Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/522
KARAR NO: 2021/226
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/11/2018
NUMARASI: 2015/429 E. – 2018/1098 K.
DAVANIN KONUSU: Çekin İstirdadı
Taraflar arasında görülen çekin istirdadı davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacılardan …’nün yetkilisi olduğu … Oto. Şti.’nin diğer davacı … İnş. Oto Şirketi’ne araç kiralayarak karşılığında dava konusu … A.Ş. Maslak Şubesinden verilme, 25.03.2015 keşide tarihli, … çek nolu, 30.600,00 TL bedelli çekin şirket yetkilisi davacı … tarafından ciro edilerek müvekkili …’ye verildiğini, 28.02.2015 tarihinde müvekkilinin evrak çantasının gasp edildiğini, bu hususta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/30779 Soruşturma sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunduklarını, çekin gaspedilmesinden dolayı İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/248 Esas sayılı dosyası ile zayi nedeniyle çek iptali davası açıldığını, davalı tarafın çekin hamili olduğu gerekçesiyle dosyaya katılma talebinde bulunduğunu, dava konusu çeke ilişkin olarak yetkili hamilin davacı … olduğunu, dava dışı … ile keşideci davacı … arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını ileri sürerek, müvekkili …’nün dava konusu çekin yetkili hamili olduğunun tespitine, çekin istirdadına, çek bedelinin %20’si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; gasp nedeniyle davacının elinden çıktığı iddia edilen dava konusu çeke ilişkin olarak davacıdan sonraki ciranta olan …un’un davaya dahil edilmesi gerektiğini, çekin ciro silsilesinde bir kopukluk olmadığını ve davalının meşru hamil olduğunu, meşru hamile karşı senedin rızası dışında elden çıktığı iddiasının ileri sürülemeyeceğini, davacı …’nün çekin meşru hamili olmadığını, müvekkilinin çeki …’tan ticari ilişki nedeniyle aldığını, davacının davasını ispatlaması gerektiğini savunarak; davanın reddine, %20 oranından az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatının davacılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosya kapsamı, davacı ve davalı tarafın beyanları göz önüne alındığında davacı tarafından mahkememize davalı elinde bulunan çek’in kendilerinden çalınan çek olması sebebiyle yasal hamil sıfatıyla çek bedelinin istirdatını talep ettiği görülmektedir. Tüm dosya kapsamı itibariyle davacının rızası hilafına elinden çıktığı belirtilen dava konusu çek’in ve çek bedelinin istirdat talebi itibariyle yerleşmiş yargıtay içtihatlarımız ve mevzuatımız gereğince çek bir ödeme aracı olması sebebiyle sebepten mücerretlik ilkesi dikkate alınarak davalının iş bu çek’i hata hile veya zorla ele geçirmiş olması veya zorla hırsızlıkla alındğını bilebilecek durumda olduğunun ispatlanması gerekmekte olup, dosya kapsamı itibariyle davacı tarafından davalının çek’i kötüniyetli olarak ele geçirdiği ispatlanamadığından davacının davasının reddine karar verilmesi gerektiği kanaati gelmiş olmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, sabit görülmeyen davanın reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Davaya konusu … Maslak şubesinden verilme, … numaralı, 25.03.2015 keşide tarihli, 30.600,00 TL bedelli çekin keşidecisinin … İnşaat Oto Meday San. Ve Tic. Ltd. Şti. tarafından davacı …’e ciro edildiğini, anılan kişinin de çeki müvekkili …’ye ciro ederek verdiğini, çekin bir kısım evraklarla birlikte 28.02.2015 tarihinde İstanbul Levent’te müvekkilinden gasp edildiğini, çekin müvekkilinin elinden rızası dışında çıktığını, davalının müvekkili ile ticari ilişkisinin bulunmadığını, çeki haksız şekilde elde bulundurması nedeniyle müvekkili ile ticari ilişkisini ve alacağının bulunduğunu kanıtlaması gerektiğini, davalı ile ticari ilişkilerinin bulunmadığına ilişkin iddialarının mahkemece yeterince incelenmeden karar verildiğini, davacının çeki müvekkilinden değil … isimli şahıstan aldığını savunmasına rağmen, bu kişiyle olan ticari ilişkisine dair davalı tarafından delil sunulmadığını, çekin haksız fiil sonucu müvekkilinin elinden çıkması nedeniyle hak sahipliğinin her türlü delille kanıtlanabileceğini, müvekkilinin zayi ettiği çekten sorumlu tutulmasının sebepsiz zenginleşmeye yol açacağını, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığının belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yapılması gerekirken inceleme yapılmadığını, davalının meşru hamil olmaması nedeniyle ciro silsilesinin kopuk olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen ret kararının yerinde olduğunu, ancak davanın müvekkili lehine sonuçlanması nedeniyle %20 oranında tazminatın tahsiline karar verilmesi gerektiğini, alacağın kambiyo senedinden kaynaklanan likit alacak olması nedeniyle tazminata hükmedilmesi gerektiğini, davacının şikayeti sonucu kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, tedbirle ödemenin durdurulması nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını belirterek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu yönden düzeltilmesine ve davanın reddiyle birlikte, %20 oranında tazminatın davacılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle TTK’nın 792. maddesi uyarınca çek istirdadı davasıdar. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı davacılar vekili ve tazminat yönünden davalı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosyanın incelenmesinde, dava konusu çekin keşide tarihinin 23.05.2015, keşidecisinin davacı … İnşaat Ltd.Şti. olduğu, keşideci davacı … İnşaat tarafından diğer davacı … emrine düzenlenen çekin lehdar cirosuyla davacı …’ye, onun cirosuyla ihbar olunan …’a, onun da cirosuyla davalının eline geçtiği, davacı tarafından kendisinden sonraki ciranta olan … ile sonraki şahıslar yönünden yaptığı şikayet başvurusu sonucu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/30779 Soruşturma sayılı dosyasında, taraflar arasında ticari ilişki bulunması nedeniyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Mahkemece, 29.04.2015 tarihli ara kararla, çek bedelinin %15’i oranında teminat karşılığı icra veznesine yatırılacak paranın alacaklıya ödenmesinin tedbiren durdurulmasına karar verildiği, 04.05.2015 tarihli makbuzla davacı yanın 4.590,00 TL teminatı ödediği ve tedbirin uygulandığı anlaşılmıştır. Davanın ihbar edildiği …, çeki ticari ilişki kapsamında davacı …’den ciro yoluyla aldığını beyan etmiş, bu kapsamda davacı ile aralarındaki taşınmaz satışına ilişkin sözleşme ve yazışmaları sonmuştur. TTK’nın 792. maddesine göre; “Çek herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790.maddesine göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çek geri vermekle hükümlüdür.” aynı Kanunun 790.maddesinde ise “Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve bir birine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir beyaz ciro izlerse, bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır” düzenlemesi bulunmaktadır. Bu hukuki açıklamalar karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince; keşideci davacı … İnşaat tarafından diğer davacı … emrine düzenlenen çekin lehdar cirosuyla davacı …’ye, onun cirosuyla ihbar olunan …’a, onun da cirosuyla davalının eline geçtiği, çekte ciro silsilesinin düzgün olduğu ve kopukluk bulunmadığı, davanın ihbar edildiği cirantanın da çeki ticari ilişki kapsamında davacıdan aldığını beyan ederek bir kısım deliller sunduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamındaki iddialardan, davacı …’nün aktif dava ehliyeti bulunmaktadır. Davada çekin istirdadının talep edilmiş, davacılar tarafından çekteki imzaya itiraz edilmemiştir. Davacılar imza dışındaki bir nedenle de çek borcundan sorumlu olmadıklarının tespitini (menfi tespit) talep etmemişlerdir. Çekin yetkili hamilin elinden rızası dışında çıkması halinde, istirdat talebi ancak yetkili hamil tarafından ileri sürülebilir. Keşideci ile lehtarın istirdat davası açma hakkı (davacı sıfatı- aktif dava ehliyeti) bulunmamaktadır. Mahkemece yapılan ön inceleme duruşmasında da davanın istirdat davası olarak nitelendirilerek yargılamanın buna göre yapıldığı görülmüştür. HMK’nın 140/3. maddesi gereğince ön inceleme duruşmasının sonunda tarafların sulh veya arabuluculuk faaliyetinde bir sonuç alıp almadıkları, sonuç almadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğunu tutanakla tespit edilir, tutanağın altı hazır olan taraflarca imzalanır ve tahkikatın bu tutanak esas alınarak yürütülür. İlk derece mahkemesince dava, çek istirdadı davası olarak ön incelemede belirlenmiştir. Bu nedenle mahkemece, keşideci … İnşaat