Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/540 E. 2021/20 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/540
KARAR NO: 2021/20
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/10/2018
NUMARASI: 2017/203E. – 2018/1007 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükme karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı bankanın Beylikdüzü Şubesi’nden ticari krediler çektiğini, 2016 Eylül ayında mevcut teminatlara karşın kapanan krediler yerine yeni krediler kullandırılmadığını gibi yabancı sermayeli olan bankanın Türkiye’deki operasyonlarını sona erdirecek olması nedeniyle müvekkilinden mevcut kredilerin erken kapatılmasının istediğini, hazine payı adı altında kapancak krediden usul ve yasalara aykırı olarak %2 oranında erken kapama komisyonu alındığını, kredinin bankaca erken ödenmesinin talep edilmesine rağmen erken kapama komisyonu alınmasının haksız olduğunu, müvekkilinin önceye dayalı kredi ilişkisi ve yeterli teminatı bulunmasına rağmen yeni kredi talebinin karşılanmadığını, yeni kredi talebinin reddinin müvekkilini ticari olarak sıkıntıya soktuğunu, müvekkilinin başka bankadan kredi alarak yeni teminatlar verdiğini, alınan komisyon ve BSMV’in TBK’nın 21. maddesindeki genel işlem koşulları ilkesine aykırı olduğunu, haksız kesintinin tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamını, %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tacir olan taraflar arasında karşılıklı müzakerelerle irade serbestisi ile imzalanan genel kredi sözleşmesinde genel işlem koşulu bulunduğu iddiasının yersiz olduğunu, sözleşmenin erken ifası halinde TBK’nın 96.maddesi gereğince erken kapama komisyonu alınmasının yerinde olduğunu, komisyonun, sözleşmeyle tarafların karşılıklı mutabakatı ile kararlaştırıldığını, erken ödemeyle müvekkilinin zararının doğduğunu, sözleme gereğince müvekkilinin 66.889,00 TL komisyon alacağı bulunmasına rağmen indirim yapılarak 44.500,00 TL’nin tahsil edildiğini, müvekkilinin sözleşmenin 3.3. maddesi gereğince yeni kredi kullandırma yükümlülüğü bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; ” Dava hukuksal niteliği itibariyle, ticari kredi ilişkisi kapsamında haksız olarak alındığı iddia olunan erken kapama ve BSMV ücretinin iadesi için başlatılan takibe vaki olmuş itirazın İİK’nın 67/1 maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında 23.09.2014 tarihli 5.000.000,00-TL tutarlı genel kredi sözleşmesi akdedildiği, davacı şirketin 08.07.2015 tarihli talimatına binaen 1.950.000,00-TL tutarında taksitli ticari kredi kullandırıldığı, bu kredinin 19.10.2016 tarihinde kapatıldığı, %2.79 oranında erken kapama komisyon tutarı BSMV dahil 46.725,00-TL olarak kesildiği ihtilafsızdır. Uyuşmazlık, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında erken kapama komisyon ücretinin alınmasının usul ve yasaya uygun olup olmadığı, TBK’nın 20 ve devamı maddelerinde düzenlenen genel işlem koşulları ilkesinin somut olayda uygulanıp uygulanmayacağı noktasında toplanmaktadır. Erken kapama komisyon kesintisinin akdi yönden irdelenmesinde; sözleşmenin 3.4. maddesinde banka tarafından kredi kullandırım tarihinden itibaren 1 yılın dolmasına müteakiben her türlü hakları saklı kalmak kaydı ile kredinin vadesinden öncesinde kapatılması halinde bankanın onayının gerektiği, geri ödemeden kaynaklı olarak her türlü vergi resim harç fon erken kapama komisyonu ve sair giderlerin müşteriden talep edilebileceğinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. Yani, erken kapama ücretinin talep edilebileceği kararlaştırılmakla birlikte oran belirtilmemiştir. Dava konusu kredi ticari nitelikte olup davacı taraf tacir vasfını haizdir. TTK’nın 18/2 maddesi uyarınca ticari faaliyetler kapsamında tacirlerin basiretli iş adamı olarak hareket etmesi esas