Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/504 E. 2021/17 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/504
KARAR NO: 2021/17
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2018
NUMARASI: 2014/1355 E. – 2018/907 K.
DAVANIN KONUSU:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik verilen hükme karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi sonucunda davalının 13.669,38 TL bakiye borcu kaldığını, davalının cari hesap bakiyesini ödememesi üzerine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, itiraz üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yeniden ödeme emri gönderilmesine rağmen süresinde borç ve ferilerine itiraz edildiğini, 08.08.2014 tarihinde davalı tarafça 5.500,00 TL ödeme yapıldığından 8.169,38 TL borç yönünden dava açıldığını, ileri sürerek bakiye miktar yönünden İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yönelik itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taraflar arasındaki sözleşmeyi delilleri arasında sunmadığı gibi sözleşmeden de bahsetmediğini, tarafların 01.01.2013 tarihli sözleşme uyarınca ticari ilişkiye girdiğini, sözleşmenin 7. maddesi gereğince sözleşmenin bitim tarihinden bir ay önce fesih ihbarında bulunulmaması halinde sözleşmenin aynı şartlarla bir yıl dava devam edeceğinin düzenlendiğini, bu nedenle sözlemenin 31.12.2014 tarihine kadar devam ettiğini, sözleşmenin 5. maddesinde müvekkilince alınan ürünlerin koşulsuz iade hakkı bulunduğunu, bu kapsamda davalının takip ve dava öncesi müvekkilinin elinde iade edilecek ürün bulunup bulunmadığını yazılı olarak sorduktan sora takip başlatması gerektiğini, davalının bu şarta uymadan ve iade bildirimine rağmen ürünleri almaması nedeniyle ön şarta aykırı hareket ettiğini, müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcu olmadığını, cari hesapta görüleceği üzere müvekkilinin 2013-2014 yılına ilişkin açılış bedeli ve iadeler düzenlediğini savunarak, davanın reddi ile davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı yanın sözleşmenin 5.1.maddesi kapsamında iade edilecek ürünlerin listesini hazırlayarak müvekkiline göndermediğini, davalının iade ürün bulunduğuna ilişkin listeyi talep edilmesine rağmen bugüne kadar göndermediğini, müvekkilinin keşide ettiği ihtarla sözleşmenin sona erdirilmesi nedeniyle alacağın muaccel hale geldiğini belirterek, davanın reddini istemiştir. Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde özete; sözleşmenin 5.7. maddesi gereğince davalının elinde iade edilecek ürün bulunup bulunmadığının yazılı olarak sorulmadan takip başlatılıp dava açılamayacağını, sözleşmenin usulüne uygun feshedilmemesi nedeniyle aynı şartlara 31.12.2014 tarihine kadar uzadığını, takibin ise 27.05.2013 tarihinde başlatıldığını, cari hesap döneminin sonunun 31.12.2014 olması nedeniyle takip tarihi itibariyle müvekkilinin borcunun bulunmadığını beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; ” …Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Taraflar arasında 01.01.2013 tarihinde satın alma sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşme kapsamında davalı tarafın cari hesaptan kaynaklı peki 1169,38 TL alacaklı bulunduğundan bahisle davalı taraf aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasında takip başlatıldığı, davalı tarafın takibe vaki itirazı sebebiyle budeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Davalı taraf ise; taraflar arasındaki sözleşmenin 7. maddesi gereğince sözleşmenin bitiminden bir ay öncesinde fesih ihbarında bulunulmadığı takdirde sözleşmenin aynı şartlarla 1 yıl süreyle yenileneceğini, bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmenin 31.12.2013 tarihine kadar devam ettiğini, davalı tarafın taraflar arasındaki sözleşmenin 5. maddesinde davalı tarafın koşulsuz ve süresiz iade hakkı bulunduğunu, bu sebeple konsinye ve kesin alımlarda davacı tarafın kendilerine iade ürün olup olmadığını yazılı olarak sormadan iade ürün olması halinde ise iadeler alınmadan herhangi bir alacak talep edemeyeceğinden bahisle davacı tarafın taraflar arasındaki sözleşmede belirlenen önkoşula aykırı olarak icra takibi başlatması nedeniyle davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır. Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 7.maddesinde; sözleşmenin imzalanmasından itibaren 1 yıl süreli olduğu ve sözleşmenin hitamından bir ay önce noter vasıtasıyla feshi ihbarda bulunmadıkları takdirde birer yıllık dönemler halinde yenileneceği, sözleşme süresi içinde yapılan fesih beyanlarının sözleşme sonunda hüküm ifade edeceği düzenlenmiştir. Yine sözleşmenin 5.1 maddesinde iade edilecek ürünlerin stok listesinin yapılarak satıcıya yazılı olarak bildirilmesi gerektiği, 5.7 maddesinde taraflar arasındaki ticari ilişkinin her ne sebeple olursa olsun sona ermesi anında alıcının elinde bulunan ürünleri satıcı firmaya iade edebileceği ve akabinde kalan ödemeyi yapabileceği ve satıcı firmanın alıcı firmaya iade ürün olup olmadığını yazılı olarak sormadan (iade ürün olması halinde iade alınmadan) herhangi bir alacağını takip edemeyeceği belirtilmiştir. Somut olayda; sözleşmenin herhangi bir tarafça noter ihbarı ile feshedildiğine dair bir belgeye dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgelerden ulaşılamamıştır. Ayrıca sözleşmenin 7.maddesinde belirtildiği üzere, sözleşme süresi içinde yapılan fesih beyanlarının sözleşme sonunda hüküm ifade edeceği hükmü gereğince yapılan ilk icra takibinin ihtar yerine geçeceğinin kabul edilmesi halinde dahi sözleşmenin 31/12/2013 tarihinde sona ereceğinin kabulü gerektiği anlaşılmıştır. Taraftarlar arasında düzenlenen sözleşme gereğince; sözleşme süresi içerisinde yeni açılacak her bir “ekstra” market için davacının 500,00-TL (KDV hariç) bedel ödeyeceği belirtildiğinden davalı tarafından kesilen 6 adet iade faturasından iki tanesinin yeni şube açılış bedeli olan KDV dahil 2.950,00-TL olduğu, bu sebeple iade faturalarının toplam bedeli olan 8.162,76-TL den yeni şube açılmasına ilişkin fatura bedeli olan 2.950,00-TL nin indirilmesi sonucunda hesap edilen 5.212,76-TL nin davalı tarafça ödenmesi gerektiği, her ne kadar davalı taraf iade ürün olup olmadığı sorulmadan ve iadeler alınmadan alacak talep edilemeyeceği beyan edilmiş ise de; dosya kapsamından iade ürün olduğu hususu tespit edilemediğinden davacı tarafın cari hesaptan kalan 5.212,76-TL yi talep etmekte haklı olduğu anlaşılmış, bu nedenle davalı tarafın itirazının kısmen iptali ile koşulları oluştuğundan davalı taraf aleyhine icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş, buna ilişkin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 5.212,76-TL asıl alacak üzerinden iptali ne, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacağın %20’si oranında 1.042,55 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Davacı tarafın sözleşmenin ön şartını yerine getirmeden dava açtığından davanın reddi gerektiğini, mahkemece de taraflar arasındaki 01.01.2013 tarihli ve 1 yıl süreli sözleşmenin 31.12.2013 tarihine kadar devam ettiği, davalının iade şartı ile çalıştığı, sözleşmenin 5.7 maddesinde taraflar arasındaki ticari ilişkinin her ne sebeple olursa olsun sona ermesi anında alıcının elinde bulunan ürünlerin satıcıya iade edilerek kalan ödemenin yapılacağı, satıcının, alıcı firmaya iade ürün olup olmadığını yazılı olarak sormadan ve iade ürün olması halinde iade alınmadan herhangi bir alacağı için takip başlatılmayacağının tespit edildiğini, ancak dosya kapsamında iade ürün olduğu hususu tespit edilemediğinden davacının 5.212,76 TL alacaklı olduğuna hükmedildiğini, oysa müvekkilince keşide edilen Bakırköy …Noterliğinin 12.01.