Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/588 E. 2021/648 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/588
KARAR NO: 2021/648
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 07/12/2017
NUMARASI: 2013/667 Esas – 2017/1167 Karar
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 4. ATM’NİN 2011/519 ESAS SAYILI DOSYASI
BİRLEŞEN İSTANBUL 5. ATM’NİN 2010/393 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA: Menfi Tespit ve İstirdat
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen davaların yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle asıl davada dava konusu sekiz adet çekten ötürü davacının davalı … Ltd. Şti.’ne borçlu olmadığının tespitine, davalı … Şti. yönünden 24.11. 2009 tarihli … nolu ve 30.11.2009 tarihli … nolu ve her biri 51.000,00 TL tutarlı çekler dışında kalan diğer dava konusu çekler yönünden davalı … şirketleri yönünden davanın kabulüne, bu iki çek yönünden davalı … Şti. yönünden davanın reddine; birleşen Bakırköy 4. ATM 2011/519 E sayılı ve Birleşen Kadıköy 5. ATM 2010/393 E sayılı dosyalarda davanın reddine karar verilmiş olup bu karara karşı, asıl davada davalı … … Şirketi vekili, birleşen davaların davacısı … Şirketi vekili tarafından istinaf, asıl ve birleşen Kadıköy 5. Ticaret 2010/393 Esas sayılı dosyasında davalı … ( … ) … Şirketi vekili tarafından katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
ASIL DAVADA; Davacı dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılardan … Ltd. Şti. arasında ticari ilişki bulunduğunu; 01/08/2009 tarihli sözleşme ile sözleşmede belirlenen malların 01/09/2009 tarihine kadar davalının temin ve teslimi taahhüt ettiğini; müvekkilinin ise bir kısmı kendisi tarafından keşide edilen bir kısmı ise müşteri çeki olan 8 adet ve toplamı 363.552,36 TL olan çeki davalı şirkete verdiğini davalı şirketin malları teslim edemediğini, bir süre şirket sahibi …’ın müvekkilini oyaladığını, nihayet bir müddet sonra artık malları teslim edemeyeceğini, zira piyasadan mal temin edemediğini, çekleri ise davalı … Şirketlerine kırdırdığını beyan ettiğini, çeklerin mal bedeli olarak verilmesi nedeniyle karşılıksız kaldıklarını, kendilerinin her an icra tehditi altında olduklarını, Factoring Şirketleri yönünden durumun ”alacağın temliki” hükmünde bulunduğunu, bu nedenle bedelsizlik defini onlara karşıda ileriye sürebileceğini, Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/111 D.İş sayılı dosyasında çeklerin tahsili ve icraya konmaması için ihtiyati tedbir kararı aldıklarını, süresi içinde bu davayı açtıklarını belirterek; dava konusu olan 8 adet çekten dolayı davalılara borçlu olmadıklarının tesbitine, çeklerin hükümsüzlüğüne ve istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılardan … Ltd. Şti. davaya cevap vermemiştir. Davalı … A.Ş. vekili savunmasında özetle; müvekkilinin Factoring işi yaptığını, davalı …Ltd. Şti. ile genel kredi sözleşmesi imzaladığını, çekleri bu şirketten aldıklarını, çekleri alırken çekin alacak nedeninin dayanağı olan mal alım satımına ilişkin sözleşme ve faturayı da alarak işlemi gerçekleştirdiklerini, bu yönüyle müvekkilinin factoring şirketlerinin kuruluş ve çalışma esaslarının belirlendiği mevzuata uygun olarak işlem yaptığını, çekleri ciro yoluyla kendisine veren davalı …’den alacağın konusuna dair mal ve hizmete ilişkin evrakın alındığını, alacağın kaynağını tespit eden ve genel ilişkiyi gösteren faturaya rağmen, çeki keşide eden davacı şirketin de arandığını ve teyidin alındığını, müvekkilinin üçüncü kişi konumunda olduğunu, TTK’nın 599. maddesi gereğince davacının ilk cirantaya karşı sürebileceği defileri iyi niyetli üçüncü kişi konumunda bulunan müvekkiline ileriye süremeyeceği belirterek, müvekkil yönünden davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … A.Ş. vekili savunmasında özetle; yetki itirazında bulunarak müvekkilinin ikametgahı mahkemesinin yetkili olduğunu, davanın yetki yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, davada zorunlu dava arkadaşlığının da bulunmadığını, kaldı ki müvekkilinin bir factoring firması olarak mevzuata uygun hareket ettiğini, davalı …Ltd. Şti.’nden ciro yoluyla aldığı çekle ilgili olarak temlik alınan alacağı tespit eden faturalar ve bu faturaların karşılığı olan çekin temlik alındığını, temlik alınan alacağın faturaya veya mal/ hizmet satışından doğduğunu tevsik eden belgeye bağlanması koşuluna riayet ettiklerini, bu nedenle müvekkilinin iyi niyetli üçüncü kişi konumunda bulunduğunu, davacı ile davalı … arasındaki diğer ilişkilerin müvekkilince bilinmesinin mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili savunmasında özetle; müvekkilinin 2 adet çekin davalı … Ltd. Şti.’nden ciro yoluyla aldığını, haklı hamil konumunda olduklarını, mevzuata uygun olarak gerekli tüm faturaları görmek suretiyle çekleri edindiklerini; müvekkilinin iyi niyetli üçüncü şahıs konumunda olduğunu, davacı tarafın … ile arasında olan defileri kendilerine karşı ileriye süremeyeceklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 4. ATM’NİN 2011/519 ESAS SAYILI DOSYASINDA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; , Davalı … Ltd. Şti.’ne toplam dört adet çek verdiğini, çekleri alan davalı şirketin bir süre sonra davacıyı arayarak aldığı çekleri ticari ilişki içinde bulunduğu … Ltd. Şti.’ ne verdiğini, fakat … Şti’nin yükümlülüklerini yerine getirmeyerek bedelsiz kalan çekleri çeşitli factoring şirketlerine devrettiğini ve bunun üzerine …Şti.’ne ve factoring şirketlerine karşı ihtiyati tedbir kararı aldığını belirterek çeklerin kendisine ödenmesini talep ettiğini, davacı ile davalı arasında 16.09.2009 tarihli bir protokol imzalandığını, müvekkilinin protokole uygun olarak 15.09.2009 keşide tarihli 60.500 TL bedelli çeki banka havalesi yoluyla 16.09.2009 tarihinde … Ltd. Şti.’nc ödediğini, … A.