Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/61 E. 2020/1338 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/61
KARAR NO : 2020/1338
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/04/2018
NUMARASI : 2014/690 2018/343
DAVANIN KONUSU: Tazminat
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükme karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin otuz yıldır zeytin satarak biriktirdiği parayla sahip olduğu “… isimli işyerinde çalışmak üzere 2005 yılında davalı …’ı 850.00,00 TL aylıkla işe aldığını, davalıya duyduğu güven nedeniyle iş yerinin işletmesini davalıya bırakarak daha önceden yapmakta olduğu kamyon üzerinde zeytin pazarlama işine devam ettiğini, 2007 yılı Temmuz ayı başında muhasebecisinin firmaya 500.000.00 TL’den fazla mal girişi olmasına rağmen satılan malın çok cüzi miktarda kaldığının belirtmesi üzerine, yasal defter incelemesi ve mal sayımı yapıldığını, denetimde firmanın zarara uğradığı hatta iflas ettiğinin tespiti üzerine, davalıdan defter, fatura, yaptığı tahsilat ve ödemelerin ibrazının istenildiğini, davalının işyeri anahtarlarını teslim etmeksizin işe gelmediğini, markette yapılan kontrolde, davalı tarafından müvekkili imzası taklit edilmek suretiyle davalı bankadan … başlangıç seri nolu çek karnesi aldığını ve sahte imzalarla piyasada çeşitli firmalara çek keşide etmek suretiyle müvekkilini borçlandırdığını, keşide etmiş bulunduğu çekler nedeniyle gelen ödeme emirleri ve haciz tutanaklarını teslim aldığının tespit edildiğini, müvekkilinin bilgisi ve izni olmaksızın davalı …’a yasal sorumluluğu gereğince gerekli dikkat ve özeni göstermeksizin çek karnesi veren ve bu suretle davacının zarara uğratılmasına sebep olan davalı bankanın söz konusu zarardan sorumlu olduğunu, davalı …’ın davalı bankadan temin edilmiş … seri nolu çek karnesinden müvekkilinin imzası taklit edilmek suretiyle piyasaya sunulmuş, 21.02.2007 keşide tarihli … nolu 7.895.00 TL, 05.03.2007 keşide tarihli … nolu 8.500.00 TL, 09.03.2007 keşide tarihli … nolu 8.500.00 TL, 13.03.2007keşide tarihli … nollu 9.763.00 TL, 08.03.2007 keşide tarihli … nolu 16.225.00 TL,16.02.2007 keşide tarihli … nolu 7.895.00 TL, 17.02.2007 keşide tarihli … nolu 5.000.00 TL, 01.04.2007 keşide tarihli … nolu 2.500.00 TL ve 66.278.00 TL bedelli çeklerden ilk dört sıradakiler için …San.ve Tic.A.Ş tarafından İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, 5. sıradaki çek için …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takip başlatıldığını, 8. sıradaki çekin hamili … ödenmek suretiyle çekin geri alındığını, ayrıca 15.04.2007 keşide tarihli … no.lu 2.215.00 TLl bedelli 06.02.2007 keşide tarihli … nolu 3.000.00 TL bedelli çekler toplamı 5.215.00 TL ödenerek geri alındığını, yapılan icra takibi ve ödeme emirlerinin davalı … tarafından teslim alınarak gizlendiğini, davalı bankanın Avcılar Şubesi çalışanları tarafından görev ihmali ve kimlik kontrolü yapılmamak suretiyle dava dilekçesi ekinde sunulu talimatlar ile 16.08.2006 tarihli sahte imzalı talimat ile …’a 1.000.00 TL, 22.08.2006 tarihli sahte imzalı talimatla 2.050.00 TL, 23.08.2006 tarihli sahte imzalı talimatla 1.000.00 TL, 28.08.2006 tarihli sahte imzalı talimatla 1.850.00 TL, 01.09.2006 tarihli sahte imzalı talimatla 500.00 TL, 12.09.2006 tarihli sahte imzalı talimatla 300.00 TL, 28.09.2006 tarihli sahte imzalı talimatla 800.00 TL, 29.09.2006 tarihli sahte imzalı talimatla 700.00 TL olmak üzere toplam 8.700.00 TL’lik zararın doğmasına neden