Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/485 E. 2021/111 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/485
KARAR NO : 2021/111
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 18/12/2018
NUMARASI : 2017/378 Esas – 2018/1437 Karar
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …San ve Tic. Ltd.Şti. Tarafından … Bankası A.Ş. Sefaköy Şb.’ne ait davalı hesabından keşide edilen … çek numaralı 30.04.2016 keşide tarihli 40.000,00-TL bedelli çekin ciro yolu ile … intikal ettiğini, anılan kişinin işlerinin yoğunluğu nedeni ile işyerinden ayrılamaması nedeni ile çeki ciro ederek müvekkili …’e vererek kendisi adına bankadan tahsil etmesini talep ettiğini, müvekkilinin banka şubesi ile önceden yaptığı telefon görüşmesine istinaden çekin karşılıksız işlemini yapmak üzere 03.05.2016 tarihinde bankaya giderek işlemler için çeki banka müşteri temsilcisi olarak çalışan davalı …’a ciro ederek teslim ettiğini, daha sonra davalı …’ın operasyon bölümündeki arkadaşlarına soru sorma bahanesi ile ayrılarak 10 dakika sonra elindeki çek ile dönerek çek hakkında mahkeme kararı bulunduğunu, bu nedenle karşılıksız işlemi yapamayacağını söylediğini, bu sırada çek …’ın elinde iken diğer davalı …’in yanlarına gelerek çeki alarak iade etmediğini, daha sonra bu kişinin keşideci şirketin yetkilisi olduğunu öğrenildiğini, olay gününe ilişkin banka kamera kayıtlarının getirtilmesi halinde bu durumun anlaşılacağını, çekin ciro edilmiş suretinin … tarafından müvekkiline mesaj yolu ile gönderildiğini, bu durumda …’ın çekin cirolu halini fotoğrafının çekilmesi konusunda …’e izin verdiğini ve tarafların işbirliği içerisinde hareket ederek çeki ele geçirdiklerini, buna ilişkin olarak Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına 2016/20604 soruşturma sayılı esasınında şikayetçi olunduğunu, müvekkilinin çekinin elinden alınması nedeni ile başvuru haklarını kaybettiğini, bu durumda davalı keşidecinin sebepsiz zenginleşme, bankanın güven kurumu olması nedeni ile … ve …’ın ise haksız fiil nedeni ile sorumlu olduklarını, … adına Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/499 esas sayılı dava dosyasında açılan davanın husumet yönünden reddine karar verildiğini, anılan dosyada davalı şirket vekilinin sunduğu 14.07.2016 tarihli cevap dilekçesinde çekin hatır çeki olduğu savunularak bedelsiz olduğunu belirtildiğini ileri sürerek, çek bedeli olan 40.000,00 TL’nin 30.04.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılardan… Bankası A.Ş. ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin pasif husumet ehliyeti bulunmadığını, davacının başvurusu üzerine banka çalışanlarının mevzuat kapsamında gerekli incelemeleri yaparak çek hamilinin çekin iadesini talep etmesi üzerine çeki bizzat davacı hamiline iade edildiğini, çekin teslimi sırasında müvekkili çalışanlarının yaptığı incelemede çekteki imza ile banka müşterisinin kayıtlarda yer alan imzasının uyaşmaması nedeni ile şubeden hazır olan keşideciye de durumun bildirildiğini, keşidecinin imzayı kabul etmemesi nedeni ile bu hususta çekin arkasına şerh düşülebileceği hususunda davacıya bilgi verilidiğini, bunun üzerine davacının çekin işleme alınmamasını ve muamelesiz iade edilmesini talep ettiğini ve çekin banka çalışanı davalı … tarafından davacıya teslim edildiğini, bu sırada keşideci şirket yetkilisinin personelin masası önünde bulunan davacının karşısındaki sandelyeye oturarak davacı ile konuşmaya başladığını, banka görevlisinin ise diğer işlemlerini yapmak için ara