Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/539 E. 2021/19 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/539
KARAR NO: 2021/19
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/11/2018
NUMARASI: 2017/1098 E. – 2018/1029 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki satım sözleşmesi kapsamında müvekkilinin davalıya teslim ettiği emtia karşılığı 4 adet fatura düzenlediğini, sözleşme konusu emtianın davalıya teslim edildiğini, müvekkilinin 144.663,04 TL miktarlı faturaya mahsuben davalının verdiği 63.889,80 TL miktarlı müşteri çekini mahsup ettikten sonra 185.546,79 TL alacaklı olduğunu, alacağın ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında asıl alacak ve 6.425,91 TL işlemiş faiz alacağı toplamı 191.972,70 TL’nin tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu, fatura alacakları yönünden son ödeme tarihinden itibaren TTK’nın 1530. maddesine göre faize hak kazanıldığını ileri sürerek, itirazın iptali ile alacağın %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermeyerek davacının ileri sürdüğü vakıaları inkar etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasıdır. Tarafların iddia ve savunmaları, sunulan ve sağlanan bilgi ve belgeler, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere; Davacı tarafından davalı aleyhine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile 185.546,79 TL asıl alacak ve 6.425,91 TL işlemiş faiz alacağı için icra takibi yaptığı, alacağın dayanağı olarak da 4 adet faturayı gösterdiği, davalı borçlunun süresi içinde borca itiraz etmesi üzerine iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Tarafların iddia ve savunmaları kapsamında gösterdiği deliller toplanmış; iddia ve savunmalarının irdelenip değerlendirilmesi bakımından taraf ticari defterleri ve dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alınmıştır. Bilirkişi 22.06.2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle: ‘Davacı ve davalı tarafın incelenen ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, dayanak faturaların tarafların ticari defterlerinde ve Ba ve BS formlarında kayıtlı bulunduğu ve bir uyumsuzluğun söz konusu olmadığı, taraf ticari defter kayıtlarına göre davacının davalıdan 185.546,79 TL alacaklı bulunduğu, temerrüt oluşmadığından işlemiş faiz talebinin mahkemenin takdirinde bulunduğu’ bildirilmiştir. Davacı, taraflar arasındaki 19.10.2017 tarihli ve davacının alacak miktarını 185.546,79 TL olarak belirleyen hesap mutabakat belgesine de dayanmıştır. Bu belge hakkında davalıya isticvap davetiyesi gönderilmiş, ancak icabet etmemiştir. Bu durumda mutabakat belgesindeki imzanın davalıya ait olduğu kabul edilmiştir. Diğer yandan davacı vekili alınan bilirkişi raporuna faiz yönünden itirazda bulunmuş ise de hesap mutabakatının yapılmış olması ve bu mutabakatta alacağın 185.546,79 TL olarak belirlemiş olması ve ödeme süresi de gösterilmemiş olması ve takipten önce davalının temerrüde düşürülmemiş olması, mutabakat ve takip tarihlerine göre aradaki süre gözetildiğinde somut olayda TTK 1530. maddesinin uygulanmasının mümkün bulunmadığı sonucuna varılarak bu yöndeki itiraz yerinde bulunmamıştır. Hal böyle olunca tarafların iddia ve savunmalarına, 19.10.2017 tarihli ve davacının alacak miktarını 185.546,79 TL olarak belirleyen hesap mutabakat belgesine, davalının ödemesini ispat edecek bir delil sunmamış bulunmasına, bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 185.546,79 TL asıl alacak üzerinden iptaline, takibin asıl alacak üzerinden devamına, alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, işlemiş faize yönelik istemin reddine, karar vermiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru delikçesinde; İlk derece mahkemesince faize ilişkin talebin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, talebin dayanağı olan TTK’nın 1530 4/a maddesi uyarınca müvekkilinin faiz alacağı bulunduğunu, maddede sayılan faize hak kazanılmayan hallerin somut olayda bulunmadığını, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını, emtianın fatura ve teslim belgeleri ile teslim edilerek taraflar arasında mutabakatname düzenlendiğini, faiz yönünden fatura düzenlenmemesinin alacaklının yasada yer alan hükümden yararlanmasını engellemediğini, faize ilişkin bir hükmün mutabakata konulması halinde muhtemelen davalı ile mutabakat sağlanamayacağını, mutabakatnamenin ibra