Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/523 E. 2020/885 K. 10.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/523
KARAR NO: 2020/885
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/12/2018
NUMARASI: 2017/874 Esas – 2018/1290 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline davalı banka tarafından kredi kullandırıldığını, müvekkili tarafından anılan kredinin ödenerek kapatıldığını, davalı bankanın özellikle kredi kapama, kredi kullanım sırasında ve geri ödemeler boyunca müvekkilinden yüksek miktarda masraf ve tahsilat aldığını, davalının müvekkilinden haksız şart konumunda tahsil edilen mesnetsiz ve belgesiz her ne ad altında tahsil edilmiş olursa olsun anapara dışındaki tahsilatların iadesini sağlamak üzere Kadıköy … Noterliğinin 28 Mart 2016 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edildiğini, davalı bankanın 11/04/2016 tarihli cevabi yazısı ile taleplerini reddettiğini, gerekçe olarak da ticari kredi kullanıldığını gösterdiğini, müvekkilinin memur olup kullanılan kredinin tüketici kredisi vasfı ile kullanıldığını, yapılan kesintilerin ve müvekkilinden alınan tahsilatların 6502 sayılı Yasa kapsamında olduğunu ve müvekkiline iadesinin gerektiğini, müvekkilinin bir kısım masrafların iadesi için Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurduğunu ve hakem heyetinin gerekli incelemeyi yaparak müvekkilinin tüketici vasfını kabul ettiğini ve iade talebini kabul ettiğini, belirterek, Banka’ca tahsil edilen diğer tüm haksız tahsilatlar karşılığı, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL’nin, kesinti tarihinden itibarin mevduata uygulanan en yüksek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesini, ihtar keşide ettikleri için tespit edilecek meblağ için %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3. Maddesinde Tüketicinin, “Bir mal ve hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek veya tüzel kişiyi” şeklinde tanımlandığını, bu tanıma göre davacının tüketici olarak değerlendirilmesinin imkansız olduğunu, davacının müvekkil Banka’dan tüketici kredisi değil Genel Kredi Sözleşmesi imzalayarak Ticari kredi kullandığını, davacının krediye konu arsa vasfındaki araziyi ticari kullanım amaçlı olarak satın aldığının geri ödeme ve kredi sözleşmesinden de anlaşıldığını ve söz konusu olayın Ticaret Mahkemesinin görevine girdiğini, GKS ve Ticari Kredi Ödeme Planı alınarak davacıya kredi kullandırıldığını, ödeme planında kullandırılan kredi miktarı, toplam borç tutarı, aylık kar oranı, toplam kar, toplam vergi, masraf ve komisyon tutarı ile kredi geri ödeme taksit tatarlarının açıkça yazılı olduğunu, TTK nun “Ücret İsteme Hakkı” başlıklı 20. maddesinde “Tacir olan veya olmayan bir kimseye, ticari işletmesi ile ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir münasip bir ücret isteyebilir” hükmü ile Bankalar verdiği bir hizmet için ücret/masraf alma hakkına sahip olduğunu, Bankacılık Kanunu’nun 144. maddesinin verdiği yetkiye istinaden Bakanlar Kurulunun, kredi ve mevduat işlemlerinde faiz ve diğer menfaatleri belirleme yetkisini 22.11.2006 tarih ve 26354 sayılı RG yayımlanan 2006/11188 sayılı kararı ile TCMB na devrettiği ve 2006/1 sıra numaralı tebliğin 4.maddesi “Bankalarca reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırları serbestçe belirlenir” şeklinde düzenleme yapıldığını ve kredi kullandırım şartları, gerekse masrafların niteliklerini ve sınırlarının tamamen kredi veren Banka ile müşterisinin inisiyatifine bıraktığını, katılım bankaları kredi kullandırırken yasalar çerçevesinde müşterilerden masraf ve komisyon almakta olduğunu, müşteriye nakit ödeme yapmaksızın ödemeyi fatura karşılığı malı satan satıcıya yapıldığını ve ticaret şeklinde gerçekleştiğini, davacı taraf dilekçede belirttiği 1.725-TL nın iade edilmesi için tüketici hakem heyetine başvurduğunu, Çankaya Tüketici Hakem Heyeti kredi evrakları üzerinde gerekli incelemeyi yapmadan karar verdiğini, hakem heyetinin işbu