Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/592
KARAR NO : 2021/67
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 11/12/2018
NUMARASI: 2016/1294 Esas – 2018/1211 Karar
DAVA: Şirketten Çıkma ve Çıkma Payının Tahsili
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilenhükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 5.000,00 TL kaydi sermaye ile davalı şirketin %10 hissedarı olduğunu, pay bedelinin ödenmesi karşılığında şirketten ayrılmak istediğini, davalı şirket ile organik bağı olan …. Ltd. Şti.’nde 2015 – 01/07/2016 arasında çalışırken işten çıkarıldığını, fakat SGK’ya durumun “istifa etti” şeklinde bildirildiğini, davalı şirket ile organik bağı bulunan … A.Ş.’de %10 hissesi varken devredilen hissenin bedeli verilmeden 19/07/2016 tarihinde alınan kararla şirketten çıkarıldığını, bu şekilde bedeli alınmamış hisse devrinin tamamlatıldığını, şirketin kâr eden bir şirket olmasına rağmen kâr payı dağıtılmadığını, kendisine bilgi verilmediğini, şirket araçlarının yöneticilerin şahsi işlerinde kullanıldığını, bu nedenlerle kendisi ile şirketin yöneticileri arasında gittikçe bir husumet oluşup bu husumetin zaman içinde arttığını belirterek, şirketten haklı nedenle çıkmasına ve şirketteki hissesinin rayiç değerinin de tespit edilerek kendisine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davayı kabul etmediklerini, davacının şirketten ayrılması için haklı herhangi bir sebebin söz konusu olmadığını, kendilerince davacıya gönderilen ihtarda da davacının şirketten çıkması konusunda şirketin bir iradesinin bildirilmediğini, tam tersine o ihtarda uzlaşmaya davet bulunduğunu, ancak davacının haksız bir itham ile bu ihtarı “şirkette ortaklıktan çıkmamı istiyor” şeklinde kullanmaya çalıştığını, davacının şirkete gelmediğini, toplantılara katılmadığını, dava dilekçesinde sözü geçen şirketlerle davalı şirket arasında gerçekten bir organik bağının bulunduğunu, ancak o şirketlerde de hissesi bulunan o şirketlerden birinde davacının hissesini devrettiğini, diğerinden ise istifa ettiğini, organik bağı bulunan diğer şirkette gerçekten davacının işçi olarak çalıştığını, ancak işe gelmediğine dair tutanakların da bulunduğunu, zaten bu nedenle davacının şirketten istifa ederek ayrıldığını, öte yandan davacının şirketten bilgi almak isteseydi şirkete başvurabileceğini, TTK’nın 614. maddesi gereğince mahkemeye başvurabileceğini ve bu yolla şirket kayıtları hakkında bilgi alabileceğini fakat bu yolda hiç bir başvurusunun bulunmadığını, şirket imkanlarının da yöneticiler tarafından iddia edildiği şekilde kullanılmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 11/12/2018 tarihli, 2016/1294 Esas – 2018/1211 Karar sayılı kararında; “…Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda da, davacımızın davalı şirketle organik bağı olduğu kabul edilen …. Ltd. Şti’nden 01/09/2016’da ayrıldığı, ayrılma nedeninin kayıtlara istifa olarak geçtiği; istifada davacının imzası bulunduğu, iptali içinde herhangi bir dava açılmadığı dolayısıyla bu sebebin ortaklıktan çıkma sebebi olarak ileriye sürülemeyeceği; keza davacının hissesinin devredildiği, organik bağı ile davalı şirkete bağlı …. AŞ’nin defter ve belgelerinde de davacının %10 hisseyi değeri karşılığında devrettiği, resmi kayıtlara bu şekilde geçtiği, buna rağmen bedelini alamamışsa devrettiği ortağa karşı alacak davası açabileceği; keza davacının şirket işleyişi hakkında kendisine bilgi verilmediğine dair nedeninde tek başına ortaklıktan çıkma nedeni olamayacağı; bilgi isteme yönünden şirkete çektiği bir ihtarın bulunmadığı ya da mahkemeye şirket kayıtlarını inceleme ya da inceletmek için herhangi bir başvurusunun olmadığı, yine kar payı dağıtılmadığına ilişkin sebebinde bir çıkma nedeni olamayacağı; davacının davalı şirket yönünden kar payı dağıtmama hali ‘direngenlik’ seviyesinde ise, mahkemeden kar payı alacağı talep etmesinin mümkün olduğu nazara alınarak; hazırlanan bilirkişi raporuda gerekçeleri ile birlikte kabule şayan bulunarak davacının