Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/575 E. 2020/466 K. 02.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/575
KARAR NO : 2020/466
KARAR TARİHİ: 02/06/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/12/2018
NUMARASI : 2014/494- 2018/1340 E.K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalılar arasında 11.01.2010 tarihinde ”Tek Satıcılık Sözleşmesi ”nin imzalandığını, bu sözleşme uyarınca, davalılar tarafından üretilen “Sigarator ve Nicdur” isimli sigara bırakmaya yardımcı ürünler, “…” isimli erkek ve kadınlara özel üretilen ürünler ve “…” isimli zayıflamaya yardımcı ürünlerin Türkiye ve dünya genelinde münhasır olarak satış, dağıtım ve parlama yetkisinin müvekkili şirkete verildiğini, tek satıcılık sözleşmesinin bir çok hükmünün davalılarca ihlal edildiğini, buna göre, sözleşmede yazılı söz konusu ürünlerin hiç bir şekilde tek satıcı dışında satış, dağıtım ve pazarlamasının yapılmayacağının taahhüt edilmesine rağmen, internet siteleri üzerinden, kendi merkezlerinde, televizyon kanallarında, bayiilikler vermek suretiyle bayiilerde satıp dağıtarak sözleşmeyi açıkça ihlal edildiğini, diğer taraftan yine sözleşmeye aykırı olarak sözleşme konusu ürünler ile rekabet halinde olan sözleşme konusu ürünlerin yerine geçebilecek ürünlerin üretim, satış ve dağıtımının yapılarak reklam faaliyetlerinde yer aldıklarını, tüm bu hususlarda, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/49 D.İş sayılı dosyası üzerinden tespit yaptırıldığını, davalılar tarafından üretilen ürünlerin hiç bir bilinirliği yok iken, müvekkili şirket tarafından çok önemli ölçüde bir bütçe ayrılarak tüm Türkiye ve Avrupa’da çok yoğun şekilde televizyon reklamlarının yapıldığını, ”Tek Satıcı”yı destekleme yükümlülüğünün davalılar tarafından ihlal edildiğini, müvekkili şirketin pazar payının adeta yok edildiğini, sözleşmenin müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiğini, sözleşmede kararlaştırılan cezai şart alacağına hak kazandığını, bu alacağın ödenmesine yönelik davalılara keşide edilen ihtarnamenin semeresiz kaldığını, cezai şart alacağının tahsili için davalılar aleyhine başlatılan icra takibinin davalıların itirazı sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar … ve …Ltd Şti vekili, dava konusu cezai şartın hüküm tesis edebilmesi için öncelikle sözleşmedeki edimlerin karşılıklı olarak yerine getirilmesi gerektiğini, oysa ki davacının edimlerini yerine getirmediğini, tek satıcılık sözleşmesine konu olan malları teslim almasına rağmen cari hesap borcunu ödemediğini, düzenli ve kotasını dolduracak miktarda ürün siparişi vermesi gerektiği halde, 2011 yılının Mayıs ayından sonra ürün siparişinde bulunmadığını, sipariş ettiği ürünleri de satamadığından büyük bir kısmını iade ettiğini, dolayısıyla davacının talebinde haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalılar …Ltd.Şti. vekili, esasen davacının sözleşmeden kaynaklı edimlerini yerine getirmediğini, cari hesaptan kaynaklı borcunu ödemediğini, sipariş ettiği ürüleri satamadığından iade ettiğini, yıllık asgari 300.000 adet ürün siparişinde bulunmadığını, sözleşmenin feshine kendi kusuru ile sebep olduğundan cezai şart talep edemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Yargılama sırasında vefat eden davalı müteveffa … mirasçısı … vekilinin 21.03.2018 tarihli dilekçesinde, sözleşmedeli imzanın murise ait olmadığını, imzanın sahteliği ile ilgili olarak Bakırköy CBS 2018/123308 sor.sayılı dosyasının derdest olduğunu belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, sözleşmedeki yetki şartı gereğince, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın yerinde olmadığı, davalılardan … Bitkisel Ürünler..Ltd Şti hakkındaki davanın tefrik edildiği, taraflar arasında imzalanan 11/01/2010 tarihli “Tek Satıcılık Sözleşmesi”nin giriş bölümünde yer alan davacının “İşbu sözleşmenin taraflarından … Tic. Ltd.