Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/5 E. 2020/987 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/5
KARAR NO: 2020/987
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/07/2018
NUMARASI: 2018/192 E. – 2018/288 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kurtarma Ve Yardımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketinin dava dışı sigortalısı … A.Ş. tarafından vernik emtiasının Türkiye’den İsrail’e sevki sırasında gerçekleşecek rizikoyu nakliyat emtia sigorta poliçesi ile sigorta örtüsü altına aldığını, emtianın Ambarlı Kumport Limanı’ndan gemi nakliyecisi davalı şirketine teslim edildiğini, emtianın davalı tarafından konteynere parsiyel olarak yüklendiğini, gemiye yüklenmek üzere konteyner sahasında beklemeye alındığını, bu esnada konteynerin akarlı vaziyette olduğunun görülmesi üzerine konteynerin açıldığını, sigortalıya ait emtianın devrilmiş, patlak ve akarlı olduğunun tespit edildiği hususunun tutanağa bağlandığını, hasarın limanda parsiyel olarak yapılan istifin hatalı/uygun olmamasından kaynaklandığını, sigortalının zararının karşılandığını, poliçe ve alınan ibraname gereğince sigortalısının haklarını devralan müvekkilinin alacağın rücuen tahsili için davalı aleyhine icra takibine giriştiğini, takibin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; asıl taşıyıcının dava dışı …. olduğunu, müvekkilinin herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, istiflenme konusunda davacının sigortalısının herhangi bir talebinin olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “Dava; davacı … şirketine nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı emtianın davalının sorumluluğunda taşınması sırasında oluştuğu iddia edilen emtiadaki sigortalısına ödediği hasar bedelinin davalıdan TTK nun 1472.maddesi gereğince rücuen tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın İİK nun 67.maddesi gereğince iptaline ilişkindir. Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm delillerden, Taraflar arasında taşınmak üzere alınan ve konteynere istiflenen yükün akma, ezilme ve sair sebebi ile hasarlı olduğu hususunun ihtilafsız olduğu, dava konusu olayda, davacının sigortalısı tarafından taşımaya verilen yük taşınmak için davalıya verildiği, sigortalı açısından davalının sıfatının taşıma işleri komisyoncusu olduğu ve davalının TTK m. 921 ve m.927 hükümlerine göre taşıma organize ederek deniz taşıyanı olduğu, dava konusu taşımanın parsiyel-konteyner taşıması yükü olduğu, yük parsiyel konteyner yükü olduğunda; konteyner içi yükleme ve istifleme işlerinin taşıyanın yükümlülüğünde olduğu, davalının taşımasını üstlendiği yükü tam dolu bir adet konteyner yükü haline getiremediği için işi dava dışı ihbar olunan …’ a aktardığının kendi beyanı olduğu, bu durumda istifleme kusurunun davalı sorumluluğunda olduğu, 18.08.2015 tarihli tutanak incelendiğinde, konteyner yükünün … firmasına ait ve parsiyel olduğu, mühürün kırıldığında sigortalıya ait 4 palet vernik cinsi emtianın devrildiği, ‘… düzeltilerek olduğu gibi konteyner içerisinde bırakılmış ve konteyner kapatılarak kapısına 149020 nolu set tatbik edilmiştir.’ ifadelerinin bulunduğu, teknik bilirkişi tarafından yapılan değerlendirmeye göre, 6’şarlı teneke kutularda olan emtia incelendiğinde, dıştan malın ne şekilde istifleneceğinin anlaşıldığı, palet ve ambalaj tenekelerin de söz konusu emtia türlerinde sıklıkla kullanılan ve teamüle uygun ambalaj yöntemine işaret ettiği, özellikle konteyner içi istiflere ilişkin fotoğraflarda, istif ve sabitleme sorununun hasara sebep olduğu anlaşıldığı, üst üste 4-5 kat istifleme yapılması ve bağlanmaması veya sabitlenememesi sonucu hasarın kaçınılmaz olduğu, oysa istifleme yapılırken tamamı en üstte veya altta olsa bile üstüne hafif yükler konularak istifleme yapılsa ve de sabitleme düzgün olsa hasar olmayabileceğinin değerlendirildiği, yükü istiflemeye uygun, ancak istiflemede özen ve dikkat