olunduğunu, davacının uğradığı zararının şu an itibariyle ne kadar olduğunun bilinmediğini, dava dilekçesinde liste halinde yazılı çekler haricinde başkaca çeklerinde davalı … tarafından keşide edilerek piyasaya verildiğinden endişe edildiğini, bu nedenle bu dilekçede yazılı olan çeklerin dışında başka çeklerde keşide edilerek piyasaya sürülmüş ise bu çeklerle ilgili yasal hakları ve bu olaylar nedeniyle müvekkilinin uğramış olduğu manevi ve munzam zararlarla ilgili yasal haklarını saklı tuttuklarını ileri sürerek, 80.193.00 TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.Davalı …Bankası A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın açılmış bulunduğu Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili olmadığını, davanın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, davanın zaman aşımından reddinin gerektiğini, müvekkili bankanın davacının talimatları doğrultusunda ve bilgisi dahilinde hesaplarında işlem yaptığından müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davacının müvekkili bankadan 3074237- 3074261 seri nolarını taşıyan çek karnesini bizzat teslim aldığını, davacının müvekkilinden teslim aldığı çek karnesini saklamak ve korumakla yükümlü olduğunu, davacının diğer davalının çekleri rızası ve bilgisi dışında keşide ettiği iddiasının müvekkili yönünden geçerli olmadığını, teslim edilen çek karnesini saklama ve koruma konusunda davacının gereken dikkat ve özeni göstermediğini, davacının … ve … no.lu toplam 5.215.00 TL tutarında iki çeki keşide ettiğinin beyan edildiğini, davacının gerekli özeni göstermemesi nedeniyle davalının çek karnesini ele geçirmesine sebebiyet verdiğini açıkça ikrar ettiğini, davacı yanında çalışan … vasıtasıyla ve müvekkili bankaya verdiği talimatlar doğrultusunda hesaplarında işlem yapıldığını, talimatların işlemi yapan görevliler tarafından teyit edildiğini, zararın davacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde bu zararından dolayı sorumluluğun davacıya ait olduğunu, davacının, dava konusu hesabı bu ödemeler sonrasında da kullanmaya devam ettiğini ve davalı … tarafından bu hesaba çeşitli tarihlerde para yatırma işlemlerinin yapıldığını, davacı hesabına para yatıran ve davacının hesabından talimatı gereği para çeken diğer davalının işlemlerinden dolayı müvekkili bankaya yüklenecek bir kusur ve sorumluluk bulunmadığını, davacını çalıştıran sıfatı ile sorumluluğunun bulunduğunu savunarak, haksız ve dayanaksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; “.. Tüm dosya kapsamından; davacı taraf kendisi adına imzası taklit edilerek davalı … tarafından diğer davalı bankadan çek karinesi alındığını, bu karinedeki bir kısım çeklerinde yine kendi imzası taklit edilerek kullanıldığını, kullanılan bir kısım çeklerin ödenmek zorunda kaldığını, belirterek davalı bankanın gerekli dikkat ve özeni göstermediğinden diğer davalının da sahtecilik yoluyla kendisini zarara uğrattığından doldurulan çek bedellerinin davalılardan tazminini talep etmiş, davalı … Bankası ise davacının talimatı ile çek karinelerinin verildiğini, bu karinenin verilmesinden öncesinde ve sonrasında davacının hesabına davalı … tarafından para yatırılması ve çekilmesinin söz konusu olduğunu, talimat nedeniyle işlem yapıldığından sorumlu bulunmadığını beyan etmiş olup, aralarındaki uyuşmazlık davacının imzası taklit edilerek alınan çek karinesi ve kullanılan çekler nedeniyle zarar doğup doğmadığı, davalıların sorumlu olup olmayacakları hususlarındadır. Davalı … hakkında Küçükçekmece 