Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/644 E. 2021/222 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/644
KARAR NO: 2021/222
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 17.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 29/11/2018
NUMARASI: 2017/315 Esas – 2018/460 Karar
DAVA:Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin alıcısı olduğu yedek parça cinsi emtiayı Qingdao, Shandong limanından Mersin/Türkiye limanına taşıtmak üzere taşıyan … Ltd.’ye … nolu konişmento ile teslim edildiğini, taşımanın fiili taşıyanının davalı şirket olduğunu, konişmento ile taşımanın yapılacağı geminin … Imo numaralı … olarak belirlendiğini, fiili taşıyanın müvekkiline hiç haber vermeden taşımayı konişmentoda kararlaştırılan … gemisi yerine … ile yaptığını, fiili taşıyan davalı şirketin 05/04/2017 tarihinde yaptığı yazılı bildirim ile taşımanın yapıldığı … isimli gemide 04/04/2017 Sri Lanka Colombo açıklarında yangın çıktığını bildirdiğini, söz konusu yangında müvekkilinin taşıtmakta olduğu emtianın zayi olduğunu belirterek, taşımadaki hasar nedeni ile meydana gelen 31.113,00 USD maddi zararın, fiili taşıyan konumundaki davalıdan tahsiline ve yargılama giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının hasmının belli olmadığını, müvekkili … A.Ş. ile dava dışı yabancı taşıyan …’in birlikte ve ayrı ayrı işbu davada taşıyan ve fiili taşıyan sıfatları bulunmadığını, davacının taşımaya ilişkin konişmento aslına hamil olup olmadığının belli olmadığını, dava konusu yükü taşıyan … isimli geminin sahip ve donatanı …’nın taşıma esnasında çıkan yangın sebebi ile müşterek avarya ilan ettiğini, davacı yanın müşterek avarya katılım payını …’ye ödemediği sürece bu yük üzerinde hak sahibi olmadığını, davacının yükünün hasarlandığı yönündeki iddialarının yersiz olduğunu, hasar iddiasının somut veriler ile ispatlanamadığını, davacının yüklerinin hali hazırda Sri Lanka’nın Colombo limanında beklediğini, davacı yanın fiili taşıyanı olan … firmasına müşterek avarya katılım payını yatırmadığı müddetçe bu yüklerin Türkiye’ye … tarafından getirilmeyeceğini belirterek, davanın reddine ve yargılama giderlerinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm delillerden, davacı tarafın alıcısı olduğu yükteki hasar nedeniyle davalıdan tazminat talebinde bulunduğu, davaya konu taşımaya ilişkin konişmentoların incelenmesinde, … numaralı konişmentoda, gönderenin … Ltd, alıcının dosyamız davacısı …- …, gemi adının …, varma limanının Mersin, taşıyanın … (…) Ltd olduğu, … numaralı konişmentonun incelenmesinde, Gönderenin … (…) Ltd, alıcının … Anonım Şirketi, gemi adının …, varma limanının Mersin, taşıyanın … olduğu, dosyaya yansıyan konişmento örnekleri birlikte değerlendirildiğinde, fiili taşıyanın …, akdi taşıyanın … (…) Ltd olduğu, asaleten dava açılan davalının … A.Ş. olduğu, …’ in taşıyan sıfatının bulunmadığı gibi fiili taşıyanın da … olup davalı ile aralarında acentelik ilişkisi olmadığı, her iki firmanın farklı tüzel kişilikler olduğu, her ne kadar davacı vekili 05.07.2018 havale tarihli dilekçesi ile HMK md 124 uyarınca … ‘ nın davaya dahili davalı olarak eklenmesini talep etmiş ise de; gerek karar gerekse işlem tarihinde geçerli olan 6100 sayılı HMK’da dahili dava diye adlandırılan bir müessesenin bulunmadığı, açılmış bir davada üçüncü bir kişinin davalı olarak gösterilmesi istenirse harcı ödenerek o kimse hakkında usul hükümlerine uygun bir dava açılması gerekeceği, usulune uygun dahili dava dilekçesinin birleştirme istemini de içeren yeni bir dava niteliğinde olduğunu düşünmek pek tabi mümkün olsa da bu durumda da bu niteliği ile de birleştirilen yeni davanın da harca tabi olduğu, diğer bir deyişle dahili dava dilekçesi ile birlikte yeni dava açılırken