Şti üreticiler tarafından üretilen ve işbu sözleşmede belirtilen ürünlerin yurt içi ve yurt dışındaki tek satıcısıdır”; “Üretici olarak geçen her iki firma da bu ürün gruplarının marka ve tescili ile başka ürün gruplarının satışını yapmayacakları gibi, farklı marka tescil ve Tarım Bakanlığı izinleriyle bu ürün grupları ile aynı içerikte olan ve / veya aynı amaca hizmet eden diğer ürün gruplarını da sözleşme süresi boyunca satıp- dağıtamayacaklarını ve pazarlayamayacaklarını gayrikabili rücu olarak kabul, beyan ve taahhüt ederler” hükümleri, ayrıca sözleşmenin 40.01.1, 40.01.2, 40.01.3 maddelerinde yer alan hükümler karşısında, davalılar tarafından tek satıcılık sözleşmesine konu olan dava konusu ürünlerin sözleşme hükümlerine uygun olmadan son tüketiciye ve piyasaya arzının yapıldığının tespit edildiği, bu sebeple, davacının sözleşmeyi feshinde haklı olduğu sözleşmenin m. 8 hükmünde; “Üreticiler işbu sözleşmeyi ihlâl ettiği takdirde tek satıcıya “1.000.000 TL (Bir milyon Türk lirası) bedelini cezai şart olarak ödemek zorundadır” hükmü uyarınca, davacının cezai şartı talep edebileceği, davalılardan ….Ltd Şti. dışındaki davalıların tacir niteliğini haiz olmadığı, sözleşmenin fesih tarihi itibariyle yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 161 nci maddesi hükmü gereğince, tacir olmayan kişiler yönünden belirlenen cezai şartın fahiş olup olması hâlinde kanun koyucu hâkime cezai şartı indirme mecburiyeti getirdiği, buna göre, tacir olmayan davalıların sosyal ve ekonomik durumlarına göre, sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın davalı … için 150.000,00 TL’ye davalı-mirasçı … için ise 15.000,00 TL’ye indirildiği, davalı …Ltd Şti yönünden ise, cezai şartı ödemesinin ekonomik olarak mahvına neden olmayacağı sonucuna varıldığı, tenkise tabi tutulan cezai şart alacağı yönünden icra inkar tazminatına hükmedildiği, davalı şirket yönünden ise, icra takip tarihi itibariyle % 40’ı oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedildiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, a)Davalı …. San ve Tic.Ltd Şti’nin Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın 1.000.000,00 TL asıl alacak ve 82.340,28 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.082.340,28 TL yönünden iptali ile takibin takip talepnamesindeki şartlara göre devamına, toplam alacağın %40’ı üzerinden hesap edilen 432.936,11 TL icra inkâr tazminatının davalı … San ve Tic.Ltd Şti’den alınarak davacıya verilmesine, c)Davalı …’ın Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın TBK’nın 182/2.maddesi göz önüne alınarak 150.000,00 TL asıl alacak ve 12.351,04 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 162.351,04 TL yönünden iptali ile takibin takip talepnamesindeki şartlara göre devamına, d)Tenkise tabi tutulan cezai şart alacağı likit kabul edilemeyeceğinden davacının davalı … aleyhine istediği icra inkar tazminatı talebinin reddine, e)Davalı … mirasçısı …’un Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın TBK’nın 182/2.maddesi göz önüne alınarak 15.000,00 TL