Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/632 E. 2021/390 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/632
KARAR NO : 2021/390
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 27/12/2018
NUMARASI : 2014/1253 Esas – 2018/1002 Karar
DAVA: Hisse değerinin tespiti
Taraflar arasındaki hisse değerinin tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair kararın, her iki taraf vekilince istinaf edilmesi üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının … Bankası A.Ş.’ne ait 3 adet hisse senedini 1965 yılında 15.000 Eski TL karşılığında 3 parça halinde satın alarak bankaya ortak olduğunu, sözkonusu hisse senetlerinin davalı bankaca bugünkü değeri olarak … Bordro Nolu hissenin 25.710 TL, … Bordro Nolu hissenin 14.750 TL, … Bordro Nolu hissenin ise 23.600 TL ya isabet ettiğini, bankanın 20/02/2014 tarihli ve 29833736-361/1817 sayılı idari kararına göre toplam hisse alacağının 64.100 TL şeklinde 2001 yılından önceki değeri olarak belirlenmiş olduğunu, bu tespitin hatalı ve yanlış olduğunu, bankanın sadece 1994 yılında 36 TL kar payı ödediğini, bu yıldan sonraki kar paylarının ödenmesi gerektiğini, sahibi olduğu hisse senetlerinin bugünkü değerinin tespitined maddi hata yapılarak hesaplama yapıldığını, belirterek davalıda bulunan 15.000 TL si 3 adet hisse senetine ait alacak bedelinin bugünkü değerinin güncellenerek tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle ; davacının müvekkili bankanın iştiraki … Yatırım nezdinde 2 yatırım hesabının bulunduğunu, davacının … A.Ş nezdinde bulunan 122.000 TL (eski TL) nominal değerindeki hisse senetlerinin 169311 nolu hesabına 24/07/2007 tarihnide girişi yapıldığını, son durum itibariyle hisse senetlerinin 0,68 TL (yeni TL) nominal değere ulaştığını, davacının müvekkili banka nezdinde bulunan hisselerinin 13/05/2011 tarihinde bankanın Eminönü Şubesine 247.500 (eski TL) değerinde 11.hisse senetlerini ibraz ettiğini, ilgili hisse senetlerinin değişim ve bedelsiz sermaye artırımlarınnı tamamlandığı ve hisse senetlerinin 1.97 TL nominal değere ulaştığı, 22/06/2011 tarihinde banka nezdinde bulunan 414483 nolu hesaba aktarıldığını, ilgili sayılı hisse senetlerinin temettü ödemelerinin yapıldığını, davacının 1965 yılında satın aldığı hisselereni bugünkü değerinin tespitini talep ettiğini, davacının hisselerinin bugünkü değerlerinin belirtildiğini, hesaplamalarda herhangi bir hata bulunmadığını, bu durumun müvekkili bankanın defter ve kayıtları incelenmesi sonucunda ortaya çıkacağını, yatırım hesabında olmayıp fiziken elinde bulunan hissedarların hisse senetlerinin bedelli, bedelsiz ve temettü işlemlerinin kendileri tarafından müracaat edilmesi durumunda yapıldığını, davacı tarafından müvekkili bankaya müracaat edilerek bedelli bedelsiz sermaye artırımını talep edilmnediğini, davacının hisse senetleri ile ilgili olarak bedelli sermaye artırımlarına yasal süreleri içerisinde katılmamasından dolayı bu tercihin sonuçlarının yine davacıya ait olduğunu ve bankanın sorumlu tutulamayacağını ayrıca zamanaşımı itirazında bulunduklarını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 27/12/2018 tarihli, 2014/1253 Esas – 2018/1002 Karar sayılı ilamıyla: “…Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilidiğinde; davalı banka kayıtları ve bilirkişi raporlarına göre davalı bankanın kurucu hisse senedi sahipleri arasında davacının isminin mevcut olmadığını, davacıya ait hisse senetlerinin adi nama yazılı hisse senetleri oldukları ve değerinin sermaye artırımları sonucunda 1,03 TL (yeni TL) olduğunu, hisse senetlerinin saklandığı Merkezi Kayıt Kuruluşu nezdinde davacı adına saklamada bulunan … Bankası A.