Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/569 E. 2021/286 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/569
KARAR NO: 2021/286
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/05/2018
NUMARASI: 2014/1975E. 2018/460K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, endüstriyel gazların temini, tedariki ve dağıtımı konusunda faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, davalı ile 05/11/2012 tarihli sözleşme imzaladığını, davalının bu sözleşmeyle müvekkili şirketten gaz alım taahhüdünde bulunduğunu, ancak davalının gaz alım borcunu herhangi bir neden olmaksızın durdurduğunu, başka firmalardan gaz temin etmeye başladığını, ihtarname tebliğine rağmen davalının, müvekkiline ait ekipmanı iade etmediği için müvekkilinin kira bedeline karşılık 05/06/2014 tarih, 4.060,38-TL bedelli tüp kirası faturası düzenlenerek davalıya gönderdiğini, davalının bu faturayı iade ettiğini, davalının sözleşmeye aykırı davrandığının tespitine, davalının Nisan 2014 döneminden Aralık 2014 dönemine kadar satın almayı taahhüt ettiği halde satın alamadığı gaz bedeline karşılık şimdilik 6.337,55 TL’nin tahsiline, dilekçeleri ekinde dökümü yapılan gaz tüplerinin müvekkiline iadesine, aksi halde şimdilik 1.000,00 TL’nin tahsiline, davalının elinde tuttuğu gaz tüplerine ilişkin müvekkili tarafından kira alacağına istinaden düzenlenen toplam 338.034,60 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; müvekkili şirketin sözleşme kapsamında 1986 yılından 31/03/2014 tarihine kadar kesintisiz olarak davacı ile ticari ilişkisini sürdürdüğünü, ancak müvekkilince haklı olarak sözleşmenin feshedildiğini, zira davacının gaz temini yapmayarak müvekkilini müşterilerine karşı zor duruma düşürdüğünü ve kendi davranışlarıyla sözleşmenin haklı feshine neden olduğunu, müvekkilinin 2014 yılı Şubat ayında …’den boşalan 8 adet medical tüpleri doldurmak için davacı firmaya getirdiğinde işyerindeki dolumcu …’ın satış müdürü …’in talimatı ile bu tüpleri doldurmayacaklarını, tüplerin azot gazına çevrilerek İzmir’de bulunan yağ fabrikasına gönderildiğini bildirdiğini, davacı şirketin müvekkili şirketin satış yapmasını imkansız kılacak derecede düşük fiyat teklifleri verdiğini, bu durumun dahi başlı başına haklı fesih nedeni olduğunu, davacının kötü niyetli olarak müvekkilinden her tüp için aylık 30,00 TL kira bedeli talep ettiğini, halbuki davacının teklif verdiği diğer tüm firmalardan tüpün kira bedelini aylık 3,00 TL olarak talep ettiğini, müvekkilinin kayıtları ve davacı uhdesindeki ekipmanların keşfen incelenmesi halinde müvekkilinde davacıya ait toplamda 21 adet, davacıda ise müvekkiline ait 28 adet tüp olduğunun anlaşılacağını, davacının müvekkilinden bir alacağının bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 09/05/2018 tarihli, 2014/1975 Esas – 2018/460 Karar sayılı ilamıyla: “…Her ne kadar davacı Nisan 2014 – Aralık 2014 döneminde davalının alımını taahhüt ettiği 6.337,55-TL tutarlı gazı almaması nedeniyle bu bedelin tahsilini talep etmiş ise de; davacının kendi ticari defterlerine göre davalıya en son 2014 yılı Mart ayında mal satışı yaptığı ve daha sonra herhangi bir satış yapmadığı anlaşıldığından ve davacının aynı şehirde sınırlı sayıda hastanenin bulunduğu bir piyasada kendi bayisi olan davalının münhasır müşterisine fiyat teklifi vermesi ve bunu davalının gaz alımından 3 gün sonra son vermesi nedeniyle davalının davacıdan alım yapmasına engel olduğu, davacının bu eyleminin taraflar arasındaki “Kotalı Bayilik Sözleşmesi”nin davalı tarafından gereği gibi ifa edilmesine engel oluşturduğu, taraflar arasındaki güven ilişkisini zedelediği, bu nedenle davacının davalıdan asgari ürün alma taahhüdünü yerine getirmesini talep etme hakkı olmadığı anlaşılmakla buna ilişkin uğradığını iddia ettiği zararı talep edemeyeceği kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davacı