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile uhdesinde bulunan ürünlere ilişkin stok bilgilerini de belirtilerek iade alınmasını istediğini, davacının bu ürünleri iade almak için herhangi bir talebi olmadığını, bu nedenle ilk derece mahkemesinin müvekkili şirket elinde iade ürün olup olmadığının tespit edilemediğine ilişkin gerekçesinin hatalı olduğunu; kaldı ki icra takibinden veya davadan önce iade ürün olup olmadığı ve varsa iadelerin alınmasının davacı tarafın yükümlülüğünde olduğunu, yükümlülüğün yerine getirilmeden takip başlatılarak dava açılmasıyla davcının sözleşmedeki taahhüdüne aykırı davrandığından davanın reddi gerektiğini; dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm verilmesinin hatalı olduğunu, dosya kapsamında alınan raporların farklı sonuçlara vardığı halde çelişkinin giderilmediğini, çelişkinin nedeninin davacının iadesi gereken malları almaması, takip öncesinde de iade ürün olup olmadığı yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemesinden kaynaklandığını, alacağın varlığının bir çok raporla belirlenmesine rağmen icra inkar tazminatına hükmedilmesinin yerinde olmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava konusu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından 05.08.2013 tarihinde 13.947,45 TL tutarındaki alacağın tahsili amacıyla takip başlatıldığı, ödeme emrinin tebliği üzerinde süresinde borç ve ferilerine itiraz edilmesi sonucu takibin durduğu anlaşılmıştır. Davalı yanın, yetkisiz icra dairesinde 15.08.2013 tarihinde icra dairesinin yetkisi ile borca itiraz ettiği, ancak 08.08.2013 tarihinde takipten sonra 5.500,00 TL ödeme yaptığı, ödemenin mahsubu sonrası 8.169,38 TL üzerinden davanın açıldığı görülmüştür. Taraflar arasında düzenlenen 125 nolu ve 01.01.2013 ile 31.12.2013 tarihleri arasında geçerli olan bir yıllık satın alma sözleşmesi bulunmaktadır. Anılan sözleşmenin ilk kısmında, sözleşmeye konu ürünlerin sipariş esasına göre gönderileceği ve iade koşullu olduğu belirlenmiştir. Sözleşmenin 2. maddesine göre, tarafların cari hesap ilişkisi içinde çalışacakları ve üçer aylık dönemler halinde mutabakat sağlanacağı, yapılacak hesabın geriye dönük tüm hesap dönemini kapsayacağı kabul edilmiştir. Sözleşmenin 5. maddesinde davalı alıcının, bozuk, ambalaj ve etiket hatası olan, satılamayan veya son kullanma tarihi geçen ürünleri her hangi bir sebep göstermeksizin iade hakkının bulunduğu, iadesi gereken ürünler için; stok listesini davalının yaparak davacı satıcıya yazılı bildirimde bulunacağı, bildirimden itibaren 3(üç) gün içinde alınmayan iadeler, iade faturası düzenlenerek kargo veya nakliye araçlarıyla satıcının sözleşmede belirtilen adresine gönderileceği, kargo ve nakliye masraflarının satıcıya ait olduğu ve satıcıya fatura edileceği, satıcının iade almaktan, imtina etmesi veya iadelerin teslim edilmeyerek alıcıya geri dönmesi halinde, iadeler teslim edilmiş gibi satıcının cari hesabından mahsup edileceği kabul edilmiştir. İstinaf başvurusunda bahsedilen 5.7. maddede ise, taraflar arasındaki ticari ilişkinin her ne sebeple olursa olsun sona ermesi anında alıcı elinde bulunan ürünleri satıcıya iade edebilecek ve akabinde kalan ödemeyi yapacaktır. Bu sebeple konsiye ve kesin alım satımlarda satıcı firma alıcıya iade ürün olup olmadığını yazılı olarak sormadan (iade ürün olması halinde, iade almadan) her hangi bir alacağını talep edemez, icraya ve davaya konu edemez hükmü bulunmaktadır. Sözleşmenin 6.maddesinde ise sözleşme içinde alınan ürünlerin sözleşmenin sona ermesinden sonra iade edileceği kabul edilmiştir. Sözleşmenin 5.7. maddesinde, sözleşmenin bir yıl süreli olup, sözleşmenin hitamında bir ay önce noter vasıtasıyla fesih ihbarında bulunmadıkları takdirde birer yıllık dönemler halinde yenilenecektir. Sözleşme süresi içinde yapılan fesih beyanları, sözleşme sonunda hüküm ifade edecektir. Davalı tarafından, dava tarihi olan 18.11.2014 tarihinden sonra keşide