yönüyle davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. 27.11.2012 tarihli tahsilat ve ibraname makbuzu başlıklı belge kapsamında asıl davanın reddi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, dava değeri ve ret gerekçesine göre davacının tanıklar dinlenmeksizin hüküm kurulduğu yönündeki istinaf nedeni de yerinde değildir.Mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere, Her ne kadar asıl davada davalı vekili sonradan istifa etmiş olsa da, asıl davada davalı vekil ile temsil olduğundan, davanın reddine karar verilmiş olması nedeniyle, HMK’nın 323, 326 ve 332 maddeleri uyarınca davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmamıştır (Emsal Yargıtay 13. HD. 20.11.2001 tarihli, 2001/9608 Esas – 2001/10741 K. Sayılı ilamı).İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı- karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı- karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Başvuran tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, bakiye 23,40 TL istinaf karar harcının davacı- karşı davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Başvuran tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 25.03.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.