Ş.’nin davacı … A.Ş. Aleyhine bu çekle ilgili 01.10.2009 tarihinde kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlattığını (Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası) ve müvekili … A.Ş.’nin … Bankası İkitelli Şubesindeki hesaplarına haciz konulduğunu ve yine davacı şirkete ait içerisinde 15 ton et bulunan … ve … plaka sayılı ticari araçların haczedildiğini, bunun üzerine davalıdan protokol gereğince takip borcunu ödeyerek banka hesaplarına ve araçlarına konan hacizlerin kaldırılmasının talep edildiğini, ancak davalı şirketin … A.Ş. ile … Ltd. Şti. aleyhine açtığı menfi tespit davasının sonucunu beklemesini belirttiğini, müvekkili şirket araçlarının haczedilmesi nedeniyle yeni araç kiralamak zorunda kaldığını, 60.500 TL bedelli çekin karşılığının ibraz süresi içinde bankaya yatırdığını ancak … şirketinin çekin arkasının yazılmamasına ilişkin olarak aldığı ihtiyati tedbir kararı nedeniyle muhatap bankada hazır bulunmasına rağmen ödenmediğini bu nedenle … şirketi aleyhine menfi tespit davası açtığını ve takip konusu alacağın %15’i oranında teminat yatırarak ihtiyati tedbir kararı aldığını ve icra veznesine yatacak paranın akip alacaklısına ödenmemesi kararı alındığını, kesin teminat mektubu ve 15.100 TL’lik nakit parayı icra veznesine yatırarak hacizlerin kaldırılmasının sağladığını beyan ederek davacı şirketin bu icra takibi dolayısıyla toplam 112,634,04 TL ödeme yapmak zorunda kaldığını, açıklanan bu nedenlerle 112.634,04 TL maddi tazminat ile davalının sebep olduğu icra takibi dolayısıyla davacının çalıştığı bankaların ve hizmet alıp verdiği muhtelif firmalar nezdindeki itibarının sarsılmasına neden olduğunu ileri sürerek 10.000 TL manevi tazminatın işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili talep edimiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; , müvekkili şirketin adresinin Şanlıurfa olduğunu ve HUMK m. 9 gereğince davada yetkili mahkemenin davalının bulunduğu yer mahkemesi olduğunu belirterek yetki itirazında bulunmuş, davacının açtığı davada hukuki yararı bulunmadığını, bu davanın davacı tarafından açılan ve halen Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmekte olan dava ile çeliştiği, her iki dava arasında hukuki ve fiili bağ bulunduğunu, her iki davanın birleştirilmesini, birleştirilmesinin mümkün olmaması halinde Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/1020 E. Sayılı dosyasının bekletici sorun yapılması gerektiğini, davalının dava dilekçesinde belirttiği hiçbir giderin gerçekte sarfedilmediğini, sarfedilmiş olsa bile bu giderin kendilerinden talep edilemeyeceğini, davacının Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde açmış olduğu menfi tespit davasının kabul edilmesi ve Ankara 29. İcra Müdürlüğünün yapmış olduğu takibin iptal edilmesi halinde davacının yapmış olduğu tüm harcamaların haksız yere takip başlatan … A.Ş.’nin ödemesi gerektiğini, çek bedelinin icra dosyasına ödenmemesi, Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesinin karan ile icra dosyasına nakit olarak bloke edilmeyip teminat mektubu konulması nedeniyle gerçekte ödenmiş paranın bulunmadığını, bu nedenle söz konusu paranın faizinin davalıdan talep edilemeyeceğini, belirtilen nedenlerle açılmış olan bu dava ile Kadıköy 5. Asliye Ticarct Mahkemesinde görülmekte olan 2010/ 393 E. Sayılı dosyası ile Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2009/ 1020 E. Sayılı dosyası ile birleştirilmesini, dosyaların birleştirilmemesi halinde Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2009/ 1020 E. Sayılı dosyanın bekletici sorun yapılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 5. ATM’NİN 2010/393 ESAS SAYILI DOSYASINDA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle : müvekkilinin keşidecisi olduğu , … İkitelli Şubesinin … seri nolu 15.09.2009 keşide tarihli 60.500,00 TL bedelli çekin ticari faaliyetleri nedeniyle … Ltd Şti’ ye verdiğini, bu çekin daha sonra ciro yolu ile diğer davalı … Ltd Şti’ ye geçtiğini, iki firma arasındaki anlaşmazlık nedeniyle …Ltd. Şti’nin Gebze 1 Asliye Hukuk Mahkemesi ve ardından Kadıköy 1 Asliye Ticaret Mahkemesine müracaat ile bu çeki de kapsar biçimde ihtiyati tedbir kararı aldırdığını, çekin son olarak icra .dosyasında alacaklı görülen … Aş’ nin elinde olup, Ankara … İcra Müd. … sayılı dosyası ile takibe konu edildiğini, müvekkili şirketin çek karşılığını gününde bankada hazır ettiğini ancak tedbir kararı nedeniyle ödenemediğinden, müvekkilinin de takibe muhatap olduğunu belirterek, müvekkilinin davalılara borçlu bulunmadığının