Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/475 E. 2021/44 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/475
KARAR NO: 2021/44
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/12/2018
NUMARASI: 2018/1154 E. – 2018/1290 K.
DAVANIN KONUSU:Zayi Belgesi Verilmesi
Zayi belgesi verilmesi talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle talebin reddine dair verilen karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı şirket temsilcisi dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin … Mahallesi … Sokak No:… Kat:… İç Kapı No:… Şişli/İSTANBUL adresine taşındığını, 05.12.2018 tarihinde şirket evraklarının yerleştirilmesi sırasında şirket pay defterinin evraklar arasında olmadığının tespit edildiğini, defterin tüm aramalara rağmen bulunmadığını, defterin açılan koliler ve paket kağıtları ile birlikte sehven çöp toplayıcılarına verildiğinin tahmin edildiğini ileri sürerek, belirterek pay defterinin zayi olduğuna ilişkin zayi belgesi verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…TTK 82. maddesi uyarınca zayi belgesi düzenlenebilmesi için davacının defter tutmakla veya saklamak ile yükümlü olması, zayi olan belgelerin kullanılmış defter ve belgeler olması, defter ve belgelerin yangın su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sonucu zayi olması, usulüne uygun tutulmuş olması, başvurunun 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde yapılmış olması gerekir. Dosya kapsamına sunulan kayıtlar incelendiğinde; zayi olduğu iddia edilen ticari defterin TTK nın 82/7 maddesinde belirtildiği şekilde yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlıktan ziyaa uğramadığı, davacının açık olarak taşınma sırasında pay defterinin bulunamadığını, kolilerle birlikte çöp toplayıcılarına verilmiş olma ihtimali olduğunu belirttiği, defterlerin ne zaman kaybolduğunun net olmadığı, işyerinin 2018 yılı kasım ayı başında taşınmış olmasına rağmen iş bu davanın 11/12/2018 tarihinde açıldığı, davanın süresinde olup olmadığının tespit edilmediği, süresinde olduğu düşünülse dahi tacirin defterlerin korunması amacıyla gereken dikkat ve ihtimamı göstermiş bulunması ve ziyaa uğramanın onun iradesi dışında meydana gelmiş olması gerekeceği, dava konusu olayda ise ilgili kanun maddesinde sayılan hallerin bulunmadığı (Emsal nitelikte Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/9887 Esas 2018/2476 Karar sayılı, 2016/4342 Esas 2017/5868 Karar sayılı, 2011/533 Esas 2012/7049 Karar sayılı ilamları), talep edenin defterlerin ne şekilde zayi olduğunu dahi kesin olarak bildiremediği, bu haliyle basiretli bir tacir gibi davrandığının kabul edilemeyeceği kanaatine varıldığından ve dava hasımsız olup, 6100 sayılı HMK 320 maddesinde yer alan basit yargılama usulüne tabi olduğundan, HMK 320/1 maddesinde ‘Mahkeme, mümkün olan hâllerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir.’ hükmü gereğince yapılan inceleme neticesinde, beyanlar ve talep açık olup celbi gereken bir belge ve davacının bizzat dinlenmesini gerektirir bir husus bulunmadığından, usul ekonomisi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde davanın reddine… ” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı şirket temsilcisi istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı şirket temsilcisi istinaf başvuru dilekçesinde; Şirketin muamele merkezi değişikliğinden sonra 29.11.2018 tarihinde taşındığını, hak düşürücü sürenin bu tarihten itibaren işleyeceğinden davanın süresinde açıldığını, mahkemece şirketin basiretli tacir şeklinde davranmadığına ilişkin gerekçenin yerinde olmadığın, TTK’nın 18.maddesinde düzenlenen basiretli tacire ilişkin düzenlemenin ticari işlemlerin yapılmasına ilişkin olduğunu, yorum yoluyla sorumluluğun artırılmasının kabul edilemeyeceğini, saklanması zorunlu olan defterin kusursuz şekilde zayi olmasının basiretli tacir kavramıyla ilişkili olmadığını, şirketin paylarının nama