Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/477 E. 2019/1663 K. 19.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/477
KARAR NO : 2019/1663
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2018/26 Esas – 2018/898 Karar
TARİHİ: 04/10/2018
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle mahkemenin yetkisizliğine yönelik verilen karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri ile davalının ortağı olduğu dava dışı …Sanayi Ticaret A.Ş. arasında Etiyopya’da kurulu bulunan … şirketinin %50 oranlı hissesinin devri amacıyla 23/02/2013 tarihinde hisse alım satım sözleşmesi imzalandığını ve bu sözleşmenin de daha sonra ek protokoller ile davalıya revize edildiğini, taraflar arasındaki sözleşme ile devir bedelinin 7.500.000,00 USD olarak belirlendiğini, sözleşme sonrasında tarafların Etiyopya’ya giderek devir işlemlerini yaptıklarını, yine sözleşme uyarınca devir bedelinin vade tarihi 31/12/2013 olacak şekilde bono ile ödeneceğinin, ayrıca tanzim tarihine kadar …A.Ş.’nin bankalardan fiilen kullandığı 1 yıl vadeli USD kredilerinin ortalaması alınarak faiz uygulanacağının kararlaştırıldığını ve ödemenin sözleşme tarihinden 17 ay sonra yapıldığını belirterek davanın kabulü ile Mahkemece tespit edilecek faiz oranıyla hesap edilecek alacağın davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin ikametgah adresinin Bakırköy olduğunu, bu nedenle yetkili Mahkemelerin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince 04/10/2018 tarihli kararla, HMK’nın 116/1-a ve 117. maddeleri gereğince, mahkemenin yetkisiz olduğu, Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle: Müvekkilleri ile davalının hakim hissedarı ve yönetim kurulu başkam olduğu … AŞ. arasında 23/02/3013 tarihli hisse devir sözleşmesi akdedildiğini,Davalı tarafın, şahsen tarafı olduğu ve “23/02/2013 tarihli sözleşmedeki … A.Ş.’nin hak ve yükümlülüklerini devraldığını beyan ve taahhüt ettiği” protokolün, yönetim kurulu başkanlığını yürütttüğü … A.Ş.’nin çift imza ile temsil edilmesi nedeniyle şahsı açısından bağlayıcı olmayacağını beyan etmekte oyup dolayısıyla, tarafının her ne kadar protokolde şahsının hisse devir sözleşmesinin tarafı haline geldiğine ilişkin açık beyanı mevcut olsa da bu protokolle asıl sözleşmenin tarafı olmadığını izaha çalışmakta olduğunu, Huzurdaki uyuşmazlıkta müvekkilleri ve …. A.Ş. arasında mevcut hisse devir sözleşmesi bizzat, … A.Ş. yönetim Kurulu Başkanı olan davalının talebi doğrultusunda revize edildiğini, dava dışı … A.Ş. yönetim kurulu başkanı, devre konu hisselerin … A.Ş. yerine önce bu şirketin bağlı olduğu holding yapılanmasına devredilmesini ve sözleşmenin taraf yönünden revize edilmesini talep ettiğini, müvekkillerinin, davalının bu talebine olumlu yaklaştıklarını, ancak davalı tarafın, daha sonra bu kararından da vazgeçmiş olup protokoldeki hisseleri hakim ortağı ve yönetim kurulu başkanı olduğu … A.Ş. ve … A.Ş. yerine bizzat kendi üzerine almaya karar verdiğini, dosyada mevcut 04/03/2013 tarihli “taraf değişikliğini” gösterir protokolün bu şekilde davalı tarafça imza edildiğini, Sözleşmelerde taraf değişikliği ön gören dosyada mübrez 04/03/2013 tarihli protokol benzeri sözleşmeler hukukumuzda 6098 sayılı Borçlar Kanunu ile düzenleme imkanı bulmuş sözleşmeler olduğunu, TBK’nın 205. maddesi ile düzenlenen “Sözleşme devri” kavramı önceki kanun uygulamasında ayrıca bir kanun hükmü ile düzenlenmemekle birlikte, sözleşme serbestisi çerçevesinde Yargıtay kararlarıyla kabul