tespiti ile takip dosyasına yapılacak ödemenin dava sonuna kadar alacaklıya ödenmemesi yolunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, icra dosyasında konulan hacizlerin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı … Aş vekili cevap dilekçesinde özetle ; müvekkilinin faktoring sözleşmesi çerçevesinde diğer davalı … Ltd Şti nin , dava dışı …, … Ltd Şti den olan alacağı nedeniyle verilen çeki aldığını, ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesine rağmen çek karşılığının ödenmemesinden dolayı keşideci ile birlikte tüm müracaat borçlularına karşı 01.10.2009 tarihinde icra takibi başlattıklarını, müvekkili şirketin iyi niyetli olup kendilerine karşı ödemezlik definin ileri sürülemeyeceğini belirterek müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini ileri sürmüş, ayrıca 19.03.2010 günlü duruşmada açılan bu davanın Kadıköy 1 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/1020 E. sayılı dosyası ile birleştirilmesi talebinde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Söz konusu 8 adet çekin tamamı davacı şirket tarafından davalı … Şirketi’ne sözleşme gereğince ve satın alınan mal karşılığında verildiği hususu ihtilafsızdır. Mahkememizce, taraf delilleri toplanmış, davacı ve davalılar ile bu dosyada dava dışı, olup birleşen davada taraf bulunan … A.Ş ‘nin ticari defter ve kayıtları inceletilmiş, uzman bilirkişilerden bir rapor ve 2 adet ek rapor alınmış; tüm deliller değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmiştir. İncelenen ticari kayıtlardan, dosyaya sunulan 01/08/2009 tarihli sözleşme ile davacı …Ltd. Şti ile davalılardan … Tic. Ltd. Şti arasında ticari bir ilişkinin kurulduğu; davalı şirketin davacıya et mamulleri sattığı ve teslim ettiği taahhüt ettiği, teslimin sözleşmeden itibaren 1 ay içinde gerçekleşeceğinin düzenlendiği; davaya konu 8 adet çekin ise mal bedeli olarak sözleşme ile beraber davalıya verildiği; ancak davalı şirketin malları davacı tarafa teslim edemediği; çeklerin bu sebeple bedelsiz kaldığı kesin olarak tespit edilmiştir. Esasen bu konuda itirazda yoktur. Bu sebeple söz konusu 8 adet çekten dolayı davacının, davalı … Ltd. Şti’ne borçlu olmadığı belirlenmiş olup davanın bu davalı yönünden kabulüne karar verilmiştir. Davadaki asıl sorun, davacının söz konusu çeklerden dolayı akdi ilişkinin tarafı durumundaki davalı …’e borcunun bulunmaması halinde, söz konusu çeklerin factoring ilişkisi çerçevesinde ciro yoluyla devralmış olan davalı … şirketlerine karşı ‘bedelsizlik’ definin ileriye süremeyeceği ve dolayısıyla factoring şirketlerine karşı menfi tespit talebinde bulunup bulunamayacağı hususunda toplanmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki factoring şirketleri ile ilgili yapılan 6361 sayılı yasa 2012 yılında yürürlüğe girmiş olup; factoring şirketlerine araştırma yükümlülüğünü azaltan yasanın 9/3. maddesi olayımızda uygulanamayacaktır. Zira factoring sözlemeleri biraz sonra açıklanacağı üzere 2009 tarihlidir, bu nedenle B.K Kanun’un 167/1 deki alacağın temliki hükümleri uygulanacaktır. Bu tür davalarda, bedelsizlik iddiasının ( veya borçlu şirkete karşı sürülebilecek şahsi defilerin ) factoring şirketlerine karşı ileriye sürülebilmesi için; factoring şirketlerine kambiyo senetlerini ciro aldıkları şirketin, borçlu davalı olması; bir başka deyişle factoring şirketlerine aralarında factoring sözleşmesi yaptıkları şirketin borçlu şirket olması ( davamıza uyarlarsa … Ltd. Şti olması ) zorunludur. Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2012/1215 Esas 2012/14855 Karar sayılı hükmünde bu husus açıkça vurgulanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki; davaya konu olan çeklerde …’e geçmiş olan 24/11/2009 tarihli 392483 nolu ve 30/11/2009 tarihli … nolu ve her biri 51.000,00 TL ‘şer bedelli çeklerde keşideci dava dışı … şirketi olup, çekler davacımız namına yazılmış, çekleri alan davacımız bu çekleri diğer çekler gibi … Ltd. Şti’ne vermiş ancak …, söz konusu çekleri factoring şirketine vermemiş, dava dışı … A.Ş ‘ne vermiş, … A.Ş ‘ye vermiş, Harman şirketi de cirolayarak …’e vermiştir. Dolayısıyla, FACTORİNG SÖZLEŞMESİ … ile … şirketi arasında gerçekleşmiş olduğundan; davacımızın artık …’ e karşı olan ‘bedelsizlik’ def’ini …e ileriye süremeyecektir. Bunun tek istisnası, …’in yinede bu çekleri bedelsiz olduğunu bilerek ve kötü niyetli almış olmasıdır ki; bu hususta ispat edilememiştir. Bu nedenle söz konusu 2 çek için dava mahkememizce … yönünden ret edilmiştir. Ancak diğer 6 adet çekte, factoring sözleşmesi borçlu davalı … ile davalı … şirketleri arasında gerçekleşmiş olup; …’e devredilen, her ikisi de …’e ait ve keşidecisini … olduğu 40.000,00 TL bedelli … nolu ve 49.384,00 TL bedelli … nolu çekler … tarafından davacı şirkete verilmiş, davacı şirket tarafından … şirketine ciro edilmiş, … şirketi bu çekleri şirketinin sahibi olan …’ a ciro etmiş; …’da 30/07/2004 tarihli ve bedeli 214.384,00 TL olan ” alacak bildirim formu ile” çekleri …’e ciro etmiş ve vermiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere, … ile borçlu davalı … şirketi arasında factoring sözleşmesi kurulmuş olup; … borçlu davalının temsilcisi olduğundan akdi