Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/621 E. 2021/165 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/621
KARAR NO: 2021/165
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 27/11/2018
NUMARASI: 2017/67 Esas – 2018/1164 Karar
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu görülmekle, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Otel’e yaptığı iş için ihtiyaç duyduğu ürünlerin bir kısmını davalı firmadan satın aldığını, bu ürünler için 322.880 TL ödendiğini, satın alınan bu ürünlerden 002121 numaralı faturadaki 680 adet masa lambasının bir çok yönden ayıplı çıktığını ve müvekkili tarafından bu ayıpların süresinde davalıya ihbar edildiğini, tüm bu ayıplar ve örnek gönderilmesine rağmen ürünlerin çok farklı olması sebebiyle müvekkilinin iş yaptığı … Otel’in de mağdur olduğunu ve ürünleri 08.12.2016 tarih ve … numaralı iade faturası ile müvekkiline iade ettiğini, müvekkilinin de aldığı 78.856,51 TL’yi kendilerine iade ettiğini, bu durumun davalıya derhal ve defaatle bildirildiğini ve son olarak ayıplı mal sebebiyle TBK, TTK ve ilgili diğer mevzuata dayanarak sözleşmeden dönme seçimlik haklarını kullandıklarını,ilgili mevzuata göre diğer haklarını talep ettiklerininin ihtarını içeren Üsküdar … Noterliği 21.12.2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamenin keşide edildiğini, ürünlerin aynen ve hemen geri teslime hazır durumda olduğunu belirterek ödenmiş olan 68.204,00 TL satış bedelinin yasal faiziyle birlikte ayıplı maldan doğan mühendislik, taşıma, depolama masrafları için 4000,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte, müspet zararı olarak yoksun kaldıkları kar için 18.476,00 TL bedelin yasal faiziyle birlikte ve müvekkilinin yaşadığı itibar kaybı için 10.000,00 TL bedelin davalıdan tahslili ile taraflarına ödenmesine,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacı tarafın iddia ve beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, öncelikle dava konusu ürünlerin müvekkili şirketin bizzat ürettiği mallar olmayıp 3.şahıs … Aydınlatma (… Aydınlatma) – … tarafından üretildiğini, üretim hatası iddiasının direkt muhatabı olmadıklarını, 3.şahıs … Aydınlatma firmasına davanın ihbarının gerektiğini, müvekkilinin davacı şirkete gönderdiği ürünlerin sipariş üzerine gönderilmiş ürünler olmadığını, sipariş sonrası yapılacak ürünlerin numuneleri çıkarılmış ve ürünler yaptırtılmadan bir ay önce davacı firmaya numune olarak gönderildiğini, davacının numuneyi görüp onayından sonra ürünlerin istediği kalite ve biçimde hazırlattırılarak davacı firmaya teslim edildiğini, davacı şirketin ürünleri teslim aldıktan sonra müvekkiline iddia ettiği gibi süresi içerisinde herhangi bir ayıp bildiriminde bulunmadığını, ürünler teslim edildikten 6 ay gibi uzunca bir süre sonra davacının müvekkiline başvurarak lambaların kafa kısımlarını deforme olduğunu beyan ederek 30-40 adet lamba gönderdiğini, gönderilen lambalara bakılınca bir kısmının kullanım hatası bir kısmının da nakliye hatasından kaynaklanan bozulmalar olduğunun görüldüğünü, müvekkilinin davacıya lambaların kafa kısımlarınını sacdan yaptırtalım teklifinde bulunduğunu, davacının onaylaması üzerine 80-90 adet lambanın da kafa kısmını üretici firmaya sacdan yaptırtıp gönderdiğini, gönderilen ürünlerden memnun kalan davacının geri kalan ürünlerin de sacdan yapılmasını istemesi üzerine 2016 Haziran ayından başlamak üzere ürünlerdeki alüminyum kafaları sac ile değiştirtip ürünleri yeniden davacıya teslim ettiğini, davacı şirketin ürünleri sorunsuz teslim aldığını beyan ederek müşterisi olan otele teslim ettiğini, ürünleri