gibi değerlendirilerek faiz talep hakkını sona erdirdiğini kabul edilemeyeceğini, mahkeme gerekçesinde geçen mutabakat ve takip tarihi arasındaki süreden ne kastedildiğinin anlaşılamadığını, mutabakat tarihinin 09.11.2017, takip tarihinin 01.11.2017 olduğunu, muhtemelen mahkemece bir ay beklenmeden takip başlatılmasının kast edildiğini, oysa her faturanın son ödeme tarihinden itibaren TTK’nın 1530.maddesi gereğince işlemiş faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının işlemiş faiz yönünden kaldırılmasını istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın asıl alacak kısmının kabulüne, işlemiş faize yönelik kısmının reddine ilişkin verilen karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasındaki satım sözleşmesi ilişkisinde, yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Ancak, mahkemece taraf defterlerinde yapılan inceleme ve düzenlenen 01.11.2017 tarihli mutabakat metnine göre davacının, teslim edilen emtia karşılığı düzenlediği dört adet fatura nedeniyle yapılan kısmi ödemelerin mahsubu sonrası 185.546,79 TL alacağı olduğu belirlenerek bu miktar hüküm altına alınmıştır. Taraflarca, hükmedilen asıl alacağın miktarına ve sözleşmenin ifa edilmediğine ilişkin bir itiraz veya istinafları bulunmadığından bu yöne ilişkin bir değerlendirme yapılmamıştır. İstinaf konusu uyuşmazlık, davacı yanca takip konusu edilen faiz isteminin yerinde olup olmadığı noktasındadır. Mahkemece, düzenlenen mutabakat belgesinde bir vadenin ön görülmemesi ve takip öncesi borçlunun temerrüde düşürülmemesi nedeniyle işlemiş faize yönelik istemin reddine karar verilmiştir. Gerçekten de taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığından, satım bedelinin ödenmesi için kesin bir vade kararlaştırıldığından söz edilemez. Diğer yandan, her bir faturada ödeme tarihi öngörülmüş ise de faturaların belli bir tarihte ödeneceğine ilişkin taraflar arasında bir teamül bulunduğu da iddia ve ispat edilmemiştir. Taraflar arasında düzenlenen mutabakatta da borcun ödenmesi için bir vade öngörülmemiştir. TBK’nın 117.maddesi hükmüne göre, “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.” Bu durumda, taraflarca vadenin kesin olarak belirlenmediği hallerde, borçlu ancak ihtarla temerrüde düşer. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 23.05.2019 tarih ve 2017/4740 Esas, 2019/4095 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, satım sözleşmesinde TBK’nın 207/2.maddesi hükmüne göre, tarafların edimlerin aynı anda ifa etmesi kural olup, emtianın teslimi anında satım bedelinin ödenmesi gerekeceğinden alacak muaccel hale gelmektedir. Ancak yukarıda sözü edilen TTK’nın 117. maddesi uyarınca borcun ifa edileceği gün taraflarca tayin edilmiş olmadıkça muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur düzenlemesinden sonra devamı maddelerde temerrüde düşen borçlunun şartların varlığı halinde faiz de ödeyeceği düzenlenmiştir.Yine somut uyuşmazlığa uygulanması gereken TTK’nın 18/3. maddesine göre; tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmek maksadıyla yapılacak ihbar veya ihtarların noter aracılığıyla, taahhütlü bir mektupla veya telgrafla yapılması, yahut güvenli elektronik imza kullanarak kayıtlı elektronik posta sistemiyle yapılması gerekir. Bu durumda somut olayda muacceliyet gerçekleşmiş ise de mahkemece isabetli olarak ifade edildiği üzere alacaklı tarafından borçluya usulünce çekilmiş, ödenmesi gereken borcun miktarını gösteren bir temerrüt ihtarı bulunmadığı ve borcun ifa edileceği günün taraflarca birlikte tayin edildiği de kanıtlanmadığına göre temerrüt, takip tarihinde gerçekleşecektir. Davacı vekili, istinaf başvurusunda, TTK’nun 1530/4 maddesi gereğince faiz alacağı bulunduğunu belirtmektedir. Ancak anılan maddenin mal tedarik sözleşmelerinde uygulanacağı, satım sözleşmesinde anılan maddenin uygulama yerinin bulunmadığı, somut olayda taraflar arasında mal tedarik sözleşmesi de bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf talebi de yerinde değildir. (Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2017/3266 Esas – 2018/4228 Karar sayılı ilamı) Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Alınması gereken 59,30 TL nispi istinaf karar harcından başvuru sırasında yatırılan 44,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsiline. 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 14.01.2021