kararı vermekte görevli olmadığını, kararın iptali sebebiyle Ankara 14.Tüketici Mahkemesinde 2016/594 E sayılı dosyasından iptal davası açıldığını, davacıdan erken kapama komisyonu yada herhangi bir ad altında masraf tahsil edilmediğini ve bunun hesap ekstresinden açıkça görüleceğini, hesap ekstresi altına kendi el yazısı ile “erken kapama ve sigorta bilgim dahilinde gerçekleşmiştir.” İbaresinin yazdığını ve imza atarak işlemi onayladığını, bu nedenlerle usul, yasa ve taraflar arasındaki sözleşmelere aykırı olan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Ödeme planına göre 8 taksidin tamamı, 9.taksidin 03.07.2015 tarihinde kısmen ödendiği, geri kalanın hesaba … Ltd.Şti. tarafından gönderilen 237.000,00 TL den 10.07.2015 tarihinde tahsil edildiği, 9.taksit sonrası 03.07.2015 taksit tarihi itibariyle kalan anapara tutarının 184.341,97 TL ve 13.07.2015 tarihindeki mevduat hesap bakiyesinin ise 237.338,60 TL olduğu, bu bakiyeden 10.taksitten 84.takside(dahil) kadar olan kalan tüm taksitlerin kısmen brüt (anapara +kar payı + BESMV +KKDF) tutarlarının hesaptaki mevcuttan mahsup edilerek 13.07.2015 tarihinde kredi hesabının kapatıldığı halbuki ;davacı tarfça 9.taksidinde ödendiği dikkate alınarak, taksitlerdeki kar payı ve diğer eklentilerinden arındırılmış kalan ana para tutarının hesaptaki mevcuttan mahsup edilmesi gerekirken, kısmen kalan brüt taksit tutarları ile birlikte tahsilat yapıldığı bu itibarla kar payı ve eklentileri kadar fazladan tahsilat yapıldığı,Kullandırılan kredi uyarınca davalı bankaca tahsil eilen %0,5 oranı üzerinde BSMV de dahil olmak üzere 15.09.2014 tarihinde komisyon adı altında 975,00 TL, İpotek Tesis maliyeti ve tesis geliri ile ipotek fek ücret adı altında 12.09.2014 ve 13.07.2015 tarihlerinde 250,00 + 367,50 TL( 17,50 TL tutarında BSMV dahil)= 617.50 TL, 1,00 TL ekspertiz ücreti tahsilatların yasal ve mevzuata uygun olduğu ve iadesine gerek olmadığı ve kar payı dışında sağlanacak menfaatlere ilişkin Merkez Bankasına bildirimi yapılan listeye de uygun olduğu,Kredi kapama aşamasında 24 ay taksitli sigorta priminden kalan 13 aya ilişkin 967,10 TL tutarındaki tahsilatın, sigorta priminin başlangıçta belirlenen tutardan taksitlendirmenin bir parçası olduğu kabul edilerek iadesine gerek olmadığı anlaşılmıştır. Ancak erken kapama nedeniyle, kullandırılan kredi türü itibariyle Merkez Bankasına bildirimi yapılan listede konut kredisi dışında erken kapama için herhangi bir tutar yada oran belirlenmemiş olması nedeniyle erken kapama ücreti yada komisyonu adı altında bir tahsilat yapılmaması gerekirken, 9.330,00 TL erken kapama ücreti alındığı davacı tarfça el ile ekstre altına bilgim dahilinde gerçekleşmiştir ibaresinin alınmaması gereken erken kapama ücretini haklı kılmadığı, yine ödeme planında 03.07.2015 9.Taksit itibariyle kalan 184.113,48 TL ve kapama işleminin gerçekleşmiş olduğu 13.07.2015 tarihine kadar olan kar payı ve BSMV ile birlikte tahsil edilmesi gerekirken ileriye dönük taksitlerin ana para dışında eklentileri ile birlikte tahsil edilmesi sonucu fazladan tahsil edilen 41.628,98 TL ve 9.330,00 TL erken kapama bedeli toplamı 50.958,98-TL nın 13.07.2015 tahsil tarihinden itibarenişleyen avans faizi ile birlikte davacıya iade edilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, ıslah doğrultusunda davanın kabulü ile 50.958,98 TL alacağın 13/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davanın alacak davası olup icra inkar tazminat talep koşullarının oluşmadığı görülmekle icra inkar tazminat talebinin ve kötü niyet tazminat talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF BAŞVURU NEDENLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili bankanın erken kapama komisyonu almasının hukuka uygun olduğunu, emsal banka uygulamaları konusunda inceleme talebinin ilk derece mahkemesince reddedildiğini, sözleşmede oran bulunmaması halinde piyasa rayicinin araştırılması gerektiğini, müvekkilinin uyguladığı oranın fahiş