gerektiren yüklerden olduğu ve ambalaj değil, istifleme hatalarından dolayı hasar meydana geldiği kanaatinin bildirildiği, davacının ödeme miktarının sigorta ekspertiz çalışmasına dayandığı, tamamını 1,580.89 USD miktarında davalıya rücu edebileceği, alacak yargılamaya gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 1.580,89 USD asıl alacak ve 30.62 USD işlemiş faiz olmak üzere 1.611,51 USD üzerinden iptaline, asıl alacağa 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi gereğince faiz uygulanmasına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermiştir. Bu karara karşı, taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; alacağın likit olmasına rağmen ilk derece mahkemesinin icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının icra inkar tazminatı talebinin reddine ilişkin kısmının kaldırılarak kaldırılarak, müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin taşıma işleri komisyoncusu olduğunu, sözleşme gereği emtiayı ihbar edilen …. tarafından temin edilen konteynere, parsiyel olarak yüklenip taşıma işi gerçekleştirdiğini, zayi olduğu tespit edilen emtianın da, ihbar edilen ….’ye ait … No’lu konteyner ile taşınmak üzere yüklendiğini, TTK’nın 917. maddesi hükmü gereğince müvekkilinin taşıyan gibi sorumlu olmadığını, TTK’nın 928. maddesi gereğince taşıma işleri komisyoncusunun zilyetliğinde bulunan malın zıyaından veya hasarından kaynaklanmayan bir zarardan sadece 918. madde madde uyarınca kendisine düşen bir yükümlülüğü ihlal etmesi hâlinde sorumlu olacağını, tedbirli bir tacirin göstereceği özene rağmen zarar önlenemeyecek ise komisyoncunun zarardan sorumlu tutulamayacağını, müvekkilinin taşıma işleri komisyoncusu olarak TTK’nın 918. maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirdiğini, dosyadaki konişmentoda “shipper’s load stow and count” (SLSC) kaydı bulunduğunu, bu kaydın taşıma konusu yükün konteynerlerin içine yükleten tarafından yüklenmiş, istif edilmiş ve sayılmış olduğunu gösterdiğini, bu nedenle de istif ve sabitleme işlemlerini gerçekleştirme yükümlülüğü taşıma işleri komisyoncusu konumundaki müvekkili şirkete ait olmayıp SLSC kaydı ile yükleten tarafından üstlenildiğini, mahkemece itiraz kapsamında yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmadan görevsiz mahkemede alınan raporla karar verildiğini, raporun ekspertiz raporu doğrultusunda yetersiz düzenlendiğini, emtianın taşımaya uygun ambalajlanıp ambalajlanmadığının tereddütsüz belirlendikten sonra yapılan ödemenin yerinde olup olmadığı bakımından önemli olduğunu, mahkemece ambalaja ilişkin oluşturulan gerekçenin soyut olduğunu, gönderenin taşımanın niteliğine göre ne şekilde taşıma yapılması gerektiğini önceki taşımalarda yazılı olarak bildirdiğini, taşıma diğer taşımaların da bu şekilde gerçekleştiğini, bu taşımanın da sigortalının talimatına göre taşındığını savunarak, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, emtia nakliyat sigorta poliçesinden kaynaklanan alacağın rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı …, dava dışı sigortalı satıcı … A.Ş.’nin yurt dışına ihraç ettiği emtiayı taşıma rizikolarına karşı sigorta örtüsü altına almış, taşıma sırasında sigortalı emtianın hasar görmesi üzerine sigortalı şirkete ödenen bedelin davalıdan rücuen tahsilini istemiştir. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne, icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davalı ve davacı vekillleri tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda davacının sigortalısına ait emtianın, davacı tarafından taşıma rizikolarına karşı sigorta örtüsü altına alındığı, emtianın deniz yolu ile taşınması için davalıya teslim edildiği, yüküm davalı tarafından konteynerlere parsiyel yük olarak istiflenerek konteyner sahasına alındığı sabittir. Emtianın deniz yolu ile taşıma işinin davalı tarafça üstlenildiği, 31.08.2015 tarihli navlun faturasının davalı tarafından sigortalı adına düzenlendiği anlaşılmıştır. Navlun faturasının davalı tarafından düzenlenmesi nedeniyle davalı akdi taşıyıcı olarak oluşan hasardan kural olarak soruludur. 