ilişkinin davalı …le kurulmuş gibi sayılacağı; dolayısıyla davacının, …’e karşı, … yönünden sahip olduğu şahsi def’ileri ileri sürmesi mümkün görülmüştür. Davalı …’e devredilen , keşidecisini … olduğu …’e ait 15/09/2009 tarihli … nolu 60.500,00 TL bedelli çekle keşidecei … tarafından davacımıza ciro edilmiş, davacımız tarafından davalı …’e verilmiş; … tarafından 11/08/2009 tarihli ‘alacak bildirim formu’ ile bu factoring şirketine verilmiştir. Bu husus davalı … şirketinin kayıtları ile sabit olup, dolayısıyla … ile … arasında factoring sözleşmesi kurulmuş bulunduğundan; davacının …’e karşıda …’ e ilişkin şahsi dökümleri ileriye sürmesi mümkün görülmüştür. Davalı …’e devredilen 5 çekten, yukarıda izah edilen ve davada reddedilen 2 çek dışında kalan keşidecesinin … olduğu …’e ait 24/09/2009 tarihli … nolu 59.668,36 TL bedelli çekle, keşidecilerinin davacı şirket olduğu …’a ait 14/09/2009 tarihli … nolu ve 27.500,00 TL bedelli çekle, 24/09/2009 tarihli … nolu ve 24.500,00 TL bedelli çeklerin davacımız şirket tarafından davalı …’e verildikten sonra; keşidecisinin davacımız olduğu her iki çek yönünden de davalı …’in ticari kayıtlarında bir alacak bilgi formu görülmüyorsa da 05/08/2009 tarihinde …’in …’e yazdığı ve kayıtlarda mevcut olan talimat kapsamına göre … ile … arasında bu iki çekin factoring sözleşmesine konu olduğu anlaşıldığından; yine 59.663,36 TL çekinde … tarafından ciro yoluyla …’e devredildiği sabit bulunduğundan; davalı borçlu … ile … arasında bir factoring sözleşmesinin kurulduğu dolayısıyla bu 3 çek yönünden davacımızın …’e karşı olan şahsi def’ileri …’e ileriye sürmesi mümkün görülmüştür. Bu çerçevede yapılan değerlendirmede; 6361 sayılı yasanın 9/3 maddesinin, yasa yürürlüğe girmeden gerçekleşen bu olayda; söz konusu bu 6 çekten dolayı, … ile arasında factoring sözleşmesi gerçekleşen davalı … şirketlerinin; o tarihteki mevzuat çerçevesinde bu çeklerin dayanağı olan faturaları, mal satım sözleşmelerini incelemesinin gerektiği; 30/09/1983 tarihli ve 90 nolu ödünç para verme işleri haklarında ki KHK ‘nin 3. Maddesinde ” factoring şirketi: mal ve hizmet satışlarında doğmuş ve doğacak alacakları temellük ederek tahsilini üstlenen bu alacaklara karşılık ödemelerde bulunarak finansman sağlayan şirketlerdir” tanımı gereğince ‘…temellük ederek….’ ifadesi ile teknik anlamda B.K.162 ve devamı maddeleri anlamında ‘ alacağın temliki’ işleminin kastedilmektedir. Dolayısıyla, bu hükme göre factoring şirketlerini, factoring sözleşmeleri çerçevesinde müşterileri ile yaptıkları alacak değeri işlemlerinde B.K. 162 ve devamı maddeleri uygulanacak olup; ciro yoluyla çek veya bono devraldığı işlemlerde de B.K. 162 ‘den sonra gelen B.K. 167/1 değer olan ‘şahsi def’ilerin, alacağı devralan yeni alacaklıya karşıda borçlu tarafından ileriye sürülebileceği ve buna dayanarak borcun yeni alacaklıya ( olayımızda factoring şirketine ) ödenmeyebileceği yönündeki kuralın davamızda uygulama alanı bulacağı; TTK 559/1 de yer alan şahsi def’ileri çeki ciro yoluyla devralan hamillere karşı ileriye sürelemeyeceği kuralının ise UYGULANMAYACAĞI; yine Finansal Kiralama Factoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmenliği, ‘şirketlerin yapamayacakları iş ve işlemler’ başlıklı 22. Maddesinin 2 nolu fıkrasında factoring şirketlerinin kambiyo senetlerine dayalı olsa bile bir mal veya hizmet satışından doğmuş veya doğacak fatura veya benzeri tevsik edilmeyen alacakları satın alamazsa veya tahsilini üstlenemezler. Düzenlemesi karşısında factoring şirketlerinin, alacağının temliki yoluyla aldıkları alacakları faturaya veya benzeri belgelerle tevsik ettirmeleri şart koşulmuştur. Bu sebeple dosyamızın davalıları olan factoring şirketleri kendileri ile ilgili olan 6 çek yönünden, sadece factoring sözleşmesinin tarafı olan … tarafından tek taraflı olarak düzenlenen faturalarla yetinmeyip, davalı … mal teslim etmekle hükümlü olduğu için, davacımızın imzasını taşıyan ve mal aldığını tevsik eden irsaliyeli faturaları yada mal teslim tutanaklarını araması gerekeceği; bunların zaten bulunmadığı; bu nedenle davalı … şirketlerinin 6 çekten kendilerinde olan çekler yönünden, ‘BEDELSİZLİK’ def’ine muhatap olacakları ve çeklerinde bedelsiz olması nedeniyle bu çeklerden dolayı alacaklarının haklı olmadığı kanaatine varılmış; … açısından reddedilen 2 çek dışında kalan çekler yönünden davanın factoring şirketleri yönünden kabulüne karar vermek gerekmiştir. İİK 72. Madde gereğince menfi tespit davaları esnasında, tahsil edilen çek olursa bu çekler yönünden dava kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceğinden; bunun için başkaca herhangi bir şey aranmasına gerek bulunmadığından; verilen menfi tespit hükmü çerçevesinde davalılardan … A.Ş tarafından muhatap bankadan tahsil edilen … İkitelli Şubesine ait … seri nolu 18/09/2009 tarihli 49.384.00 TL bedelli çek yönünden, çeki tahsil eden … A.Ş’den istirdatına , … A.Ş tarafından Ankara … İcra Müdürülüğü’nün … sayılı dosyasında tahsil edilen … İkitelli Şubesinin … seri nolu 15/09/2009 tarihli 60.500,00 TL bedelli çek yönünden çeki tahsil eden … A.Ş ‘den ( … ) istirdatına, davalı … A.