Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/624 E. 2021/387 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/624
KARAR NO : 2021/387
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 26/12/2017
NUMARASI : 2015/1190 Esas – 2017/972 Karar
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığının 03.11.2008 tarihli, 2008/154256 ihal e kayıt no ile davacı müvekkili şirkete ait 3 adet yolcu gemisi imalatı/alımı işi” ihale ettiğini, sözleşme uyarınca müvekkili şirket tarafından imal edilen gemilerin sözleşmeye uygun ve eksiksiz olarak imal edilerek Antalya Büyükşehir Belediyesine teslim edildiğini, müvekkili şirketin sözleşme konusu gemilerin yapım sürecinde finansman sağlayabilmek için, mudisi bulunduğu … Antalya Ticari Şubesinden kredi kullandığını, kullanılan krediye teminat olarak da sözleşmeden kaynaklı alacaklarını bankaya, tediye makamına kaim olmak üzere ve teminat teşkil etmesi maksadıyla temlik verdiğini, gemilerin tam ve eksiksiz olarak teslim edildiğini, fatura bedellerinin muaccel hale geldiğini, Antalya Büyükşehir Belediyesi muaccel borçlarını, sözleşmenin 36. Maddesinin 4. Bendinde tayin edilen tarihlerde ödemediğinden müterrid duruma düştüğünü, muaccel alacaklarının bankaya ödenmediğinden dava dışı Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığına noter kanalı ile ihtar gönderildiğini, müvekkilinin tüm talep ve ihtarlarına rağmen Belediye, 06.07.2010 tarihine kadar davalı bankaya sadece 840,00 TL ödeme yaptığını, müvekkilii şirketin 25.12.2008 tarihinde davalı bankaya tediye makamın akaim ve teminat teşkil etmek üzere temlik edilen alacağını 13.07.2010 tarihinde, asıl alacak, asıl alacağa işlemiş ve işleyecek faiz ve asıl alacağa ait tüm ferilerle birlikte tamamını geri temlik aldığını, Antalya …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takip dosyası ile 203.400,00 TL nakit teminat dışında kalan alacaklarının tahsili amacı ile icra takibi başlattıklarını, borçlu belediyenin takibin 1.520.358,25 TLlik kısmını kabul ettiğini, kalan faiz vs ferilerine itiraz ettiğini, Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/ 464 esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığını, dava sonucunda itirazın kısmen iptali ile takibin devamına karar verildiğini, kararın Yargıtay 15.Hukuk Dairesince bozulduğunu, davalı … T.A.Ş. Antalya Ticari Şubesinin muaccel olduğunu bildiği halde, temlike konu alacağı temlik borçlusundan talep etmediğini, temlik borçlusunu temerrüde düşürmediğini beyan ederek davanın kabulü ile, müvekkili şirketin 252.626,68 TL faiz kaybına uğraması suretiyle bu zararın davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında dilekçesinde; davayı kabul etmediklerini, davacının taleplerinin, müvekkili banka ile 25.12.2008 tarihinde akdetmiş olduğu Temlik Sözleşmesi kapsamında olduğunun sabit olduğunu, işbu sözleşmenin 11. Maddesinde ” İşbu temlik sözleşmesi nedeniyle ortaya çıkan ihtilaflarda İstanbul Mahkeme ve İcra Müdürlükleri yetkili olacağı ” açık bir şekilde belirtildiğini, Yetki Sözleşmesi gereğince davaya bakmakla yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olması nedeniyle yetkisizlik kararı verilmesini, esas yönünden ise, davacı şirketin, müvekkili bankaya olan kredi borçlarını ödemesini müteakiben işbu kredilerin teminatı olarak temlik alınmış olan alacakların müvekkili banka tarafından davacı şirkete geri temlik edildiğini, davacı şirketin, müvekkili bankaya ihtarname keşide etmek yerine, kredi borçlarını kapatmak suretiyle temlik etmiş olduğu alacakları daha evvel geri temlik alabilecek ve dava dışı Belediye ye karşı dilediği yasal yola müracaat edebileceğini, bu kapsamda, dava dışı Belediye ye geç bir tarihte yasal takibe başlama