davalının elinde tuttuğu gaz tüplerini davacı şirkete iadesinin, olmadığı taktirde tüp bedellerine karşılık şimdilik 1.000,00-TL’nin tahsilini talep etmiş ise de; davacı iade edilmeyen tüplerin listesini sunmamış olup, toplam 1147 adet tüp bedelini davalıdan talep edebilmesi için öncelikle davalının elinde bu miktar tüp olduğunu, hangi tarihte hangi sevk irsaliyeleri ile davalıya teslim ettiğini kanıtlaması gerektiği, buna ilişkin bir belge sunulmadığı, ayrıca bilirkişi tarafından inceleme sırasında davacı şirketten talep edilmesine rağmen rapor düzenlendiği tarihe kadar herhangi bir irsaliye ya da teslim belgesi sunulmadığı, bu durumda davalı şirketin uhdesinde belirttiği miktarda tüp kaldığını ispat edemediği anlaşılmakla bu yönde iddia ettiği zararı talep edemeyeceği kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davacı davalının elinde tuttuğu gaz tüplerine ilişkin olarak düzenlemiş olduğu faturalar nedeniyle toplam 338.034,60-TL kira bedelinin davalıdan tahsilini talep etmiş ise de; tarafların ticari kayıtlarına göre davacının tüplerin tüm kira bedelini 31/03/2014 tarihinde kesmiş olduğu son faturayla davalı şirketten tahsil ettiği, bunun dışındaki taleplerinin incelenebilmesi için bu miktar kira bedeli fatura içeriği tüpleri, hangi tarihli faturalar ve hangi tarihli sevk irsaliyeleri ile davalıya teslim ettiğini kanıtlayamadığı için kira bedeli de talep edemeyeceği…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalının 16.04.2014 tarihli ihtarname ile müşterilerine karşı tedarik zorunluluğu sebebiyle başka firmadan tedarik yapmak zorunda kaldığını ihtaren bildirdiğini, buna rağmen ilk derece mahkemesince mevcut sözleşmelerin davalı tarafından haklı nedenle feshedildiği tespitlerinin hukuka aykırı şekilde yapıldığını, Müvekkili ile davalı arasında iki sözleşme akdedildiğini, “Endüstriyel Gazlar Sözleşmesi”nin “Ekipman” başlıklı 3. maddesine göre; Endüstriyel Gaz Tüplerinin kullanıcı (davalı) tarafından temin edileceğini, “Medikal Gaz Tedarik Sözleşmesi”nin “Ekipman” başlıklı maddesine göre “Kullanıcının (davalı) kendi mülkiyetinde bulunan standartlara uygun tüpler ile ihtiyaçlarını …’dan (müvekkil firmanın eski unvanı) temin edeceğini, anlaşılacağı üzere gazların doldurulacağı tüpleri temin etme yükümlülüğünün müvekkili firmaya değil davalıya ait olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun ise gazın kendisini temin etmekle sınırlı olduğunu, tüpü kendisi tedarik edemeyen müşterilere ise stoklarda bulunması kaydıyla müvekkili tarafından ihtiyari olarak tüp kiralandığını, Taraflar arasında birbirinden bağımsız iki adet sözleşme mevcut olduğunu, mahkeme tespitinin doğru olduğu varsayımında dahi hangi sözleşmenin feshedildiği hususunun belli olmadığını, Bilirkişi heyeti tarafından taraflar arasındaki medikal gaz tedarik sözleşmesinin asgari alım taahhüdü dışında bölge koruması vs. yükümlülükleri içermediği tespitinin yapıldığını, ancak buna rağmen müvekkili firmanın davalının satış yaptığı müşteriye ürün satmasının kusurlu bir eylem olacağı belirtilerek çelişkiye düşüldüğünü, devamla ilk derece mahkemesinin de aynı hataya düştüğünü, ayrıca gaz, oksijen ile likit gaz arasındaki ayrımı bilmeyen ya da yapmayan bilirkişi heyeti raporuna karşı itirazlarının dikkate alınmadığını, Bilirkişi heyeti tarafından davalının sözleşmede reklam yapma veya pazar payını artırma gibi bir borcunun olmadığının tespit edildiğini, diğer yandan bilirkişilerce yine sözleşmede herhangi bir sınırlama olmamasına rağmen davalının sadece Manisa bölgesinde faaliyet gösterdiğine ilişkin değerlendirme yapıldığını, ilk derece mahkemesinin itirazlar karşısında sektör bilgisi olan bilirkişilerden rapor alması gerekirken eksik raporu esas almak suretiyle hüküm kurduğunu, Müvekkili firma tarafından keşide edilen ve içeriği tüp kira bedeli olarak