asıl alacak ve 1.227,70 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 16.227,70 TL yönünden iptali ile takibin takip talepnamesindeki şartlara göre devamına, f)Tenkise tabi tutulan cezai şart alacağı likit kabul edilemeyeceğinden davacının davalı … aleyhine istediği icra inkar tazminatı talebinin reddine, 2-Davacının,fazlaya ilişkin talplerinin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ A-Davalılar ….Ltd. Şti ve … vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafça cezai şartı ihtiva eden sözleşme feshedildiğinden cezai şartın da feshedildiğinin kabulü gerektiğini, dolayısıyla davacının feshettiği sözleşmeye dayanarak cezai şart talep etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, sözleşmeye göre davacının, yıllık asgari 300 bin adet ürün alması gerekir iken asgari alım kotasını doldurmadığını, 162.000 TL’lik malı sebepsiz yere iade ettiğini, bu hali ile davacı sözleşmenin uygulanmasında açıkça kusurlu olduğunu, sözleşmeyi feshinde haklı olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.B-Davalı müteveffa … mirasçısı … vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; tek satıcılık sözleşmesindeki muris imzasının inkar edildiğini, imza incelemesi talebinin haksız yere reddedildiğini, imzanın sahteliği ilgili savcılık soruşturmasının olduğunu, bu hususun bekletici mesele yapılmadan karar verildiğini, üstelik reddedilen kısım yönünden nispi vekalet ücretine hükmedilmediğini, davacı şirketin acz durumda olduğunu, HMK 84 v.d. uyarınca davacı tarafça teminat sunulması gerektiği halde usulün işletilmediğini, davacı tarafın sözleşme gereği yükümlülüklerini yerine getirmediğinden fesih işleminde haksız olduğundan ceza şart talebinin haksız olduğunu, ayrıca sözleşmede tek taraflı olarak düzenlenmiş hüküm ve şartlar orantısız ve geçersiz olduğunu, reddedilen kısım yönünden nispi oranda ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, ayrıca müvekkili hakkında kurulan hükümde davalı isminde maddi hata yapıldığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE Dava, tek satıcılık sözleşmesinin haklı nedenle feshi nedeniyle cezai şart alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacı, taraflar arasında akdedilen tek satıcılık sözleşmesinin haklı olarak feshedildiğini belirterek sözleşmede öngörülen cezai şart alacağının tahsilini istemiş, davalılar ise, davacının sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, feshin haklı nedene dayanmadığını, cezai şart istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Dosya kapsamından, davalı ….Ltd Şti’nin tasfiye sonucunda 17.02.2015 tarihinde ticaret sicilinden terkin edilmiş olduğu, davacı vekilinin 03.01.2018 tarihli dilekçesinde, davalı … şirketi hakkındaki davayı atiye bıraktıklarını beyan ettiği, ilk derece mahkemesince ise, bu davalı şirket hakkındaki davanın eldeki davadan tefrik edilerek yeni esası üzerinden yargılamasının yürütülmesine karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.Davacı vekili, 03.05.2017 tarihli dilekçesinde, davalı … vefat etmesi nedeniyle yasal mirasçıları … davanın yönetilmesini istemiştir. Bakırköy 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 13.04.2017 tarih, 2017/1244 E-2017/1417 K. sayılı kararıyla, … mirası reddettikleri ve kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosyaya davalı mütevaffa … vekilince sunulan 13.06.2013 tarihli dilekçede; “..Davacı şirket ile tek satıcılık sözleşmesinin imzalandığı dönemde davacı … Tic.Ltd