imkanına sahip olduğunu iddia eden davacı şirketin iddiasında samimi olmadığını beyan ederek esas yönden davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 26/12/2017 tarihli, 2015/1190 Esas – 2017/972 Karar sayılı ilamıyla: “…Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, açılan dava faiz kaybına ilişkin maddi tazminat istemidir. Davacı şirkete Antalya Büyükşehir Belediyesi’nce 3 Adet yolcu gemisi alım işi ihale edildiği, şirketin finansman sağlayabilmek için … ‘tan kredi çekerek teminat olarak sözleşmeden kaynaklı alacağını 25/12/2008 tarihli temlik sözleşmesi ile temlik ettiği, davalı bankanın 13/07/2010 tarihine kadar alacaklı sıfatını koruduğu 13/07/2010 tarihli temlik sözleşmeis ile alacak davacı şirkete iade edildiği taraflar arasında tartışmasızdır. Uyuşmazlık konusu husus ise 25/12/2008 tarihi ile 13/07/2010 tarihi arasında davalı bankanın alacaklı sıfatına haiz iken borçlu belediyenin usulüne uygun temerrüde düşürülüp düşürülmediği, davacı şirketin faiz kaybı zararının olup olmadığı hususudur. Tarafların arasında noter kanalıyla düzenlenen 25/12/2008 tarihli temlik sözleşmesinin 8.mad’de ” Temlik alan … T.A.Ş. ‘nin temlik edilen alacaklarla ilgili işlemlerin yürütülmesinden de sorumlu olmayacağını, temlik edilen alacağın tahsilini sağlamak için herhangi bir işlem yapmak kanuni takibe geçmek gibi mecburiyetlerinin olmadığı ve vaki olabilecek her türlü gecikmelerden sorumlu tutulamayacağını temlik eden kabul eder ” hükmünü ihtiva etmekte olup, temlikname hukuken ve şeklen geçerli olup her iki taraf tacir sıfatına haiz olarak basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü altında sözleşme hükümlerine uygun olarak temliknameyi düzenlemişlerdir. Temlik sözleşmesinin mahiyeti gereği iddia edilen BK 99/2 mad’nin bu konuda uygulanma alanı bulunmamaktadır. Bir an için sözleşmenin 8. Mad’sinin geçersiz olduğu düşürülse bile Yolcu Gemisi Alım Sözleşmesinin 36.mad ‘de ” İdare, Komisyonca kabul raporu düzenlenmesinden itibaren yüklenicinin yazılı talebi üzerine en geç 30 gün içinde yükleniciye veya vekiline ödemeyi yapacaktır ” hükmü gereğince borcun ifa edileceği gün taraflarca belirlenmiş olduğundan olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK ‘nun 101/2 mad.gereğince 30 günlük sürenin bitiminde Belediye herhangi bir ihtara gereksinim duymadan mütemerrit olduğundan davalı bankanın herhangi bir kusurundan da söz edilemez. Tüm bu hukuki irdeleme sonucunda davalı bankanın temlik sözleşmesinden kaynaklı akdi sorumluluğu bulunmadığından…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili ile dava dışı borçlu arasında akdedilen sözleşmede borçlunun temerrüde düşeceği gün, muayyen olarak tayin edilmediğini, bu nedenle dava dışı borçlunun temerrüde düşürülmesi için usulüne uygun bir ihtar gerektiğini, İtirazın iptali davasında 11.09.2012 tarihinde ilk karar verilmiş ve dava dışı borçlunun ihtar gerekmeksizin temerrüde düştüğünden bahsedildiğini, Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/464 E. 2012/359 K. 11.09.2012 tarihli kararının dava dışı borçlu tarafından temyizi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2012/7462 E. 2013/5790 K. 25.10.2013 tarihli kararıyla dava dışı borçlunun temerrüde düşürülmesi gerektiğine ve o dönemde alacağı temlik etmiş olan müvekkilinin dava dışı borçluyu temerrüde düşürme yetkisine haiz olmadığına karar verdiğini, Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin bahsi geçen bu bozma kararına uyarak Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin kararına birebir uygun olarak yeniden bir karar verdiğini, iş bu kararda; müvekkili ile dava dışı borçlu Antalya Büyükşehir Belediyesi arasında akdedilen 3 Adet Yolcu Gemisi Alımı İşi’ne ilişkin sözleşmede temerrüde ilişkin olarak muayyen bir gün belirlenmemiş olduğundan, dava dışı borçlunun temerrüde düşürülmesi gerektiğinin, bu bağlamda, dava dışı borçludan olan alacağını … T.A.