Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/579 E. 2019/457 K. 28.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/579
KARAR NO : 2019/457
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/01/2019
NUMARASI : 2019/36E 2019/65K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın usulden reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ülke genelinde ilan edilen OHAL kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnamelerle 23/07/2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 667 sayılı KHK çerçevesinde …. A.Ş’ nin Hazineye devredilmesine karar verilmiş olup, işbu kapatılan şirketin hak ve alacaklarının tahsili işlemlerinin Maliye Hazinesince yapıldığını, kapatılan şirket bünyesinde yapılan araştırmalar sonucu davalının keşidecisi olduğu …. Gaziosmanpaşa şubesine ait … çek nolu 48.000 TL bedelli 1 adet çek tespit edildiğini, davaya konu çekin … Bankası A.Ş’ye ait olması ve söz konusu bankanın Bankacılık Faaliyetlerinin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 107. maddesinin son fıkrası hükmü çerçevesinde kaldırılmış olması nedeniyle işbu çeklerin tahsil işlemlerine tabi tutulamadığını, çekin keşide tarihlerinin 30/03/2017 olmasından ve tahsil edilememesinden mütevellit işbu kıymetli evraka dayanan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibin mümkün olmadığını, Türk Ticaret Kanunu Kıymetli Evrak bölümü çeke ilişkin hükümlerden olan TTK’nın 818. maddesinin gönderme yaptığı TTK’nın 732. maddesi gereği sebepsiz zenginleşmeye dayanan işbu alacak davasını açtıklarını belirterek, fazlaya ilişkin dava hakları saklı kalmak kaydıyla toplamda 48.000 TL alacaklarının 30/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmedin dosya üzerinden karar verildiğinden, davalının savunması bulunmamaktadır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ İlk daraca mahkemesince dosya üzerinden yaptığı inceleme sonucunda; “…Dosyanın incelenmesinde; davacı vekili tarafından davalı aleyhine alacak davası açılmış ise de, 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı kanunun 20.maddesinde açıklandığı üzere, ‘…ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce Arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır’ ve aynı kanunun 23.maddesinin 2.fıkrasında ‘…arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir’ denildiğinden davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davada arabulucuya başvurma dava şartı gerçekleşmediğinden davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar vermek gerektiği…” gerekçesiyle, davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu itirazın iptali davasının dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; ilk derece mahkemesince davanın usulden reddine ilişkin verilen kararın usul ve yasaya aykırı olup davacı idarenin haksız şekilde zarara uğramasına neden olacağını belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın 818. maddesi yollamasıyla, aynı Yasa’nın 732. maddesi uyarınca, süresinde muhatap bankaya ibraz edilmeyen çeke dayalı alacağın, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalı çek keşidecisinden tahsili istemiyle açılmış bir alacak davasıdır.İlk derece mahkemesince, zorunlu arabulucuya başvuru yapılmadan dava açıldığı gerekçesiyle, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı vekilinin, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmaktadır.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava, TTK’nın 818. maddesi yollamasıyla, aynı Yasa’nın 732. maddesi uyarınca açılmış bir alacak davasıdır. Alacak talebinin, TTK’da düzenlenen bir husustan kaynaklanması nedeniyle, iş bu dava, TTK’nın 4/1.a maddesi uyarınca mutlak ticari davadır.6502 sayılı TTK’ya 06.12.2018 tarihli ve 7155 sayılı yasanın 20. maddesiyle eklenen 5/A maddesi uyarınca, “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.”6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi uyarınca, “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır. (2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”Bu hukuki açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesinde; davanın ticari dava olduğu, konusunun bir para alacağı olduğu, bu nedenle TTK’nın 5/A maddesi uyarınca, dava açmadan önce arabulucuya başvuru yapılmış olmasının dava şartı olduğu anlaşılmaktadır. Kanun, kamu kurum ve kuruluşlarının açacağı ticari dava niteliğindeki alacak davaları için bir istisna getirmemiştir. Bu nedenle, anılan yasal düzenleme davacı kurum için de geçerlidir. Bu durumda, davacının arabulucuya başvurmadan dava açtığı, dava şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince davanın usulden reddine ilişkin verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmıştır.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 28/03/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.