şirket kayıt ve defterleri ile de ‘haklı çıkma sebebi’ni ispatlayamadığı… ” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle:İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararı somut vakıalarla bağdaşmadığından, deliller değerlendirilmediğinden ve taraflar arası husumet gözetilmediğinden hukuka aykırı olduğunu, kararda gerekçe bulunmadığını, ancak ilk derece mahkemesinin gerekçesinin aksine gerçekte ve dosya kapsamında bir istifa dilekçesi ile müvekkilinin imzasını taşıyan hiçbir belge bulunmadığını, ayrıca dosyaya bildirilmiş olmasına rağmen davacı ve organik bağı olan şirketler aleyhinde İstanbul Anadolu 23. İş Mahkemesinin 2017/169 E. sayılı dosyası ile hizmet sözleşmesinin haksız feshi sebebiyle dava ikame edildiğini, mahkemenin gerçekte ve dosya kapsamında bulunmayan delillerle hüküm tesis ettiğini, Müvekkilinin, davalı şirketle bağı olan … Tic. Ltd. Şti. bünyesinde işten çıkarılana kadar çalıştığını, feshin nedenini istifa olarak dile getirerek fesih hususunda kendisi ile çeliştiğini, davalı ve dava dışı şirketin iş sözleşmesini sona erdirme nedenine bağlı kalmadığından davalının istifa bildirimine itibar edilmesinin mümkün olmadığını, nitekim Yargıtay HGK’nun E. 2013/9-1075 K. 2014/923 T.19.11.2014 kararı ile fesih bildiriminde bulunan taraf ileri sürdüğü sözleşmeyi sona erdirme nedeniyle bağlı olup, fesih nedenini sonradan değiştirmesinin mümkün olmadığını, Davalı tarafın huzurdaki dava ikame edilmeden, müvekkiline göndermiş olduğu, davalının ortaklıktan çıkma iradesini içerir 02.11.2016 tarihli e-postanın ilk derece mahkemesince ve 09.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda hukuka aykırı olarak değerlendirmeye tabi tutulmadığını, Hükme esas alman 09.11.2018 tarihli raporda, davalı şirket bünyesinde kâr payı dağıtılmadığı ve kâr payı dağıtımına engel söz konusu bir durum olmadığının tespit edildiğini, müvekkilin kâr payı dağıtılmaması dışında, şirketin ortağı olmak ile hedeflediği gelir elde etmek amacından uzaklaşmasına sebep olacak hususları ispatlayamadığını beyan ettiğini, ancak kâr payının dağıtılmaması ve müvekkilinin kâr payından mahrum kalması dahi tek başına müvekkilinin şirketin ortağı olmakla hedeflediği gelir elde etmek amacından uzaklaştırıldığının kanıtı olduğunu, İlk derece mahkemesinin, davalı tanıklarının savunmayı teyit ettiğine değindiğini, ancak davalı savunması ve tanık beyanları incelendiğinde davanın esasına ilişkin olmadığını, davalının cevap dilekçelerinde ortaklıktan çıkma hususundan ziyade asılsız ithamlarla iddialarda bulunduğunu, davalı tanıkların beyanlarından anlaşılacağı üzere kâr payı dağıtımı ve sermaye borcu ödemesine ilişkin bilgilerinin olmadığının açıkça anlaşıldığını, tanıkların anlatımları, duyum ve söylem üzerine olup, görgüye dayanmadığını, tanıkların davalı … ile bağlantılı olduğunu, Davalı şirketin ortağı … eşi olan, davalı şirketin eski ortağı ve aynı zamanda dava dışı şirketlerin ortağı olan … ve davalının önceki yıllarda icralık olmasından dolayı, davalı şirketin nakdi işlemlerinin müvekkili üzerinden yürütüldüğünü, Davalı tarafın, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Genel Soruşturma Bürosu 2018/75418 Soruşturma sayılı dosyasıyla müvekkili hakkında mesnetsiz şikâyette bulunduğunu, müvekkili hakkındaki şikâyetin 27.09.2018 tarihinde kolluktaki ifadesinde öğrenebildiklerini, nihayetinde, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı 2018/128537 Karar numarası ile müvekkili hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdiğini, dosyada mübrez İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı 2018/75418 Soruşturma, 2018/128537 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının, davalının iddialarının asılsız olduğunun kanıtı olup, aynı zamanda taraflar arasındaki husumetin boyutunu gösterir nitelikte olduğunu, bu sebeple de müvekkilinin ortaklıktan çıkma hususundaki haklı nedenlerinin varlığını ispatladığını, Davalının, müvekkilinin ortaklıktan ayrılması talepli müvekkiline gönderdiği, dosyada mübrez ilk derece mahkemesince incelmeye tabi tutulmayan 02.11.2016 tarihli e-postadan anlaşılacağı üzere, davalı tarafın da müvekkilinin ortalıktan çıkmasını talep ettiğini, müvekkilinin davalı şirket bünyesinden dışlanmış olup ortaklıktan ayrılmasının açıkça istendiğini, bu sebeple taraflar arasında müvekkilinin ortaklıktan çıkması konusunda bir husumet bulunmadığını, davalının müvekkilinin ortaklıktan ayrılması talepli müvekkiline gönderdiği 02.11.2016 tarihli e-postası ve davalının Kartal … Noterliğinin 15.11. 