3.ASCM’nin 2007/887 Esas sayılı dosyasında alınan beyanında çeklerin davacının talimatı doğrultusunda kendisi tarafından doldurulduğunu ve çek karinesinin alınması ile ilgili talimatın da davacının imzasını taklit ederek attığı yönündeki beyanı dikkate alındığında ceza davasının neticelenmesinin sonuca etkili olmayacağından beklenilmesine gerek duyulmamıştır. Davalı … beyanı ve ATK’dan alınan raporlar dikkate alındığında, dava konusu çekler ve bankaya hitaben yazılan talimat ve teslim makbuzlarındaki imzaların davacının imzaları taklit edilerek atıldığı ve gerçeğine çok yakın olduğundan ayırt edilemeyecek derecede bir yakınlık bulunduğu anlaşılmıştır. Davaya konu çek tevdi makbuzları, teslim yazıları ve çeklerdeki imzaların davacıya ait olmadığı mahkememizce kabul edilmekle birlikte imzaların gerçeğine yakın olarak taklit edildiği dikkate alınarak davalı bankanın sorumluluğu ve davacının zararının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Çekler ve çek tevdi makbuzlarındaki imzaların davacıya ait olmasa da zararının tazmininin talep edilebilmesi için bu çeklerin davacının ticari ilişkisinde kullanılmaması gerekmektedir. Bankadan gelen yazı cevabında gönderilen belgelerden anlaşıldığı üzere davalı … tarafından bu çek karnesinin verilmesinden öncesinde ve sonrasında davacı adına davalı bankada bulunan hesaba para yatırıldığı ve bu hesaptan da para çekildiği anlaşılmaktadır. Yani bu çek karinesi verilmesinden önce ve sonrasında da davacının hesabına para yatırılması ve çekilmesi şeklinde davacının talimatı ile davalı tarafından işlem yapıldığı anlaşılmaktadır. Bankadan gelen yazı cevabındaki belgelerde çek karinesi alınmasına ilişkin talep ve teslim makbuzlarında davacının imzası bulunmakta ve talimat üzerinde davacı aranarak teyit alındığı yönünde notlarda bulunmaktadır. Bu hususlar ve çek karinesi verildikten sonra da davacının banka hesabından davalı … tarafından para çekilmesi ve yatırılması gibi işlemlerin sürekli yapıldığı dikkate alındığında artık imzaların davacıya ait olup olmadığının bir önemi kalmamaktadır. Davada çözümlenmesi gereken husus bu çeklerin davacının ticari ilişkisinde kullanılıp kullanılmadığı hususudur. Bu hususta da ispat külfeti davacıya aittir. Davacı bu çeklerin kendi ticari ilişkisinde kullanılmadığı yönünde dosyaya herhangi bir delil ibraz etmediği gibi bu çeklerin verilmesinden öncesinde ve sonrasında davacı tarafından davalı bankaya talimat yolu ile işlem yaptırılıp yaptırılmadığı, yaptırılmış ise ne şekilde ve kim tarafından yapıldığı ve dava konusu çeklerin davacının ticari ilişkisinde kullanılıp kullanılmadığının tespiti için ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, bu hususta davacıya verilen kesin sürede bilirkişi ücreti yatırılmadığı gibi davacı vekili 04/04/2018 tarihli celsede defter ibraz etmeyeceklerini, dosyanın bu hali ile karara çıkartılmasını talep etmiştir. Mevcut dosya kapsamına göre de dava konusu çeklerin kendi talimatı dışında kullanıldığı, ticari ilişkisinde kullanılmadığı iddiası ispat edilemediğinden davacının davasının reddine…” gerekçesiyle, davanın reddine karara verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;Davada, davalılardan …’ın davacının imzasını taklit ederek diğer davalıdan çek karnesi temin ederek ilgili çekleri keşide etmesi ve davalı bankadan müvekkilin talimatı varmış gibi müvekkili hesabından para çekmek suretiyle müvekkilini dolandırarak zarara uğratması nedeniyle uğradığı zararın tazminin istenildiğini, mahkemece