Ş tarafından Kadıköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile tahsil edilmiş bulunan … İkitelli Şubesine ait … seri nolu 24/09/2009 tarihli 59.668,36 TL bedelli ve … Şanlıurfa Şubesi’ne ait … seri nolu 24/09/2009 tarihli 24.500,00 TL bedelli çeklerinde bedellerinin … A.Ş ‘den istirdatına karar verilmiş; ancak davacı vekili bildirimlerinde faiz istemediğinden ve faizin ayrı bir davaya konu olabileceğinden; tahsil edildiği tarihlerde itibaren faize hükmedilmemiş; İş bu kök davada; davalılardan … Ltd. Şti. Yönünden; 8 çek yönünden de davanın kabulüne karar verildiği için yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hesaplanırken bu davalı bu bedellerin tamamından sorumlu tutulmuş; davalılar arasındaki ilişki ihtiyati dava ilişkisi olduğundan; her bir davalı … şirketi kendi yönünden davanın kabulüne karar verilen çek bedelleri kadar miktarla sınırlı olarak harç yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmuş ve bu çerçevede asıl dava yönünden fikir oluşturulmuştur. Kök davada birleşen Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/519 Esas sayılı dosyasında: davacı yukarıda döküm yapılan 4 adet çekte keşideci olan … A.Ş olup; davalısı … Tic. Ltd. Şti ( Kök dosyasının davacısı) olup; … bu davada; çek bedellerinin, çeklerinin ödeme tarihlerinde bankada hazır olduğunu, kendisinin … Ltd. Şti ile arasındaki ticari ilişki sebebiyle bu çekleri … Şirketine verdiğini; daha sonra … Şirketine kendilerini arayarak; bu çekleri …’e verdiğini, ancak malları alamadığını, onunda çekleri factoring şirketlerine kırdırdığını; bu nedenle çekler sebebiyle factoring şirketlerinin başvurması halinde dava sonuna kadar ödeme yapmaması konusunda kendilerinin uyarıldığını; fakat daha sonra çeklerin factoring şirketlerince icraya verildiğini kendilerini bu nedenle 112.634,04 TL ödeme yapmak zorunda kaldığını belirterek; buna … şirketinin mahkemeden aldığı ihtiyati tedbir kararının neden olduğunu, bu sebeple … Şirketince tazmini gerektiğini belirterek 112.634,04 TL maddi tazminatla, icraya düşmesi ve çeklerin yazılması nedeniyle oluşan itibar kaygı sebebiyle de 10.000,00 TL manevi tazminat talep etmişse de ; dava dilekçesinden de açıkça anlaşılacağı üzere, … Şirketi tarafından çekler factoring şirketlerince takibe konulmadan evvel arandığı, olaydan haberdar olduğu; bu durumda alacaklının … şirketi mi yoksa factoring şirketleri mi olduğu belli olmadığından bu hususu bildirmek suretiyle mahkemeden ”tevdi mahali” kararı isteyebileceği, mahkememin göstereceği bankaya kendisinin keşide ettiği çek bedellerini faizli olarak depo edip kararı da … Şirketine ve factoring şirketlerine/ ilgili muhatap bankalara bildirmek suretiyle; kendisine karşı yapılacak tüm icra takiplerini engelleyebileceği, buna rağmen icra takibi yapılırsa da bir taleple iptal ettirebileceği değerlendirilmek suretiyle; kendi hatasından kaynaklanan bir hususta maddi ve manevi tazminat talebi yerinde görülmemiş, davanın reddine karar verilmiş. Birleşen Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2010/393 Esas sayılı dosyasında ise :davacı … A.Ş olup davalılar …ltd. Şti ve … A.Ş olup: davacı … şirketinin elinde olan 60.500,00 TL bedelli çekten dolayı borçlu olmadığını tespitini talep etmiştir. Ancak davacı bu çekin keşidecesi olup imza kendine aittir. Çeki … Şirketine ticari ilişki içinde verip, …’a karşı bedelsizlik iddiası yoktur. Bu durumda ” kambiyo senetlerinde imzaların istiklali ” kuralı gereğince, çekten sorumludur. Bu sebeple, çekin lehtarı ile cirantaları arasındaki ilişkiden kaynaklı olarak menfi tespit talebinde yerinde görülmemiş, davanın reddine karar verilmiştir…” gerekçesiyle, asıl davada dava konusu 8 adet çekten ötürü davacının davalı … Ltd. Şti.’ne borçlu olmadığının tespitine, davalı … Şti. yönünden 24.11. 2009 tarihli … nolu ve 30.11.2009 tarihli … nolu ve her biri 51.000,00 TL tutarlı çekler dışında kalan diğer çekler yönünden davalı … şirketleri yönünden davanın kabulüne, birleşen Bakırköy 4. ATM 2011/519 E sayılı ve Birleşen Kadıköy 5. ATM 2010/393 E sayılı dosyalarda davanın reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, asıl davada davalı … … Şirketi vekili, birleşen davaların davacısı … Şirketi vekili tarafından istinaf, asıl ve birleşen Kadıköy 5. Ticaret 2010/393 Esas sayılı dosyasında davalı … (…) … Şirketi vekili tarafından katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … … Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin bir faktoring şirketi olup yaptığı tüm işlemlerinin yasa ve yönetmeliklerine uygun olduğunu, müvekkilinin dava konusu çekleri devralırken, bunların bir mal ve hizmet karşılığı doğduğunu, davalı Bal et tarafından davacıya kesilen 2 adet fatura ile tevsik ettiğini, Müvekkili şirketin yasadan ve yönetmelikten kaynaklanan sorumluluğunu yerine getirdiğini, müvekkil şirketin yalnızca, faktoring sözleşmesinin tarafı olan ve alacağını temlik aldığı kişinin, kambiyo senedine dayalı alacağının bir mal ve hizmet ilişkisinden doğduğunu, teyid etmekle yükümlü olduğunu, bunun dışında faktoring şirketlerinden çek üzerindeki tüm cirantaların alacak ve borçlarını ifa edip etmediğinin araştırılmasının beklenemeyeceğini, zira böyle bir durumun faktoring şirketlerine yabancı oldukları borç