yapıldığı gibi başvurma ve peşin harcın yatırılması gerektiği, bunun yanında bir davada o davanın esası bakımından hükmün ancak davanın sujeleri yani davacı ile davalıları için verilebileceği…” gerekçesiyle, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin 05/07/2018 tarihli ara kararda dosyanın aktif ve pasif husumet ehliyetleri ve diğer yönlerden değerlendirilmesi için bilirkişiye tevdi ettiğini, fakat bu ara kararın gereğini yapmadan, üstelik bu ara karardan vazgeçmeden davayı pasif husumetten reddettiğini, Müvekkilinin dosyaya 27/11/2018 tarihli dilekçesi ile bilirkişi ücreti ve kesin süre ile ilgili beyanda bulunduğunu ve dosyanın bilirkişiye tevdini talep ettiğini, 29/11/2018 tarihli son celse de bu talebini tekrar ettiğini, ilk derece mahkemesinin müvekkilinin talebiyle ilgili herhangi bir olumlu veya olumsuz karar vermediğini, Yani ilk derece mahkemesinin hem 05/07/2018 tarihli dosyanın bilirkişiye tevdi edilmesi ara kararı ile ilgili hem de müvekkilinin 27/11/2018 tarihli dilekçesi ve 29/11/2018 tarihli duruşmadaki dosyanın bilirkişiye tevdi edilmesi talebiyle ilgili olumlu veya olumsuz bir karar vermeden davayı reddettiğini, bu durumun da ilk derece mahkemesinin hukuka aykırı hareket ettiğini açıkça gösterdiğini, TTK’nın 1248. maddesine göre, emtiayı taşımakla sorumlu olan kişilerin oldukça geniş tutulduğunu, buna göre emtiada meydan gelen zarardan geminin sahibi, geminin donatını, geminin işleteni, geminin kiracısı, geminin alt kiracısı, gemi kaptanı, geminin fiili taşıyanı, emtianın sigortacısı, geminin sigorta şirketi sorumlu olabildiğini, Yerel mahkeme dava konusu gemi kazası ile ilgili olarak bu gemi ve taşıma ile ilgili hiçbir araştırma ve kurumlarla yazışma yapmadan sadece davalının iddiaları ile yetindiğini, Tüm bu durumların, davalının husumet yönünden sorumlu olup olmadığı ile ilgili hiçbir araştırma yapılmadığını ve ilk derece mahkemesinin eksik inceleme yaptığını gösterdiğini, bu yönüyle de ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu, Müvekkilinin … acenteliğini davaya dahil ettiğini, fakat ilk derece mahkemesinin bu talep reddettiğini, ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararındaki açıklamadan, dahili davayı ret gerekçesinin gerekli harcın yatırılmamış olması anlaşıldığını,Taleplerinin HMK’nın 124. maddesine göre olduğunu, ilk derece mahkemesinin talebi kabul etmesi … Acenteliğini davalı olarak davaya katması gerekirken, bunu yapmadığını ve bu yönüyle de kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Konşimentodan da anlaşılacağı üzere müvekkilinin, emtianın taşıma işlemleri için Mersin’de faaliyet gösteren … A.Ş. ile anlaştığını, gemi kazası meydana geldikten ve genel avarya ilan edildikten sonra … A.Ş.’nin genel avaryaya katılınması için müvekkiline ihtarname gönderdiğini, ekte sunulan bu ihtarnamede geminin taşıyanı olan şirketin … olduğu belirtildiğini, yine … A.Ş. ile müvekkili arasındaki maillerde geminin taşıyanın … olduğunun belirtildiğini, ayrıca dava dilekçesi ekinde sayın müşteriler ifadesi ile başlayan 05/04/2017 tarihli … başlıklı yazıdan da geminin bu firmaya ait olduğunu gösterdiğini, Müvekkilinin emtianın taşınmasını, lojistiğini ve gümrük işlemlerini yapma yetkisi kendisinde olmadığı için … A.Ş. ile anlaştığını, bu duruma göre müvekkilinin emtianın hangi gemiyle taşındığını ve geminin taşıyanının kim olduğunu önceden bilme imkanı bulunmadığını, … A.Ş., gerek müvekkiline gönderdiği ihtarnamede, gerekse de müvekkiline gönderdiği maillerde geminin taşıyanı olarak … A.Ş.’yi (…) bildirdiğini, hal böyle olunca müvekkilinin de emtiada meydana gelen zararın karşılanması için emtiayı taşıyan olarak bildiği … A.Ş.’ye (…) karşı iş bu davayı açtığını, Eğer gerçekten davalı … A.