Şti’nin yetkilisi … eşi olan Av … müvekillerinin vekilliği görevini yapmakta olup, müvekiller lehine (olağan olarak) tam bir güven ile hareket etmiş ve gönderdiği sözleşmeyi imzalamışlardır.” denilmek suretiyle sözleşmedeki imza açıkça kabul edildiğinden sonradan bu kabul ve beyanla çelişir şekilde murisin mirasçısı … vekilince murisin imzasının inkar edilmesi dürüstlük ve iyi niyet kuralıyla bağdaşmadığından bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir.Davacı şirketin güncel ticaret sicil kayıtlarının dosyaya getirtildiği, davacı şirket hakkında herhangi bir takyidatın bulunmadığı görüldüğünden, HMK 84. vd maddelerin uygulanmamasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.Taraflar arasındaki sözleşmenin konu başlıklı 2.maddesinde; “ İşbu sözleşmenin konusu üreticiler tarafından üretilen … adlı bitkisel ürünlerin Türkiye(Tüm Bölgeler) ve diğer ülkelere münhasıran tek satıcı olarak işbu sözleşmede gösterilen …. Tic. Ltd.Şti. tarafından satış, pazarlama ve dağıtımının üstlenilmesidir.” denilmek suretiyle taraflar arasında imzalanan tek satıcılık sözleşmesinin kapsam ve niteliğinin ortaya konulmuş olduğu,Sözleşmenin giriş bölümünde; “ Üretici olarak geçen her iki firma da bu ürün gruplarının marka ve tescili ile başka ürün gruplarının satışını yapmayacakları gibi, farklı marka, tescil ve Tarım Bakanlığı izinleriyle bu ürün grupları ile aynı içerikte olan ve/veya aynı amaca hizmet eden diğer ürün gruplarını da sözleşme süresi boyunca satıp-dağıtamayacaklarını ve pazarlayamayacaklarını gayri kabili rücu olarak kabul, beyan ve taahhüt ederler” hükmünün mevcut olduğu,Sözleşmenin 4.01.1 maddesinin “ üreticiler, işbu sözleşme ile aşağıdaki tabloda gösterilen ürünlerin satışı, pazarlaması ve dağıtımı konusunda yurt içi ve yurt dışında, yine aşağıdaki tabloda gösterilen 2 ve 10 yılı süreyle tek satıcıyı Tüm Dünyada münhasır satıcı, dağıtıcı ve pazarlamacı olarak kabul etmekte ve işbu sözleşme ile üretici, dünya genelinde sözleşmeye konu ürünlerin satış, pazarlama ve dağıtım haklarını tek satıcıdan başka hiçbir kişi ve/veya kuruluşa vermediğini ve vermeyeceğini taahhüt etmektedir” hükmünü İçerdiği,Sözleşmenin 4.02.2 maddesinde, “işbu sözleşme konusu ürünleri yıllık asgari olarak 300.000 adet üretmek ve her ay talep ettiği tarihlerde tek satıcıya teslim etmekle yükümlüdür.” denildiği,Sözleşmenin 4.01.2 maddesinde ise “ Sadece ve sadece …. ile …Şirketinin satış merkezlerinde günlük bir seferde 10 ürünü geçmemek üzere perakende olarak ve öncesinde tek satıcıya yazılı olarak bildireceği medya organlarında doğrudan satış usulüyle yapacağı reklamlarla satış yapabilecektir.” denildiği,Sözleşmenin 4.01.3 maddesinde “ Tek satıcı ile birlikte belirledikleri satış fiyatlarına bağlı olarak satış yapabileceklerini, İşbu sözleşmenin imzalanması esnasında geçerli olan satış fiyatlarının … ve … İçin 99,90 TL.sı, … için 89.90 TL.sı, … için 109.90 TL.sıdır. Bu rakamların tarafların ortak olarak belirleyeceği ve noterce onaylanacak “ Satış Fiyatı Sözleşmesi’’ İle değişebileceğini, her halde satış fiyatlarının bu rakamların altına düşmeyeceğini” taahhüt ettikleri,Sözleşmenin 4.0.5 maddesi ile “Gerek … firmasının sahibi … ve gerekse Dr…. başka ticari firmalar ve/veya ortaklıklar kurarak, ticari unvanlarını değiştirerek yada ticari firmalar için gizli yada açık bir şekilde “Tek Satıcıya verilen ürünlerin muadilleri sayılabilecek zayıflamaya yardımcı, sigara bırakmaya yardımcı, erkek ve kadınların cinsel