Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/658 E. 2021/69 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/658
KARAR NO : 2021/69
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 12/11/2018
NUMARASI : 2016/608 Esas – 2018/1056 Karar
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne yönelik verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Libya uyruklu Trablus’taki müvekkili şirketin, Alman … firmasından satın aldığı 3 palet halindeki 48.714,20 Euro bedelli medikal malzemeleri … numaralı konşimento ile 04/07/2014 tarihinde Frankfurt’tan Trablus’a gönderilmek üzere davalı THY kargosuna teslim ettiğini, söz konusu medikal malzemelerin önce 04/07/2014 tarihinde TK 6404 sayılı uçuş ile Frankfurt’tan İstanbul’a, sonrasında İstanbul’dan Trablus’a 09/07/2014 tarihinde TK 6329 sayılı uçuş ile gönderileceğinin belirtildiğini, İstanbul aktarmalı olarak 09/07/2014 tarihi itibariyle Trablus’a ulaşması gereken ürünlerin, davalı şirket tarafından teslim edilmediğini ve 11/07/2014 tarihinde ise söz konusu ürünlerin kayıp olduğu bilgisinin verildiğini, daha sonra 25/08/2014 tarihinde Freiurg’da paletlerden bir tanesinin açılmış olarak ve içerisinde yer alan paketlerin büyük bir çoğunluğu eksik şekilde bulunduğu bilgisi verildiğini, diğer paletlerden ise hiçbir bilgi alınamadığını, müvekkili şirket yetkilisi Dr. … kaybedilen ürünlerin bulunamaması nedeni ile 01/11/2014 tarihinde uğranılan zararların tazmini için yazılı başvuru yaptığını, 02/03/2015 tarihinde davalı tarafça ürünlerin kaybedildiğinin kabul edildiğini, sadece 3.672,85 USD ödeme teklif edildiğini, oysaki davacı müvekkili şirketin davalı şirket tarafından kaybedilen medikal malzemeler için … firmasına 48.714,20 Euro ödeme yaptığını, ayrıca bu ürünleri Libya’da teslim etmesi gereken firmalara teslim edememesi nedeni ile uğramış olduğu gerçek zararın 175.370,60 Euro olduğunu, müvekkili şirketin uğramış olduğu zararların karşılığı olarak 175.370,66 Euro tazminatı ödemesi için davalı şirkete Beyoğlu …. Noterliğinin 12/01/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname gönderildiğini, ihtarnamenin davalı şirkete 13/01/2016 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı şirketin sadece 3.672,85 USD ödeyeceğini tekrar ettiğini, davalı şirketin belirttiği bu tutarın kabul edilmesi mümkün olmamakla birlikte bugüne kadar bir ödeme de yapılmadığını, davalı şirket tarafından kaybedilen medikal malzemeler için toplam zararların karşılığı olarak 175.370,60 Euro tazminatın davalıdan tahsili için dava açmak zorunda kaldıklarını belirterek; şimdilik 1.000 Euro’nun, 09/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; ihtilafa konu taşımanın 12/07/2014 tarihinde Frankfurt’tan İstanbul’a yapılmış uluslararası bir taşıma olduğunu, bu nedenle dava konusu olaya 1999 tarihli Montreal Konvansiyonu hükümleri uygulanacağını, Montreal Sözleşmesi’nin 22/3. maddesine göre malda meydana gelen kayıptan her halükarda müvekkili ortaklığın sorumluluğunun sınırlı olduğunu, müvekkili tarafından davacıya sınırlı sorumluluk kapsamında ödeme teklifi yapıldığıni, kaybolduğu iddia edilen kargo ile ilgili olarak davacıya, davalının sorumluluğu anlamına ve konvansiyon sınırlı sorumluluk hükümlerine halel gelmemek kaydıyla, kargonun ağırlığı olan 11 kg üzerinden 149 kg X 17 SDR = 2.533 SDR karşılığı 3.678,85 TL ödeme teklif edildiğini, ancak davacının işbu teklifi kabul etmediğini, ayrıca davacı tarafından ancak karar tarihinden itibaren faiz talep edilmesinin mümkün olup geriye dönük olarak takip tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini, bu konuda Yargıtay 11. HD’nin aynı mahiyetteki bir dava ile ilgili olarak karar düzeltme talebi doğrultusunda ortaklık lehine vermiş olduğu 2001 tarihli emsal kararının mevcut olduğunu belirterek, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine, bir an için ortaklığın tazminat ödemekle sorumlu tutulması halinde sorumluluklarının sınırlı sorumluluk limitleri içinde, ancak gerçek zarar kadar olduğu göz önünde bulundurularak fazla talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 12/11/2018 tarihli, 2016/608 Esas – 2018/1056 Karar sayılı kararında; “…Dosyamızda aldırılan kök ve ek raporlar birlikte değerlendirildiğinde 11/01/2018 tarihli heyet raporu gibi Almanya- Libya arasındaki taşımada her ne kadar İstanbul aktarması var ise de taşımanın başlangıç ve bitiş ülkeleri Almanya ve Libya olmakla; her iki ülkenin de taraf olduğu protokol ve sözleşmeler birlikte değerlendirildiğinde Lahey Protokolü ile değişik Varşova Konvansiyonun uygulanması gerektiğinin anlaşıldığı, taraflar arasında iki paletin zayii konusunda uyuşmazlığın bulunmadığı, kayıp iki palet için davacının uğradığı zararın 32.476,13 Euro olduğu, Mahkememizce hükme esas alınan bu rapor doğrultusun da davacı yanın 02/02/2018 havale tarihli dilekçesi ile eksik harcın ikmali ile arttırım talebinde bulunduğu, ıslah harcı için davacıya kesin süre verildiği ancak usulüne uygun ıslah arttırımında bulunmadığı bu nedenle her ne kadar zarar miktarı 32.476,13 Euro olsa da talepten fazlasına hükmedilemeyeceği için talep gibi 1.000 Euro’nun 13/01/2016 tarihinden itibaren uygulanacak avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine… ” gerekçesiyle, davacının arttırım talebinden vazgeçtiği anlaşılmakla talep gibi 1.000 Euro’nun 13/01/2016 tarihinden itibaren uygulanacak avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle:Davacının iddiasında haklı olduğu düşünülse dahi, müvekkil ortaklığın sorumluluğunun sınırlı olduğunu, Montreal Konvansiyonu’nun 22/3. maddesi uyarınca sınırlı sorumluluğun esas olduğunu, davacının ancak sınırlı sorumluluğu aşmamak üzere gerçek zararının tazminini talep edebileceğini, müvekkili ortaklık tarafından davacıya sınırlı sorumluluk kapsamında ödeme teklifi yapıldığını, ilk derece mahkemesince sınırlı sorumluluğun çok üstünde tazminata hükmedilmesinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, Davacı tarafından istenebilecek faiz miktarının da sorumluluk sınırını aşamayacağını, sınırı aşmamak kaydıyla, ancak karar tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, ödeme tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Montreal Sözleşmesi’nin 23/1. maddesine göre mezkur protokol hükümleri tahtında, davacının ödeme tarihinden itibaren değil, ancak karar tarihinden itibaren faiz talep edebileceğini, bu konuda Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin aynı mahiyetteki bir dava ile ilgili olarak karar düzeltme talepleri doğrultusunda ortaklıkları lehine vermiş olduğu 2001/845 E. ve 2001/1012 K. sayılı 09.02.2001 tarihli emsal kararının mevcut olduğunu, davacı tarafından istenen dava değeri ile faizin toplam miktarının ise Konvansiyon’da öngörülen sınırı aşamayacağını,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve savunmaları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, Almanya- Libya arasında hava yolu taşıması sırasında zayi edilen emtia nedeniyle uğranılan zararın davalı hava yolu taşımacısından tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taşımanın Almanya- Libya arasında olup, hükme esas alınan 10.01.2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda da açıklanan gerekçelerle Libya devleti Montreal Konvansiyonunun tarafı olmamakla somut uyuşmazlıkta Varşova Konvansiyonu/ Lahey protokolü hükümleri dikkate alınacaktır. Varşova Konvansiyonu uyarınca yük taşımasında taşıyıcının sorumluluğu sınırlıdır. Taşıyıcının sınırlı sorumlu olduğu halin istisnası ise Konvansiyonun 22/2-a maddesindeki hallerin bulunması durumudur. Konvansiyonun 22/2-a maddesi “Kayıtlı bagaj ve yük taşımasında, paket taşıyıcıya verilirken, gönderici, varış yerinde teslim anındaki menfaatine ilişkin özel bir bildirimde bulunmadıkça ve gerekiyorsa ek bir meblağ ödemedikçe, taşıyıcının sorumluluğu kilogram başına iki yüz elli frankla sınırlandırılmıştır. Özel bildirimde bulunulması halinde, taşıyıcı bildirilen meblağın göndericinin varış yerinde teslim anındaki gerçek menfaatinden büyük olduğunu ispat etmedikçe, bildirimi yapılan meblağa kadar ödeme yapmakla