olmadığını, mahkemenin bu konudaki değerlendirmesinin hatalı olduğunu, Davacının dava dilekçesinde açıkça kredi kullanımı nedeniyle kendisinden tahsil edilen ve belgeli olmayan masrafları talep ettiğini, erken kapama sırasında ileriye dönük taksitlerin ana para dışında kâr payı faiz ve BSMV ile birlikte fazla tahsil edildiği iddiasına dayalı bir talebinin bulunmadığını, davacı dilekçesinde talep edilmemesine rağmen bu kapsamda fazla tahsilat yapıldığı iddiasıyla 41.628,98 TL yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, Taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 3.maddesinin 12.bendinde “Müşteri kredi taksitlerini vade tarihinden önce ödediğinden bahisle hiçbir suretle kâr payı indirim talebinde bulunamaz” düzenlemesi bulunduğunu, müvekkilinin, 5411 sayılı Bankacılık Kanun’u çerçevesinde faaliyette bulunan bir katılım bankası olduğunu, katılım bankalarının geleneksek bankalardan farklı olarak, faizsiz bankacılık ilkelerine göre hareket ettiğini, anılan Kanun’un 48.maddesi ve BDDK tarafından çıkarılan Banka Kredi İşlemlerine İlişkin Yönetmeliğin katılım bankalarınca finansman yöntemleri başlıklı 19.maddesinde, katılım bankalarının ticari işletmelere kullandıracağı kredinin nasıl olacağının belirlendiğini, müvekkillinin bu mevzuata uygun olarak kâr payı karşılığı kredi sağlayıp geri ödeme planı düzenlediğini, bunun sonucu olarak da müşterinin erken kapama talebini kabul etmeme, etse de indirim yapmama hakkını saklı tuttuğunu, gerek bu mevzuat gerekse sözleşme hükmü ve TBK’nın 96.maddesi uyarınca müvekkilinin erken kapama talebini kabul zorunluluğu bulunmadığını, davacının ödeme güçlüğü çektiği gerekçesiyle kredinin yapılandırılmasını istediğini, ancak bankanın davacıya erken kapama nedeniyle kâr payı indiriminde bulunacağına dair yazılı veya sözlü bir taahhütte bulunmadığını, açıklanan bu nedenlerle davacının kendisinden hukuka aykırı olarak kâr payı tahsilatı yapıldığı iddiasının mevzuata ve sözleşmeye aykırı olduğunu, müvekkili bankanın davacının erken ödeme talebini kabul ederek kendi mali dengesini korumak üzere belirlediği ödeme planına uygun olarak kredi taksitlerini tahsil etmesinin usul, yasa ve taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olduğunu, davacının erken kapama isteğinin kabulü sonucu davalı bankanın bir tacir olarak elde edeceği kârdan kayıp yaşadığını, bu nedenle erken ödeme nedeniyle herhangi bir indirim yapılmasının söz konusu olmadığını, ilk derece mahkemesinin buna aykırı kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 5411 sayılı Kanun çerçevesinde ve Bankacılık Mevzuatı doğrultusunda faaliyetini sürdüren davalının bir katılım bankası olup yaptığı işlemlerin usule uygun olduğunu, katılım bankalarının kredi kullandırırken müşterilerine doğrudan nakit ödeme yapmayıp ödemeyi fatura karşılığında ve kredi müşterisinin işletmesi veya ihtiyaç duyduğu malı satan satıcıya yapıldığını, ödemeyi yaptıktan sonra üzerine kâr paylarını ekleyerek oluşan işlem tutarında müşteriyi borçlandırdıklarını ve taksitler halinde tahsilat yaptıklarını, böylece finansmanın malın peşin alınıp üzerine kâr payı konulması şeklinde yapıldığını, davacının erken ödeme nedeniyle kâr payından indirim yapılması talebinin kabul edilmesi halinde bu hükümlerin ihlal edilmiş olacağını, İlk derece mahkemesince hüküm altına alınan tutara bankaca yapılan kesinti tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin davacı tarafından çekilen ihtarname tarihi olan 28.03.2016 tarihinden önce müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini, Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, davalı bankadan genel kredi kullanan davacıdan, kredi kullandırımı sırasında ve kredinin erken kapatılması sırasında yapılan haksız kesintilerin tahsili istemiyle açılmış bir alacak davasıdır. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın ıslah doğrultusunda kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı banka vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. Maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekili, müvekkilinin erken kapama komisyonu almasının sözleşmeye ve bankacılık mevzuatına uygun olduğunu, bu nedenle mahkemenin bu kaleme ilişkin talebi reddetmesi gerektiğini istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür. İlk derece mahkemesince, davacıya kullandırılan kredi türü için erken kapama komisyon oranının TCMB’ye bildirilmediği, böyle bir ücret alınacağına dair bildirim yapılmadığı, her ne kadar davacı, ekstrenin altına el yazısıyla bu kesintinin yapılmasının bilgisi dahilinde olduğunu belirtmiş ise de bu kayda itibar edilemeyeceği gerekçesiyle, davalı banka tarafından kesilen 9.330,00 TL erken kapama ücretinin davalıdan tahsiline hükmedilmiştir. Oysa, dosyada örneği bulunan ve tarafların da kabulünde olan ve bilirkişi raporunda ek üç olarak bahsedilen ekstrenin altında, el yazısıyla “Erken kapama ve sigorta bilgim dahilinde gerçekleşmiştir” kaydının bulunduğu ve davacı tarafından bu yazının imzalandığı, ekstrenin en sonuncu maddesinin 9.330,00 TL erken kapama kesintisine ilişkin olduğu görülmektedir. Davacının ekstrenin altına el yazısıyla yazdığı üzere, erken kapama komisyonunun davacının bilgisi ve onayıyla alındığı anlaşılmaktadır. Bu beyanın iradeyi sakatlayan herhangi bir nedenle geçersiz olduğu da iddia ve ispat edilmediğine göre bu beyana itibar edilmelidir. Bu durumda davalı bankanın erken kapama komisyonunu davacının bilgisi ve rızası dahilinde tahsil ettiği anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince bu nedenle 9.330,00 TL erken kapama komisyonuna ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, bu kaleme ilişkin davalı banka vekilinin istinafı haklı bulunmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davacının dava dilekçesinde açıkça kredi kullanımı nedeniyle kendisinden tahsil edilen ve belgeli olmayan masrafları talep ettiğini, erken kapama sırasında ileriye dönük taksitlerin ana para dışında kâr payı faiz ve BSMV ile birlikte fazla tahsil edildiği iddiasına dayalı bir talebinin bulunmadığını, davacı dilekçesinde talep edilmemesine rağmen bu kapsamda fazla tahsilat yapıldığı iddiasıyla 41.628,98 TL yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin usule aykırı olduğunu ileri sürmüşse de dava dilekçesinin yapılan incelemesinde talebini masraflarla sınırlandırmadığı ve her ne isim altında olursa olsun bankaca tahsil edilen tüm tahsilatların kesinti tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsilinin istendiği anlaşılmaktadır. Yine davacı tarafından davalı bankaya gönderilen 28.03.2016 tarihli noter ihtarında da bankaca kredinin kapatılması sırasında her ne ad altında olursa olsun tahsil edilen tüm tahsilatların öncelikle belgelerinin istendiği ve ayrıca mesnetsiz ve belgesiz tüm tahsilatların faiziyle birlikte kendisine ödenmesinin istendiği anlaşılmaktadır. Daha sonra davacı vekili, bilirkişi raporu alındıktan sonra davadaki talebini ıslah ederek 41.628,98 TL fazla tahsilat ve 9.330,00 TL erken kapama ücreti olmak üzere toplam 50.958,98 TL’nin tahsilini istemiştir. Bu açıklamalara göre davacının davadaki talebinin, davalı bankanın yaptığı tüm haksız kesintilere ilişkin olduğu, ıslah dilekçesinde de açıkça fazla tahsil edilen 41.628,98 TL’nin talep edildiği anlaşıldığından, davalı vekilinin bu konudaki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, müvekkili bankanın katılım bankası olup faiz değil kâr payı aldığını, davacının erken kapama talebi kabul edilmiş olmakla birlikte davacının erken kapama nedeniyle kâr payı indirimi talep hakkının bulunmadığını, çünkü genel kredi sözleşmesinin 3. maddesinin 12. bendinde “Müşteri kredi taksitlerini vade tarihinden önce ödediğinden bahisle, hiçbir suretle kâr payı indirim talebinde bulunamaz. Kredi geri ödemeleri, bankanın yazılı kabulü olmadıkça kısmen veya tamamen vade tarihinden önce yapılamaz. Bankanın erken ödemeyi kabulü ancak yazılı ve banka yetkililerinin imzalarını