Ş.’ye devreden (huzurdaki davanın davalısı) müvekkilin ise borçluyu temerrüde düşürme hakkının bulunmadığının altının çizildiğini, Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/543 E. 2015/261 K. 24.03.2015 tarihli kararının kendilerince temyiz edildiğini, ancak Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2015/5867 E. 2016/2739 K. 12.05.2016 tarihli kararıyla yerel mahkeme kararının onandığını, karar düzeltme talebinin ise yine Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2016/4197 E. 2017/1091 K. 13.03.2017 tarihli kararı ile reddedildiğini, iş bu itirazın iptali davasının yargılamasına ilişkin tüm kararlar huzurdaki dosyaya sunulduğunu, Görüldüğü üzere müvekkili ile dava dışı borçlu arasında görülen itirazın iptali davasının, huzurdaki dava ile bağlantılı olup, kendilerince huzurdaki davanın hâkimlerinin de işbu itirazın iptali davasından haberdar olmalarının sağlandığını, Hem itirazın iptali davasının hem de huzurdaki davanın esas konusunun, dava dışı borçlunun temerrüde düşme anına ilişkin olduğunu, her iki davada da dava dışı borçlunun temerrüde düşürülmesinin gerekip gerekmediğini, gerekiyor ise bu yükümlülüğün kimde olduğu araştırılmaya çalışıldığını, ancak açıkça görüldüğü üzere, 13.03.2017 tarihinde kesinleşen itirazın iptali davasının kararına göre müvekkili ve dava dışı borçlu Antalya Büyükşehir Belediyesi arasında akdedilen 3 Adet Yolcu Gemisi Alım İşi Sözleşmesi’nde temerrüde ilişkin olarak muayyen bir gün belirtilmediğini, yine aynı davaya göre, ancak ve ancak alacaklının usulüne uygun ihtarı ile dava dışı borçlunun temerrüde düşeceği açık olup, müvekkilinin alacağını davalı bankaya temlik etmesi nedeniyle ihtar yetkisi temlikle birlikte müvekkilinden davalı bankaya geçtiğini, açıkça görüldüğü üzere, dosyaya sunulan hiçbir verinin mahkemece yeterli derecede irdelenmediğinden, huzurdaki davada verilen kararın; elde çelişkili iki mahkeme kararının bulunmasına sebep olmakta ve müvekkilinin hakkına ulaşması bir yana, hakkından tamamen uzaklaştırdığını, Taraflar arasında akdedilen temlikname, yerel mahkeme kararının aksine hukuken geçersiz olduğunu, müvekkilinin alacağını teminat amaçlı olarak temlik etme işleminin inançlı işlemin tüm unsurlarını taşıdığını, müvekkili ile dava dışı borçlu Antalya Büyükşehir Belediyesi arasında görülen Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/464 E, 2012/359 K sayılı kararının temyizi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesince 11.09.2012 tarihinde verilen 2012/7462 E, 2013/5790 K sayılı davada verilen kesinleşmiş karar ile sabit olduğunu, bahsi geçen kararın dosyada dava dilekçenin eki olarak mevcut olduğundan yeniden eklemediklerini, Taraflar arasında akdedilen ve inançlı işlem niteliğinde olan, alacağın teminat amaçlı temliki işlemine, alacak rehnine ilişkin hükümlerin kıyasen uygulanması gerektiğini, Sonuç olarak; taraflar arasında akdedilen Temlikname’nin 8. Hükmü geçersiz olmakla birlikte, geçerli olması ihtimalinde dahi davalı bankanın müvekkilinin faiz kaybından sorumlu tutulmasının gerekliliğinin açık olduğunu, zira başka bir yargılamada müvekkili ile dava dışı borçlu Antalya Büyükşehir Belediyesi arasında akdedilen sözleşmede temerrüt tarihinin muayyen gün olarak tespit edilmediği kararına varılmış ve işbu karar kesinleştiğini, bunun yanı sıra, davalı bankanın güven kuruluşu olması, inançlı işlemin inanılan tarafı olması ve temlik edilen alacağa niteliği itibariyle alacak rehnine ilişkin hükümlerin kıyasen uygulanmasının