Ş. hisse senedi adedinin nominal değerinin 2.656 TL, pay adedinin 265,6 adet olduğu ve davacı adına saklamada bulanan 2.656 nominal … Bankası hisse senedinin dava tarihindeki karşılığının 22,04 TL olduğu anlaşıldığından …” gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacıya ait senetlerin sermaye arttırımları sonucunda 1,03 TL oldukları, hisse senetlerinin saklandığı Merkezi Kayıt Kuruluşu nezdinde davacı adına saklamada bulunan … Bankası A.Ş. hisse senedi adedinin nominal değerinin 2.656 TL, pay adedinin 265,6 adet olduğu ve davacı adına saklamada bulanan 2.656 nominal … Bankası hisse senedinin dava tarihindeki karşılığının 22,04 TL olduğunun tespitine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacının, davalı bankanın hisse senetlerinin 1965 yılında Unkapanı şubesinden aldığını, bankaya ortak olduğunu, sahibi olduğu hisse senetlerinin kurucu pay senedi olduğunun ileri sürüldüğünü, davacının bu iddiasının araştırılmadığını, bu yönüyle karara dayanak yapılan bilirkişi inceleme ve raporlarında denetime elverişli olmadığını, Karara dayanak 10.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda, davalı bankanın kurucu intifa senedi sahiplerinin adı soyadı ve ticari unvanları listelenmiş, davacı paylarının kurucu pay senedi olmadığı belirtilmiş ise de; kurucu intifa senedi sahiplerinin, bankanın hangi kaydına göre ve nasıl tespit edildiğinin açıklanmadığını, raporlarda davalı bankanın kurucu pay sahipleri listesinin dayanağı bulunmadığını, raporların denetime elverişli olmadığını, Davacının davalı bankadaki hisselerinin kurucu pay senedi olup olmadığının kuşkuya neden olmadan anlaşılması için, anonim şirket olarak faaliyet gösteren bankanın pay defterinin ibrazı ve pay defteri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini belirterek, Yukarıda açıklanan sebepler ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davacının, davalı bankadaki hisse senetlerinin kurucu pay senedi olduğunun ve kurucu pay senedi olarak güncel değerinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Huzurdaki dava açılmadan önce davacıya, hisselerinin değerine ilişkin olarak 20/02/2014 tarihli yazı verilmiş olması olduğunu, Ancak davacının, ilgili yazıda belirtilen hisse senedi değerlerini kabul etmeyerek; 1965 yılında ilgili hisse senetlerini satın alırken, çok yüksek tutar ödediğini, ilgili bedelle İstanbul’un en lüks semtlerinde 4 adet daire satın alabilecek tutar ödediğini, banka tarafından kendisine 20/02/2014 tarihli yazıda belirtilen değeri kabul etmediğini beyan ederek, hisse senetlerinin değerlerinin tespiti için iş bu davayı açtığını, Mahkemenin ise, bilirkişi raporlarındaki tespitler kapsamında yargılama sonucunda, davacıya ait hisse senetlerinin sermaye artırımları sonucunda 1,03 TL olduğuna, hisse senetlerinin saklandığı Merkezi Kayıt Kuruluşu nezdinde davacı adına saklamada bulunan … Bankası A.Ş. hisse senedi adedinin nominal değerinin 2.656 TL olduğu, pay adedinin 265,6 adet olduğu ve dava tarihi itibariyle karşılığının 22,04 TL olduğunun tespitine karar verdiğini, bu kapsamda mahkeme tarafından yapılan tespitin, müvekkilinin banka tarafından davacıya 20/02/2014 tarihinde bildirilen yazıdaki değer ile paralel olduğunu, Bu kapsamda, hisse senetlerinin değeri davacının iddia ettiği gibi, çok yüksek değerde olmadığını, davacının iddiasının (hisse senedinin 4 adet lüks ev alacak değerde olduğu iddiası) düşünüldüğünde, davacının iddia ettiği gibi bir hisse senedi değeri sözkonusu olmadığından, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, aksi durumda yani davanın bir tespit davası olduğu düşünüldüğünde, mahkemece bir tespit yapılması sonrasında, tespit edilen durum banka tarafından davacıya