taşıyan bir belge ile ispat olunabilir.Müşterinin parasını banka nezdindeki özel cari hesaba yatırmış olması erken ödemenin kabul edildiği anlamına gelmez” hükmünün yer aldığını, bu nedenle davacının erken ödeme yapmış olması nedeniyle bakiye taksitlerde ödemesi gereken kâr paylarının ödenmesinden kurtulamayacağını, müvekkilinin sözleşmenin bu hükmüne göre bakiye taksitlere ilişkin kâr paylarını ve bu kâr paylarına ilişkin BSMV ve diğer feri kalemleri tahsil yetkisinin bulunduğunu, mahkemenin buna rağmen bu tutarın haksız kesildiği gerekçesiyle tahsil kararı vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğun ileri sürmüştür. Gerçekten de kredi sözleşmesinin 3. maddesinin 12. bendinde “Müşteri kredi taksitlerini vade tarihinden önce ödediğinden bahisle, hiçbir suretle kâr payı indirim talebinde bulunamaz. Kredi geri ödemeleri, bankanın yazılı kabulü olmadıkça kısmen veya tamamen vade tarihinden önce yapılamaz. Bankanın erken ödemeyi kabulü ancak yazılı ve banka yetkililerinin imzalarını taşıyan bir belge ile ispat olunabilir. Müşterinin parasını banka nezdindeki özel cari hesaba yatırmış olması erken ödemenin kabul edildiği anlamına gelmez” hükmü mevcuttur. Gerek bu hüküm uyarınca gerekse TBK’nın 96. maddesi uyarınca davacının erken ödeme nedeniyle indirim talep edebilmesi davalı bankanın bu husustaki kabulüne bağlıdır. Dosya kapsamına göre davalı bankanın, davacının erken kapama talebini kabul ettiği sabittir. Çünkü hem erken kapama nedeniyle yapılan ödemeyi cari hesaba işleyerek kredi borcunu kapatmış hem de davacıdan 9.330,00 TL erken kapama komisyonu tahsil etmiştir. Davalı bankanın erken kapama komisyonu tahsil etmiş olması, erken kapama talebini kabul ettiği ve bu tarihten sonraki taksitler için sadece ana parayı tahsil etmeyi kabul ettiğini gösterir. Aksinin kabulü, çelişkili davranışın onaylanması anlamına gelir. Şöyle ki TBK’nın 96. maddesi uyarınca borçlu erken ödeme nedeniyle borcundan indirim isteyemez ise de uygulamada bankalar, kredi sözleşmelerine koydukları hükümlerle erken kapama taleplerini, erken kapama komisyonu karşılığında kabul etmektedirler. Bankaların, müşterilerine kredi vermek için piyasadan topladıkları paranın bir maliyeti olduğundan ve bu maliyete müşteriden alacakları faiz geliri karşılığında katlandıklarından, erken kapama nedeniyle bakiye taksitler için faiz geliri (katılım bankaları için kâr payı geliri) elde etme imkanları ortadan kalktığından, bankalar, oluşan bu maliyeti erken kapama komisyonu adı altında müşterilerine yansıtmaktadırlar. Yani bu açıklamaya göre, erken kapama komisyonu alınması, bankanın erken kapamayı kabul ettiği ve bakiye taksitler için faiz almamayı kabul ettiği anlamına gelmektedir. Diğer bir deyişle, bankanın hem erken kapama komisyonunu müşteriden tahsil etmesi hem de bakiye taksitler için faiz (kâr payı) alması söz konusu değildir. Tekrarla, bankanın erken kapama komisyonu alması, erken kapama tarihinden sonraki taksitler yönünden sadece ana paranın alınacağı ve bankanın faiz (katılım bankaları için kâr payı) talep edemeyeceği anlamına gelir. Bu açıklamalara göre, somut olayda davalı bankanın erken kapamayı kabul ettiği ve davacının da onayıyla 9.330,00 TL erken kapama ücreti tahsil ettiği anlaşılmaktadır. Davalı bankanın erken kapama komisyonu almış olması, bakiye taksitler için kâr payı talebinden vazgeçtiğini ortaya koymaktadır. Sözleşmenin yukarıda alınan 2.3. maddesinde, bankanın onayının bulunması halinde erken ödemenin mümkün olduğu açıkça belirtilmiştir. Bankanın erken kapama komisyonu tahsil etmiş olması, erken kapamayı kabul ettiği anlamına geldiği gibi erken kapama anı itibariyle bakiye taksitler için kâr payı almaktan da vazgeçtiği anlamına gelir. Bunun aksinin kabulü çelişkili davranış oluşturur ki böyle bir davranışın hukuken korunması mümkün değildir. Bu açıklamalar ışığında somut olayda, davacı tarafından erken kapamanın yapıldığı tarih itibariyle bakiye taksitlerin sadece ana para kısımlarının toplamının tahsil edilmesi gerekirken, taksit ödeme tablosundaki faiz ve ferilerle birlikte tahsilat yapılması yerinde olmamıştır. Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesince, bilirkişi raporundaki açıklamalar doğrultusunda, 41.628,98 TL fazla tahsilatın davalıdan tahsiline karar verilmesi isabetli olup davalı vekilinin bu kaleme ilişkin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Davalının katılım bankası olması nedeniyle kendisinden kâr payının indirilmesinin istenemeyeceği yönündeki istinaf nedeni yerinde olmadığı gibi, davalı bankanın davacıya sağladığı krediyi doğrudan davacıya ödemiş olmasıyla, davacının arsayı satın aldığı kişiye ödeme yapılmış olması arasında hiçbir fark yoktur. Sonuç itibariyle davalı banka davacıya kredi sağlamış ve kredi tutarını ödemiştir. Erken kapama açısından yukarıda varılan sonucu değiştirecek bir durum bulunmadığından, bu konuda ileri sürülen istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Davalı vekili temerrüt faizinin başlangıç tarihi yönünden istinaf talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesi talebi esas alarak haksız kesintinin yapıldığı tarihten itibaren temerrüt faizi yürütmüştür. Davalının haksız kesintisi sebepsiz zenginleşme yaratmakta olup temerrüt için ihtar gerekmemekte ise de davacı tarafından davalıya gönderilen 28.03.2016 tarihli noter ihtarında haksız kesintilerin iadesi için davalıya 7 gün süre verildiği, ihtarın davalıya 30.03.2016 tarihinde tebliğ edildiği, 7 günlük sürenin 06.04.2016 tarihinde dolduğu ve davalının 07.04.2016 tarihinden itibaren temerrüt faiziyle sorumlu olduğu, bu nedenle davalı vekilinin bu kaleme ilişkin istinaf başvurusunun haklı olduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.2.maddesi uyarınca davalı vekili istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulüne, 41.628,98 TL alacağın 07.04.2016 tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Kanun’un 2/2.maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faiziyle birlikte tahsiline dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın kısmen kabulü ile 41.628,98 TL alacağın, 07.04.2016 tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Kanun’un 2/2.maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 2-Fazlaya ilişkin alacak talebinin reddine, 3-Harçlar Kanunu’na göre alınması gerekli 2.843,68 TL harçtan, peşin alınan 870,35 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.973,33 TL harcın davalıdan tahsiline. Hazineye irad kaydına, 4-Davacı tarafından ilk derece yargılamasına yapılan harç, posta ve tebligat gideri olmak üzere (ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı) toplam 1.829,55 TL yargılama giderinin, davadaki haklılık oranlarına göre belirlenen 1.494,58 TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, AAÜT uyarınca belirlenen 6.211,17 TL nispi avukatlık ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, AAÜT uyarınca belirlenen 3.400,00 TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 7-Sarf edilmeyen gider avanslarının, talep halinde taraflara iadesine, 8-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden: a-Davalı tarafından istinaf başvurusu için yatırılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcının Hazineye gelir kaydına, 652,50 TL istinaf peşin karar harcının talep halinde davalı tarafa iadesine, b-Davalı tarafından istinaf aşamasında harcanan 121,30 TL başvuru harcı gideri, 45,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere, toplam 166,80 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, c-Artan gider avanslarının, yatıran tarafa iadesine, d-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından, istinaf yargılaması için ayrıca avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 9-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 10/09/2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: Dava konusunun değerine göre, HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.