gerekliliği de göz önüne alındığında davalı bankanın dava dışı borçlu Antalya Büyükşehir Belediyesi’ni zamanında ve usulüne uygun bir şekilde temerrüde düşürmemesi sebebiyle müvekkilinin uğradığı faiz kaybını tazmin etme zorunluluğunun bulunduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacının, dava dışı Belediyeden gemi imali nedeniyle alacağını davalıya temlik ettiği, sonrasında ödenmeyen kısmını geri temlik aldığı, temlik alan davalının muaccel alacağın tahsili işlemlerini süresinde yerine getirmemesinden ötürü faiz zararının doğduğunu, uğranılan faiz zararından davalının sorumlu olduğu iddiasıyla davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı ve dava dışı Belediye arasında üç adet gemi yapımına ilişkin 15.12.2008 tarihli sözleşme yapılmıştır. Sözleşme konusu işin toplam bedelinin sözleşmenin 6. maddesinde kararlaştırılmış olduğu üzere, 3.390.000,00 TL olduğu anlaşılmaktadır. Davacı ile dava dışı Belediye arasındaki sözleşmeden kaynaklanan 3.390,000,00 TL iş bedelinin tümü, davacı şirket ile davalı … T.A.Ş. arasında yapılan ve imza onaylaması Antalya …. Noterliği’nin … yevmiye numaralı işlemi ile yapılan 25.12.2008 tarihli yazılı sözleşme ile … T.A.Ş.’ye temlik edilmiştir. Alacağın temlikine ilişkin bu sözleşme, 818 Sayılı Kanun’un 162, 163 ve 168. maddeleri hükümlerine uygundur. Alacağın devri sözleşmesi, soyut bir hukuksal işlem olup; bu nedenle ona temel olan hukuksal nedenden ayrı ve bağımsızdır. Deviredilen alacak, bir mal varlığından başka bir mal varlığına geçer; ancak kendi varlığını da olduğu gibi korur. Alacağın devri, 818 Sayılı Kanun’un 168/I. maddesi gereğince, temlik eden kimsenin kişiliğine özgü olanlar dışındaki öncelik haklarını ve öteki ek hakları da kapsar. Devredilen alacak ve fer’ileri devir tarihinden itibaren davacının mal varlığından çıkıp, temlik alacaklısının mal varlığına geçmiş olduğuna göre, temlik alan … T.A.Ş.’ye yapılan ödemeler miktarında borç sona ermiş olur. Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/464 E sayılı dosyasında verilen ve yargıtay denetiminden geçen karara konu 18.04.2011 tarihli bilirkişi raporunda açıklandığı üzere, dava dışı belediyenin bir kısım ödemelerinin temlik sebebiyle … T.A.Ş.’ye ödenmiş olduğu açıklanmıştır. … T.A.Ş. ile davacı şirket arasında 818 sayıl BK’nın 162 ve izleyen maddeleri hükümlerine uygun şekilde yapılan 13.07.2010 tarihli temlik sözleşmesi ile de, 25.12.2008 tarihli temlik sözleşmesi konusu olan alacağın, davacıya “geriye temlik” şeklinde temlik edildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından … T.A.Ş.’ye temlik edilen alacağın, dava dışı belediye tarafından davalı bankaya ödenmeyen kısmı davalı banka tarafından tekrar davacıya temlik edilmiştir.Davacının mal varlığına geriye temlik yoluyla temlik edilen alacağın davacı ve dava dışı belediye arasındaki sözleşmenin 36.3.-36.4 maddesi uyarınca muaccel olduğunu/istenmesi gerektiğini bilmesine rağmen davalı tarafından dava dışı belediyeyenin temerrüde düşürülmemesinden ötürü davacının faiz kaybına uğradığı, bundan da bankanın sorumlu olacağı iddia edilmiştir. Mahkemece davacı ile dava dışı belediye arasındaki Yolcu Gemisi Alım sözleşmesinin 36 maddesindeki ” idare komisyonca kabul raporu düzenlenmesinden itibaren yüklenicinin yazılı talebi üzerine en geç 30 gün içinde yükleniciye veya vekilince ödemeyi yapacaktır.” düzenlemesine göre borcun ifa edileceği günün taraflarca belirlenmiş olduğunu, olaya uygulanması gereken 818 sy BK’nın 101/2. maddesi uyarınca 30 günlük süre sonunda belediyenin herhangi bir ihtara gereksinim duyulmadan mütemerrit olacağından bankanın somut olayda kusurunun da bulunmadığı gerekçesine de dayanılmıştır. Davacı vekilince, davacı