sıra masadan kalkarak çalışmaya devam ettiğini, davacının bu aşamada müvekkilinden başka bir talebinin bulunmadığını, daha sonra davacı ile davalı …’in birlikte kalkarak banka şubesinden ayrıldıklarını, kamera kayıtlarının incelenmesi halinde çekin bizzat davacı tarafından …’e verildiğinin anlaşılabileceğini zira çekin davacı tarafından keşideciye verilmesinden sonra davacı ile keşidecinin bir süre sonra masada konuşmalarından sonra çekin keşideci – şirket yetkilisi …’de kaldığını ve her ikisinin bankayı terk ettiklerini bu sırada da davacı ile davalı … arasında herhangi bir ihtilaf olduğuna ilişkin emare bulunmadığını, davacının, bankaya çekin çalındığı ya da gasp edildiğine ilişkin bir bildirimi bulunmadığı gibi iddiaların hayatın olağan akışına aykırılık teşkil ettiğini, esasen özel güvenlik tarafından korunan bankada bu tür bir eylemin bildirilmesi halinde güvenlik görevlilerince en seri şekilde müdahale edilebileceğini, ancak hırsızlık ve gasp benzeri bir olay bulunmadığı gibi davacı ve davalı …’in gerek şube içinde gerekse şube dışında uzun süre sohbet etmelerine rağmen çekin çalındığını ya da gasp edildiğine ilişkin hiçbir delil ve emare bulunmadığını, benzer veya delillerin Küçükçekmece C. Başsavcılığının 2016/20604 soruşturma sayılı dosyasına sunulduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … ve … San. Tic. Ve Ltd. Şti. Vekili cevap dilekçesinde özetle; bankadan çek ile ilgili aranması üzerine …’in banka şubesine gittiğini, müvekkili ile davacının bankada görüştüğünü, davacının çekin … tarafından kendisine tahsil edilmek üzere ciro edildiğini ve parayı tahsil edeceğini belirttiğini müvekkilince çekin ödeme koşulları cirolardaki aksaklık ve hatır çeki olarak verilmesi nedeni ile bedelinin tahsil edilmeyeceğini bildirilerek hatır çeki verilen … hakkında suç duyurusunda bulunulacağı konusunda konuşulduğunu, bu sırada davacının kendi rızası ile çeki müvekkiline verdiğini, davacının hukuki ihtilafı bulunan ve tahsil kabiliyeti bulunmayan çeki müvekkilinde kalmasını ve kendisine suret görüntüsünün gönderilmesini bildirdiğini, tarafların anlaşmasından iki gün sonra müvekkilinin davacı vekili ile telefonda görüşerek çekin verildiği … karşı ortak hukuki yollara başvurulması konusunda anlaşılmasına rağmen bir süre sonra davacının şikayet ve davasına maruz kaldıklarını, müvekkili ile davacı arasında ticari ilişkinin bulunmadığını, banka kamera kayıtlarının incelenmesiyle çekin rızaen teslim edildiğinin anlaşılacağını, bankada iddia edilen tehdit şantaj gibi eylemlerin yapılamayacağını, müvekkilinin haksız fiil sorumluluğu bulunmadığı gibi diğer müvekkilinin sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı bir sorumluluğunun da bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu 18/12/2018 tarihli, 2017/378 Esas – 2018/1437 Karar sayılı ilamıyla, “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, davacı çeki tahsil cirosu ile elinde bulundurduğunu, tahsil amacı ile muhatap banka şubesine çeki götürüp karşılıksızlık işlemi yaptıracağı sırada banka memuru olan davalı …’ın davalı … ile el ve işbirliği içerisinde çekin müvekkilinin elinden alınmasına neden olduğunu ileri sürerek her iki davalı yönünden haksız fiil nedeni ile, banka yönünden objektif özel hükümlülüğüne aykırı davranması nedeni ile, davalı şirket yönünden ise sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı olarak tazminat talebinde bulunmuştur. Davacı, iddiaları genel olarak çekin müvekkili elinden banka çalışanı ile keşideci