Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/529 E. 2021/200 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/529
KARAR NO: 2021/200
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/12/2018
NUMARASI: 2017/870 E. – 2018/1301 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan )
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; lojistik sektöründe faaliyet gösteren ve uluslararası taşımacılık yapan müvekkili şirketin iş gereği … plakalı aracı dava dışı … A.Ş.’den kiraladığını, kiralanan aracın 07.03.2017 tarihinde davalı şirket tarafından işletilen … (Mecidiye) Sultanbeyli istasyonundan mazot aldığını, istasyondan mazot dolumu yapılmasından kısa bir süre sonra araçta arıza meydana gelmesi üzerine aracın … A.Ş.’nin yetkili servisine çekildiğini, yetkili servis tarafından yapılan kontrollerde aracın almış olduğu mazota su karıştırıldığının ve arızanın bu nedenle meydana geldiğinin belirlendiğini, davalılar ile yapılan görüşmelerde masrafların talep edildiğini, ancak uzun süre aracın tamirine başlanması için davalılardan onay beklenmesine rağmen, aracın tamirine onay verilmediğini, … A.Ş.’nin tamir için talep ettiği bedelin ödenmediği, 12.04.2017 tarih faturadan kaynaklı 13.544,63 TL müvekkilinin zararının bulunduğunu ileri sürerek, anılan miktarın avans faizi ile birlikte, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın tüketici mahkemesinde açılması gerektiğini, müvekkilinin bayilerine akaryakıt tedarik ettiğini, bu nedenle bayilerce satılan ürünler nedeniyle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, araca 07.03.2017 tarihinde yakıt satıldığının ileri sürülmesine rağmen servis raporunun bir ay sonra 06.04.2017 tarihinde düzenlendiğini, bu süre içinde aracın başka yerlerden akaryakıt alıp almadığının belli olmadığını, aracın mazot alınmasından kısa bir süre sonra arızalandığına ilişkin herhangi bir delil sunulmadığını, arızanın akaryakıttan kaynaklandığının kanıtlanabilmesi için arızanın meydana geldiği tarihte araç deposundan ve benzin istasyonundan akaryakıt numunesi alınarak analizi yapılması gerektiğini, belirtilen şekilde analiz yapılmadan arızanın kaynağının müvekkilince satılan yakıt olduğunun söylenemeyeceğini, dava öncesi temerrüt oluşturulmaması nedeniyle faizin dava tarihinden itibaren istenebileceğini, talep edilen miktarın fahiş olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki hukuki ilişkinin ticari iş olmadığınından davanın tüketici mahkemelerinde açılması gerektiğini, aracın bozulmasına neden olduğu ileri sürülen yakıta ilişkin numunenin davacı tarafından alınmadığı gibi arıza sonrasında müvekkili şirkete başvuruda bulunularak istasyondan numune alınmadığını, araç üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmadığıni, bu nedenle arızanın müvekkilince satılan mazottan kaynaklandığının kabul edilemeyeceğini, talep edilen tamir ve işçilik bedelinin fahiş olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ” …Davacı her ne kadar araç arızasının davalı firmadan aldığı yakıt sebebi ile olduğunu iddia etmiş ise de davalıların istasyonundan yakıt alıp almadığı hususunda bir belge sunamamıştır. Araçtaki arızanın yakıttan olduğu kabul edilse dahi, yakıtın davalının firmasındaki yakıt olduğu hususu da ispatlanamamıştır. Hayatın olağan akışı nedeni ile aracın başka bir firmadan yakıt alıp arızaya o yakıtın sebebiyet vermesi de söz konusu olabilecektir. Davacının yakıt alındığı tarih itibari ile yakıt aldığı firmanın yakıt tankından örnek alınıp yapılmış bir analiz raporu da dosyaya sunulmamıştır. Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK’nun 190/1 maddesi gereğince ‘ispat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.’ Yine Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereği ‘Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olayların varlığını ispatla yükümlüdür.’ Dosya kapsamından anlaşıldığı üzere davacı aracında meydana gelen yakıtı davalıların firmasından aldığını ispatlayamadığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, kanıtlanamayan davanın reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkemece yakıt alımına ilişkin belge bulunmadığı belirtilmiş ise de taraflar arasındaki yazışmalarla müvekkilinin davalıdan akaryakıt aldığının sabit olduğunu, müvekkili şirketçe gönderilen e-postalarla 07.03.2017 tarihinden sonra aracın arıza yaptığının her iki davalıya bildirildiğini, ancak davalılarca e postaya cevap verilmeyerek satım ve iddiaların kabul edildiğini, davalı …’in itirazda bulunmayarak durumun tespiti için eksper görevlendirdiğini, davalı …’in eksperi tarafından müvekkiline gönderilen e-mail ile yetkili serviste inceleme yapılması için belgelerin istenildiğini, bu hususun satım ve iddiaların kabulü olarak değerlendirilmesi gerektiğini, davalı … tarafından görevlendirilen eksperin dinlenmesi talep edilmesine rağmen mahkemece anılan kişinin dinlenmeden karar verilmesinin yerinde olmadığını, eksper raporunun kendilerine gönderilmemesine rağmen, servis raporlarının arızanın yakıttan kaynaklandığı konusunda ispata yeterli olduğunu, yeniden yargılama yapılarak eksperin dinlenmesi ve raporunun sunulmasının istenmesi halinde gerçeğin ortaya çıkacağını, salt akaryakıt alım fişinin sunulmaması gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı tarafından kiralanan … plakalı araca davalılarca 07.032017 tarihinde satılan akaryakıtın ayıplı olmasından kaynaklı olarak oluşan hasarın tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davacının, arızanın davalılarca satılan yakıttan kaynaklandığını usulüne uygun delillerle kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili, uzun süreli kiralama sözleşmesiyle müvekkilinin işlettiği aracın 07.03.2017 tarihinde davalı şirketçe işletilen akaryakıt istasyonundan yakıt aldıktan kısa bir süre sonra arızalandığını, yapılan incelemede, hasarın satın alınan dizel yakıtın içinde su bulunmasından kaynaklandığını, kiralayan tarafından hasarın giderilerek müvekkilinden istendiğini ileri sürmektedir. Davalılar ise, aracın arızalanmasına neden olduğu ileri sürülen akaryakıttan numune alınmadığı gibi süresinde ihbar yapılarak istasyondan da numune alınmadığını, arızanın davalılarca satılan akaryakıttan kaynaklandığı konusunda hiç bir kanıt bulunmadığını savunmuşlardır. Taraf anlatımlarına göre davacı tarafından dava dışı şirketten kiralanan aracın davalı … Ltd.Şti. tarafından işletilen diğer davalıya ait akaryakıtın satıldığı benzin istasyonunundan 07.03.2017 tarihinde akaryakıt aldığı sabittir. Davacı, davalıdan alınan akaryakıtın ayıplı olduğunu ve araçtaki hasarın bu nedenle oluştuğunu ispatla yükümlüdür. Davacı yan 07.03.2017 tarihinde akaryakıt alındığını ve aracın kısa bir süre sonra arıza yapması nedeniyle kiralayan tarafından gösterilen servise çekildiğini, serviste yapılan incelemede, araçtaki hasarın hatalı akaryakıttan kaynaklandığı ileri sürülmektedir. Davalılar ise arızanın satılan akaryakıttan ileri geldiğinin kanıtlanmadığını savunmuşlardır. Gerçekten de davacı yan aracın akaryakıt alımından kısa bir süre sonra akaryakıttan kaynaklı arıza yaşadığını beyan etmiş ise de bu hususu süresinde davalılara bildirerek akaryakıt istasyonundan numune alınmasını istememiştir. Aracın dosya kapsamında bulunan servis formuna göre 07.03.2017 tarihinde saat 12:31 de servise kabul edildiği, aracın yakıttan kaynaklı hasarının bulunduğunun belirlendiği, ancak yapılan tespite rağmen aracın deposunda bulunan yakıttan numune alınmadığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan, az yukarıda belirtildiği üzere, süresinde davalıya başvurularak akaryakıt tankından numune alınması sağlanmamıştır. Davacı tarafından davalıya gönderilen ilk bildirim 15.03.2017 tarihli e-posta olup akaryakıt satım tarihinden bir hafta sonra gönderildiği açıktır. Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesinde, yakıta ilişkin numune bilgileri değerlendirilmeksizin, satım ve arıza tarihi arasındaki süre dikkate alınarak hasarın satılan mazottan kaynaklandığı belirtilmiştir. Somut olayda, davacı tarafından işletilen araçta, yakıttan kaynaklanan arıza bulunduğu sabittir. Ancak, bu arızanın davalılarca satılan akaryakıttan kaynaklandığı usulüne uygun delillerle kanıtlanmamıştır. Davalı yanca satılan motorinde ayıp bulunduğu iddiası kanıtlanmamıştır. İstasyondan ve araç defosundan numune alınmamış, bu konuda bir teknik incelemenin yapılması davacı tarafından sağlanmamıştır. Bu durumda, ilk derece mahkemesinin karar ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.18.02.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.