verilen kararın yasaya aykırı olduğunu, davalının, sahte imzayla bankadan aldığı çekleri keşide ederek müvekkilini zarara uğrattığını, bir kısım çeklerin bedelini ödeyerek iade aldığını, bunun yanı sıra müvekkilinin talimatı bulunmamasına rağmen bankadaki hesaplarından para çekildiğini, ancak mahkemece tüm bu hususların gözardı edilerek arar verildiğini, güven ve itibar kurumu olan bankaların en küçük ihmallerinden dahi sorumlu olduklarına ilişkin yerleşik uygulamalara aykırı karar verildiğini, bankanın kusursuzluğunu ispat edinceye kadar en küçük ihmaliyle verdiği zararlardan sorumlu olduğunu, bankanın yasaların kendisine yüklediği özen borcunu yerine getirmeyerek sahte imzayla diğer davalıya çek karnesi teslim etiğini, davalının aldığı çekleri müvekkilinin imzasını taklit etmek suretiyle keşide ederek müvekkilini borçlandırdığını, Adli Tıp Kurumunca müvekkilin imzası incelemeye esas alınamamışsa da İstanbul Anadolu Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/887 Esas sayılı dosyada dava konusu çeklerin bir kısmı ile ilgili imza incelemesi yapıldığını ve çeklerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığının çeklerin davalı …’ın keşide ettiğine ilişkin ikrarı bulunduğunu, TTK’nın 812.maddesi gereğince sahte veya tahrif edilmiş bir çekin ödenmesi halinde bankanın sorumlu olduğunun kabul edildiğini, buradaki sorumluluğun kusursuz sorumluluk hali olduğunu, ilk derece mahkemesince dava konusu çeklerin, çek karne teslim makbuzlarının, ödeme talimatlarındaki imzaların davacıya ait olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alındığını, 11.06.2015 tarihli rapor ve 18.08.2016 tarihli iki ayrı raporda, davacı …’ın mukayese imzalarının ileri derecede polimorfizm göstermesi nedeniyle söz konusu imzaların aidiyetinin bu meyanda sorulduğu üzere …’ın eli ürünü olup olmadığı hususunun tespit edilemeyeceği yönünde rapor oluşturulduğunu, rapora yönelik itirazın dikkate alınmadığını, ceza mahkemesi dosyasında müvekkilinin imzalarının bulunduğunu, bu imzalarla yeniden rapor alınması gerektiğini, imza incelemesi konusunda son mercinin Adli Tıp Kurumu olmadığını, çek karnesinin alınmasına ilişkin talep ve teslim makbuzlarındaki imzaların müvekkile ait olup olmadığının belirli olmadığını, talimatlar üzerinde de davacı müvekkilin aranarak teyit alındığı ibaresi bulunduğunun kabul edilmesinin yerinde olmadığını, zira bu kaydın her zaman sonradan eklenebilecek nitelikte olduğunu, müvekkilinin davalı … tarafından yapılan işlemleri öğrendikten sonra davalıya hiç bir surette bankada işlem yaptırmadığını, kendisini zarara uğratan bir kişi ile çalışmaya devem edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin şikayeti üzerine davalı çalışan hakkında ceza davası açıldığını, davanın sadece bankaya karşı açılmadığını, raporda diğer davalının tam kusurlu olduğunun belirtilmesine karşın mahkemece bir değerlendirme yapılmamasının yerinde olmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı tarafından ticari işletmesine tam yetkili olarak atanan davalı …’ın davacının imzasını taklit etmek suretiyle davalı bankadan aldığı çekleri keşide ederek ve davacı hesabından sahte talimatlarla para çekme suretiyle davacının uğradığı zararın kusuru bulunduğu ileri sürülen banka ile eski çalışandan tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince dava konusu çeklerin ve çekilen paraların davacının ticaretinde kullanılıp kullanılmadığının tespiti için ticari defterler ve belgeler üzerinde inceleme yapılması