Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/66 E. 2020/991 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/66
KARAR NO: 2020/991
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2017/903 Esas – 2018/1132 Karar
TARİHİ: 10/10/2018
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki servis aracı sözleşmesinden kaynaklı müvekkil alacağının ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacı ile Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nde takip başlatıldığı, yetki itirazı üzerine dosyanın gönderildiği, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında yeniden gönderilen ödeme emrine vaki itirazın haksız olduğunu, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden müvekkilinin edimini yerine getirmesine rağmen 2017 yılı Nisan-Mayıs-Haziran ve Temmuz aylarına ilişkin taşıma ücretinin ödenmemesi üzerine 07.08.2017 tarihinde Büyükçekmece …. Noterliği’nden keşide edilen ihtar ile 4 aylık hizmet bedelinin ödenmemesi nedeni ile taşıma işinin yapılamayacağının bildirildiğini cevabi ihtarda sözleşmenin feshi nedeni ile alacağın irat kayıt edildiğini bildirildiğini ileri sürerek haksız itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak ile birlikte icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; taraflar arasında düzenlenen sözleşmede davalının işi bırakması üzerine davalı nezdindeki alacaklarının irat kayıt edileceğinin düzenlendiğini, araç sahibinin sözleşme bitiminden önce zorunlu nedenlerden dolayı işi bırakmak istemesi halinde en 45 gün önce yazılı dilekçe vererek sözleşmeyi sona erdirebileceği ancak belirtilen şekilde işlem yapılmaması nedeni ile davacı nezdindeki alacağın irat kayıt edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 10/10/2018 tarihli, 2017/903 Esas – 2018/1132 Karar sayılı kararında, “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, taşıma alacağının tahsili amacı ile başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında düzenlenen 16.05.2017 tarihli ” Servis Aracı Sözleşmesi” uyarınca davacı … plaka sayılı aracı ile 01.04.2017 tarihinden itibaren 30.04.2018 tarihine kadar davalıya personel taşıma hizmeti vermeyi yüklenmiştir. Sözleşmede, hesap kesiminin her ayın 5’i ile 10’u arasında yapılacağı düzenlenmiştir. Sözleşme ilişkisinde davacının 2017 yılı Nisan Mayıs Haziran ve Temmuz aylarına ilişkin taşıma hizmetinin yerine getirdiği mahkememizce sabit görülmüştür. Davalı yan ise sözleşmedeki asli edim yükümlülüğü olan taşıma ücretini ödediğini kanıtlamadığı gibi buna ilişkin bir savunmada da bulunmamıştır. Davacı taraf, 07.08.2017 tarihli ihtar ile 4 aylık taşıma ücretinin ödenmesini aksi halde taşıma hizmeti veremeyeceğini davalıya bildirmiştir. Davalı taraf, ödeme savunmasında bulunmadığı gibi davalının sözleşme süresi içerisinde işi bırakması nedeni ile alacağının irat kayıt edildiğini savunmuştur. Sözleşme, iki tarafa tam borç yükleyen sözleşme türlerinden olup, davacının edimi taşıma işini yapmak, davalının edimi ise sözleşmede belirlenen vade olan her ayın 5’i ile 10’u arasında asli edimi olan para borcunu ödemektir. Davacı tarafça 4 aylık taşıma hizmetinin yerine getirilmesine rağmen davalı yanca herhangi bir ücret ödemesi yapılmamıştır. İki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde taraflardan birinin edimini yerine getirmemesi halinde diğer taraftan edimini yerine getirmesini isteyemeyeceği, bu kapsamda davalının ücret ödeme edimini belirsiz süre ile yerine getirmemesi karşısında davacının edimini yerine getirerek sözleşme ile bağlı tutulmasının mümkün bulunmadığı gözetilerek sözleşmedeki irat koşulunun oluşmadığı zira sözleşmenin davacı açısından ifasının imkansız hale getirilmesindeki tüm kusuru davalıya ait olduğu, sözleşmenin davacı açısından çekilmez hale geldiği anlaşılmakla davacı feshi yerinde görülmüştür. Bu durumda, davalının davacı tarafından yerine getirmiş olduğu taşıma edimine ilişkin asli borcu olan para edimini ödemesi gerektiğinden davacının asıl alacağa yönelik talebinin kabulüne, takip tarihineden önce temerrüt oluşmaması nedeni ile işlemiş faize yönelik talebin reddine sözleşmeden kaynaklı alacağın likit olması nedeni ile hükmedilen alacak üzerinde %20’i oranında icra inkar tazminatını davalıdan tahsiline ilişkin …” davanın kısmen kabulü ile davalının Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 9.011,00 TL asıl alacak üzerinden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanarak ve takip talebindeki diğer koşullar ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmedilen alacağın %20’i olan 1.802,20 TL icra inkarın tazminatının, davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekili tarafından yasal süresi içinde tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin hukuka ve kanuna uygun olduğunu, Davacı yanın dava dilekçesinde ileri sürdüğü ‘sözleşme hükümlerinin geçersizliği’ iddiasının kendisi de bir tacir olan davacı yanın 6102 sayılı TTK da yer alan basiretli bir tacir gibi davranma zorunluluğu