Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/556 E. 2021/228 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/556
KARAR NO: 2021/228
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/11/2018
NUMARASI: 2014/1770 E. – 2018/961 K.
DAVANIN KONUSU:Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükme karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ortağı olduğu … Ltd.Şti. lehine davalı banka adına taşınmazının 09.02.1989 tarihinde ihracata hazırlık kredisi için ipotek edildiğini, kullanılan kredi borcunun ödenmesine rağmen davalı bankanın muhtelif ihtarnamelere rağmen taşınmaz üzerindeki ipoteği kaldırmadığını, son olarak dava dışı … Bankası A.Ş’nin davacının %20 ortağı olduğu diğer davalı … A.Ş’nin bir ihracaat kredisini kabul ederek davalı … A.Ş.’den ipotek talep ettiğini, ancak davacıya ait taşınmaz üzerinde davalı bankanın ipoteği bulunduğundan birinci derecede dava dışı banka lehine ipotek tesis edilemediğini, davacı ve davalı … A.Ş’nin söz konusu taşınmaz dışında ipoteğe elverişli başka taşınmazı bulunmadığından ipotek verilemediğini ve söz konusu kredinin dava dışı bankadan alınarak ihraacatın gerçekleştirilemediği, müvekkilinin davalı … A.Ş’nin %20 ortağı olduğundan ve ihracata konu anlaşmanın yürürlüğe girmesini teminat mektubu sağladığından payı oranında bonus alma hakkını alamadığından zarara uğradığını, müvekkili ile şirket arasındaki sözleşmeye göre müvekkilinin aracı olduğu sözleşmeden pay alacağını, davalı bankanın ipoteği kaldırmaması nedeniyle müvekkilinin aracı olduğu ihracat sözleşmesinin ifa edilemedeğini, davalı şirketin davalı banka nezdinde işleri yeterli derecede takip etmemesi nedeniyle bir miktar zararın şirketten istenildiğini ileri sürerek, davalı bankadan şimdilik 15.000,00 USD, diğer davalıdan 5.000,00 USD’nin tahsiline ve davacı zararının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, iddia edilen kredi ve ipotek ilişkisinin 1989 tarihli olması nedeniyle üzerinden on yıldan fazla süre geçtiğini, müvekkilinin halefi olan … A.Ş ile davacının ortağı olduğu dava dışı … A.Ş arasında muhtelif tarihlerde düzenlenen genel kredi sözleşmeleriyle kredi tahsis edildiğini, kredinin teminatı olarak davacıya ait taşınmaz üzerinde 20.08.1987 tarihinde ipotek tesis edildiğini, kredi borçlusu şirketin kredi sözleşmelerinden kaynaklı borçlarını ödemediği sürece ipoteğin fekinin istenemeyeceğini, banka kayıtlarına göre müvekkili bankanın alacağının devam etmesi nedeniyle ipoteğin fek edilmediğini, davacı yanca müvekkilinin ipoteği kaldırmaması nedeniyle başka ipotek verilecek taşınmazı bulunmadığını, bu nedenle ihracat işlemi için … Bankasından kredi alınamaması nedeniyle ihracat işlemi yapılamadığından davacının zarara uğradığını iddia ettiğini, davacının zararıyla eylem arasında uygun illiyet bağı bulunduğunu kanıtlaması gerektiğini, iddia edilen ihracat işleminin gerçek ve yasal bir işlem olup olmadığının, gerçekleşmemesinin tek nedeninin ipoteğin fekki olduğunun ile davacı veya şirketinin başka teminatının bulunmadığının kanıtlanması gerektiğini, bir çok banka bulunmasına rağmen tek bankaya müracaat edilmesinin manidar olduğunu savunarak, davanın reddi istemiştir. Davalı … Ltd.Şti temsilcisi cevap dilekçesinde özetle; davacı ile aralarında bir bonus anlaşması olduğunu ve anlaşmanın ortaklar kurulu kararı ile yürürlüğe konduğunu, Irak’ta muhkim … firması ile akdedilen sözleşme gereğini kabul ettiğini, şirketin sorumluğu noktasında davalı banka nezdinde üzerine düşen girişimlerde bulunarak dava açıldığını, davacının zararının oluşmasına sadece davalı bankanın sebebiyet verdiğini, şirketin bu konuda kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; “…. Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde; davacının, davalı … Şirketi’nin ortağı olduğu; …Ltd. Şti’nin 05/10/2008 tarihli ortaklar kurulu kararı ile “…’nin … Ltd Şirketimiz adına Irak’ta devlet veya özel sektör ile iş bağlantıları yapması ve yapacağı ticari bağlantılardan oluşacak kârın net %20 (yüzde yirmi)’si doğrudan Ortak …’ye verileceği, kalan kar şirket ortakları arasında ortaklık payları oranında dağıtılacağı” hususunun kararlaştırıldığı, görülmüştür.Davacının ortağı olduğu dava dışı …A.Ş.’nin eski ünvanı … A.Ş. olup hali hazırda davalı … olarak faaliyetine devam eden davalı banka nezdinde doğmuş ve doğacak tüm borçlarının 75 milyon TL’ye kadar olan kısmı için davacı tarafından taşınmazının ipotek edildiği, anlaşılmıştır. Davacı tarafça ipotek tesisine dayanak borç sona erdiği, hiçbir borçları bulunmadığından bahisle ipoteğin fekkine yönelik taleplerinin davalı banka tarafından haksız olarak geri çevrildiği bu yöndeki ihtarlarına rağmen ipoteğin terkin edilmediği; terkin edilmeme nedeniyle ise; dava dışı …nın aynı taşınmaz üzerinde ipotek tesisi şartı ile vereceği teminat mektubunu temin edemedikleri; söz konusu bu teminat mektubunun temin edilememesi nedeniyle de davalı … Ltd. Şti ile Irak menşeili … firması arasında dosyaya mübrez 03/11/2008 tarihli ihracat sözleşmesinin, aynı sözleşmenin 9.maddesi gereği kendiliğinden fesholunduğu ve dolayısıyla davacının yukarıda anılan ortaklar kurulu kararı gereği alabileceği %20 bonus alacağından mahrum kaldığı bu %20 nispetinde bonus alma hakkı kadar zararının bulunduğundan bahisle; ipoteği haksız olarak feshetmediğinden bahisle davalı bankadan ve davalı banka nezdinde yeterli derecede takip yapmadığından bahisle davalı Uluçinar’dan zararının tazminini; talep ve dava etmiştir. Davacının zararının temelini dayandırdığı 05/10/2008 tarihli … Ltd.Şti’nin ortaklar kurulu kararı ile davacı taraf iddia ve beyanlarının aksine, ihracat sözleşmesinin yapılması ile değil, davacı …’nin davalı … Ltd. Şti adına Irak’ta bağlantıları yapması ve yapacağı ticari bağlantılardan alınacak kârın %20’si oranında doğrudan …’ye verileceğinin kararlaştırılacağı öngörülmüş; sözleşmenin yapılmasına ilaveten kârın oluşması kurucu şartına bağlı olarak %20 ödeme hususu düzenlenmiştir. Bunun yanı sıra dosyaya mübrez 25/06/2008 tarihli … Bankası Gebze Şubesi’nde davalı … Şirketi’ne yönelik gönderilen talebin neye ilişkin olduğu evrak içeriğinden anlaşılamamakla birlikte davanın tarafları arasında bu hususta bir uyuşmazlık bulunmadığı değerlendirilen davalı … Şirketi’nin teminat mektubu verilmesine yönelik talebi üzerine davacı adına kayıtlı olup davaya konu olan taşınmazın 1.derece ve serbest dereceden ipotek verilmesi ve takriben 4 milyon USD tutarındaki akreditifin bankalarına açılması şartıyla taleplerinin değerlendirilebileceği, bildirilmiştir. Buradan hareketle dava dışı bankanın teminat mektubunu ipotek tesisi halinde mutlaka tesis edeceği anlamının çıkarılmasının mümkün olmadığı; taleplerinin ipotek tesisi ile yanı sıra 4 milyon USD kadar akreditifin açılması halinde değerlendirilebileceğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. Netice itibariyle iddianın aksine Halkbankasından teminat mektubu temininin kâti suretle sağlanacağı ispat edilemediği gibi zarara dayanak ortaklar kurulu kararında % 20 bonus alacağının oluşacak kâra bağlı, şartlı olarak öngörülmesi böylesi bir kârın da ispat edilemediği kanaatiyle subut bulunmayan davanın reddine; karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle sabit görülmeyen davanın reddine, karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; İlk derece mahkemesince verilen kararın tamamen hatalı olduğunu, uzun yargılama sonucu varılan sonucun isabetsiz olduğunu ve makul sürede yargılamanın sonuçlandırılmayarak adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi kurulunun HMK’ya tamamen aykırı olarak, hukuki kanaat belirten bir rapor düzenlediğini, ikinci raporda alacağın hesaplandığını, mahkemece sunulan uzman görüşlerinin hiç değerlendirilmeden, sadece hukuksuz şekilde düzenlenen bilirkişi kurulu raporlarından kısaca söz ederek davanın reddine karar verildiğini, raporlarla uzman görüşünün gerekçede tartışılmamasının bozma nedeni olduğunu, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davalı bankaya bir çok kez yazılı ve sözlü başvuru bulunmasına rağmen ve borcun bulunmadığının açık olmasına rağmen ipoteklerin çözülmediğini, müvekkilinin yaptığı sözleşmenin ifası için dava dışı bankaca birinci derecede ipotek talep edildiğini, kredinin temin edilmemesi halinde yapılan ihracat sözleşmesinin ifa edilmeyeceğini ve zarardan bankanın sorumlu olduğunun ihtarlarda bildirildiğini, buna rağmen kasıtlı hareketlerle ipoteğin kaldırılmayarak müvekkilinin zararına neden olunduğunu, buna rağmen zararla eylem arasında illiyet bağı bulunmadığının kabulünün yasal olmadığını, davalının gerçeğe aykırı şekilde kredi borcu bulunduğunu beyan ettiğini, ancak ikinci bilirkişi raporunda açıklandığı üzere borcun varlığına ilişkin hiç bir kanıt ileri sürülmediğini, banka kayıt ve defterlerinin dahi delil olarak gösterilmediğini, zira kullanılan krediler nedeniyle ödenmemiş borcun bulunmadığını, nitekim daha sonra ipoteğin fek edilmesine rağmen müvekkilinin ciddi zararlara uğradığını, mahkemece sunulan Prof.Dr. …’nun uzman görüşünün incelenmesi halinde illiyet bağının bulunduğunun anlaşılacağını, mahkemece bu delilin hiç değerlendirilmediğini, bilimsel görüşte illiyet bağının bulunduğunun açıkça belirlendiğini, ipoteğin çözülmesi halinde kullanılacak krediyle şirketin kar elde edeceğini ve müvekkilinin de komisyon alacağının açık olduğunu, dosyaya ibraz edilen belgede ne miktarda kar elde edileceğinin açıklandığını, verilen kararla hukuk kuralları ihlal edildiği gibi adalet duygularının da zedelendiğini, zararın kapsamının tam olarak belirlenmemesi halinde TBK’nın 50.maddesi gereğince hakimin hal ve şartlara göre müdahalesi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacıya ait taşınmazın dava dışı şirketin borcu nedeniyle davalı banka tarafından ipotek edilmesi ve borcun ödenmesine rağmen ipoteğin kaldırılmaması nedeniyle davacının uğradığı zararın davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkiline ait taşınmazın, ortağı olduğu şirketin borçları için ipotek edildiğini, borcun ödenmesi ve bankaya bir çok kez yazılı ve sözle bildirime bulunulmasına rağmen ipoteğin fek edilmemesi nedeniyle müvekkilinin taşınmazı yeniden ipotek ettirerek kredi ve teminat mektubu alamaması nedeniyle zarara uğradığını belirterek, ipoteği haksız şekilde kaldırmayan banka ile ipoteğin kaldırılması için gerekli girişimlerde bulunmayan diğer davalının zararlarından sorumlu olduğunu ileri sürmüştür. Davalı banka vekili, ipoteğe konu borcun tam olarak ödenmemesi nedeniyle ipoteğin kaldırılmadığını, ileri sürülen zarar ile ipoteğin kaldırılmaması arasında illiyet bağı bulunmadığını savunmuştur. Diğer davalı ise ipoteğin kaldırılması için gerekli girişimlerde bulunduğunu belirtmiştir. İlk derece mahkemesince ipoteğin kaldırılmaması ile davacının taşınmazını yeniden ipotek ettirerek akreditif kredisi alınmaması ile ileri sürülen zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili yasal süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Mülkiyeti davacıya ait olan İstanbul /Maltepe /… Mahallesi … Ada … Parsel sayılı taşınmaz üzerindeki … nolu bağımsız bölüm üzerinde, davalı banka tarafından banka alacağına karşılık olmak üzere 20.08.1987 tarihinde 75.000.000,00 TL borç için limit