ilişkilerini takip etme zorunluluğunun yüklenmesi anlamına geldiğini, bunun da kambiyo senetlerinin kamu itimadına mazhar olması kuralına aykırılık teşkil edeceğinden kabul edilemeyeceğini, Taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan defilerin sadece taraflar arasında hüküm ve sonuç doğurduğunu, asıl borç ilişkisinden kaynaklanan defilerin müvekkili firma … ile çeki devraldığı … arasındaki hukuki ilişkinin tamamen dışında olup, ticari ilişki dışındaki müvekkili şirketin davalı ile davacı arasındaki sözleşmeden haberdar olmasının mümkün olmadığını, Müvekkili şirketin, …ın kötüniyetli olup olmadığını da bilmesinin mümkün olmadığını, bilmesinin de gerekmediğini, müvekkilinin alacağı faturaları ile tevsik ederek kendi sorumluluğunu yerine getirdiğini, Şu aşamada 6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile açıklığa kavuştuğu üzere; ticari iş ve işlemlerin tamamını mevzuata tamamen uygun bir şeklide yerine getiren, iyi niyetli 3. Şahıs konumundaki müvekkili şirkete karşı bedelsizlik defi ileri sürülemeyeceğini, davacı ile diğer davalı … arasındaki sözleşme ve çekin verilme amacını taşıyan hukuki ilişkiyi bilebilecek durumda olmadığını, Faktoring şirketlerinin özel statüsü nedeniyle davacı ile diğer davalı … arasındaki ilişkiyi araştırmasının da kendisinden beklenemeyeceğini, aksi yönde kabul 6361 sayılı kanuni düzenlemeye ve kambiyo senetlerinin kamu itimadına mazhar olması kuralına aykırılık teşkil edeceğini belirterek, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/12/2017 tarihli 2013/667 E. 2017/1167 K. sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması ve talepleri gibi davanın tümüyle reddine karar verilmesini istemiştir. Birleşen davaların davacısı … Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/667 E. 2017/1167 K. Sayılı dosyası ile birleşen Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/519 E. Ve birleşen Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2010/393 E. Sayılı dosyalarının mahkeme tarafından verilen 07.12.2017 tarihli karar ile reddi yönünde hüküm kurulduğunu, ancak birleşen dosyalar için verilen kararın usul ve yasaya ve de hakkaniyete açıkça aykırı olduğunu, mahkemenin birleşen dosyalar yönünden vermiş olduğu kararın kendi içerisinde ve kök dosyada verilen kararlar ile açıkça ayrıca çelişmekte olup, verilen kararların son derece haksız ve kabul edilmesinin imkansız sonuç ortaya çıkardığını, Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2010/393 E. sayılı dosyası ile 15.09.2009 keşide tarihli … nolu 60.500 TL bedelli çekin keşidecisi olarak menfi tespit talebi ile açtıkları dava yönünden verilen birleştirme kararı sonucu yapılan yargılamada karar verilerek menfi tespit talebinin reddine karar verildiğini, ancak verilen bu kararın usul ve yasaya aykırı olup, ayrıca çelişki doğurduğunu, söz konusu çekin lehtarı olan … şirketi’nin başvurusu üzerine alınan çek için öncelikle ihtiyati tedbir kararı verilmiş olup, ihtiyati tedbir kararı kapsamında, müvekkili şirketin çek karşılığını bankada hazır etmiş olmasına rağmen verilen tedbir kararı nedeni ile çek bedeli banka tarafından ödenmediğini, çek bedelinin bankada hazır tutmakla yükümlü olan müvekkili şirketi bu yükümlülüğünü yerine getirmiş iken, çekte bulunan lehtarlar arasında hukuki ihtilaf ve çekin bedelsizliği nedeni ile büyük bir mağduriyet yaşadığını, banka tarafından çek bedelinin tahsil edilmemesi sonucu icra takibine muhatap olan müvekkili şirketin, icra tehditi nedeni ile takip borcu, harç ve masrafları ile birlikte, faiz miktarının tamamını teminat olarak icra dairesine yatırmak zorunda kaldığını, müvekkili şirketin 60.500,00 TL’lik çek için toplamda bu nedenle 112.634,00 TL ödeme yapmak durumunda kaldığını, menfi tespit talebinin reddine haksız şekilde karar verildiğini, sonuç olarak birleşen dava yönünden verilen kararın açıkça kök dosyada verilen karar ile çelişki doğurmakta olup, hatalı olduğunu, … şirketi ile müvekkil şirket arasında çekin bedelsizliğinin tespitinden sonra bu çeki devralan … şirketinin iyiniyetli hamil olarak kabul edilmesinin de raporun kendi içeriği ile çelişmekte olup; … şirketi ve davalı … şirketinin çeki devralmalarında iyiniyetli olmadıkları açıkça kök raporda tespit edildiğini, kaldı ki rapor kapsamında; çekin hem … şirketi ile … arasında bedelsiz kaldığı da zaten açıkça ortaya çıktığını, Sonuç olarak; davalılara karşı bedelsiz kaldığı açıkça ortada olan çeke ilişkin olarak menfi tespite ilişkin talebinin haklılığının ortada olduğunu, müvekkilinin hiçbir kusuru bulunmadığı halde sırf davalı şirketler arasındaki uyuşmazlık nedeni ortaya çıkan zararlara katlanmak, takip harç ve masrafları ile vekalet ücretini dahil ödemek zorunda kaldığını, kök dava sonucunda verilen karar ile de meşru hamil tarafından çek bedelinin talep edilmediği icra dosyasına yapılan ödemenin haksız olduğunun da anlaşıldığını, mahkeme tarafından kök davada çekin bedelsiz kaldığı tespit edilerek davacı … şirketine verilmesine karar verilmesi ayrıca çelişki ortaya çıkardığını, davacı … Şirketinin bile talebinde söz konusu çekin bedelinin müvekkili şirket tarafından ödendiğini ve çekin müvekkili şirkete iadesinin gerektiğini