edilen 12.01.2016 tarihli ihtarla ekli stok beyanında bulunan ürünlerin iade alınması istenilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi çerçevesinde satılan ürün, iade edilen ürün, yeni açılan mağazalara ilişkin olarak değişik tarihlerde karşılıklı faturalar düzenlenmiştir. Mahkemece tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemeleri yapılmış olup, ibraz edilen 22.06.2015 tarihli raporda davacının, yazılı olarak iade ürün olup olmadığını sormadan takip başlatması nedeniyle alacağının bulunmadığı belirlenmiştir. İtiraz üzerine alınan 28.12.2015 tarihli ek raporda ise, davalının cari hesap sözleşmesi gereği keşide edilen 2.950,00 TL bedelli yeni şube açılış bedelinden sorumlu olmadığı belirlenerek bu miktarın mahsubu sonrası 5.212,76 TL davacının alacağı bulunduğu belirlenmiştir. 06.06.2017 tarihli raporda ise, benzer sonuçlara varılarak hukuki yönden değerlendirme yapılmıştır. İtiraz üzerine aynı bilirkişilerden 17.04.2018 tarihli rapor alınmıştır. Davalının istinaf başvuru nedenlerinin değerlendirilmesinde; taraflar arasında satım sözleşmesi bulunup, alacak faturaya bağlı olduğundan alacağın likit olduğu anlaşıldığından mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. HMK.’nın 282.maddesinde, bilirkişi oy ve görüşünün diğer delillerle birlikte mahkemece serbestçe değerlendirileceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemece, fatura ve ticari belgeler üzerinde inceleme yapılarak alacağın belirlenmesi sonrasında, taraflara arasındaki sözleşme hükümleri çerçevesinde, davacının sözleşme gereğince takip ve dava hakkı bulunup bulunmadığına ilişkin değerlendirmelerin hakimin mesleki bilgisi içerisinde çözülmesi gereken hususlar olması karşısında, bilirkişi raporları arasında belirtilen hukuki görüşler nedeniyle çelişki bulunduğu kabul edilemez. Davalı taraf sözleşmenin 5.7. maddesi kapsamında, sözleşmenin sona ermesi halinde müvekkilinin elinde bulunan ve iade hakkı olan ürünleri yazılı olarak sorulmadan takip ve dava açılamayacağın savunmaktadır. Ancak yukarıda incelenen sözleşmenin 5.1-6.maddelerinde iade hakkının bulunması halinde iade edilecek ürünlerin stok listesi yapılarak iade faturasıyla birlikte masrafı satıcıya ait olmak üzere gönderilmesi yükümlülüğü davalı alıcıda olup, davalı tarafından belirtilen şekilde bir işlem yapılmayarak soyut şekilde davalının elinde iadeye konu ürün bulunduğu savunulmuştur. Nitekim davadan sonra keşide edilen 12.01.2016 tarihli ihtarla ürünlerin bulunduğu bildirilmesine rağmen, davacı vekilince sunulan 27.04.2016 tarihli dilekçede bildirilen ürünlerin müvekkiline ait olmadığı ve bu hususun 18.01.2016 tarihli ihtarla davacıya bildirildiği beyan edilmiştir. Takip sonrası davalı tarafından kısmi ödeme yapılmış olması da varılan bu sonucu doğrulamaktadır. Kaldı ki sözleşmenin cari hesap mutabakatını düzenleyen 2.maddesinde üçer aylık dönemler sonunda bakiye borcun ödeneceği kararlaştırılmış, cari hesap alacağının talebi herhangi bir şarta bağlanmamıştır. Cari hesap mutabakatının yapılmaması, cari hesap alacağının istenilmesine engel değildir. Davalı taraf, cari hesapta mahsubu gereken iadeler için fatura düzenleyerek defterine işlememiştir. Davalı yan, feshe bağlı sebebe dalanmış olup, sözleşmenin 5.7.maddesi hükmü feshe bağlı alacağa ilişkin olmasına rağmen davacı tarafından cari hesap alacağı dava konusu edilmiştir. Bu durumda mahkemece isabetli şekilde tespit edildiği üzere davacı tarafından düzenlenen satım faturalarından mahsubu gereken ekstra market için davacı tarafından ödenecek miktarın mahsubu sonrası bakiye 5.212,76 TL yönünden itirazın iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Bakiye 267,06 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, 4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.14.01.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, karar kesindir.