Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/593 E. 2020/881 K. 10.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/593
KARAR NO: 2020/881
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2018
NUMARASI: 2018/104 E. – 2018/1145 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari satım ilişkisinde müvekkilince düzenlenen 22.01.2014 tarih … nolu ve 7.552,00 TL bedelli fatura ile 17.02.2014 tarih … nolu 10.915,00 TL bedelli iki adet faturanın tebliğine rağmen sipariş aşamasında kararlaştırılan 75 günlük vadede borcun ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu, malın teslimine ilişkin irsaliyeli faturaların dosyada bulunduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, takip ve davanın dayanağı olarak belirtilen faturalar ile faturalara konu emtianın müvekkiline teslim edilmediğini, müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığının sunulacak belgeler, taraflara ait ticari defterler ve kayıtlar üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile belirleneceğini, alacak ile ilgili olarak müvekkilinin temerrüde düşürülmediğinden takip öncesi döneme ilişkin işlemiş faiz talebinin dayanaksız olduğunu, davacı yanca mutbu şekilde bastırılan sipariş formu ve/veya faturalarda, sipariş bedellerinin belirli bir sürede ödenmesine ilişkin kayıt yer almasının, taraflar arasında bu konuda sözleşme yapıldığı ve ödeme günü tayin edildiği şeklinde yorumlanamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir. Davanın açıldığı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesince dosya yetki ilk itirazının kabulü ile Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; “…Somut olayımızda, dava itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerinden ibaret olup, tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, icra dosyası, yetkisiz mahkeme tarafından, davacı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan inceleme neticesinde alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına binaen; taraflar arasında ticari ilişkinin olduğu, davaya konu mallar için davalı ile davacı arasında sipariş formu düzenlendiği, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/790 esas sayılı dosyasından davalıya defter incelemesi için tebligat çıkarıldığı tebligatın 28/11/2016 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davaya konu yıllara ait ticari defterlerin sunulmadığı, davacı … Ltd.Şti.nin 2014 yılı Ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olduğu, HMK 222. Maddesine göre sahibi lehine delil teşkil ettiği, davalı tarafın dava konusu fatura ve malları almadığının isbatının ancak defter ve belgelerin incelemesi ile tespit edilebileceği, bu hususta davalı tarafından defter ve belgelerini ibraz etmediği için dava konusu faturaları defterlerine işlediği tespit edilemediği, HMK 191. maddesine göre değerlendirme yapıldığında, ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı hakkında delil sunabilir. Karşı ispat faaliyeti için delil sunan taraf, ispat yükünü üzerine almış sayılamayacağı, davalının davaya konu yıllara ait ticari defterlerini sunmadığı, itibar edilen bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere davacı ticari defterleri üzerinde yaptırılan inceleme sonucunda davacının davalıdan 18.385,25 TL alacaklığı olduğu, alacağın faturaya dayalı ve belirlenebilir nitelikte olduğu anlaşılmakla %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi uygun görülmüş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. “gerekçesiyle, davanın kabulü ile 18.385,25 TL asıl alacak ve 1.642,78 TL faiz bakımından Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki itirazın iptaline, takibin devamına, toplam alacak miktarı (18.385,25TL + 1642,78 TL= 20.028,03 TL) bakımından %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece ispat yükünün takdirinde hataya düşüldüğünü, davacının faturaya dayalı alacak talebinde bulunmasına rağmen faturaların tebliğ edilmediğini, fatura içeriği emtianın teslim edilmediğini, temerrüde esas alınan ve davacı tarafından matbu olarak düzenlenen sipariş formundan müvekkilinin haberdar olmadığını, emtianın usulüne uygun teslim edildiğinin sevk irsaliyesi ile teslimi gerektiğini, sipariş verilmesi veya formunun düzenlenmesinin başlı başına davacının edimlerini yerine getirdiğinin kanıtı olmadığını, müvekkilinin savunmasının aksine hiç bir delil bulunamamasına rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesi nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, takip öncesi davalının temerrüde düşürülmemesine ve tarafların mutabakatı ile belirlenen kesin bir vade bulunmamasına rağmen takip öncesi işlemiş faize hükmedilmesinin yerinde olmadığını, icra inkar tazminatının da asıl alacak yerine faiz dahil tüm alacak üzerinden hesaplanmasının hatalı olduğunu beyan ederek, istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satımdan kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı yan, dava ile 22.01.2014 tarihli 7.552.00 TL bedelli fatura ile 17.02/2014 tarihli 10.915,00 TL bedelli iki adet fatura içeriği emtianın davalıya teslim edildiğini, sipariş formu ile belirlenen 75 günlük vadede borcun ödenmemesi nedeniyle temerrüdün oluştuğunu ileri sürerek asıl alacak ile temerrüt ve takip tarihi arasındaki işlemiş faizin tahsili amacıyla Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Dava dilekçesi ekinde sunulan iki adet irsaliyeli faturada teslim alan imzası bulunmadığı, 22.01.2014 tarihli faturada sadece teslim eden imzasının bulunduğu, değer faturada ise teslim eden veya teslim alana atfen atılmış bir imza bulunmadığı anlaşılmıştır.Bunun yanı sıra satım faturalarının da davalı yana tebliğ veya teslim edildiğine ilişkin herhangi bir kanıt dosyada bulunmamaktadır. Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı … Ltd. Şti. tarafından davalı/borçlu aleyhine 11.11.2014 tarihinde 20.028.03 TL’nin tahsili amacıyla takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 24.11.2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 24.11.2014 tarihinde süresinde ödeme emrine itiraz etmesiyle takibin durduğu, itiraz ve davanın süresinde olduğu görülmüştür. Mahkemece tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi karar verilmiş, davalı yanın ticari defter ve belgelerini ibraz etmemesi nedeniyle mali müşavir bilirkişi davacı yanın defterlerini inceleyerek raporunu sunmuştur. Bilirkişi raporunda özetle, davacı defterlerinin usulüne uygun düzenlenerek süresinde tasdik edildiğini, faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğunu, davalının fatura içeriğine itiraz ettiğine ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığını, takip tarihi itibariyle davacının 18.385,25 TL alacaklı olduğunu, fatura konusu emtianın teslim alınmadığının ancak davalı defterlerinin incelenmesi ile ortaya çıkarılabileceğini bildirmiştir. HMK’nun 187. maddesi gereğince, ispatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. 190. Maddede ise ispat yükü düzenlenmiş olup; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. ” düzenlemesi bulunmaktadır. Satım sözleşmesinde, satım konusu emtianın usulüne uygun şekilde alıcıya teslim edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacı/satıcıya aittir. Satıcı bu yükümlülüğünü yerine getirdiğini usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır. Bu kapsamda, malın alıcıya teslimine ilişkin sevk irsaliyesi sunulmuş ise de sunulan sevk irsaliyelerinde alıcı imzası bulunmamaktadır. Diğer yandan takip ve dava konusu iki adet faturanın davalıya tebliğine ilişkin herhangi bir kanıt sunulmamış, davalı yan da fatura ve emtia teslimini inkar etmiştir. Emtia teslimine ilişkin herhangi bir kanıt sunulmadığı gibi davacı yan yemin deliline de başvurmamıştır. Bu durumda, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi yerinde değildir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu 18/12/2018, 2018/104 Esas -2018/1145 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;1-Davanın reddine, 2-Alınması gerekli 54,40 TL harcın, peşin yatırılan 313.98 TL’den mahsup edilerek artan 259,98 TL harcın davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca belirlenen 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 6-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a- Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 121.30 TL’nin Hazineye gelir kaydına, b-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan peşin istinaf harcının talep halinde davalıya iadesine, c-Davalı tarafından istinaf aşamasında harcanan 121.30 TL başvuru harcı gideri, 42,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere, toplam 153,30 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 10/09/2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1a. maddesi uyarınca istinafa konu tutar itibariyle karar kesindir.