Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/617 E. 2021/288 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/617
KARAR NO: 2021/288
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 04/12/2018
NUMARASI: 2017/1114 Esas – 2018/1169 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne yönelik verilen karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu görülmekle, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu şirket …ayıncılık San. ve Tic. Ltd. Şti. ile davacı müvekkil …arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, sözkonusu sözleşmeye davalı …’ın müteselsil kefil olduğunu, davalı borçlu şirkete 13.10.2015 tarihinde imzalanan 600.000 TL genel Kredi Sözleşmesine istinaden 27.04.2017 tarihinde Hazine Destekli KGF Kefaleti kapsamında 80.000 TL tutarında aylık ödemeli ticari kredi kullandırıldığını, davalı borçlular tarafından borçların ödenmemesi üzerine Üsküdar … Noterliğinin 18.08.2017 tarih ve … yevmiye sayılı İhtarnamesinin keşide edildiğini, ihtarname uyarınca herhangibir ödeme yapılmayınca, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden genel haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, borçluların vekili aracılığı ile sözkonusu takip dosyasındaki borcun tamamına itiraz ettiğini , borçluların icra takibine itirazlarının haksız olarak takibi uzatmak ve sürümcemede bırakmak amacıyla yapılmış olduğunu ileri sürerek, davalı borçluların takibe vaki itirazlarının iptali ile inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep edilmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı banka tarafından, … Ltd. Şti. ve … aleyhine başlatılan icra takibine yapılan itiraz konusunda haklı olduklarını, asıl borçlu … ve kefil …’ın, davacı tarafla genel kredi sözleşmesi imzaladığını, daha sonra davacı banka yetkililerinin hazine destekli kredi için borçluları davet ederek 300.000 TL kredi vereceklerinin söylediklerini, ancak tüm evrakın verilmiş olmasına rağmen 80.000 TL kredi verildiğini ve bu kredinin de borçlunun bilgisi dışında daha önceden kullandırılmış olup vadesi gelmemiş olan kredisine mahsup edildiğini, davacı bankanın sırf Hazine desteğinden yararlanmak için müvekkiline hile yaptığını, müvekkilin sebepsiz zenginleşmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmaları, denetlenebilir bilirkişi raporu içeriğine göre, itirazın iptaline konu davada davacı bankanın sunduğu Genel Kredi Sözleşmesinin tüm sayfaları ihtarnamenin tebliğine ilişkin evraklar, hesap hareketleri ve davalı firmaya kullandırılan Hazine Destekli Kredi Garanti Fonu karşılığı kullandırılan krediye ilişkin belge ve tebliğler incelenmiş; bu sözleşmelere göre davalı asıl borçlu şirket ile davacı banka arasında 13/10/2015 tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, diğer davalı …’ın da bu sözleşmeye müteselsil kefil sıfatıyla imza attığı, görülmüştür. Bu Genel Kredi Sözleşmesine göre kredi tutarının 600.000,00 TL olduğu keza kefilin kefalet tutarının da aynı miktar olduğu görülmüş, Hazine Destekli Kredi Garanti Fonu kapsamında kullanılan ve 27/04/2017 tarihli ek sözleşmede 80.000,00 TL tutarlı krediye davalı kefil de usulüne uygun imza atmıştır. Bu çerçevede kullanılan kredi sözleşmesine göre davalı …Ltd Şti lehine kredi hesabı tesis edip borçlandığı, bu kredi borcuna müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak diğer davalı …’ın da imza attığı, kredi hesabının 18/08/2017 tarihinde kathedilerek ana borç ile birlikte borç tutarını 85.276,93 TL ye ulaştığı anlaşıldığından davanın kısmen kabulü ile, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında; davalının 79.998,95 TL asıl alacak, 5.026,49 TL işlemiş faiz ve 251,32 TL BSMV olmak üzere toplam 85.276,93 TL ye yönelik itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacak 79.998,95 TL ye takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, alacağın likit olduğu gözönüne alındığında kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 İcra inkar tazminatı tutarı 15.999,79 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Cevap dilekçesinde de açıkça belirttikleri üzere, müvekkilinin kullanılan kredi hazine garantili olduğunu, müvekkilinin kredi borcunu ödemeyince davacı bankanın kullandırmış olduğu krediyi Hazineden aldığını, dolayısıyla müvekkilinin davacı tarafa borcu bulunmadığını, davacı tarafın dava açma sıfatının da kalmadığını, davacı banka vekilini bu konuda bilgilendirmediğini, davacı bankadan veya Hazineden bu konuyla ilgili gereken bilgiler celp edildikten sonra dosyanın ek rapor aldırılmak üzere bilirkişiye gönderilmesi gerekirken yapmadığını, ayrıca müvekkili hakkında hükmedilen inkar tazminatın da koşullarının oluşmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı tarafından davalı asıl borçlu şirkete kullandırılan ancak ödenmeyen kredi alacağının asıl borçlu şirket ile kefil davalıdan tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı banka ile asıl borçlu davalı şirket arasında 13.10.2015 tarihinde genel kredi sözleşmesi imzalandığı, diğer davalının sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladığı, sözleşme uyarınca 27.04.2017 tarihinde KGF kapsamında 80.000 TL ticari kredi kullandırıldığı ihtilafsızdır. Kredi taksitlerinin ödenmemesi üzerine banka tarafından kredinin kat edilerek davalılara noter ihtarnamesi gönderildiği, borcun ödenmemesi üzerine davaya dayanak icra takibinin başlatıldığı görülmektedir. Davalılar vekili, kullanılan kredinin Hazine destekli KGF kapsamında banka tarafından hazineden tahsil edildiğini, dolayısıyla davacının alacağının bulunmadığını ileri sürmüşse de bu konuda yargılama aşamasında davalı tarafça delil ve belge sunulmadığı, bilirkişi tarafından banka kayıtları da incelenmek suretiyle düzenlendiği anlaşılan bilirkişi raporunda da banka kredi alacağının Hazineden tahsil edilip kapatıldığına dair bir tespit yapılmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki böyle bir ödeme yapılmış olsa bile, Bakanlar Kurulunun 14.07.2009 tarih ve 15197 sayılı olup 15.07.2009 tarihli 27289 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan kararının m.4 d.4 hükmü ve 29.03.2020 tarihli 2325 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararının (30.03.2020 tarihli 31084 sy Resmi Gazete) m.5 deki “Teminat sonrası takip süreçleri Kurum tarafından yapılan tazmin ödemesi dahil olmak üzere kredi alacağının tümü üzerinden kredi verenlerce yürütülür. Kurum tarafından yapılan tazmin ödemeleri, kredi verenlerce alacağın tümü üzerinden yürütülen takip işlemlerinde takibe konu alacak miktarını düşürmez” hükmü uyarınca kredi borçlusu, KGF tarafından yapılan ödemenin takip borcundan düşülmesini isteyemez. Bu nedenle KGF’nin yaptığı ödemelerin dikkate alınmadan karar verildiğine ilişkin davalılar vekilinin istinaf nedeni yerinde değildir. Davaya dayanak takip, alacaklı banka tarafından davalılara kullandırılan kredi borcunun tahsiline ilişkin olup, alacak likit olduğundan, ilk derece mahkemesince davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi isabetli olup, aksi yöndeki davalılar vekilinin istinaf başvurusu da yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalılar tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Bakiye 4.368,96 TL nispi istinaf karar harcının davalılardan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 4-Davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 04.03.2021 tarihinde oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.