gerektiği, verilen kesin süre içeresinde davacının bilirkişi ücretini yatırmadığı ve ticari defterlerini sunmayacağını beyan etmesi nedeniyle zararın kapsamının belirlenemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili süresinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava dilekçesi içeriğine göre, davacı taraf ticari işletmesinin yönetimiyle ilgili olarak davalı …’ı ticari temsilci olarak belirlemiştir. Dava dilekçesindeki market işletmesinin tamamen davalıya bırakıldığı davacının eskiden olduğu gibi pazarlama faaliyetlerine motorlu araçla devam ettiğine ilişkin beyandan bunun anlaşılması gerekir.TTK’nın 547.maddesi gereğince ticari temsilci, işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça yada örtülü olarak yetki verdiği kişidir. Maddenin ikinci fıkrasında ise işletme sahibinin, ticari temsilcilik yetkisi verdiğini ticaret siciline tescil ettirmekle yükümlü olduğu; ancak ticari işletme sahibinin ticari temsilcinin fiillerinden sorumluluğunun tescilin yapılmasına bağlı olmadığı düzenlemiştir. TTK’nın 548.maddesi gereğince ticari temsilci, iyi niyetli üçüncü kişilere karşı işletme sahibi adına kambiyo taahhüdünde bulunmaya ve onun adına işletmenin amacına giren her türlü işlemleri yapmaya yetkili sayılır. Ticari temsilci, açıkça yetkili kılınmadıkça taşınmazları devredemez veya bir hak ile sınırlandıramaz.Belirtilen yasal düzenlemeler ve davacı açıklamalarına göre davalı gerçek kişinin davacının ticari temsilcisi olduğu kabul edilmelidir. Davalı banka vekili, çeklerin davacı talimatıyla bankadan alınarak kullanıldığını, yine hesaplarda yapılan işlemlerin davacının talimatları doğrultusunda yapıldığını, davacının bizzat hesabından işlem yaparak para çektiği ve çek keşide etmesi nedeniyle yapılan işlemlerden haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ve davalının eylemlerinin davacı tarafından benimsendiğini beyan etmiştir.Davacı taraf 08.07.2009 tarihinde ıslahla dava değerini 86.563,00 TL ye yükseltmiştir. Mahkemece çek teslim bordrosundaki imzanın davacıya ait olup olmadığının belirlenmesi amacıyla imza incelemesi yapılmış, 11.06.2015 tarihli adli tıp kurumu raporunda grafolojik incelemeler sonucu davacıya ait imzanın ileri derecede polimorfizm göstermesi nedeniyle çekteki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığının belirlenemediği anlaşılmıştır.18.08.2016 tarihli raporda, çekler ve teslim bordrosu üzerinde yapılan inceleme sonucu imzaların davacının eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği belirtilmiştir. Az yukarıda yapılan inceleme ve değerlendirmeye göre davacının ticari temsilcisi olduğu anlaşılan davalı … tarafından yapılan işlemlerin ticari işletme için yapılıp yapılmadığının hususunun belirlenmesi için banka kayıtları ile gerektiği takdirde davacının ticari defterleri üzerinde inceleme yapılması konusunda 10.02.2017 tarihinde bilirkişi incelemesi yapılması için ara karar oluşturulmuş, finans uzmanı bilirkişi tarafından ibraz edilen raporda davacının ticari defterlerinin ibraz edilmemesi nedeniyle incelenmediği belirtilerek bankaya kusuru izafe edilemeyeceği bu nedenle bankanın sorumlu olmadığı, sorumluluğun kabul edilmesi halinde bankanın sorumluluğunun % 20 olduğu belirtilmiştir. Taraf vekillerince rapora itiraz edilmiştir. Mahkemece sonraki oturumda çeklerin davacı kayıtlarında bulunup bulunmadığı, çeklerin keşidesinden önce davacının, davalı bankaya talimat yoluyla işlem yaptırıp yaptırmadığı, yaptırmış ise kim tarafından yaptırıldığı, bu