teslim aldıktan iki ay gibi bir süre sonra müvekkiline daha önce ileri sürmediği bahaneleri ileri sürerek ürünleri otelin iade ettiğini bu nedenle alımdan vazgeçip ihtarname ile beyan ettiğini, bunun üzerine davacının ticari örf ve adete uygun davranmadığını, ayıp ihbarlarını süresinde yapmadığını, ürünlerin sipariş ve numuneye uygun yaptırıldığını belirterek davacının haksız ve kötü niyetli istemlerini reddederek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 27/11/2018 tarihli, 2017/67 Esas – 2018/1164 Karar sayılı kararında, “…Dava, satım sözleşmesine konu masa lambalarının ayıplı olduğu iddiasıyla uğranılan zararların tazmini istemine ilişkindir. Taraflar arasında satım sözleşmesi yapılmış olup, dava konusu olan 680 adet masa lambasının da içinde bulunduğu malların alıcıya teslim edildiği ve satım bedelinin ödendiği konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, satıma konu 680 adet masa lambasının ayıplı olup olmadığı ve bu doğrultuda alıcı olan davacının ayıba bağlı ödemiş olduğu bedeli, mühendislik, taşıma, depolama masraflarını, yoksun kaldığı karı ve itibar kaybı sebebiyle talep ettiği zararlarını davalıdan isteyip isteyemeyeceği konusundan kaynaklanmaktadır. Dosya kapsamından taraflar arasındaki ilk fatura tarihi 02.06.2015 olup bu fatura ile malların davacı tarafından teslim alındığı davacının kabulündedir.Tutanak başlıklı 29.06.2016 ve 18.10.2016 tarihli belgelerden 135 ve 420 adet lambanın revize edilerek 2. kez davacıya teslim edildiği anlaşılmış, adı geçen belgelerden birinde şirket kaşe ve imza bulunduğu diğerinde şirket yetkilisi tarafından imzalandığı ve belirtilen lambaların sorunsuz teslim alındığının belirtildiği görülmüştür.Dava dışı … Otelin masa lambalarını 08.12.2016′ da davacıya iade etmiş olduğu ancak davacının 21.12.2016 tarihinde davalıya ihtar göndermiş olduğu anlaşılmıştır. Davacı taraf gizli ayıplı olduğunu ve beklenen faydanın elde edilemediğini ileri sürmüştür. Taraflar tacirdir. TTK 23. maddesinde ticari satış düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrasının c bendinde ‘malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belliyse alıcı 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse, alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmek ile ve bu incelere sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda Türk Borçlar Kanununun 223. maddesinin 2. fıkrası uygulanır.’ denilmiştir. Taraflar arasındaki satım sözleşmesi uyarınca, satıma konu lambalar ilk olarak 02.06.2015 tarihinde teslim edilmiştir.Davacı şirketin faaliyet konusu dikkate alındığında lambaları teslim aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde muayene etmek suretiyle bu muayene sonucunda arızalı olduğunun tespiti durumunda satıcı olan davalıya bildirmekle yükümlüdür. Anılan şekilde yapılan muayene ile tespitin yapılamaması halinde TBK 223/2. maddesinin uygulanması gerekir. TBK 223/2. maddesinde ‘Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak satılanda olağan gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir, bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.’ şeklinde düzenleme yapılmıştır. Satıma konu lambaların iddia olunan ilk arıza tarihi tam olarak belirlenememekle birlikte davacının malları ilk olarak 02.06.2015 tarihinde teslim aldığı, yapılan revize ile 29.06.2016 ve 18.10.2016 tarihlerinde belirtilen lambaların sorunsuz teslim alındığı belirtilerek ikinci kez teslim aldığı, dava dışı … Otelin masa lambalarını 08.12.2016′ da davacıya iade etmiş olduğu ancak davacının 21.12.2016 tarihinde davalıya ihtar göndermiş olduğu anlaşılmıştır.Somut olay bakımından davacının beyan ettiği lambaların ‘özellikle de örnek gönderilmesine rağmen ürünlerin renginin çok farklı olması’ ve ‘ürünlerin kafa kısımlarının alüminyumdan yapılmış olması’ yönündeki ayıp iddiasının basit bir inceleme ile dahi anlaşılabileceği ortada olup TTK 23. maddesi yollamasıyla TBK 223. maddesinin uygulama alanı bulmadığı değerlendirilmiştir.Biran için aksi düşünülse dahi yani olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayan bir ayıp olarak kabulü gerekse dahi derhal satıcı olan davalıya bildirim yapılması gerekirken bu gereğin yerine getirilmediği açıktır.Çünkü ikinci teslim tarihleri olan 29.06.2016 ve 18.10.2016 tarihleri nazara alınsa dahi 21.12.2016 tarihi itibari ile makul sürenin geçtiği değerlendirilmiştir. Süresinde ayıp ihbarının yapılmaması halinde satılanın bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılması gerekir ve alıcı ayıba bağlı haklardan yararlanamaz. Açıklanan nedenlerle davacı tarafın süresi içinde yaptığı bir ayıp ihbarı bulunmadığından masa lambalarına ödenmiş olunan bedelin, mühendislik, taşıma, depolama masraflarının, yoksun kalınan kar ve itibar kaybına ilişkin taleplerini davalıya karşı ileri süremeyeceği, ayıba bağlı haklardan yararlanamayacağı sonucuna varıldığı…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: İlk derece mahkemesinin gerekçesinde ürünlerin rengi ve malzemesinin alüminyum olmasını açık ayıp olarak nitelemesinin hatalı olduğunu, öncelikle müvekkiline satılan ürünlerdeki ayıbın niteliğinin belirlenmesi gerektiğini, Tacirler arası ticari satımlarda TTK’nın 23. maddesi ile TBK’nın 223. maddesi hükümleri birlikte bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, TTK’nın 23. maddesinde teslim sırasında açıkça belli olmayan deyimi ile kastedilenin, TBK’nın 223 anlamında ”adi bir muayene” ile meydana çıkacak ayıplar olduğunu, yoksa TTK’da bahsedilen ayıpların, TBK’da öngörülen olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak ayıplar (gizli ayıplar) olmadığını, eğer öyle olmuş olsa idi TBK’ya atıf yapılması gerekmeyeceğini, iş bu sebeple satılan üründe sonradan ortaya çıkacak gizli ayıplar için TTK hükümleri değil, TBK’nın ilgili hükümlerinin uygulama alanı bulacağını, Kişi her ne kadar tacir de olsa sonradan ortaya çıkan ayıplar açısından iki ve sekiz günlük sürelerle bağlı kalınması hak ve adalet duygularıyla bağdaşmayacak ve de TBK’da gizli ayıplara ilişkin düzenlenen hükümlerin herhangi bir işlerliği de kalmayacağını, İlk derece mahkemesinin kararında her ne kadar ürünlerin müvekkili tarafından 19.06.2016 ve 18.10.2016 tarihinde teslim alındığını belirtmişse de bu değerlendirme yanılgılı olup, ürünlerin kullanma sonucu müvekkiline iade faturası ile gönderildiği tarih olan 08.12.2016 tarihi esas alınması gerektiğini, Masa lambaları kullanılmaya başlandıktan bir müddet sonra (bir aydan daha fazla bir süre) sonra kullanmaya bağlı olarak ampullerin yanmaya başladığında almış olduğu ısı ve sıcaklık sonucu lambanın aksamı gevşeme yaptığını, yapıştırıcısının bozulduğunu ve ürünün dağıldığını, lambanın fiili kullanılması ile bir aydan fazla bir sürede ortaya çıkan bu ayıbın basit bir inceleme ile anlaşılamayacağı hususunun izahtan vareste olduğunu, Ürünün bu ayıbının ancak ve ancak uzun süreli kullanım sonucu ortaya çıkacak bir ayıp olduğu için TBK’nın 223. maddesinde anlam bulan gizli ayıp olarak değerlendirileceği konusunda hiçbir duraksama bulunmadığını, Müvekkili tarafından malların otelden alınmasıyla davalıya ayıp ihbarının da yapılmış olması hususunda tanık dinletme talebinin de ilk derece mahkemesince kabul