edilmiş uygulamalar olduğunu, 205. maddenin birinci fıkrasında “devredilecek sözleşmenin gerek devreden, gerek devralan ve gerekse de kalan tarafın katılımıyla kurulabileceği” açıklandığını, davalı tarafın yetkisizlik iddiasına ilişkin savunmasının temelinin de bu noktada olduğunu, davalı tarafa göre her ne kadar, davalının imzasını taşıyan 04/03/2013 tarihli protokolle davalı taraf asıl sözleşmedeki hak ve yükümlülükleri üzerine aldığını ve sözleşmenin tarafı olduğunu beyan ve taahhüt etse de; bu yazılı protokolde yönetim kurulu başkanlığını yürüttüğü … A.Ş.’nin çift imza ile temsil edilmemesi nedeniyle protokol kendisi açısından dahi sonuç doğurmayacağını, bu iddianın yersiz olduğunu, Huzurdaki davada; gerek 04/03/2013 tarihli protokol gerekse de dosyada mübrez yabancı şirkete ilişkin davalının taraf olduğu, hisseleri devraldığına ilişkin toplantı tutanakları, sermaye devir ve arttırım kararları TBK’nın 205/2. maddesi uyarınca …’ın sözleşmenin tarafı olduğunu ve sözleşmedeki yetki şartının şahsı açısından da bağlayıcı olduğunu tevsik ettiğini, Bununla birlikte, devreden konumundaki … A.Ş.’nin 23/02/2013 tarihli sözleşmenin davalı tarafa devri konusunda bilgisi ve muvafakati olduğunu, çünkü, sözleşmeyi devralan kişi bizzat … A.Ş.’nin Yönetim kurulu başkanı olduğunu, kaldı ki sözleşmenin davalı …’a devredilmeden önce, … A.Ş.’ye devri gündeme geldiğini, …. ile … A.Ş.’nin yönetim kurulu ve imza yetkilileri de aynı kişiler olduğunu,İlk derece mahkemesinin yetkisizlik kararının gerekçesinin ise davanın esasına ilişkin bir karar hüviyetine bürünmekte olup, müvekkiller ile davalı arasındaki müvekkillerce ifa edilen hukuki ilişkiyi ortadan kaldırabilecek hukuki neticeler yarattığını, davalı taraf devraldığı hisselere ilişkin eksik ödediği bedeli, tamamlamak mecburiyetinde olduğunu,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacılar ile dava dışı şirket arasında 23/02/2013 tarihli imzalanan hisse alım satım sözleşmesi ve davalı ile imzalanan 04/03/2013 tarihli protokol hükümleri uyarınca sözleşmede belirlenen ve ödenen hisse devir bedellerinin ödenme tarihine kadar sözleşmede kararlaştırılan faizin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe yetkisizlik kararı verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekilince, davacı ile dava dışı şirket arasında imzalanan 23/02/2013 tarihli hisse alım satım sözleşmesinde yer alan yetki şartının, davalı ile imzalanan 04/03/2013 tarihli protokol başlıklı sözleşme kapsamında ve TBK’nın 205. maddesi uyarınca davalı için de geçerli olacağı, buna göre mahkemenin yetkisizlik kararının yerinde olmadığı ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir. HMK’nın yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar, sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Somut olay bakımından davalı …’ın tacir olduğu ileri sürülüp kanıtlanmadığı da dikkate alındığında, davalının şirket ortağı olması ona tacir sıfatı da sağlamayacağından, davalı … tarafından imzalanan 04/03/2013 tarihli protokol hükümleri uyarınca 23/02/2013 tarihli sözleşmedeki yetki şartının davalı için de geçerli kabul edilmesi mümkün olmayacaktır. Buna göre mahkemece yetki itirazı üzerine verilen karar sonucu itibariyle yerinde olup, aksi yöndeki davacıların istinafı yerinde görülmediğinden, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davacılar vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına 3-Davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 19/12/2019