sorumludur.” şeklinde düzenlenmiştir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin emsal 2016/11339 E 2018/3658 K. 16.05.2018 T. kararı). Mahkemece, Varşova Konvansiyonu’nun 22/2-a maddesi ile düzenlenen sınırlı sorumluluk hali dikkate alınarak düzenlenen 10.01.2018 tarihli bilirkişi kurulu raporu içeriğindeki tespitlere göre, zayi olan iki palet 149 kg emtia için Varşova Konvansiyonu’nun 22. maddesi uyarınca yapılan hesaplama sonucu davalının sınırlı sorumlu olduğu tutarın üst limitinin bilirkişi hesaplama tarihindeki kura göre üst limitin 64.325,25 Euro olduğu ve hesaplanan gerçek zarar bedelinin 32.476,13 Euro olduğu dikkate alındıgında ve davacı talebi ile bağlı olarak 1000 Euro’nun davalıdan tahsiline ilişkin hüküm kurulması isabetli olup, davalı vekilinin somut uyuşmazlıkta Montreal Konvansiyonu hükümlerinin uygulunması gerektiği, Montreal Konvansiyonu 22/3. maddesi uyarınca kilogram başına 19 SDR ile belirlenen sorumluluk üst sınırının aşılarak hüküm kurulduğu yönündeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Lahey protokolü ile değişik Varşova Konvansiyonu’nda hususi faiz oranı veya temerrüt tarihine ilişkin düzenleme bulunmamakla, Varşova Konvansiyonu’nun 22/2-a maddesi ile düzenlenen sınırlı sorumluluk hesabı sadece davalının sorumlu olduğu azami miktarın belirlenmesi ile ilgili olup, temerrüt faizinin başlangıcı açısından bir önem taşımamaktadır. Buna göre davalı vekilinin istenebilecek faizin sınırlı sorumluluk miktarını aşamayacağı yönündeki istinaf nedenleri yerinde değildir. Ancak, mahkeme temerrüt faizinin başlangıcında ihtarnamenin tebliğ tarihini esas almışsa da ihtarda verilen yedi günlük sürenin bitiminden itibaren faizin 20.01.2016 tarihinden itibaren başlatılması gerekir. Ayrıca kararda döviz alacağına hükmedilmesine rağmen, döviz alacağı bakımından avans faizine hükmedilmesi de yasa ve usule aykırı olmuştur. Davalı vekilinin faize ilişkin istinaf nedenleri, bu konularda kısmen haklı bulunduğundan, kararın düzeltilmesi gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının faiz yönünden düzeltilmek üzere kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının, temerrüt faizi yönünden düzeltilmek üzere kaldırılarak, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-Davacının arttırım talebinden vazgeçtiği anlaşılmakla talep gibi 1.000 Euro’nun 20/01/2016 tarihinden itibaren işletilecek ve 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi uyarınca hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,2-492 sayılı Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 220,22 TL nispi karar harcından peşin alınan 55,06 TL harcın mahsubu ile bakiye 165,16 TL nispi ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye İRAD KAYDINA,3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca 2.180 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,4-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan 29,20 başvurma harcı 55,06 TL peşin harç, 4,30 TL vekalet harcı olmak üzere 88,56 TL toplam harç nedeniyle yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5-6100 sayılı HMK’nın 326/2 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.672,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,6-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,7-Gider Avansından kalan miktarın 6100 SY nın 333 md göre karar kesinleşince davacıya iadesine,8-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden:a-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irad kaydına; 55,40 TL istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,b-Davalı tarafından harcanan 121,30 TL başvuru harcı gideri ile 35,00 TL posta gideri toplamı olan 156,30 TL’nin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından, istinaf yargılaması için ayrıca avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 9-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,10-Dava dosyasının, karar kesinleştiğinde, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, oy birliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. 21.01.2021