Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/487 E. 2019/427 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/487
KARAR NO : 2019/427
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2018(ara karar)
NUMARASI : 2018/625 Esas
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında, ilamda yazılı nedenlerle tedbir talebin reddine ilişkin verilen ara karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalılar tarafından kötü niyetle müvekkili şirketlerin çalışmakta olduğu bankalara muhtelif ihtarnameler keşide edildiğini, bu ihtarnamelerde; “kendilerinin mirasçı ve şirketlerde pay sahibi olduklarını, müvekkil şirketlerle aralarında uyuşmazlık bulunduğunu, şirketlerin paylarının kendilerine intikal süreçlerinin devam ettiğini, bu süreçle İlgili bilgi atmak için kendilerine başvurulması gerektiğini, ayrıca kendilerine miras kalan şirket hisseleri yönünden kefalet, rehin, kredi, yeniden finans yapılandırması vs. işlemler dahil olmak üzere hiçbir işleme ve beyana muvafakat etmediklerini ve itiraz ettiklerini, bir İşlem yapılması halinde uğrayacakları zararlardan ilgililerin sorumlu olacağını…” bildirdiklerini, bu şekilde davalıların müvekkili davacı şirketlerin korunmaya değer menfaatlerinin ihlal ettiklerini, müvekkili şirketlerin ticari itibarını bankalar ve üçüncü kurumlar nezdinde zedelediklerini belirterek, davalıların müvekkili davacı şirketlerin ticari faaliyetlerini sekteye uğratmak maksadıyla finansal kaynaklara erişimini engelleyen fiillerinden doğması muhtemel zararlarının önlenmesi maksadıyla, davalıların haksız rekabet teşkil eden fiillerinin meni yönünde teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesiyle; davacı şirketlerde 1/3 oranında hissedar olan davalılar tarafından bankalara bilgi amaçlı gönderilen ihtarnamelerde haksız rekabet teşkil eden herhangi bir beyan ve ifadenin yer almadığını, davacı şirketlerin bu nedenle uğramış oldukları herhangi bir maddi ve manevi zararlarının bulunmadığını belirterek, davanın ve ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesince, tedbir talebi hakkında yapılan değerlendirme sonucunda sonucunda; ” …HMK’nun 389 ve devamı maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir müessesesi kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca, davacı veya davalının (dava konusu ile İlgili olarak) hukuki durumda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte, geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır. İhtiyati tedbir, diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu şey üzerine yeni bir takım ihtilafların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır. Anılan yasal düzenleme dikkate alındığında somut olayda davacı vekilince talep edilen ihtiyati tedbir konusu, dava sonunda hükümle elde edilebilecek sonucu doğuracağından, dava konusu uyuşmazlığın esasını çözümleyecek veya böyle bir sonuç doğuracak biçimde İhtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden, bu yönde birtedbİr kararı verilmesine yasal olanak bulunmadığından ve talep yargılamayı gerektirdiğinden, HMK’nun 389 ve devamı maddelerine uygun olmayan ve yasal şartlan oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine …” dair 28.12.2018 tarihli karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİDavacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Müvekkillerin farklı alanlarda faaliyet gösteren şirketler grubunun parçası olduğunu, müvekkillerinin üç hissedarı olup, hissedarlar…, … ve … olduğunu, …, 14.10.2017 tarihinde vefat ettiğini, Müvekkili şirketler,… vefatı üzerine, Davalılar’a keşide ettiği ihtarnameler ile müteveffa … ait hisselerin mirasçılara intikaline onay vermediğini ve gerçek değeri karşılığında bu hisseleri devralacağını ihtar ederek, bağımsız değerleme kuruluşlarınca tespit edilen değerleri davalılarda bildirildiğini,Davalıların ise kendilerine önerilen payların gerçek değerine ilişkin tutarlara itiraz ederek Bursa ve Gebze mahkemelerinde (Gebze Asliye Ticaret Mak 2018/249 E. – Bursa l. Asliye Ticaret Mah. 2018/519-520-521 E. – Bursa 2. Asliye Ticaret Mah. 2018/497-498-499 E.) hisse değerinin tespiti davaları açtıklarını, bu davaların derdest olduğunu,Davalıların haksız ve hukuka aykırı şekilde, müvekkil … A.Ş.’nin tamamına hissedar olduklarını, … A.Ş. ile … A.Ş. aleyhine Bursa 2. Asliye Ticaret Matıznin 2018/809 E. ve yine … A.Ş.’nin tamamına hissedar olduğu… A.Ş. aleyhine Kovancılar Asliye Hukuk Malı. 2018/128 E. sayılı davalar ile kendilerine ait olduğunu iddia ettikleri hisselerin tespitini talep ettiklerini, Bursa Asliye Ticaret Mahkemeleri nezdindeki dosyalarda verilen ihtiyati tedbir kararlarının tamamı, istinaf incelemesini yapan Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi tarafından kaldırıldığını,Davalılar tarafından bankalara keşide edilen ihtarnamelerle müvekkilli şirketlerin günlük ticari faaliyetlerinin engellenmeye çalışıldığını, gerçek dışı beyanlar ile müvekkili şirketlerin bankalar ve diğer bağlantılı ticari kurumlar nezdinde itibarının zedelendiğini, bankalar nezdinde yaratılmaya çalışılan güven sarsıcı durum ile müvekkilinin uzun vadede rakipleri ile rekabet edemez duruma geleceğini,Uyuşmazlık öncesi ve sırasında, davalıların pek çok merci nezdinde gerçek dışı beyanlar ile kötüleme ve karalama faaliyetlerine devam ettiğini, Davalıların müvekkili şirketlerin ticari itibarın bankalar ve üçüncü kurumlar nezdinde zedeleyen, ticari faaliyetlerini sekteye uğratmak maksadıyla fınansal kaynaklara erişimini engelleyen fiillerinden doğması muhtemel zararların önlenmesi maksadıyla haksız rekabet teşkil eden fiillerin men’i yönünde teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep edilmiş ise de bu talep reddedildiğini,Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin 28.12.2018 tarihli ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Talep, TTK’nın 61 ve HMK’nın 389.maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İhtiyati tedbir kararı verilebilmesinin en önemli şartı bir ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır (m. 389/1). Kanun, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi halinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hale gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir.Davacı dava dilekçesinde soyut nitelendirmelerle tedbir istemiş; istediği tedbirin türünü açıklamamıştır. HMK’nın 290/3. uyarınca, tedbir isteyen taraf talep ettiği tedbirin türünü açıkça göstermeli, talebini somutlaştırmalı ve haklılığını yaklaşık olarak ispatlamalıdır. Somut olayda davacının dilekçesinde istediği tedbirin türünü somutlaştırmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, haksız rekabet iddiaları ve diğer iddialar yönünden bu aşamada yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmemiştir. Tedbir talebinin reddine karar verilmesi bu nedenlerle isabetlidir.Haksız rekabete ilişkin tedbirleri düzenleyen TTK’nın 61.maddesindeki hükmün uygulanmasında, HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin düzenlemelerinden tamamlayıcı hükümler olarak yararlanılmalıdır. Somutlaştırma ve yaklaşık ispat zorunluluğu bu halde de aranmalıdır. İlk derece mahkemesince TTK’nın 61. maddesi değerlendirilmeden karar verilmiş olması sonuca etkili görülmemiştir. Yargılamanın ilerleyen aşamalarında talebin somutlaştırılması ve yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmesi halinde, TTK’nın 61. madde dikkate alınarak söz konusu talebin değerlendirilmesi her zaman mümkündür.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1.ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 21/03/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.