olup, sözleşmenin bu bağlayıcı maddesi davacı yönünden de evleviyetle hüküm ifade edecektir. Dolayısıyla, tüketiciler sahasında uygulanan TBK’nın 20 ve devam eden maddelerinde düzenlenen genel işlem koşulları ve haksız şart ilkesi tacirler yönünden uygulanamayacaktır. Kaldı ki, TTK’nın 20. maddesine istinaden tacir olan davalı bankanın vermiş olduğu hizmet karşılığında ücret istemesi de işin doğasına uygundur. Ne var ki, somut olayda sözleşme içi boşluk mevcuttur. Hangi oranda erken kapama ücreti alınacağı kararlaştırılmamıştır. Bu durumda sözleşmedeki bu boşluk bizi TTK’nın 2. maddesine yönlendirmektedir. Bu kapsamda, diğer bankaların kesinti yapılan yıllar uyarınca ticari kredi müşterilerine uygulamış oldukları erken kapama ücret oranları celp edilerek emsal olması açısından dosyamız arasına alınmıştır. Dava dışı emsal banka uygulamalarının ortalaması alınarak kıyas yapıldığında ise davaya konu kredi erken kapama komisyonu ve bunların gider vergisi kesintisinin ticari teamüllere ve emsal uygulamalara uygun ve paralel gittiği sonuç ve kanaatine varılarak masraf iade talebinin yerinde olmadığı sonucuna varılmakla davanın reddi gerekmiştir.” gerekçesiyle davanın reddine, karar vermiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Davalının, genel kredi sözleşmesine istinaden müvekkilinin ihtiyaç duyduğu yeni kredileri vermediğini, bu nedenle müvekkilinin ticari faaliyetlerinin devamı için yeni finans kurumu arayışına girdiğini, davalının mevcut kredilerin ödenmesini istemesi nedeniyle müvekkilinin daha maliyetli yeni faiz oranları ile ilave masraflar yapmak zorunda kaldığını, ancak mahkemece bu hususların hiç araştırılmadığını, müvekkili şirket merkezine gelen banka görevlilerinin erken kapama komisyonu alınmayacağını açık şekilde beyan ettiklerini, bunun üzerine müvekkilinin, davalıdan yeni kredi alamaması nedeniyle daha yüksek masraflı olarak başka bankadan kredi almak zorunda kaldığını, müvekkilinin davalının talebi ile krediyi kapatmak zorunda kaldığını, ancak mahkeme gerekçesinde müvekkilinin kredi borcunu erken ödediği gibi değerlendirme yapıldığını, o tarihlerde bankanın Türkiye’deki operasyonlarını sonlandırmak istemesi nedeniyle kredinin geri çağrılarak yeni kredi kullandırılmayacağının beyan edildiğini, bankanın daha sonra piyasadan tamamen çekilmeyerek operasyonlarını daralttığını, mahkemece kredinin bankanın isteği üzerine kapatıldığına ilişkin delillerin değerlendirilmediğini, müvekkilinin keşide ettiği Üsküdar … Noterliğinin 03.10.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamede mevcut durumun özetlendiğini, ancak ihtarın davalı tarafından teslim alınmadığını, mahkemece bu ihtar ve gönderi belgesinin dikkate alınmadığını, müvekkilinin dava dışı … Bankasından daha yüksek faiz oranıyla kredi kullanarak mevcut krediyi kapattığını, bu kredi için de masraf yaptığını, tanık olarak dinlenen müvekkilinin mali müşavirinin de süreci anlattığını, mahkemece tanık beyanın dikkate alınmamasının yerinde olmadığını, mahkemece iddianın değerlendirilmeksizin sanki normal bir komisyon iadesi talep edilmiş gibi karar verildiğini, borçlunun isteği ile kredi borcunun erken kapatılmasının her zaman mümkün olduğunu, ancak davalı bankanın Türkiye’den çekilme kararı alması nedeniyle küçülme isteğinde bulunması ve kredinin erken ödenmesi halinde erken kapanma komisyonu alınmayacağının beyan edilmesi nedeniyle müvekkilince ödendiğini, müvekkilinin davalı tarafından kandırılarak yeni kredi kullandırmaya zorlandığını, kullanılan bu kredi nedeniyle müvekkilinin yeni masraflar yaptığını, belirtilen hususların değerlendirilmeksizin karar verildiğini, güven ve itibar kurumu olan bankanın erken ödeme sürecindeki tutum ve beyanlarının değerlendirilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi kapsamında