Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/625 E. 2019/1714 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/625
KARAR NO : 2019/1714
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2018/1015 Esas – 2018/1476 Karar
TARİHİ: 31/12/2018
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerle mahkemenin görevsizliğine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalı tüzel kişi arasında 08/08/2012 başlangıç tarihli kiralık kasa sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeye konu 01 numaralı kasaya, davacının kendisine ait 89 gr Trabzon bilezik, 61gr. Diyarbakır hasır bilezik, 4 adet beşibiryerde ziynet altın ile arkadaşının annesine ait olup kendisine emanet edilen, 16 adet cumhuriyet altını, 4 adet yarım altın, 43 gr. 24 ayar altın, 34 gr. hasır bilezik olmak üzere, ziynet eşyayı kiralık kasaya koyduğunu, kiralık kasanın en son 24/10/2014 tarihinde davacı tarafından ziyaret edildiğini, kasaya konulan ziynet eşyalarının kasada aynen mevcut olduklarını, davalı bankanın Parmakkapı şubesinin Galatasaray şubesine devralmasına karar verildiği için kiralık kasaların 21/ 12/2015 tarihinde taşındığını, taşınmadan önce noter tarafından 19/12/2015 tarihinde saat 10:00’da Parmakkapı şubesinde yapılan tespit sonucu tutanak düzenlendiğini, 52 kasanın kapalı, 4 adet kasanın açık olarak yerleştirildiğinin tespitinin yapıldığını, müvekkilinin taşınmadan sonra Galatasaray şubesindeki kasayı açmak istediğini ancak kasayı açamadığını, daha önceki ziyaretlerinde kendisine verilen anahtar ile açtığı halde açılmamasının kasanın anahtarının değiştirilmiş olabileceğini, davacı tarafından 12/04/2016 tarihinde bankaya çağrılan çilingir marifetiyle kasanın açıldığını, içerisinin boş olduğunu, davacıda bulunan iki adet kasa anahtarının şube yetkilileri tarafından davacıdan alındığını, davalı bankanın kasasına koyduğu ziynet eşyalarını yitirdiği için İstanbul altın borsasının 12/04/2016 tarihli verilerine göre 51.640,00 TL maddi zarara uğradığını, bu nedenle 51.640,00 TL maddi tazminatın ve 25.000 TL manevi tazminatın 12/04/2016 tarihinden itibaren mevcut ve değişen avans faiz oranları üzerinden işleyecek faiz ile birlikte davalılardan müteselsilen alınmasını, hükmün ferilerinden davalıların müteselsilen sorumlu tutulmasını talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; maddi tazminatın şartları ve müvekkillerinin herhangi bir kusuru bulunmadığını, devir esnasında şubedeki kasaların kapalı şekilde taşınarak muhafaza edilmiş ve kasaların kapalı olarak taşındığına dair resmi evrak niteliğini haiz Beyoğlu … Noterliği 21/12/2015 tarih ve … sayılı noter tespit tutanağı tutulduğunu, kasaya herhangi bir müdahalede bulunulmadığını, kasanın açılması için ibraz edilen anahtarların davacıya tahsis edilen anahtarlar olmadığını, kasada bulunan ziynet eşyalarının mevcudunun bilinmediğini, taraflar arasında herhangi bir şekilde sözleşmesel müteselsil sorumluluk kararlaştırılmadığı gibi herhangi bir başka şekilde müteselsil sorumluluğun da söz konusu olmadığını savunmuş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda verilen ve istinaf başvurusuna konu edilen 14/02/2019 tarihli ilamıyla; somut uyuşmazlıkta davacının tüketici sıfatını haiz olduğu, taraflar arasında düzenlenen kiralık kasa sözleşmesinin tüketici işlemi niteliğinde ve uyuşmazlığın tüketici işleminden kaynaklandığı, 6502 Sayılı Yasa’nın geçici 1/2. maddesi hükümleri uyuşmazlıkta uygulanacak maddi hukuk kurallarına ilişkin bulunduğundan Mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın ilk önce Ticaret Mahkemesinde açıldığını, Ticaret Mahkemesinin kesinleşen görevsizlik kararı üzerine dosyasının Asliye Hukuk Mahkemesine intikal ettiğini, Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/06/2017 tarihinden itibaren 14/02/2019 tarihine kadar tahkikat yürüttüğünü, 14/02/2019 tarihli celsede ise kiralık kasa sözleşmesinden doğan uyuşmazlığın tüketici işlemi olduğu sebebiyle görevsizlik kararı verildiğini, çözümlenmesi gereken sorunun saklama sözleşmesinden doğan uyuşmazlığı çözümlemekle Adli Yargı Kolunda hangi mahkemenin görevli olduğu sorunu olduğunu, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 4. maddesinin (f) fıkrasında saklama sözleşmesinin, bankaların faaliyetleri arasında sayıldığını, aynı Kanunun 7/(a) maddesinde bankaların anonim şirket olarak kurulmasının şart kılındığını, TTK’nın 16. maddesinde anonim şirketlerin, ticaret şirketleri arasında sayıldığını, Kanun’un 3. maddesinde ticari işin, kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller olarak tanımlandığını, 6502 sayılı Kanunun 3/(1). maddesinde tanımlanan bankacılık sözleşmesi ibaresinden hareketle, eldeki uyuşmazlığa Tüketici mahkemesinin bakamayacağını çünkü Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girdiğini, davacı ile davalı banka arasında kurulan saklama sözleşmesi ilişkisinin, 08.08.2012 tarihinde kurulduğunu, adı geçen Kanunun geçici 1. maddesinin 2. fıkrasına göre, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki tüketici işleminin hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmiş ise işleme o kanun hükmünün uygulanacağını, taraflar arasındaki tüketici işleminin, 08.08.2012 tarihinde gerçekleştiğini, hal böyle olunca ve davaya bakma görevi Ticaret Mahkemesine ait iken, Ticaret Mahkemesinin kesinleşen görevsizlik kararı üzerine, dava dosyasının Asliye Hukuk Mahkemesine intikal ettiğinden, davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğunu belirterek, HMK’nın 353-(l)/a-3.maddesi uyarınca İstinafa konu kararın kesin olarak kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacının davalı banka nezdinde bulunan kiralık kasasındaki ziynet eşyalarının kaybolduğu iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davada görevli Mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacının talebi bankacılık işlemlerinden kaynaklanmakta olup, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren, dava tarihi olan 04.05.2016 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. maddesi, tüketici işleminin kapsamını esaslı biçimde değiştirmiş olup aynı Kanun’un 83/2. maddesinde ise “Taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme yapılması bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını” engellemeyeceği belirtilmiştir. Yine aynı yasanın 3/1-k maddesinde tüketici; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, 3/1-l maddesinde ise tüketici işlemi; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade ettiği düzenlenmiş, aynı Kanun’un 73/1. madde ve fıkrasında da tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu itibarla, mahkemece, somut uyuşmazlıkta Tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle verilen karar isabetli olup, aksi yöndeki davacı vekili istinaf nedenleri yerinde olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, HMK’nın 20. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 19/12/2019