ipoteği tesis edildiği anlaşılmıştır. İpoteğin 15.03.2013 tarihinde eldeki davadan önce terkin edildiği anlaşılmıştır. İpotek akit tablosunun incelenmesinde, davacıya ait taşınmazın dava dışı borçlu … Bankası tarafından açılmış yada açılacak kredilerden kaynaklanan doğmuş veya doğacak borçları için süresiz olarak birinci dereceden ipotek edildiği anlaşılmıştır. Kredi borçlusu ve davacı tarafından 27.09.2004 tarihinde ve değişik tarihlerde noter aracılığıyla keşide edilen ihtarla ipoteğin fekki talep edilmiştir. Davalı şirketin sicil kaydının incelenmesinde, davacının şirketin ortağı olduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafından ibraz edilen kontrat başlıklı sözleşmenin incelenmesinde, taraflarının … Ltd. Şti. ve … olduğu sözleşmenin konusunun … şirketini diğer tarafa sözleşmeye konu 3500 adet galvanize çelik bobinin tedarikini üstlendiği, sözleşme değerinin 6.793.250,00 USD olduğu, navlun ve gönderme masraflarının gönderene ait olduğu, teslimatın altı ay içeresinde yapılacağı, ödemenin … Bankasından satıcı lehine açılacak hesaba yatırılacağı belirlenmiştir. Sözleşmenin 9. maddesinde satıcının sözleşmenin imzalanmasından itibaren 40 gün içinde sözleşme değerinin % 5’i oranında teminat mektubunun ibraz edileceği, mektubun ibraz edilmemesi halinde sözleşmenin fesh edileceği düzenlenmiştir. Davalı şirketin 05.10.2008 tarihli ortaklar kurulu kararıyla, davacının şirket adına Irak Devleti veya özel sektörüyle bağlantı yapması halinde oluşacak karın % 20’sinin davacıya ödeneceği belirlenmiştir. Dosya içerisinde bulunan … Bankasının 25.06.2008 tarihli yazısında davalı şirkete hitaben, ipoteğe konu … Ada … Parsel … nolu dairenin birinci derecede ipotek verilmesi ve takriben 4.000.000,00 USD tutarındaki akreditifin bankaya açılması şartıyla talebin değerlendirileceği belirlenmiştir. Davalı şirket tarafından davalı bankaya yazılan 19.11.2008 tarihli yazıda, kredi borcunun ödenmesi nedeniyle ipoteğin kaldırılması gerektiği, … Ltd. Şti. tarafından yapılacak ticarette kullanılacak kredi için teminat istendiği, bu nedenli ipoteğin 7 gün içerisinde kaldırılması aksi halde meydana gelen zararlardan bankanın zorunlu olduğu ihtar edilmiştir. İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/409 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının ortağı olduğu ve yurt dışında kurulu olan şirketle sözleşme imzaladığı belirtilen … Ltd. Şti. Tarafından ipoteğin kaldırılmaması nedeniyle … Bank hakkında ticaretin gerçekleşmemiş olmaması nedeniyle tazminat davası açıldığı, mahkemece aktif dava ehliyeti yönünden davanın reddine karar verildiği bu tür bir davanın taşınmaz maliki tarafından açılabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin temyizi sonucu hükmün onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır. Anılan dosya içerisinde bulunan bilirkişi raporunda bankaya borcun bulunup bulunmadığının değerlendirilmediği görülmüştür. Davacı tarafça alının bilirkişi raporu üzerine dava değeri 253.00,00 USD’ye yükseltilmiştir. Davalı banka vekili tarafından ibraz edilen 15.05.2017 tarihli Prof. … tarafından düzenlenen uzman görüşünün incelenmesinde, ipotek sözleşmesine aykırı davranıldığı iddiası kabul edilse dahi, tazminata hükmedilebilmesi için borca aykırılık nedeniyle bir zarara uğranıldığının geçerli delillerle ispatı gerektiği, somut olayda teminat için başvurulan bankanın bu işlemi gerçekleştireceği, davacının ortağı olduğu şirketin ihracat işlemini başarıyla gerçekleştireceği, satın alan şirketin ödemeyi yapabilecek durumda olduğu, ortağı olduğu şirketin elde edilecek karın hiç bir hukuki engel olmaksızın doğrudan ödenebileceğinin kanıtlanması gerektiği banka yazısında belirli koşulların oluşması halinde teminatın değerlendirilebileceği