18.08.2018 tarihli tutanakta, sigortalıya ait konteyner içindeki emtianın, konteynerin devrilmesi sonucu hasara uğradığı belirlenmiştir. Davalı taraf, taşımayı üstlendiği emtianın fiili taşıma işini, alt taşıyıcı (ihbar olunan) … A.Ş.’ye yaptırmıştır. Görevsiz mahkemede yapılan bilirkişi incelemesinde, taşıma işinin davalı tarafından organize edildiği, yükün parsiyel-konteyner yükü olduğu, bu nedenle konteyner içine yükleme ve istiflemenin taşıyanın sorumluluğunda olduğu belirlenmiştir, konteynerdeki yükün devrilmesi sonucu hasarın oluştuğu, ambalajda herhangi bir kusur bulunmadağı belirlenmiştir. Konişmentoya dercedilen “Shipper’s load and Count ” kaydının söz konusu malların konteynerlere yüklenmesi, istifi, sayımı ve bilahare konteyner kapılarının mühürlenmesi işlemlerinin yükleyici firma tarafından yapılmış olduğu anlamına gelmekte ise de konteynerin yüke ve denize elverişli olup olmadığı, davalının ve konteyneri temin eden fiili taşıyıcının sorumluluğunda olup, bu bağlamda davalı tarafça yükün ambalajında bir kusur bulunmadığı ve yükün parsiyel yük olduğu dikkate alındığında, taşıyıcı tarafından konteynerlere yerleştirilmesi, yükün teslim alınması anında ambalaja ilişkin bir çekince ileri sürülmemesi karşısında, yükün konteyner içinde taşıma sırasında, konteynerin devrilmesi sonucu hasarlanması nedeniyle, hasardan taşıyıcı sorumludur. Bilirkişi raporu, eksper raporu ve dosya kapsamındaki belgelere göre sigortalının yük veya ambalaja ilişkin herhangi bir kusurunun bulunmadığı anlaşılmakla, mahkemece her hangi bir indirim yapılmaması yerinde olduğu gibi, poliçe kapsamında zararın ödenmesi nedeniyle davacı … şirketinin sigortalının haklarına halef olduğu kabul edilmelidir. Mahkemece, görevsiz mahkemede alınan rapor hükme esas alınmış olup, bilirkişi raporunda tespit edilen olguların dosya içeriğine uygun olması, davalının rapora yönelik itirazlarının hukuki nitelikte olması nedeniyle ek rapor alınmadan, mahkemece hukuki değerlendirme yapılarak karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. TTK’nın 1185. maddesi gereğince, ziya veya hasarın en geç eşyanın gönderilene teslimi sırasında taşıyana yazılı olarak bildirilmesi şarttır. Ziya veya hasar haricen belli değilse, bildirimin üç gün içerisinde yapılması yeterlidir. Aynı maddenin 4. fıkrasında, eşyanın ziya veya hasarı ne bildirilmiş ne de tespit ettirilmiş olursa, taşıyanın eşyayı denizde taşıma senedinde yazılı olduğu gibi teslim ettiği ve eğer eşyada bir ziya veya hasarın meydana geldiği belirlenirse, bu zararın taşıyanın sorumlu olmadığı bir sebepten ileri geldiği kabul olunur. Şu kadar ki bu karinenin aksi ispat olunabilinir. Somut olayda, emtianın hasarına ilişkin 20.12.2015 tarihi itibariyle taşıyıcı firma yetkilisinin imzası ile tespit tutanağı düzenlenmiş olması karşısında, süresinde bildirim bulunduğu kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu durumda davalı vekilince hükme karşı ileri sürülen istinf nedenleri yerinde değildir. Davacı vekilinin istinaf isteminin incelenmesinde; davacının, hasar bedelini ödeyerek sigortalının haklarına halef olduğu, eldeki davada, alacağın likit olmayıp tazminat miktarının yargılama sonunda belirlendiği anlaşılmakla, mahkemece icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, mahkeme kararı ve gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı ve davalının istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, her iki tarafın istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, 2-a)Her iki tarafça yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, b)Bakiye 206,55 TL istinaf nispi karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Taraflarca istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 01/10/2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.