konuda teamül oluşturacak bir durum olup olmadığı belirlenmesi için davacının defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilerek, delil avansının belirlenen kesin sürede yatırılması istenmiştir.Davacı tarafça belirtilen avansın yatırılmadığı, davacının elinde incelemeye esas hiçbir belge bulunmaması nedeniyle mevcut şekliyle karar verilmesi talep edilmiştir. HMK’nın 190.maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Davacı, dava dilekçesi ile 2005 yılında ticari temsilci olarak belirlediği …’a ticari işletmeyi teslim ederek önceki gibi kamyon üzerinde zeytin pazarlama işini yaptığını, ticari işletmenin tamamen devir edildiği, temsilci tarafından 2007 yılında bir kısım çekler keşide edilerek davacının zarara uğratıldığı, 2006 yılının Ağustos-Eylül aylarında sahte imzalı talimatlarla davacının hesaplarından para çekilerek davacının zarara uğratıldığı ileri sürülmüştür. Davalı gerçek kişinin dairemizce nitelenen görevi ve işlemin yıllara yaygın şekilde yapılması ile davalı bankanın savunmasının dikkate alındığında, yapılan işlemlerin davacının ticari işletmesi kapsamında yapılıp yapılmadığının değerlendirilerek zararın varlığının belirlenmesi gerekir. Keşide edilen çeklerin ve tahsil edilen paraların ticari işletme amacı doğrultusunda kullanılması hususunda esasen davacının hiçbir zararı oluşmayacaktır. Bu durumda hangi çeklerin veya bankadan tahsil edilen hangi paranın işletme amaçları doğrultusunda kullanılmadığının davacı tarafından kanıtlanması gerekir. Çünkü işlemi yapan, davacının ticari temsilcisidir. Belirtilen şekilde ispatın sağlanabilmesi için davacının ticari defter ve belgelerinin incelenmesi zorunlu olduğu gibi, davalı bankanın benzer şekilde işlemlere icazet verildiği ve dava dilekçesinde ileri sürülen işlemlerden sonra bizzat davacı tarafından hesaptan para çekilmek ve yatırılmak suretiyle işlemden haberdar olunduğu savunmasınında değerlendirilmesi gerekir. Bu tür tespitlerin yapılabilmesi için bilirkişi incelemesi zorunlu olup, incelemenin ticari defterler üzerinde yapılması gerekir. Yapılan işlemlerin ticari işletmenin amacı doğrultusunda yapıldığı tespit edildiğinde yukarıda anlatıldığı şekilde davacı zararı oluşmaz. Bu işlemlerin işletmenin amacı dışında yapıldığı davacı kayıtları ile belirlenmesi halinde ise bu işlemlerin hangi işlemler olduğu ve zamana yaygın şekilde yapılan işlemler konusunda davacı ve davalı bankanın bir kusurunun bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir. Zararın belirlenmediği bir aşamada, mahkemece kusur yönünden bir değerlendirme yapılması mümkün değildir. Belirlenmeyen zarardan, güven ve itibar kurumu olan bankanın, bankacılık mevzuatı yönünden sorumlu tutulması kabul edilemez. Diğer yandan, davalı gerçek kişinin ticari temsilci eliyle yaptığı işlemlerin işletme amacı doğrultusunda yapılıp yapılmadığının da davacı kayıtlarında yapılacak incelemelerle belirleneceğinden her iki davalının ispat edilmeyen zarardan sorumlu tutulmamalarına ilişkin mahkeme gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu durumda davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde olmadığından istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Alınması gereken 54,40 TL nispi istinaf karar harcından başvuru sırasında yatırılan 35,90 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL’nin davacıdan tahsiline.4-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 03.12.2020 tarihinde oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.