yazılı olduğu gözetildiğinde pay devirlerinin deftere işlenmeden takibinin mümkün olmadığını, zayi belgesi olmaksızın yeni pay defterinin tasdik edilmediğini, sermaye şirketinin sonsuza kadar pay defteri olmaksızın ticari faaliyetini devam ettiremeyeceğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 82/7. maddesi gereğince zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçeyle talebin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Mahkemece değerlendirilen şirket yetkilisinin Cumhuriyet savcılığında verdiği ifadesinde, 2018 yılı Kasım ayı başlarında şirketin eski adresinden Şişli adresine taşındığını, taşınma sırasında pay defterinin olmadığını fark ettiklerini belirtiği anlaşılmıştır. Şirket sicil kayıtlarının incelenmesinde, iş yeri naklinin 07.11.2018 tarihinde tescil edildiği görülmüştür. TTK’nın 82/7. maddesi gereğince”Tacir, ticari defterlerini, envanterleri, finansal tablo, bilanço ve faaliyet raporlarını, aldığı mektupları (bir ticari işe ait yazışmaları), gönderdiği mektup suretlerini, kayıtlara esas olan belgeleri, sınıflandırılmış şekilde saklamakla yükümlüdür.” TTK’nın 82/3. maddesinde ise” Bilanço ve finansal tablolar hariç, sayılan bu belgelerin, Türkiye Muhasebe Standartlarına da uygun olmak şartı ile görüntü veya veri taşıyıcılarda saklanmasına da öngörülen koşullarla izin verilmiştir”denilmektedir. Aynı Kanun’un 64/2. maddesinde ise “Tacir, işletmesi ile ilgili olarak gönderilmiş olan her tür belgenin fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekilde bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.” denilerek, böylece, söz konusu belgeleri, yazılı olarak saklama yanında, teknolojinin diğer imkânları ile saklama da kabul edilmiştir. Davacı sıfatı şirket tüzel kişiliğine ait olup, davanın şirketi temsil ve ilzama yetkili temsilciler ve onlar tarafından atanmış vekil eliyle açılması ve yürütülmesi gerekir. Ancak, dosyada bulunan 07.11.2018 tarihli Ticaret Sicili Gazetesi suretine göre davacı şirketin temsilcileri … ve … olup, şirketin müşterek imzayla temsil edileceği düzenlenmiş, dava ise şirketi temsilen tek temsilci tarafından açılmıştır. Davacı şirket adına davayı açan yönetim kurulu üyesinin tek başına şirketi temsil ve ilzam yetkisi bulunmadığı, bu nedenle eldeki davayı tek başına açarak davayı takip yetkisi bulunmamaktadır. HMK’nın 114/1.e maddesi uyarınca, dava takip yetkisinin bulunması dava şartlarındandır. Dava şartları mahkemece kendiliğinden gözetilmelidir. Belirtilen husus yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvurusunda resen dikkate alınmıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 33 ve 355 ve 353/1.b.2 maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı şirket temsilcisinin davayı takip yetkisinin bulunmadığı, ilk derece mahkemesinin hukukun uygulanmasında hata ettiği kanaatine varılmakla, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 33 ve 355 ve 353/1.b.2 maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı şirket temsilcisinin davayı takip yetkisinin bulunmadığı, ilk derece mahkemesinin hukukun uygulanmasında hata ettiği kanaatine varılmakla, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nın 115/2.maddesi uyarınca usulden REDDİNE, 2-Peşin alınan 35.90 TL harcın alınması gereken 59.30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23.40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, 5-İstinaf başvurusu yönünden; a-Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, başvuru sırasında yatırılan 44,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsiline. b-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince tebliğine, 7-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın, 33, 353/1.b.2. Ve 355. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 21.01.2021 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.ç maddesi uyarınca, çekişmesiz yargı işi olması nedeniyle karar kesindir.