Ş.’nin (…) işbu davada pasif husumeti varsa bunun nedeninin, … A.Ş.’nin emtiayı taşımakla sorumlu taşıyan firmayı, müvekkiline yanlış bildirmesi olduğunu, hal böyle olunca da HMK’nın 124/3. ve 4. fıkralarında belirtilen durumun müvekkili açısından gerçekleştiği, yani maddi bir hatadan, dürüstlük kuralına aykırı olmayan ve kabul edilebilinir bir yanılgı sebebinden dolayı müvekkilinin yanlış kişiye karşı davayı açtığı gerçeğinin kabul edilmesi gerektiğini, bu sebeple HMK’nın 124/3 ve HMK’nın 124/4 maddelerine göre işbu davada taraf değişikliği yapma hakkı müvekkiline vermesi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini, savunmaları doğrultusunda taraf değişikliği sağlanmak suretiyle davanın görülüp kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı tarafından deniz yoluyla taşındığı ileri sürülen emtianın, gemide çıkan yangın sonucu hasara uğradığı iddiasına dayalı olarak açılmış tazminat davasıdır. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. 6100 sayılı HMK’da dahili davalı başlığı altında bir müessese düzenlenmemiş, zorunlu dava arkadaşlığı dışında mevcut davaya başkasının ithaline imkan tanınmamıştır (Yargıtay HGK’nun 0711.2012 tarihli, 2012/2-181 E- 2012/755 K sayılı emsal kararı). Somut olayda, yargılama sırasında 05.07.2018 tarihli dilekçe ile davacı tarafça …’ ya izafeten … Acenteliği A.Ş.’nin davaya dahil edilmesi talep edilmiştir. Yine 05.07.2015 tarihli duruşmada davacı vekili dava dilekçesinde davalı olarak gösterdiği … A.Ş. hakkında davayı takip ettiklerini, bu davalı yanında …’ ya izafeten … Acenteliği’ni de 2. davalı olarak gösterdiklerini beyan etmiş, taleplerinin HMK’nın 124. maddesine dayandığını söylemiştir. Türk hukuk sisteminde hüküm sadece davada taraf olanlara yönelik olarak verilebilir. Bu kural uyarınca, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen taraf, dava açıldıktan sonra ek bir dilekçe ile davaya dahil edilemeyeceği gibi “mecburi dava arkadaşlığı” dışında ıslah yolu ile dahi taraf değiştirilemez. Ayrıca HMK’nın 124. maddesi hükmü uyarınca, bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. HMK’nın 124/3. maddesinde maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edileceği düzenlenmiştir. Dava dilekçesinde davalı olarak yer verilen …’nin ve … A.Ş.’nin davacıya karşı akdi veya fiili taşıyan sıfatının olmadığı anlaşılmaktadır. Dosyada mevcut Mersin Gümrük Müdürlüğü müzekkere cevap ekleriyle bizatihi davacı ile davacının akdi taşıyanı olan dava dışı … A.Ş. arasında yapılan e-posta yazışmaları ve taşıma konşimento içeriği ile taşıyanın … olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Buna göre tacir olan davacının, yüklerin dava dışı … (…) tarafından fiilen taşındığını bilebilcek durumda olup zaten bu nedenle …’ ya izafeten … Acenteliği A.Ş.’yi davaya dahil etmek istemiştir. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olayda HMK’nın 124/3. maddesi çerçevesinde taraf değişikliği şartları bulunmadığı gibi davacının talebinin de anılan maddedeki talebe uygun olmadığı, mevcut davalının yanına yeni bir davalı eklenmek istendiği, bunun anılan yasa hükmünün düzenlemesiyle uyumlu olmadığı gibi, usul hükümlerinde dahili dava müessesesi bulunmadığından mahkemece verilen karar isabetli olup, aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Mahkemece davanın reddine dair verilen karar gerekçesi dikkate alındığında, bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek bulunmadığından, davacı vekilinin mahkemenin bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ara kararından vazgeçmeksizin hüküm kurmasının yerinde olmadığı yönündeki istinaf nedeni de yerinde değildir.İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 18/02/2021 tarihinde oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.