alınmış bulunan erken kapama komisyonunun tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı yan, sözleşmede bulunan kredinin erken ödenmesi halinde erken kapama komisyonu alınacağına ilişkin hükmünün genel işlem koşulu içermesi nedeniyle geçersiz olduğu iddiasının yanı sıra davalı bankanın, Türkiye’deki operasyonlarını sonlandırmak veya sınırlandırmak istemesi nedeniyle yeni kredi vermediğini ve kredinin erken ödenmesin talep ettiğini, erken ödeme halinde komisyon alınmayacağının banka çalışanlarınca beyan edilmesi nedeniyle başka bankadan kredi kullanılarak, kredinin erken kapatıldığını ileri sürmüştür. Davacı tacir olup, kullandığı kredilerin ticari kredi olduğu hususu ihtilafsızdır. TBK’nın 21/2. maddesi uyarınca, sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşulları da yazılmamış sayılır. Somut olayda; Bankacılık Hizmet Sözleşmesinin 3.4 maddesi, ” Uzun vadeli kredilerde banka, kredi kullandırım tarihinden itibaren bir yılın dolmasını takiben iş bu sözleşmenin 3.3.maddesiyle sözleşmenin diğer hükümleri uyarınca doğmuş/doğacak diğer her türlü hakların saklı kalmak kaydıyla, kredinin geri ödenme tarihinden/vadesinden önce, kredinin bir kısmı ve/veya tamamının işlemiş faizleri ve diğer eklentileriyle birlikte ödenmesini talep edebilir. Belirlenen tarihten önce kredinin kısmen veya tamamen geri ödenmesi bankanın kabulüne bağlıdır. Kredinin erken geri ödenmesinden ötürü doğabilecek vergi, resim, harç, fon, faiz, erken kapanma komisyonu ve sair mükellefiyetler ve varsa banka zararları müşteri tarafından ödenir. ” Komisyon vergi ve masraflara ilişkin anılan maddesinin sözleşmenin niteliğine aykırı olduğundan söz edilemez. Zira tüm bankalar tarafından benzer kesintiler yapılmakta olup, davacı bu hususu bilmediğini ileri süremez. Genel işlem koşulları TBK’nın 20 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. TBK yürürlüğe girdikten sonraki dönemde imzalanan sözleşmeler ve kullandırılan krediler yönünden; yasal düzenlemeye göre, genel işlem koşulu içeren sözleşmeler yapılması hukuken mümkündür. Bir hükmün salt genel işlem koşulu niteliğinde olması, onun geçersiz olması sonucunu doğurmaz. TBK’nın 25. maddesi uyarınca, “Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamaz”. Yani, genel işlem koşulu niteliğindeki sözleşme maddesinin geçersiz sayılması için, hükmün dürüstlük kuralına aykırı olması gerekir. Somut olayda, bankanın, yapılan işlemler nedeniyle erken kapama komisyonu alacağına dair sözleşme hükümlerinin haksız işlem şartı olduğundan söz edilemez.Sözleşmenin 4.6.maddesinde de, bankaca alınan masraf ve kesintilerin iade edilmeyeceği düzenlenmiştir. Bu tür uyuşmazlıklarda, davalı banka ile diğer bankaların uygulaması araştırılarak, bu tür işlemlere kredi grupları bakımından uygulanan komisyon, masraf vb. ad altında kesilen masraf miktar ya da oranları sorulup karşılaştırılarak, davacıdan talep edilebilecek ortalama miktar konusunda bilirkişiden rapor alınarak, alınan masraflar konusunda 5411 Bankacılık Kanunu 144. maddesinin vermiş olduğu yetkiye istinaden, Bakanlar Kurulunun 16.10.2006 tarih ve 2006/11188 sayılı kararına istinaden Merkez Bankasının çıkarmış olduğu 09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2006/1 sayılı tebliğin 4. maddesi hükmü de dikkate alınmak suretiyle davalı banka tarafından yapılan kesinti miktarının uygun olup olmadığı veya ne miktarda olduğu, dürüstlük kuralına aykırı olup olmadığı davacıya iadesi gereken miktar bulunup bulunmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek gerekmektedir ( Yargıtay 11.HD’nin 26/06/2018 tarih, 2016/11653 E. 2018/4811 K. ve 2017/276 E. 2018/5662 K. sayılı ilamları). Somut uyuşmazlıkta, mahkemece alınan raporda, denetime elverişli bir şekilde erken kapama nedeniyle tahsil edilen komisyonunun emsal