talep etmişken, mahkeme tarafından davacı tarafın dahi talep etmediği şekilde haksız bir karar verilmiş olup, verilen karar bu yönleri ile kaldırılması gerektiğini, Birleşen Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/519 E.dosyası yönünden; 1-Yukarıda açıklamış olduğumuz üzere birleşen dava yönünden haksız icra takibi nedeni ile faiz, icra gideri ve masraflar dahil olmak üzere meşru hamil olmayan davalılara karşı icra dosyasına müvekkil şirket ödeme yapmak zorunda kalmıştır. Yapılan bu teminat ödemesi dışında müvekkil şirket, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/519 E. Sayılı dosyasının davalısı olan çek lehtarı olan … Şirketi ile yapılmış olan protokole istinaden lehtar … şirketine 16.09.2009 tarihinde haricen ödeme yapmıştır. Protokol gereğince, yapılan bu ödemenin; Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2009/111 D.iş dosyasından alınan tedbir kararı nedeni ile davacı … şirketinin ödeme talebi üzerine yapıldığını, taraflar arasındaki protokol hükümleri gereğince ödeme yapan müvekkili şirkete karşılık davalı … şirketi tarafından müvekkili şirketin bu çek nedeni ile ayrıca bir ödeme yapma durumunda kalması halinde uğrayacağı tüm zararı karşılamayı taahhüt ettiğini, protokol hükümlerine uymayan davalı şirket aleyhine bu nedenlerle Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/519 E. Sayılı tazminat davası açıldığını,
Sonuç olarak, çek bedelini bankada mevcut bulundurmasına rağmen müvekkil şirket hiçbir kusuru da bulunmaksızın, Lehtar … şirketinin almış olduğu tedbir kararı neticesinde hem icra dairesine nakit para yatırmak ve teminat sunmak zorunda kaldığını ve lehtar şirkete de protokol hükümleri kapsamında çek bedelini sonuçta iki kez ödediğini, mahkeme tarafından tüm bu olgular hatalı değerlendirildiğini ve dosyada mübrez taraflar arasındaki protokol belgesi ve 07.02.2014 tarihli bilirkişi raporu tamamen yok sayıldığını, mahkeme tarafından açıklanan gerekçeli kararda işbu bilirkişi raporu ile protokolle ilgili hiçbir değerlendirme bulunmadığını, mahkemece verilen kararın hukuka açıkça aykırı olup, eksik inceleme dayanmakla kaldırılması gerektiği açıkça ortada olduğunu, müvekkili şirketin protokol hükümleri gereğince yapmış olduğu ödemeyi ve zararlarını davalı … şirketinden tahsil etme hakkı açıkça davalı şirket tarafından dahi kabul edilmiş iken, mahkemenin depo kararı alınması gerektiğine ilişkin değerlendirmeleri dosya kapsamından son derece uzak ve yersiz nitelikte olduğunu ve kabulünün mümkün olmadığını, tüm bu sebeplerle son derece haksız ve hukuka aykırı kararın kaldırılmasını istemiştir. Birleşen Kadıköy 5 Ticaret 2010/393 Esas sayılı dosyasında davalı … Şirketi vekili katılma yoluyla istinafında; Müvekkili tarafından temlik alınan … İkitelli Şubesi, … seni nolu, 15.09.2009 keşide tarihli 60.500 TL bedelli çekin, Ankara …icra müdürlüğü … sayılı (gerekçeli kararda … olarak yazılmıştır) dosya ile temlik eden …tarafından icra takibine konulduğunu, Bu çekin keşidecisi olan … A.Ş tarafından açılan Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2010/393 sayılı menfi tespit davası, asıl dava ile birleşmiş ve haklı olarak … A.Ş ‘nin menfi tespit talebinin reddine karar verildiğini, Gerekçeli kararda da belirtildiği üzere, … A.Ş keşideci olup imza kendisine aittir ve çekte lehtar olan asıl davanın davacısı … LTD.ŞTİ ‘ne karşı bedelsizlik defi olmadığını, bu nedenle imzaların istiklali prensibi gereğince çek bedelinden diğer cirantalara karşı sorumlu olduğunu, Bunların yanında … A.Ş’nin faktoring işlemine konu edilen bir faturası bulunmadığından alacağın temliki hükümlerinden faydalanma imkanı da bulunmadığını, çekin mücerretliği ve imzaların istiklali ilkeleri gereğince bedelsizlik defini müvekkile karşı ileri sürme imkanı bulunmadığını, bu sebeplerle istinaf talebinde bulunan … A.Ş’nin usule ve yasaya aykırı istinaf talebinin reddi gerektiğini, Gerekçeli kararda aleyhe verilen istirdat kararı hatalı olup menfi tespit hükmü ile çeliştiğini, Yukarıda belirtilen …den temlik alınan çek ve icra dosyası çekin keşidecisi olan ve aynı dosya içerisinde tarafımıza açtığı menfi tespit davası ret edilen … A.Ş tarafından ödendiğini, asıl davanın davacısı … LTD.ŞTİ. tarafından ödenmediğini, gerekçeli kararda davacı … LTD.ŞTİ lehine istirdat kararı verilmiş olup ödemeyi yapan bu şirket olmadığından kararın bu yönü ile de hatalı olduğunu, Bu sebeple aleyhlerine verilen istirdat hükmü ve taraflarına yüklenen yargılama masrafları ve avukatlık ücretinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, hem keşideci … A.Ş tarafından açılan menfi tespit davasının ret edilmesinin hem de ödemeyi yapan … A.Ş olmasına rağmen istirdat kararı verilmesi birbiriyle çeliştiğini, … A.Ş keşideci olduğu için ve bedelsizlik itirazı olmadığından, ödemekle yükümlü olduğu için çek bedelini ödemiş ve diğer cirantalarda çek bedelini ödemek yükümlülüğünden kurtulduğunu, gerekçeli kararda davacı ….LTD.ŞTİ lehine istirdat kararı verilmiş olup ödemeyi yapan bu şirket olmadığında kararın bu yönü ile de hatalı olduğunu belirterek, Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı-birleşen dosyaların davacısı … A.