Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/665 E. 2021/107 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/665
KARAR NO : 2021/107
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 15/01/2019
NUMARASI : 2017/205 Esas – 2019/32 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 17.05.2010 tarihli bayilik sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşme uyarınca davalının petrol ürünlerini satmayı, müvekkilinin de petrol ürünlerini satın almayı üstlendiğini, davalının sözleşme aşamasında müvekkilinden… Aksaray Şubesinden verilen 12.06.2015 tarihli 20.000,00 TL meblağlı kesin teminat mektubu aldığını, sözleşmenin beş yıl süreli olduğunu, davalı şirketin zaman zaman taahhütlerini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkilinin Aksaray … Noterliğinin 15.04.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bayilik sözleşmesinin süre sonunda yenilenmeyeceğini bildirerek sözleşmeyi feshettiğini, sözleşme uyarınca müvekkiline teslim edilen her türlü makine teçhizat ve benzeri ekipmanların davalıya teslim edilmesine rağmen 20.000,00 TL bedelli teminat mektubunun iade edilmeyerek nakde çevrildiğini, haksız olarak nakde çevrilen teminat mektubu bedelinin davalıdan tahsili amacıyla Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasıyla ilamsız icra takibine girişildiğini, davalının haksız itirazıyla takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin iki tarafa borç yükleyen sözleşme olduğunu, davacının sözleşmeye aykırı hareket ederek eksik akaryakıt aldığını, bu nedenle teminat mektubunu ”her türlü cari alacak, cezai şart ve kar kaybı olmak üzere” teminat sağladığından, müvekkilince teminat mektubunun nakde çevrildiğini, müvekkilinin sözleşmeye aykırılıktan doğan cezai şart, kâr mahrumiyeti alacağının bulunması nedeni ile bedelin iade edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, bayilik sözleşmesi nedeni ile davalıya verilen teminat mektubu bedelinin istirdatı amacı ile başlatılan takibe vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki 17.05.2010 başlangıç tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesinin süre sonunda yenilenmeyerek davacı tarafça fesh edildiği sabittir. Bunun yanı sıra sözleşme uyarınca davacı tarafça verilen 20.000,00-TL bedelli kesin teminat mektubu bedeli olan 20.000,00-TL davalı tarafça 12.06.2015 tarihinde nakde çevrilerek tahsil edilmiştir. Davalı vekili, cevap ve 2. Cevap dilekçesindeki beyanları ile yargılama sırasındaki beyanlarında davacının sözleşmeye aykırı eylemleri nedeni ile, müvekkilinin kar mahrumiyeti ve cezai şart alacağı bulunduğunu, teminat mektubunu bu nedenle irat kayıt edildiğini savunmuştur. HMK.’nın 190. Maddesince ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen bir vakia bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Somut olayda, davalı yan teminat mektubunu sözleşmenin ifasındaki eksiklikten, eksik yakıt alımından kaynaklı kar kaybı ve cezai şart alacağının tahsili amacı ile irat kayıt edildiğini belirtmesine rağmen tacir olan davalı iddiasını ispat çerçevesinde hiçbir kanıt sunmadığı gibi ticari defter ve belgelerini de mahkememize ibraz etmemiştir. Kar kaybı ve cezai şart alacağının davalı tarafça savunması karşısında ispat yükü davalıdadır. Davalı tarafça, teminat mektubunu nakde çevirme nedenleri konusunda hiçbir delil sunulmadığından teminat mektubunun haksız şekilde nakde çevrildiği anlaşılmakla mahkememizce teminat mektubu yönünden açılan itirazın iptali davasının kabulüne karar verilmiştir. Davacı tarafça, takip talebinde 6.652,00-TL gecikme faizi talep edilmiş olup, %20’i mevduat faizi uygulanmak sureti ile bu miktar bulunmuştur. TBK.’nın 117. Maddesi gereğince davalı tarafça haksız tahsilat yapılan 12.06.2015 tarihinde takip tarihi olan 09.02.2017 tarihine kadar davacının faiz isteme hakkı bulunduğu, mahkememizce bu tarihler arasında değişen oranlardaki avans faiz oranlarına göre yapılan hesaplamaya göre faiz alacağının 3.476,30-TL olduğu anlaşılmakla bu miktar faiz yönünden davanın kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine hükmedilen alacağın %20’i oranında icra inkar tazminatını davalıdan tahsiline… ” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile; davalının Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 20.000,00 TL asıl alacak 3.476,30 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 23.476,30 TL üzerinden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanarak ve takip talebindeki diğer koşullar ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmedilen alacağın %20’si olan 4.695,26 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle:Bilirkişi