temsilcisi olan davalı …’e işbirliği içinde çeki müvekkilinin elinden hile yoluyla alındığı iddiasına dayanmıştır. Davalı şirket ve yetkilisi ise çekin sorumlu olması nedeni ile davacı tarafından kendi iradesi ile davalılara teslim ettiğini savunmuşlardır. Her iki tarafın ortak delili olan olay tarihindeki bankaya ait güvenlik kamera görüntülerinin incelenmesinde; banka çalışanı veya bankanın herhangi bir kusurunun bulunmadığı, çekin bilirkişi raporunca incelenen 31. Ve davalı fotoğraflarından anlaşılacağı üzere davacı tarafından kendi rızası ile, anlaşmaya uygun olarak davalı …’e teslim edildiği, teslim aşamasında hile, zor kullanma ve benzeri hiçbir olgunun bulunmadığı esasen davacının 03.05.2016 tarihinde çeki teslim etmesine rağmen Cumhuriyet Savcılığı’na 10.05.2016 tarihinde şikayette bulunmasının da davalı iddialarını doğruladığı bu durumda davalıların çeki hile, tehdit veya başka bir hukuk dış yol ile ele geçirmeyip çekin davacının rızası ile teslim edilmesi karşısında çekten kaynaklı herhangi bir hakkın talep edilemeyeceği… ” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: İlk derece mahkemesinin, dava konusu çekin hile, tehdit ya da başka bir hukuk dışı yol ile ele geçirilmediğini, rıza ile teslim edildiğini tespit ettiğini, dava dilekçesinde ya da yargılamanın herhangi bir aşamasında fiziki bir zorlama iddiaları olmadığını, ancak, zorlamanın fiziki olmasa da psikolojik yollarla yapılabileceğini, öte yandan, çekin hile ile ele geçirildiği hususunun dava dosyasına sunulan bilirkişi raporuyla sabit olduğunu, bu tespitlerin, banka çalışanı …, X olarak tanımlanan banka çalışanı ve …’in işbirliği içinde hareket ettiğini, dolayısıyla güven ortamı yaratılarak müvekkilinin elindeki çekin alındığı iddiaları ve davanın haklılığını kanıtlamakta iken, banka çalışanı ve bankanın herhangi bir kusurunun bulunmadığı sonucuna varılarak hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, İlk derece mahkemesi, olayın 03.05.2016 tarihinde gerçekleşmesine rağmen, Cumhuriyet Başsavcılığına 10.05.2016 tarihinde gidildiğini kabul ettiğini ve aradaki bir haftalık süreyi davanın reddi gerekçelerinden biri olarak kabul ettiğini, oysa ki aradan geçen 7 günlük sürenin aşağıda açıklanacağı gibi makul bir süre olduğunu, Dava konusu çekin, davalı bankaya müvekkili .. işlerinin yoğunluğu nedeniyle davacı … tarafından ibraz edildiğini, olay sonrası, müvekkilleri tarafından öncelikle semt karakoluna başvurulduğunu, ancak karakol görevlileri tarafından bu türden ihtilaflar için Cumhuriyet Başsavcılığına başvurulması gerektiği belirtilerek ifade alınmadığını, bu arada, davalı … ile temasa geçilerek çekin iadesinin sağlanmaya çalışıldığını ve sonuç alınamadığını, Sonrasında müvekkillerden …’in, Beyoğlu …. Noterliğinin 05.05.2016 tarih ve … yevmiye sayılı vekaletnamesi ile tarafına vekaletname düzenleyerek başvurmuş ise de gerçek hak sahibinin … olduğu düşüncesiyle bu müvekkilden vekaletname talep edildiğini, araya cumartesi pazar tatilleri girdiğini, … pazartesi günü Eyüp…. Noterliğinin 09.05.2016 (pazartesi) tarih ve … yevmiye sayılı vekaletnamesini düzenlendiğini, kendilerince şikayet dilekçesi hazırlanarak hemen ertesi günü, yani 10.05.2016 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğunu, yani, aradan geçen sürenin ilk derece mahkemesinin kabulünün tersine makul süreyi aşmadığını, Bankaların güven esasına dayalı çalışan kurumlar olduğunu, hazırlanan bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi, iki ayrı banka