2016 tarihli, … yevmiye nolu cevabı ihtarnamesinden anlaşılacağı üzere, davalının, müvekkilinin şirket ortaklığından çıkmasını amaçladığını, İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 638/2. maddesi uyarınca, haklı nedenlerle davalı şirket ortaklığından çıkma ve çıkma bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava haklı nedenle şirket ortaklığından çıkma istemine ilişkin olup, davacının davalı şirket ile organik bağı olduğu ileri sürelen ve üçüncü kişi durumunda olan şirketteki iş akdinin istifa ya da işten haksız çıkarılma nedenleri ile sona ermesinin eldeki davanın sonucunu doğrudan etkileyecek delil niteliği taşımadığı da gözetildiğinde, davacı vekilinin mahkemenin kabulünün aksine davacının davalı şirket ile organik bağı olan dava dışı …. Ltd. Şti.’nden istifa nedeni ile ayrılmayıp işten çıkarıldığı, bu konuda iş mahkemesinde görülmekte olan dava bulunduğu yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Davacı, eldeki davada ortaklıktan haklı nedenle çıkmaya izin verilmesi için haklı nedenlerini ispatla yükümlüdür. Davadan önce davalı şirket tarafından gönderilen e-posta ile bedelsiz olarak şirketten çıkmasının talep edildiği ve gönderilen ihtarda bildirilen ayrılma akçesi tutarı yönünde ihtilafın çıktığını ileri sürmüştür. Davacının da kabulünde olduğu üzere, davalı yanca gönderilen e-postada davacının devir bedeli olmaksızın hissesini devretmesi istenilmekle, davacının da çıkma payı alacağı ile şirket ortaklığından çıkarılmasına izin verilmesini talep ettiği gözetildiğinde, davalı e-posta yazışması kapsamında çıkmanın benimsendiği gerekçesiyle mahkemece hüküm kurulması gerektiği yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir. Bu e-posta, davacının haklı sebeplerini ispat yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Davacı, davalı tarafından kâr payı dağıtılmadığını, ayrıca ortak olarak kendisine bilgi verilmemesinin haklı neden kabulü gerektiğini ileri sürmüştür. Bilirkişi raporları ile de tespit edildiği üzere, davalı şirketin 2014-2015 yıllarına ilişkin kâr dağıtımı yapmadığı anlaşılmış ise de mahkeme gerekçesinde de işaret edildiği üzere, şirket ortağının kâr payı dağıtılmamasına ilişkin genel kurul kararlarına karşı davalı şirket aleyhine yasal yollara müracaat hakkı bulunduğu, yine bilgi verilmesi için de şartları var ise yasal yollara müracaat hakkı bulunduğu da dikkate alındığında, davacının haklı nedenle şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesi için salt bu nedenlerin yerinde olmadığı anlaşılmakla, aksi yöndeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Tanık takdiri delil olup, mahkemece tanık beyanları dışında diğer deliller de dikkate alınıp, gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin taraflı olduğun ileri sürdüğü tanık beyanları esas alınarak hüküm kurulduğu yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Şirket ve ortakları ile arasındaki savcılık soruşturmaları bulunduğunu ileri sürerek istinaf nedeni yapılmışsa da dava ve şikayet hakkının anayasal bir hak olduğu, ileri sürülen iddiaların içeriği gözetildiğinde, taraflar arasında bu yönde var olduğu ileri sürelen husumetin çıkma davasının haklı nedenini ispat açısından yeterli olmadığı kanaatine varıldığından, davacı vekilinin bu konuya ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,5-Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 21/01/2021 tarihinde oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.