heyetinin kendilerine verilen görev kapsamında ticari defter kayıtlarında ( cari hesap incelemesi yapmaksızın) eksik inceleme ile davacının alacaklı bulunduğu yönündeki tespiti içeren rapora yasal süresinde itirazlarını sunmalarına rağmen eksiklik giderilmeden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının cari hesap ekstresi sunmadığının ve 2010, 2011, 2012, 2015 yılı (davaya konu edilen yıl) ticari defterlerinin lehine delil vasfı taşımadığı bilirkişi raporuyla sabit olduğunu, delil vasfına haiz olmayan defter kayıtlarıyla alacaklının müvekkili davalıdan alacaklı bulunduğu yönündeki tespitin hukuki dayanağı olmadığından ispat edilemeyen davanın reddi gerekirken aksi şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğunu, dava konusu alacağın varlığını ispat yükü davacıda olduğunu, faiz talebinin hukuka aykırı olup, temerrüt şartları da oluşmadığından faiz yönündeki kısmen kabule yönelik karar da hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Bayilik sözleşmesinin delil olarak sunulduğunu, 17/05/2010 tarihli bayilik sözleşmesinde 11. maddede feshin sonuçları ve kar mahrumiyeti konusu belirtildiğini, bayilik ilişkisi boyunca davacı eski bayi her yıl ortalama bir yakıt alım miktarına ulaşacağını gösterdiğini ve ortalama yakıt alımı konusunda müvekkilinde bir intiba oluşturduğunu, sektör bilirkişisi tarafından yakıt alımları ve miktarları açısından hiçbir değerlendirme sunulmadığını, Dosyaya sunulan raporda sektörel değerlendirmede; mektubun tahsilatını gerektirecek bir kanıta rastlanılmadığından bahsedildiğini, oysaki müvekkilinin davacı olmayıp, davacı tarafça cari hesap ekstresi dahi sunulmadığını, bu sebeple alacak borç ilişkisi hesaplanamayacakken, müvekkilinin alacaklı olup olmadığını bilmeyen bilirkişinin bu kanaate nasıl varmış olduğunun anlaşılmadığını, bu hususta da eksik inceleme yapıldığını, Ekipman veya cezai şart faturası bulunmadığının belirtildiğini, zaten müvekkili kayıtları incelenemediğinden böyle bir faturanın dosyada bulunmamasının olağan olduğunu, taraflar arası ihtilafın davacının müvekkiline borcu bulunmadığını ispat ile mektubun haksız tazmin edilip edilmediği noktasında toplandığını, bu durumda davacı tarafça cari hesap ekstreleri ve defterler ibraz edilmeden dava konusu olayın ispatının da mümkün olmadığını, bu hususta Yargıtay 8. H.D. E:2014/15192 K:2014/20862 T:14.11.2014 kararının ekli olduğunu, ayrıca yine Yargıtay 19. H.D. E:2012/4859 K:2012/11244 T:05.07.2012 emsal kararı bulunduğunu,Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı yanca haksız olarak paraya çevrildiği ileri sürülen teminat mektubu bedelinin geri tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyaınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında imzalanan ve beş yıl süreli olan 17.05.2010 tarihli bayilik sözleşmesinin davacı tarafından keşide edilen 15.04.2015 tarihli ihtarname ile süre bitimi olan 17.05.2015 tarihinden itibaren tek taraflı feshedildiği anlaşılmaktadır. Davalı yanca sözleşme uyarınca davalıdan alınan 20.000 TL tutarlı teminat mektubunun fesihten sonra 12.06.2015 tarihinde nakde çevrildiği ihtilafsızdır.Davacı davalı yanca teminat mektubunun haksız olarak nakde çevrildiği ileri sürülmüş, davalı yan teminat mektubunun davacının sözleşme uyarınca almayı taahüt ettiği akaryakıtı eksik almasından ötürü ve her türlü cari alacak, cezai şart, kâr kaybı alacaklarına mahsuben nakte çevrildiğini savunmuştur. Mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere, HMK’nın 190. Maddesi uyarınca ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen bir vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak iddia eden tarafa aittir. Somut olayda, tacir olan davalı teminat mektubunu paraya çevirmesinin haklı nedenlerini ispat çerçevesinde hiçbir kanıt sunmadığı gibi ticari defter ve belgelerini de ibrazdan kaçınmıştır. Davalı tarafça, teminat mektubunu nakde çevirme nedenleri konusunda hiçbir delil sunulmadığından teminat mektubunun haksız şekilde nakde çevrildiği sonucuyla kurulan hüküm isabetli olup, aksi yöndeki davalı istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Teminat mektubunun haksız şekilde davalı yanca paraya çevrildiği tarih olan 12.06.2015 tarihi itibariyle davalının sebepsiz zenginleştiği anlaşılmakla, TBK’nın 117/2. maddesi uyarınca bu tarih esas alınmak suretiyle takipte istenebilecek temerrüt faizi hesabı yerinde olup, davalı vekilinin temerrüt oluşmadığı gerekçesiyle fişlemiş faize yönelik istinafı da yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Bakiye 1.158,26 TL istinaf nispi karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.28.01.2021