bankalardan düşük olduğu, bankaca alınan komisyonun makul düzeyde olduğu anlaşılmaktadır. Her iki tarafın da tacir olduğu dikkate alındığında; tarafların serbest iradeleriyle sözleşme akdetmiş oldukları, davacıdan alınan masraf ve komisyonların sözleşmede kararlaştırılan hususlara uygun olduğu, ayrıca davalı bankanın davacıya verdiği krediyi temin ederken belli bir maliyete katlandığı dikkate alındığında, bankanın almış olduğu masraf ve komisyonların almasının dürüstlük kuralına aykırı olduğu söylenemez. İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda; uyuşmazlığa konu kredi sözleşmesi doğrultusunda kullandırılan krediler bakımından emsal banka araştırmaları yapılarak hazırlandığı görülmüştür. Bu sebeplerle ilk derece mahkemesince alınan raporlar gerekçeli ve denetime elverişlidir. Buna göre davacı vekilinin sözleşmelerdeki davacı aleyhine olan düzenlemelerin genel işlem şartları kapsamında haksız şart olarak kabul edilmesi gerektiği, yine mahkece hükme esas alınan bilirkişi raporunun hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu yönündeki istinaf nedenleri yerinde değildir. Davacı yan, kredinin davalının talebiyle ve yeni kredi kullandırılmaması nedeniyle erken ödendiğini ve banka çalışanlarının erken kapama komisyonu alınmayacağına ilişkin beyanları nedeniyle başka bankadan kredi alınarak, kredinin erkenden ödendiğini ileri sürmektedir. Davacı tarafından keşide edilen 03.1.2016 tarihli ihtarda, bankanın Türkiye’deki operasyonlarına yeni kredi kullandırılmadığını, kredinin erken kapatılmasını isteyerek %2 oranında komisyon talep edildiğini, talebin hukuka aykırı olduğu bildirilmiştir. Ancak, anılan ihtarın davalıya noter aracılığıyla tebliğ edilmediği, kargı aracılığıyla gönderilen ihtarın davalıya ulaşıp ulaşmadığı ve kargo içeriğinin neden ibaret olduğu konusunda herhangi bir kanıt sunulmamış, dava dilekçesinin ekinde kargo şirketine keşide edilen fatura ibraz edilmiştir. Diğer yandan, davacı yan, 19.10.2016 tarihli dilekçesiyle, kredinin ana para, faiz ve erken kapama komisyon oranlarını da belirterek, kredinin vadesinden önce kapatılmasını talep etmiştir. Sözlemenin 3.3.maddesi gereğince, tesis edilen kredinin kullandırılıp kullandırılmaması veya kredi limitini azaltıp artırma, kredinin tamamını veya bir kısmını her zaman kesme yetkisine sahiptir. Bu durumda, bankaca, yeni kredi verilmesi zorunlu olmadığı gibi, bankanın genel kredi sözleşmesi kapsamında tahsis edilen limitin artırılması veya azaltılması yetkisi de bulunmaktadır. Davalı vekili, kredinin müvekkilin talebiyle kapatıldığı iddiasının yerinde olmadığını ikinci cevap ve diğer beyanlarında savunmuştur. Davalının muhasebe işlemlerini yapan mali müşavirin tanık olarak alınan beyanında, kredinin bankanın talebiyle erken ödendiği beyan edilmiş ise de, tacir olan davacının yazılı sözleşme kapsamında 19.10.2016 tarihli yazılı talebi doğrultusunda ve talebine uygun şekilde yapılan komisyon tahsilatının, bankanın talep ve zorlamasıyla yapıldığına ilişkin TTK’nın 18.maddesi kapsamında belgelerle kanıtlamaması nedeniyle mahkemece verilen davanın reddi kararında ve gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmadığından istinaf başvurusunun reddi gerekir.Açıklanan bu gerekçelerle, davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Alınması gereken 59,30 TL nispi istinaf karar harcından başvuru sırasında yatırılan 44,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsiline 4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Gerekçeli kararın birer örneğinin ilk derece mahkemesince, taraflara tebliğine, 6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK.353.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 14.01.2021
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.a maddeleri uyarınca karar kesindir.