belirlenen bir takım faturaların davalı ticari defterlerine kaydedildiğini ve ödemelerin de yapıldığını, dolayısıyla en azından davalı tarafın kabulünde olan tüpler sebebiyle kira bedeline ve iadelerine karar verilmesi gerekirken, davalıya verildiği iddia olunan tüplere ilişkin delil sunulamadığı gerekçesiyle hatalı şekilde taleplerin reddi yoluna gidildiğini, Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasında imzalanan sözleşmeler uyarınca davalının sözleşmeye aykırı davrandığının tespitine, Nisan 2014- Aralık 2014 tarihleri için davalının alım taahhüdü kapsamında 6.337,55 TL, davalının elinde tuttuğu gaz tüplerinin iadesine, iade mümkün değil ise tüp bedelleri içen şimdilik 1.000 TL nin yine davalının elinde tuttuğu gaz tüplerinin kira bedeli olarak toplam 338.034,60 TL nin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında 06.01.2010 tarihli “Endüstriyel Gazlar Distribütörlük Sözleşmesi” ve 05.11.2012 tarihli “Medikal Gaz Tedarik Sözleşmesi” başlıklı sözleşmelerinin imzalandığı ihtilafsızdır. Dosyaya sunulan bilirkişi raporundaki açıklamalar ışığında, taraflar arasındaki sözleşmelerin asgari alım taahhüdü içeren kotalı bayilik sözleşmesi niteliğinde olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Davalının dosyaya delil olarak sunduğu önemli iki müşterisinden biri olan dava dışı … ile davalı arasında imzalanan tedarik sözleşmesinin, davacının davalı müşterisine gönderdiği teklif mektubundan üç gün sonrasında 01.03.2014 tarihli bildirimle dava dışı … tarfından feshedildiğinin bildirildiği, bu durumun davalının davacıdan alım yapmasına engel olup, sebebinin davacı davranışından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bunun dışında davalı tarfından davacıya gönderilen 31.04.2014 tarihli sipariş mektubu ile istenen ürünün davacı tarfından temin edilmediği, bu konuya 16.04.2014 tarihli davalı tarafından davacıya gönderilen ihtarname içeriğinde yer verilerek tedariğin başka bir firmadan sağlandığı belirtilmiştir. Tüm bu hususlar ışığında taraflar arasında en son mal alım satım ilişkisinin 2014 mart ayı içinde olup, sonrasında ticari ilişkinin sürdürülmediği anlaşılmakla, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin davacının haksız eylemleri sonucu, Yargıtay emsal kararlarında da benimsendiği üzere, davalı yanca eylemli olarak feshedildiği anlaşılmaktadır. Buna göre, davacının davalı müşterisine doğrudan satış yapmasının sözleşme ihlali kabul edilemeyeceği, davalının sözleşmeyi feshettiği ve feshin haklı olduğunun kabul edilemeyeceği yönündeki davacı istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacı tarafından davalı uhdesinde bulunduğu iddiası kapsamında dava ve talebine konu tüplerin ve sayısına ilişkin bir kanıt sunmadığı, bilirkişi incelemesi sırasında istenmesine rağmen davacı tarafından tüplerin davalıya teslimine ilişkin belge ve kanıt sunulmadığı anlaşılmaktadır. Taraf ticari defter ve kayıtlarında bilirkişilerce yapılan tespitler ışığında, taraflar arasındaki ticari ilişkinin kesildiği Mart 2014 tarihi ayı itibariyle davacının davalıdan tüm tüp kira bedelleri için kestiği fatura bedellerini tahsil ettiği anlaşılmaktadır. Davacının iş bu dava konusu yaptığı 02.07.2014 tarihli iki adet ve 03.09.2014 tarihli bir adet kira faturalarının davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, iade edilmesi üzerine davacı defterlerine iade kaydının düştüğü de gözetildiğinde, davacı vekilinin tüpler nedeniyle kira bedeline ve tüplerin iadesine karar verilmesi gerektiği yönündeki istinaf başvuru nedeni de yerinde değildir. İlk derece mahkemesinin taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemeler sonucu alınan bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler ışığında kurduğu hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 04.03.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.