görmediğini, Yargıtayın emsal nitelikteki kararlarını dilekçe ekinde sunduklarını, bu kararlar çerçevesinde müvekkilinin ihbar konusundaki tanıklarının dinlenmesi gerekirken tanık dinletme talebinin reddine karar verildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinaf incelemesine konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesine konu masa lambalarının ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak, uğranılan zararların tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında ticari satım ilişkisi bulunduğu ihtilafsızdır. TTK’nın 23/1-c maddesinde, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya inceletmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Satıcı, TBK’nın 219. maddesine göre, ayıptan genel olarak sorumludur. TBK’nın 223. maddesine göre, alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Somut olayda davacının davalıdan satın aldığı lambaları ilk olarak 02.06.2015 tarihinde teslim aldığı, yapılan revize ile 29.06.2016 ve 18.10.2016 tarihlerinde dava konusu lambaların sorunsuz teslim alındığına dair tutanak ile ikinci kez teslim edildiği, dava dışı … Otel’e gönderilen lambaların davacıya 08.12.2016′ da iade edildiği, ancak davacının 21.12.2016 tarihinde davalıya ihtar göndermiş olduğu anlaşılmaktadır. Mahkeme gerekçesinde de işaret edildiği üzere davacının iddia ettiği ve istinaf dilekçesinde yinelediği ürün renklerinin farklı olması, kafa kısımlarının aliminyum olması, ürünlerin duy kısmında rondela veya sökülmez ilaç kullanılmamış olması, ek kısımların çok ince ve pulsuz olması, orta hareket mekanizmasının ergonomik olmaması gibi ayıpların, özellikle de numune gönderilmek suretiyle satım ilişkisi kurulduğu da gözetildiğinde, basit bir inceleme ile dahi anlaşılabilecek türden olduğu, buna göre TTK’nın 23. maddesi yollamasıyla TBK’nın 223. maddesinin uygulama alanı bulmadığı, bir an için aksi düşünülse dahi yani olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayan ve gizli ayıp olarak kabulü düşünülse bile, … Otel’ e gönderilen lambaların otel tarafından davacıya 08.12.2016 da iade edildiği gözetildiğinde, bu tarihten on üç gün sonra, yani davacının davalıya keşide ettiği ihtar tarihi olan 21.12.2016 tarihi itibari ile TTK’nın 223. maddesi kapsamında makul sürenin geçmesinden sonra yapıldığı anlaşılmakla, süresinde ayıp ihbarı bulunmadığı gerekçesiyle kurulan hüküm isabetli olup, aksi yöndeki davacı istinafı yerinde görülmemiştir. TBK’nın 231. maddesi uyarınca zamanaşımı süresinin iki yıl olup, gizli ayıpta azami ihbar süresinin de iki yıl olarak düşünülmesi gerektiği yönündeki davacı istinafı da TBK’nın 223. maddesindeki yasal düzenleme uyarınca yerinde değildir. Davacı istinafında, ayıplı emtiayla ilgili davalıya süresinde ayıp bildiriminde bulunduğuna ilişkin tanık dinelteme taleplerinin karşılanmadığını ileri sürmüştür. Taraflar arasındaki ilişki ticari satım olup, TTK’nın 23/1-c maddesinde ayıplı mal hakkında alıcıya ihbar yükümlülüğü getirilmiştir. Alıcı muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeden ayıp nedeniyle satıcıdan mal bedeli ve zarar gideriminde bulunamaz. Davacı alıcı, ihbarda bulunduğunu yazılı belge ile kanıtlamak zorundadır (Yargıtay 19 HD 2015/5982 Esas 2015/15327 Karar 23/11/2015 T.) Davalı yan tanık dinlenmesine açıkça rıza göstermemiştir. Buna göre davacı vekilinin bu yöndeki istinafı da yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Gerekçeli kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 4-Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 11.02.2021 tarihinde oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.