ve dava dışı belediye arasında görülen ve Yargıtay 15 HD nin temyiz denetiminden geçerek kesinleşen karar içeriğine göre, dava dışı belediyenin sözleşmeye göre temerrüde ilişkin olarak muayyen bir gün belirlenmemiş olduğundan dava dışı belediyenin temerrüde düşürülmesi gerektiğini belirttiğini, bu hususun kesinleşen karar ile sabit olduğunu, iş bu karar gerekçesiyle çelişkili karar verilmiş olduğu ileri sürerek istinaf nedeni yapılmıştır. Davacının istinaf gerekçesi yaptığı dava dışı belediye ile arasında görülen Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen dava sonucu verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay 15 HD bozma kararında ” davacı tarafından … T.A.Ş.’ye temlik edilen alacağın, davalı belediye tarafından bankaya ödenmeyen kısmı anılan banka tarafından tekrar davacıya temlik edilmiştir. Geriye temlik olunan alacağa, taraflar arasındaki sözleşmenin 36.3. hükmüne göre temerrüt faizi hesaplanamaz. Davacının mal varlığına geriye temlik yoluyla temlik edilen alacak, 13.07.2010 tarihinde geçmiş olup; bu tarihten itibaren sözü edilen alacak davalıdan istenebilir. Temerrüt faizine hükmedilebilmesi için de 818 sayılı BK’nın 101/1. maddesi uyarınca alacağın istenebilir olması yeterli olmayıp, borçlunun alacaklı tarafından usulünce borçlu temerrüdüne düşürülmesi zorunludur. Bu sebeplerle davacının mal varlığında bulunmayan alacak için gönderilen 10.12.2010 tarihli ihtarı temerrüt ihtarı olarak kabul edilemez. O halde, icra takip tarihinden önce davalı belediye borçlu temerrüdüne düşürülmemiş ise icra takip tarihinden itibaren temerrüt faizinin hesaplanması gerekir.” denilerek bozma nedeni yapıldığı, bozma gerekçesine göre davacının önce temlik ettiği, sonra geri temlik aldığı alacak yönünden belediye ile arasındaki sözleşmenin 36.3 maddesi uyarınca temerrüt faizi hesaplanamayacağının, (tekrar temlik alınan alacak temlik edildiği dönem içinde davacı mal varlığından çıktığı için) 13.07.2010 tarihinde tekrar temlik alınmakla dava dışı belediyeden istenebileceğini, bu kapsamda temerrüt faizi istenebilmesi için dava dışı belediyenin temlikle geri alınan alacak için 818 sayılı BK’nın 101/1. madde uyarınca istenebilir alacak yönünden temerrüde düşürülmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Dolayısıyla bozma gerekçesi dikkate alındığında davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir. Taraflar arasında ihtilafsız olan Antalya … Noterliğinin … yevmiye numaralı işlemi ile yapılan 25.12.2008 tarihli yazılı temlik sözleşmesinin 8. Maddesinde” Temlik alan … A.Ş.’nin …. temlik edilen alacaklarla ilgili işlemlerin yürütülmesinden de sorumlu olmayacağını, temlik edilen alacağın tahsilini sağlamak için her hangi bir işlem yapmak, kanuni takibe geçmek gibi mecburiyetlerinin bulunmadığı ve vaki olabilecek her türlü gecikmeden sorumlu tutulmayacağını, temlik eden kabul eder” şeklinde düzenlendiği, buna göre davalının temlik borçlusunun ödemelerini takip etme, ödemeyi talep etme, temerrüde düşürme yasal takibe geçme vb. Yükümlülüklerinin bulunmadığını ve yine bu nedenlerle vuku bulabilecek gecikmeler nedeniyle davalının sorumlu tutulamayacağının davacı tarafından kabul edildiği anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 8. Maddesindeki düzenleme tacir olan tarafları bağlayıcı olup, BK’nın 99. madde uyarınca geçersiz sayılması gerektiği yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmeyip, söz konusu sözleşmenin 8. maddesindeki düzenleme dikkate alındığında davanın reddi kararı isabetlidir.İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin isitinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 25.03.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.