ilkesine gölge düşürdüğünü, Davacı yanın, sözleşme hükümlerinin genel işlem şartları olduğu iddiasının hukuki bir dayanağı olmadığını, 6098 sayılı TBK madde 20 – genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri olduğunu, madde metninden de anlaşılacağı üzere genel işlem şartı olması için bir belgenin karşı tarafa söz hakkı vermemesi gerektiğini, ancak somut uyuşmazlıkta böyle bir durum bulunmadığını, sözleşme metninin tamamı aynı punto ve yazı türüyle yazıldığını, tacir olan karşı tarafın genel işlem koşulu iddiasının, sözleşmenin tamamı için geçerli olamayacağından ve tacir kişinin imzalayacağı sözleşmeyi okumadan imza altına alması düşünülemeyeceğinden, davacı yanın genel işlem koşulu iddiası yalnızca kötüniyetle ileri sürülebilecek bir iddia olduğunu, 6098 sayılı TBK madde 26′ da” taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler” hükmü yer almaktadır ve davacı şiket isterse sözleşme hükümlerinde sözleşme imzalanmadan değişiklik yapmak için müzakerelerde bulunabilir eğer anlaşılamazsa taraflar için sözleşmeyi imzalama gibi bir zorunluluk söz konusu dahi olmadığını, nitekim davacı şirketin bir tacir olarak mevzu bahis kanun hükümlerini işi gereği bildiğini, müvekkili karşısında güçsüz bir pozisyonda olması da düşünülemeyeceğini, zira davacının, sözleşme konusu işi yapagelen bir şirket olduğunu, bu gibi nedenlerle sözleşme maddelerinin hükümsüzlüğü iddiasının, iddia olmaktan ileri gidemediğini, Davacı şirketin, davalı müvekkili şirket ile imzaladığı servis aracı sözleşmesi hükümlerinde geçen ifadelerin “Araç sözleşme süresi içinde işi bırakamaz.İşi sözleşme bitiş tarihinden önce bırakması halinde şirketteki alacağı irat kaydedilir.” bulunduğunu, tarafların sözleşmeye imza attıklarında hukuka ve ahlaka aykırı olmayan sözleşme hükümlerini yerine getirmek taahhüdü altına girdiklerini, gelinen noktada sözleşmeyi imzaladıktan sonra uyuşmazlık ortaya çıktığında dava dilekçesinde sözleşme hükümlerinin geçersizliğine dayanma içinde çelişki barındırdığını, Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin bir diğer ifadesinin “Araç sahibi, sözleşme bitiş tarihinden önce zorunlu nedenlerden dolayı işi bırakmak istemesi halinde, en az 45 gün önce şirkete yazılı bir dilekçe vermek zorunda olduğunu, “Davacı şirket davalı müvekkil şirketten 2017 yılı Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz aylarına ait aylık ödemeleri talep ettiğini, ancak davacı yan sözleşme bitiş tarihihnden önceki bir tarih olan 02/08/2017 tarihinde işi bıraktığı için, işi bırakmadan önce herhangi bir yazılı belge sunmadığı için davacı yanı müvekkili davalı şirketteki alacağı irat olarak kaydedildiğini, bu işlem hukuka, kanuna ve sözleşme hükümlerine uygun olduğunu, ilk derece mahkemesinin davanın esaslı unsurlarından olan sözleşmeyi eksik incelemiş olması ve diğer beyanları da dikkate almadan hüküm kurmasının hukuken geçerli olmadığını, belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki taşıma hizmet sözleşmesinden kaynaklı ve faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355 maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı vekilince taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin genel işlem şartlarına aykırı olduğunun ileri sürülemeyeceği, buna göre kararın yasal olmadığı ileri sürülmüşse de mahkemenin davanın kısmen kabul kararının, sözleşme hükümlerinin genel işlem şartı niteliğinde görülmesi nedeniyle geçersiz sayılmasına dayanmadığı anlaşılmakla, bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Mahkeme gerekçesinde de işaret edildiği üzere, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca her ayın 5 ila 10 u arasında hesap kesimi yapılacağı, davacının Nisan 2017 ile temmuz 2017 dönemi için dört aylık taşıma hizmetini vermesine rağmen, davalı yanca sözleşme bedelinin ödenmediği gibi ödeme savunmasında da bulunmadığı, bunun üzerine davacının davalıya Büyükçekmece …. Noterliğinin … y.nolu 07.08.2017 tarihli ihtarnamesini keşide ederek dört aylık taşıma bedelinin ödenmemesi nedeniyle araç arızasının giderilemediği belirtilerek taşıma yapılamayacağı ve alacağın ödenmesi için bildirimde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının sözleşme uyarınca her ayın 5 ila 10 arasında yapması gereken taşıma bedelini ödememesi nedeniyle davacının taşıma hizmeti vermeyi durdurması karşısında, sözleşmedeki “araç sözleşme süresi içinde işi bırakamaz. İşi sözleşme bitiş tarihinden önce bırakması halinde şirketteki alacağı irat kaydedilir” hükmüne dayanarak davacı alacağının irat kaydedilebileceği savunması yerinde olmayıp, aksi yöndeki davalı vekili istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir.İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi, kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Bakiye 517,44 TL nispi istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına,4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,7-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 01/10/2020