Ş.’ nin usule ve yasaya aykırı istinaf taleplerinin reddi ile asıl davada aleyhlerine verilen istirdat kararının ve aleyhe hükmedilen yargılama masraflarının kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl dava hukuki netiliği itibariyle, İİK’nın 72. maddesi uyarınca menfi tespit ve çek istirdadı; Birleşen Kadıköy 5. ATM 2010/393 Esas sayılı davası İİK’nın 72. maddesi uyarınca menfi tespit; birleşen Bakırköy 4. ATM 2011/519 Esas sayılı davası alacak, maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince verilen ve yukarıda özetlenen karara karşı, asıl davada davalı … … Şirketi vekili, birleşen davaların davacısı … Şirketi vekili tarafından istinaf, asıl ve birleşen Kadıköy 5 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/393 Esas sayılı dosyasında davalı … ( … ) … Şirketi vekili tarafından katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Asıl davada davacı çeklerin bedelsizliği iddiasıyla menfi tespit ve çeklerin istirdatı, yani çeklerin kendisine iadesi talebinde bulunmuştur. Asıl dava açılmadan önce davacı tarafından Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/111 D. İş sayılı dosyası üzerinden, davaya konu çeklerin icra takibine konulmasının engellenmesine ve başlayan takip varsa durdurulmasına karar verilmiş, asıl davanın açılması üzerine mahkemenin 24.09.2009 tarihli tensip tutanağının 7. maddesi ile ihtiyati tedbirin devamına karar verilmiş olup, tedbirin kaldırıldığına dair bir karara dosyada rastlanmadığı gibi takip dosyasında alacaklı tarafından yapılan bir tahsilata dair belge bulunmamaktadır. Yine birleşen Birleşen Kadıköy 5. ATM 2010/393 E sayılı davasında mahkemenin 08.02.2010 tarihli müteferrik kararıyla davaya konu çek yönünden İİK’nın 72/3. maddesi uyarınca %15 teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verildiği, bu tedbirin kaldırıldığına dair bir ara karara dosya içinde rastlanmadığı gibi icra dosyasında da tahsilat ve takip alacaklısına ödeme yapıldığına dair bir belgeye rastlanmamıştır. İİK’nın 72/6. maddesi uyarınca bir menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşebilmesi için Kanun’da açıkça düzenlediği gibi “Borçlu, menfi tespit davası zımnında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa davaya istirdat davası olarak devam edilir” hükmü karşısında, bir menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşebilmesi için, takip borçlusu tarafından takip alacaklısına ödeme yapılmış olması, yani takip dosyasındaki paranın takip alacaklısına ödenmiş olması gerekir. Oysa somut olayda takip borçluları tarafından takip alacaklısına ödeme yapıldığına dair bir makbuz veya icra dosyasından ödeme yapıldığına dair bir tahsilat makbuzu bulunmamaktadır. Bu hukuki açıklamalara göre somut olayda; asıl davada ve birleşen Kadıköy 5. ATM’nin 2010/393 E sayılı davasında ihtiyati tedbir kararları alınmış olmasına rağmen davaların hangi surette istirdat davasına dönüştüğü konusunda mahkemenin gerekçeli kararında açıklık bulunmadığı gibi karar bu yönden denetime elverişli değildir. Birleşen Bakırköy 4. ATM 2011/519 E sayılı dosyasında ise; davacı …, davalı …’ a karşı, 16.09.2009 tarihli protokole göre alacak ve tazminat talebinde bulunmuştur. Bu dosyanın davacısı, ana davaya ve birleşen diğer davaya konu edilen 60.500 TL’lik çek bedelini davalıya ödemiş, davalı ise bu çekin ileride başka bir kişi tarafından takibe konu edilmesi halinde davacının yapacağı tüm ödemeleri ve zararları tazmin edeceğini kabul etmiştir. Bu davanın karara bağlanabilmesi için asıl davanın ve birleşen Kadıköy 5. ATM 2010/393 E sayılı dosyasında verilen hükmün kesinleşmesi gerekir. Bu kesinleşmeden sonra davalının protokole göre sorumluluğu değerlendirilip, talebe konu her bir alacak kalemi değerlendirilmek ve ispat edilip edilmediği ortaya konulmak suretiyle, talebinde haklı ise davacının isteyebileceği alacak miktarının hesaplanıp buna göre hüküm kurulması gerekir. İlk derece mahkemesi bu konudaki delileri ve protokolün taraflar arasındaki bağlayıcılığını hiç değerlendirmeden karar vermiştir. Kıymetli evrakı almadan ödeme yapan borçlu, iyi niyetli ve meşru kıymetli evrak hamiline karşı bu ödemeye dayanamaz ise de; somut olayda olduğu gibi, cirantalar arasında protokol kapsamında yapılan ödemelerle ilgili olarak sözleşme serbestisi kapsamında yapılan protokolün taraflar arasında bağlayıcı olduğu da dikkate alınıp sonuca gidilmesi gerekir. İlk derece mahkemesi protokolü ve protokolün taraflar için doğurduğu sonuçları hiç tartışmadan hüküm vermiştir. İlk derce mahkemesince öncelikle, Birleşen Bakırköy 4. ATM 2011/519 E sayılı dosya tefrik edilmeli ve sonrasında yukarıdaki açıklamalar ışığında sonuca gidilmelidir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle ilk derece mahkemesinin asıl ve birleşen dosyalara ilişkin verdiği hüküm denetlenebilir nitelikte olmadığı gibi varılan sonucun dosya içeriği ile de uyumlu olmadığı, davanın çözümünde etkili delillerin yeterince değerlendirilmediği anlaşıldığından, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, esasa dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derce mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 27.05.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.