verilen 20/02/2014 tarihli yazı ile paralel olduğundan; davacının iddiası gibi hisse senetlerinin değerlerinin çok yüksek olmaması ( 4 tane lüks ev alacak kadar) nedeniyle ve mahkeme tespitinin müvekkilinin bankaya ait 20/02/2014 tarihli yazı ile paralel olması nedeniyle; yargılama giderlerinden müvekkilim bankanın sorumlu tutulması hukuken mümkün olmadığını, kararın bu yönüyle kaldırılması gerektiğini, Davacı tarafından bedellı/bedelsız sermaye arttırımı yapılmadığını, yatırım hesabında olmayıp hissedarların fiziken ellerinde bulunan hisse senetlerinin bedelli, bedelsiz ve temettü işlemleri, hissedarın kendisinin başvurması/müracaat etmesi durumunda yapılmakta olup, davacı tarafından müvekkilinin bankaya müracat edilip bedelli, bedelsiz sermaye arttırımı talep edilmediğini, yapılan bilirkişi incelemeleri sonucunda, davacının iddiasında haklı olmadığı yani, dava konusu hisse senetlerinin değerinin, davacının iddia ettiği gibi, lüks 4 adet daire tutarında olmadığı, aksine müvekkilini banka tarafından dava açmadan önce 20/02/2014 tarihli yazı ile davacıya bildirilen tutarda olduğunun tespit edildiğini belirterek, Yukarıda açıklanan nedenlerle İstanbul 9. Ticaret Mahkemesi’nin 27/12/2018 tarih ve 2014/1253 E., 2018/1002 K. sayılı kararının kaldırılmasını ve savunmaları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacının 1965 yılında satın aldığı hisse senetlerinin kurucu pay senedi olduğunun ve senetlerin güncel değerlerinin tespiti istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı 1965 yılında 15.000 eTL’ye satın aldığı hisselerin güncel değerinin tespiti için eldeki davayı açmış, mahkemece davalı banka kayıtları da inceletilerek alınan bilirkişi raporları içeriğindeki tespitler ışığında, davacının davalı banka hisselerinin kurucu hisse senedi niteliğinde olmadığı, hisse senetlerinin adi nama yazılı hisse niteliğinde olduğu, değerlerinin sermaye artışları ile 1,03 yeni TL olup, senetlerin saklandığı Merkezi Kayıt Kuruluşu nezdindeki davalı hisselerinin nominal değerinin 2.656 TL pay adedinin ise 265,6 adet olduğu, dava tarihindeki değerlerinin 22,04 TL olduğunun tespitine karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece davalı banka kayıtları da inceletilmek suretiyle dört farklı bilirkişi raporu alınmış olup, alınan bilirkişi raporu içeriğindeki tespitler ışığında davacı hisselerinin kurucu pay senedi niteliğinde olmadığı sonucuyla karar verildiği anlaşılmakla, davacı vekilinin, davacı hisse senetlerinin kurucu pay senedi olduğu iddiasının araştırılmadığı, bu kapsamda alınan raporların denetime elverişli olmadığı yönündeki davacı vekili istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacının açtığı dava HMK’nın 106. maddesi kapsamında tespit davası olup, mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın kabulü ile; davacının hisselerinin niteliği ve dava tarihindeki toplam değerinin tespiti yönünde karar verilmiş olmakla, HMK’nın 326. maddesi uyarınca mahkemece yargılama gideri ve vekalet ücretinden davalının sorumlu olması yönünde kurulan hüküm isabetli olup, aksi yöndeki davalı vekilinin istinaf nedenleri de yerinde değildir. İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin istinaf karar harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,4-Davalı tarafından yatırılan başvuru ve istinaf peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,5-Taraflarca yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,6-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,7-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 3531.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 25.03.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.