çalışanı, davalılardan … ile ‘gizli denebilecek derecede saklanarak’ konuşmuşlar, ‘… bilgisayar çıktısı olarak alınan bir kağıdı (belgenin) …’e’ vermiş, ‘… ve X banka çalışanının …’i çağırmaları ve içeride gizli olarak konuşmalarından sonra … banka dışından geliyor pozisyonu yaratarak’ müvekkili …’in yanına geldiğini ve sonrasında bir şekilde basireti bağlanan müvekkilinden dava konusu çekin hile ile alındığını, banka personelinin, bilirkişi raporunda açıklandığı şekliyle güven sorumluluğuna aykırı olarak davalı … ile işbirliği içinde davranmasının, davalı …’nın kusursuz sorumluluğunu gerektirmekte iken yazılı şekilde karar oluşturulmasının hukuka aykırı olduğunu, 40.000,00 TL bedelli çekin karşılığının müvekkiline ödenmediğinin davalının kabulünde olduğunu, karşılığı alınmaksızın dava konusu çekin keşideci şirket yetkilisi …’e iadesinin olağan hayat koşullarında mümkün olamayacağını, dahası, çekin iadesi için tarafların mekanları yerine davalı bankanın seçilmesinin normal olamayacağı düşünülmeden davanın reddine karar verildiğini,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istimeştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalıların işbirliği ile davacının elindeki çekin bedeli ödenmeden hile ile alındığı iddiasına dayalı tazminat davasıdır. İlk derece mahkemesince, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı eldeki davada çeki tahsil cirosu ile banka çalışanı davalıya verdiğini, banka çalışanı ile diğer davalı …’in işbirliği ile hareket ederek çekin elinden alındığını, bu nedenle bankanın kusursuz sorumluluğu, çek keşidecisi şirketin sebepsiz zenginleşme hükümleri, davalı banka memuru ve … ise haksız eylem nedeniyle tazmin sorumluluğu bulunduğunu ileri sürmüştür. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın tüm davalılar yönünden reddine karar verilmiştir. Ancak davacı dava konusu eylemle ilgili olarak Küçükçekmece C. Başsavcılığına şikayette bulunmuş ve mahkemece yargılama aşamasında savcılık soruşturma dosya örneği celbedilerek incelenmiştir. Ancak davacının müşteki, davalılardan …’in şüpheli olduğu anlaşılan ve Savcılıkça yürütülen soruşturma sonucunda Küçükçekmece C. Başsavcılığının 2016/20604 sor.no 2019/8281 İd. No lu iddianamesiyle şüpheli … aleyhine güveni kötüye kullanma suçundan kamu davası açıldığı, davanın Küçükçekmece 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/406 E sayılı dosyasında derdest olduğu anlaşılmaktadır. Davacı dava dilekçesinde bu soruşturma dosyasına da delil olarak dayanmıştır. TBK’nın 74. maddesi uyarınca ceza mahkemesince verilen mahkumiyet kararlarının maddi olguya ilişkin tespitleri, hukuk hakimini bağlar. Bu nedenle mahkemece söz konusu Küçükçekmece 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/406 E sayılı dosyasında yürütülen yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, iş bu ceza davasında verilecek karar sonucu beklenmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.Söz konusu ceza mahkemesince kesin hükümle tespit edilecek maddi vakıalar TBK’nun 74. maddesi uyarınca hukuk hakimini bağlayacağından ve bu bağlamda ceza dava dosyası, eldeki davanın çözümü açısından oldukça önemli bir delil olduğundan, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca, işin esasına ilişkin istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafça yatırılan istinaf peşin harcının, talep halinde kendisine iadesine,4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına dair;HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 28.01.2021