Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/497 E. 2019/918 K. 27.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/497
KARAR NO : 2019/918
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/11/2018
NUMARASI : 2018/461E. 2018/1064K.
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasında görülen şirket ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkilinin … San. A.Ş.’de pay sahibi ve aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olduğunu, … A.Ş.’nin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne …. numarası ile kayıtlı olduğunu ve 26/04/1990 tarihinden beri faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin hissedarı olduğu şirketin beş yıl üst üste genel kurul yapmaması sebebiyle 20/04/2015 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığı gibi TTK geçici 4. maddesi uyarınca sicilden re’sen terkin edildiğini öğrendiklerini, müvekkiline ve diğer hissedarlara herhangi bir ihtar ya da tebligat yapılmadığı için bu durumun farkına varılamadığını, şirketin halen faal olup ticari faaliyetlerine devam ettiğini, şirketin aktifinde taşınmaz ve taşınır malların bulunduğundan dolayı yapılan terkinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, re’sen terkin edilen ….San. A.Ş.’nin tüm faaliyetlerine devam edebilmesi için ihyası ile birlikte İstanbul Ticaret Siciline yeniden tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … Sicil Müdürlüğü vekili savunmasında özetle; müvekkili Kurum tarafından yapılan işlemlerin TTK’nın geçici 7.maddesine, 30/12/2012 tarihli 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ (bundan sonra kısaca Tebliğ olarak anılacaktır) hükümlerine, TTK’nın 32. maddesine ve Ticaret Sicil Yönetmeliği hükümlerine uygun olduğunu, terkin öncesi şirkete ihtar çıkarıldığını, gerekli ilanların yapıldığını, tesis edilen işlemin hukuka aykırı olmadığını, müvekkilinin mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi ya da kooperatifi tekrar sicile tescil hükümlülüğü bulunmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini belirterek, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderlerinin her halükarda davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “6102 sayılı TTK’nun geçici 7. maddesinde limited şirketlerin hangi şartlarda ve usullerle sicilden re’sen terkin edileceği düzenlenmiştir. 7/1-d bendi uyarınca aralıksız son 5 yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılmaması terkin sebebi olarak sayılmış olup anılan maddenin 4. fıkrasının a bendi ile ticaret sicili müdürlüklerince; kapsam dahilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi Müdürlüğü’ne aynı gün gönderileceği, ilanın ihtarın ulaşmadığı durumlarda ilan tarihinden itibaren 30. Günün akşamı itibari ile 11/02/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, 4/c bendine göre terkin sebepleri bulunan şirketlerin faaliyetlerini devam ettirme isteğinde bulunmaları halinde münfesih olma nedeninin verilen süre içerisinde ortadan kaldırıp ticaret sicilini bildirmelerinin ihtar edileceği, aynı maddenin 11. bendi uyarınca ihtara rağmen süresinde işlem yapmayan şirketin ünvanının ticaret sicilden re’sen silineceği düzenlenmiştitr. Somut olayda şirketin aralıksız son 5 yıla ait olağan genel kurul toplantılarını yapmadığı ve TTK’nun geçici 7. maddesi kapsamında kaldığının tespiti üzerine davalı sicil müdürlüğünce 2 aylık süre içerisinde münfesih olma sebebinin ortadan kaldırılması, yani şirket genel kurul toplantısının yapılması için ihtarname hazırlandığı, ihtarnamenin 20/04/2015 tarihinde ticaret sicil gazetesinde yayınlandığı ve ihyası istenen şirket adına şirketin sicilde kayıtlı adresine 15/01/2015 tarihinde tebligat çıkartılmış olduğu, tebligatın “İade-Taşınmış” açıklaması ile 24/01/2015 tarihinde işlem gördüğü, bu durumda şirkete tebligat yapılmış olduğu kabul edilerek dava konusu terkin işleminin hukuka uygun olduğu” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, çünkü, TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca şirket tüzel kişiliğine çıkarılan tebligatın yapılamadığının anlaşıldığını, bu durumda şirket adresinin araştırılarak yeniden tebligat çıkarılması gerekirken bu yasal zorunluluğa uyulmadığını, TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca, Sicil Müdürlüğünün sadece şirket tüzel kişiliğine ihtar tebliğ etmesinin yeterli olmayıp, Kanun’un açık hükmü gereğince şirket temsilcilerine de tebligat çıkarması gerektiğini, emsal Yargıtay içtihadının da bu yönde olduğunu, davalı kurumun bu yasal zorunluluğa uymadan sicil kaydını usulsüz terkin ettiğini, Terkin edilen şirketin halen ticari faaliyetine devam ettiğini, 200.000 TL sermayesinin bulunduğunu, çalışanlarının bulunduğunu, vergi borçlarını ödemeye devam ettiğini, mal varlığının