Oto. Medya San. Ve Tic. Ltd. Şti. ile lehtar …’in aktif dava ehliyetinin bulunmaması nedeniyle bu davacılar yönünden davanın aktif husumet yokluğunda reddine karar verilmesi gerekirken, esasa ilişkin inceleme yapılarak red kararı verilmesi usule aykırı olmuştur. Bu husus, istinaf sebebi yapılmamış olmakla birlikte HMK’nın 33 ve 355.maddeleri uyarınca resen dikkate alınmış ve ilk derece mahkemesi kararının bu yönden düzeltilmesi gerekmiştir. Davacı …’nün, çekin rızası dışında elinden çıktığına ilişkin herhangi bir kanıt sunmadığı, çekin lehdar cirosuyla anılan davacı tarafından iktisap edildiği, davanın ihbar edildiği sonraki ciranta …’ın çeki, ticari ilişki kapsamında davacı …’den ciro yoluyla aldığını belirterek, taraflar arasındaki sözleşme örneklerini sunduğu, davalının çeki ticari ilişki kapsamında davacıdan sonraki ciranta …’tan iktisap ettiği, davacının, çeki rızası dışında elinden çıktığını kanıtlayamadığı gibi, davalının iktisabında ağır kusur veya kötü niyetli olduğunun davacı tarafından kanıtlanmadığı, kıymetli evrak olan çekin sebepten mücerret bir ödeme aracı olduğu, çekin yetki hamilinin iktisap nedenini ve şeklini kanıtlama yükümlülüğü bulunmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin bu davacıya ilişkin ret gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu durumda davacılar tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde değildir. Davalı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; yargılama sırasında davacıların tedbir talebi üzerine ilk derece mahkemesince, icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmesinin tedbiren durdurulmasına ve çekin takibe konmasının önlenmesine karar verilmiş, davacılarca teminatın yatırılması üzerine mahkemenin ihtiyati tedbir kararı uygulanmıştır. Mahkemece verilen tedbir kararının İİK’nın 72. maddesine göre verilmemiş olması ve davacıların menfi tespit talepleri bulunmamış olmaları nedeniyle ilk derece mahkemesince, İİK’nın 72/4. maddesi gereğince tazminata hükmedilmemesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenle davalının istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2 maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, her iki taraf vekillerinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemekle birlikte, iki davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmaması nedeniyle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının resen düzeltilmesi gerektiğinden, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2 maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, her iki taraf vekillerinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemekle birlikte, iki davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmaması nedeniyle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının resen düzeltilmesi gerektiğinden, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-Davacılar … İnşaat Oto. Medya San. Ve Tic. Ltd. Şti. ile … tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, 2-Davacı … tarafından açılan davanın reddine, 3-Yasal koşulları bulunmadığından, davalının icra inkar tazminatı talebinin reddine, 4-Alınması gereken 59,30 TL harcın, peşin alınan 522,58 TL harçtan mahsubu ile artan 463,28 TL’nin, talep halinde davacılara iadesine, 5-Davacılar tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca belirlenen 4.590,00 TL nispi vekalet ücretinin -davacılar …Ltd. Şti. ve …’in sorumluluğu 4.080,00TL ile sınırlı olmak kaydıyla- davacılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davalıya verilmesine, 7-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 8-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a-Kararımızın mahiyetine göre, taraflarca yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, b-Taraflarca yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, c-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından, istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 9-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,10 -Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 33, 353/1.b.2.ve 355.maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 25.02.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.a. maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.