belirtildiğinden zararın oluşmadığı bildirilmiştir. Davacı tarafından sunulan 29.03.2017 tarihli Prof. … tarafından düzenlenen uzman görüşünde ise, davalı bankanın alacağının sona ermesine rağmen ipoteğin terkin edilmemesinin ipotek sözleşmesine aykırı olduğunu, ipoteğin terkin edilmemesi nedeniyle … Bank tarafından teminat mektubu verilmemesi nedeniyle ihracat sözleşmesinin ortadan kalktığı, davacının ise, ihracattan alacağı % 20 oranındaki paydan mahrum kaldığı belirtilmiştir. Mahkemece mali müşavir ihracat uzmanı ve sözleşme uzmanı bilirkişilerden alınan 16.01.2017 tarihli raporun incelenmesinde, meydana gelen zarar ile davalı eylemleri arasında illiyet bağı bulunmadığı açıklanmış, uygun illiyet bağı bulunduğu kabul edilse dahi kanıtlanmış her hangi bir zararın bulunmadığı belirlenmiş, banka kayıtları ile ilgili her hangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Mahkemece mali müşavir ve makine mühendisi bilirkişiden zararın hesaplanması için alınan 18.01.2018 tarihli raporda ise, sözleşme üzerinden şirketin elde edeceği brüt kardan davacıya 175.950,00 USD kar isabet edeceği belirlenmiştir. Mahkemece yapılan incelemede banka kayıtları üzerinde inceleme yapılmamış , ipoteğin kaldırılması talep edildiği tarih itibariyle, dava dışı borçlunun borcunun bulunup bulunmadığı değerlendirilmemiştir. İstinaf nedenleri açısından somut olayın değerlendirilmesinde, davacı tarafından ortağı olduğu dava dışı şirketin doğmuş ve doğacak borçlarına karşı davalı bankaca kullandırılacak kredilerin teminatını oluşturmak üzere taşınmaz üzerinde süresiz ipotek tesis edilmiştir. İpotek sözleşmesinin, doğmuş ve doğacak borçların teminatını oluşturması ve akit tablosunda borçluya verilen ve verilecek kredilerin teminatını oluşturmak üzere düzenlenmesi karşısında, lehine ipotek veren şirketin sonradan kullanacağı krediler için dev verilen ipoteğin kaldırılması için artık lehine ipotek veren şirketin borcunun bulunmaması ve bankadan artık kredi kullanmayacağını muhatap bankaya bildirmesi gerekmektedir. Aksi halde, sonradan kullanılacak kredilerin temini için verilen ipoteğin tüm borçların tamamen ödenmesine kadar sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilmelidir. Davacı, ipoteğin kaldırılmaması nedeniyle dava dışı şirketin imzaladığı ihracat sözleşmesi kapsamında dava dışı Halk Bankası’ndan kredi alamadığını, anılan sözleşme gereğince sözleşmeye aracı olan davacının, ortaklar kurulu kararıyla aracı olduğu sözleşmeden kaynaklanan % 20 oranında kar payından mahrum kaldığı belirtilerek tazminat talep edilmiştir. Öncelikle ileri sürülen zarar ile davalının eylemleri arasında uygun illiyet bağının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. İstinaf başvurusunda, dosyaya sunulan uzman görüşünün gerekçede değerlendirilmediği belirtilmiş ise de ilk derece mahkemesince dosya kapsamındaki deliller değerlendirilerek ve dava dışı bankanın cevabına göre zarar ile eylem arasında illiyet bağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporları ve uzman görüşü ile … Bankası A.Ş.’nin yazılı cevabında, ipoteğe konu taşınmazın birince derecede ipotek verilmesi ve yaklaşık 4.000,00 USD tutarındaki akreditifin bankada açılması şartıyla talebin bankaca değerlendirileceği bildirilmiş olup, başvuru halinde teminatın verilip verilmeyeceği, taşınmazın belirtilen teminatı karşılayacak değerde olup olmadığı kanıtlanmadığı gibi, teminatın verilmesi halinde dahi sözleşmenin ifa edilip edilmeyeceği ve sözleşmeden belirtilen şekilde kar edilip edilmeyeceğine ilişkin delil sunulmamıştır.Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, 4-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 25.02.2021 tarihinde oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.