ve fabrika binasının bulunduğunu, usulsüz terkin işlemi nedeniyle şirketin ticari faaliyetlerini sürdüremez hale geldiğini,Açıklanan bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın geçici 7. maddesindeki yasal prosedüre uyulmadan, şirketin ticaret sicilinden terkin edildiği iddiasına dayalı ihya istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İlk derece mahkemesince Ticaret Sicilinden celbedilen kayıtlara göre; şirketin aralıksız son beş yıla ilişkin genel kurul toplantılarını yapmadığı gerekçesiyle, TTK’nın geçici 7.maddesi uyarınca hazırlanan ihtarın şirket tüzel kişiliğine tebliğe çıkarıldığı, şirketin adresten taşındığı gerekçesiyle tebligatın bilâ tebliğ iade edildiği, şirket temsilcilerine tebligat çıkarılmadığı, tebligata konu ihtarın Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiği, ardından 14.04.2015 tarihinde şirketin ticaret sicil kaydının terkin edildiği anlaşılmaktadır.Terkin işlemine konu ….A.Ş.’nin Ticaret Sicil kaydına göre, son olarak 23.11.2009 tarihli TSG’de yayınlanan 12.11.2009 tarihli genel kurulda, yönetim kurulu başkanı olarak …, başkan yardımcıları olarak … ve …’ın üç yıl görev yapmak üzere seçildikleri anlaşılmaktadır. Görev süresi dolan yönetim kurulu üyelerinin, salt sürenin dolmasıyla görevlerinin sona ermeyeceği, TBK’nın 513/2. maddesi hükmü dikkate alınarak, yeni yönetim kurulu seçilinceye kadar, süresi dolan yönetim kurulunun acil ve önemli işleri yapma yetkisinin devam ettiği öğretide ve Yargıtay emsal kararlarında benimsenmektedir. Nitekim, 6102 sayılı TTK’nın 410/1.maddesinde, görev süresi dolan yönetim kuruluna genel kurulu toplantıya çağırma yetkisi verilmiştir. TTK m.7, fıkra 4 a bendi hükmü uyarınca, “Ticaret sicili müdürlüklerince; a) Kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Ayrıca anılan ilan, bildirici niteliği haiz olarak ilgili ticaret ve sanayi odası veya ticaret, sanayi ya da deniz ticaret odasının internet sitesinde aynen yayımlanır.” Yine, Tebliğ’in 6. Ve 7. maddelerinde de Kanun hükmüne koşut düzenleme yapılmış ve ihtarın hem şirkete hem de sicil kayıtlarına göre şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere ihtarın tebliğe çıkarılması gerekir. Yukarıdaki hukuki açıklamalar çerçevesinde, TTK geçici 7. madde hükmü uyarınca yapılacak ihtar tebliğinin, süresi dolmuş olsa bile yönetim kurulu üyelerine de yapılması gerektiği açıktır. Yukarıda yapılan hukuki açıklamalar ve Yargıtay 11. HD 2016/10290 E 20167954 K sayılı, 10.12.2016 tarihli ve aynı dairenin 2019/540 E 2019/1798 K sayılı ve 04.03.2019 tarihli emsal karar içerikleri de gözetildiğinde; 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığından bahisle davalı Sicil Müdürlüğünce ihtarname hazırlandığı ve ihtarnamenin Ticaret Sicil Gazetesi’nin 13 Ocak 2014 tarihli nüshasında yayınlandığı, ancak ihyası istenen şirkete çıkarılan tebligatın adreste tanınmadığından bahisle iade edildiği, şirket yetkililerine tebligat çıkarıldığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin veya tebligatın dosyaya sunulmadığı gibi davalı yanca şirket yetkilisine tebligat yapıldığı hususu da iddia ve ispat edilmediğinden, dava konusu olup ihyası istenen şirketin ticaret sicilinden terkinine ilişkin davalı işleminin hukuka uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı hukuki gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine ve davanın kabulüne dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353.b.1.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak esas hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda;1-Davanın kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı iken tasfiye nedeniyle sicilden terkin edilmiş olan Tasfiye Halinde …Anonim Şirketi’nin tüzel kişiliğinin ve ticaret sicil kaydının İHYASINA, 2-Alınması gerekli 359,00 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 41,40 TL harcın mahsubu ile eksik 5,50 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine gelir kaydına, 3-Davacı vekili mahkememize verdiği 24.06.2019 tarihli dilekçede, davalı taraftan yargılama gideri ve avukatlık ücreti talep etmediğini bildirdiğinden, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı yararına avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,4-Artan gider avansının ilk derece mahkemesince iadesine,5-İstinafa aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden;a-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davacı tarafından yatırılmış olan 35,90 TL peşin istinaf harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,b-Davacı tarafından yapılan istinaf başvuru giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 7-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 27/06/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.