sorunlarını çözmeye destek olacak hiçbir üretimi 2 yıl süreyle yapmayacaklarını ve tek Satıcıya hakları verilen ürünlerin dışında herhangi bir ürünün tanıtımı dahil hiçbir faaliyetinde yer almayacaklarını, aksi takdirde sözleşmenin 8.maddesinde belirlenen 1.000.000.00 TL.lık cezai şartı” ödemeyi gayri kabili rücu olarak taahhüt ettikleri,Sözleşmenin “Cezai Şart” başlıklı 8. maddesinin 8.01. maddesinde; “Üreticiler, işbu sözleşmeyi ihlal ettikleri takdirde tek satıcıya 1.000.000 TL (Bir Milyon Türk Liras) bedelini, cezai şart olara ödemek zorundadır.” şeklinde hükmün olduğu görülmüştür.Bu durumda, dava konusu cezai şart alacağı, tek satıcılık sözleşmesi kapsamında üretici davalıların sözleşmede öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmemesi ve/veya ihlali durumunda davacı tek satıcının tek taraflı olarak sözleşmeyi feshi halinde öngörülmüştür.Somut olayda, davacının tek satıcılık hizmetine bağlı olarak sözleşme konusu ürünlerin tanıtımları için reklam harcaması yaptığı, sözleşmede alım taahhüdünün bulunmadığı, sözleşme süresi içinde mal alım cirosu gözetildiğinde davalılara iade işleminin % 8 civarında olduğu, kaldı ki, davacının sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediği ve/veya ihlaline yönelik sözleşme süresi içerisinde temerrüte düştüğünün davalılar tarafından ispat edilemediği, buna karşın davalılar tarafından tek satıcılık sözleşmesine konu olan ürünlerin sözleşme hükümlerine aykırı olarak son tüketiciye ve piyasaya arzının yapıldığı dosya kapsamıyla sabit olduğundan, davacının sözleşmeyi feshinde haklı olduğu, sözleşmede düzenlenen cezai şartı istemekte haklı olduğu sonucuna varılmıştır.Tek satıcılık sözleşmesinin taraflarından olan gerçek kişilerin tacir olmadığından bahisle haklarında cezai şart yönünden tenkis hükümlerinin tatbiki doğru değil ise de, istinaf edenlerinin sıfatı gözetilerek yalnızca bu hususa değinilmekle yetinilmiştir. Hakimin takdir hakkını kullanarak TBK’nın 182/son maddesini uygulamak suretiyle yapmış olduğu indirim miktarı vekalet ücretinin hesabında dikkate alınamayacağından, reddolunan kısım üzerinden davalılar lehine vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmeyerek hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/18-421 Esas, 2009/526 Karar sayılı 18/11/2009 günlü içtihadı).İlk derece mahkemesinin, müteveffa … mirasçısı … hakkındaki hüküm fıkrasında, icra inkar tazminatı yönünden sehven davalı … isminin yazılmış olması karar yerinde her zaman düzeltilebilecek maddi hata niteliğinde olduğundan davalıların yerinde olmayan bütün istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.Yukarıda yapılan değerlendirmeler ışığında, davalılar vekillerinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalılar ….. Ltd Şti ve … ile müteveffa …. mirasçısı … vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine, 2-Davalılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Bakiye 54.402,28 TL nispi istinaf harcının (…’ın sorumluluğu 2.985,26 TL ile, …’un sorumluluğu 767,04 TL ile sınırlı olmak kaydıyla) davalılar …. Ltd. Şti., … ve …’dan tahsili ile Hazineye irad kaydına, 4-Davalılar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,5-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,6-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK.361.maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere, HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 02/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.