Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/469 E. 2021/46 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/469
KARAR NO: 2021/46
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:10/09/2018
NUMARASI:2015/1153 E. – 2018/912 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükme karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, taraflar arasında düzenlenen sözleşme uyarınca edimini yerine getirdiğini, taraflar arasında süregelen cari hesap ilişki çerçevesinde ifa edilen hizmet ve donanım parça satış bedelleri nedeniyle doğan alacaklarının müvekkili tarafından faturalandırılarak davalıya tebliğ edildiğini, davalının tebellüğ ettiği faturalara yasal süresinde itiraz etmediğini, fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu, sözleşmedeki imzaya yönelik itirazın yersiz olduğunu, davalı şirket yetkilisi tarafından sözleşmelerin imzalanmamış olduğu düşünülse dahi sözleşmelerdeki imzalar ve kaşe göz önüne alındığında şirket adına işlem yapmaya yetkili olan ticari mümessil tarafından işlemlerin yapıldığı ve davalının sözleşmenin kurulmasına icazet verdiğinin anlaşılacağını, sözleşmede yetkili icra dairesi ve mahkemenin belirlendiğini, 11.03.2014 tarihinde imzalanan … sözleşme numaralı Yazılım Bakm ve Destek Sözleşmesinin 9.maddesi ile 25.03.2014 tarihli … sözleşme numaralı satış sözleşmesinin 8.maddesinde uyuşmazlıkların çözümünde yetkinin İstanbul merkez mahkemeleri ve icra dairelerine ait olduğunun kabul edildiğinden müvekkilince icra takibinin İstanbul İcra Müdürlüğünde başlattığını, davalının borç ve ferileri ve icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkilinin yerleşim yerinin Antalya ilinde olduğunu, takibin de yetkisiz icra dairesinde başlatıldığını, davacının dayandığı sözleşmelerin müvekkili şirket yetkililerince imzalanmadığını, yetkiye ilişkin maddenin sadece davacı tarafça imzalandığını, müvekkilinin dava dışı şirketle yaptığı sözleşme kapsamında anahtar teslimi olarak işletmeyi teslim aldığını, davacının, müvekkiline değil dava dışı şirkete hizmet verdiğini, bu nedenle husumetin anılan şirkete yöneltilmesi gerektiğini savunarak, davanın usul ve esas yönünden reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; “Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davaya dayanak yapılan sözleşmedeki imzaların davalı şirket yetkililerine ait olup olmadığı ve davacının bu sözleşmeler kapsamında davalı tarafa hizmet sunup sunmadığı ve bu nedenle davalı taraftan alacaklı olup olmadığı ve davaya bakmakta mahkememizin yetkili olup olmadığı hususlarındadır. İlgili İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibi dosyasının incelenmesinde, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 28.05.2015 tarihli cari hesap, Cari Hesaba Dayalı Faturalar, …, … Nolu sözleşmelere dayanılarak 28/05/2015 tarihinde 20.226,18 TL tutarındaki toplam alacağın icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık (20.226,18 TL yıllık %100 10,50 Avans faizi) faiz ile tahsili talebi amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlu şirket yetkilisi …’in 08.06.2015 tarihli itiraz dilekçesi ile, şirketlerinin faaliyet adresinin Antalya ilinde olduğunu, takibe konu tebligatın Antalya İlindeki şirket adresine yapıldığını, bu nedenle icra dosyasının yetkili icra dairesine gönderilmesini talep ettiğini, şirketlerinin alacaklı tarafa borcu bulunmaması nedeniyle icra takibinde tahakkut ettirilen asıl alacağın tamamına, işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına, borcun tüm ferileri ile birlikte açıkça itiraz etiklerini, ödeme emrinde borca dayanak olarak gösterilen sözleşmelerdeki imzaların taraflarına ait olmadığını, ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Borçlunun hem icra dairesinin yetkisine ve hem de borca itiraz ederek takibi durdurması ve alacaklının itirazın iptali davasını açması halinde, mahkeme kendi yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, icra mahkemesinin yerine geçerek öncelikle ‘icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı’ incelemeli, yetki itirazını yerinde görmemesi halinde işin esasına girerek davayı sonuçlandırmalıdır. Yetki itirazı yerinde görülürse, ‘takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı’ gerekçesiyle, ‘açılan itirazın iptali davasının reddine’ karar verilmelidir. Taraflar arasındaki 25.03.2014 tarihli Satış Sözleşmesinin 8.4. ve 11/03 2014 2014 tarihli Yazılım Bakım ve Destek Sözleşmesi’nin 9.6. maddeleri ile İstanbul Mahkemelerinin ve İcra Dairelerinin yetkili olduğu düzenlenmiş ise de, davaya konu sözleşmelerdeki imzalara davalı tarafça itiraz edilmiş olması nedeni ile öncelikle sözleşmelerdeki imzaların incelenmesi ve sonucuna göre yetki itirazının değerlendirilmesi gerekmiştir. Davaya konu sözleşmelerdeki imzaların davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığı yönünden rapor düzenlemesi için dosya Grofolog bilirkişi …’ya tevdi edilmiş, bilirkişi mahkememize sunmuş olduğu 04.05.2018 tarihli raporunda özetle; İnceleme konusu ‘…’ antetli; 25/03/2014/… sözleşme numaralı ‘Satış Sözleşmesi’ ve … Sözleşme numaralı, 2 adet ‘Yazılım ve Bakım Sözleşmesi’nde … Ltd. Şti adına atılmış imzalar ile ilgili şirket yetkilisi …’e ait mevcut mukayese imzalar arasında; işleklik derecesi, alınkanlıklar, istif, doğrultu, seyir, hız ve baksı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından inceleme konusu imzaların, mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’in eli ürünü olmadığı kanaatini bildirmiştir. Bilirkişi Raporu hükme esas almaya elverişlidir. Yetki sözleşmesine ilişkin HMK 17. maddesi ile, tacirler ve kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşme ile yetkili kılabileceği ve taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece bu sözleşme ile düzenlenen mahkemelerde açılacağı düzenlemesine göre, taraflar arasındaki sözleşme ile düzenlenen İstanbul Mahkemelerinin ve İcra Dairelerinin yetkisinin, sözleşmelerdeki davalı imzalarının davalı şirket yetkilisine ait olmaması karşısında sözleşmenin geçersizliğine bağlı olarak geçersiz olduğu, davalı şirketin taraflar arasındaki ticari ilişkiyi kabul etmemesi nedeni ile HMK 10 ve TBK 89 maddeleri de uygulama alanı bulmadığından davacının ödeme zamanındaki yerleşim yeri mahkemesinin yetkili kabul edilemeyeceği, davalı şirketin davanın açıldığı tarihteki davanın adresinin … Mahallesi … Bulvarı No:… Konyaaltı, Antalya olduğu, HMK 6/1. fıkrasında belirtilen genel yetki kuralı gereğince icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazın yerinde olduğu anlaşılmış, ‘icra takibi yetkili icra dairesinde yapılmadığından’ davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Davanın usulden reddine ” gerekçesiyle davanın usulden reddine, karar vermiştir. Bu karara karşı taraf vekilleri ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Sözleşmeden kaynaklanan para borçları yönünden alacaklının yerleşim yeri icra dairesi ve mahkemelerinin TBK’nın 89.maddesi gereğince yetkili olduğunu, müvekkilinin yerleşim yeri itibariyle yetkili icra dairesinde takip başlatıldığını, sözleşmenin imzalamasında kullanılan kaşenin davalıya ait olduğunu, müvekkilinin sözleşme kapsamında hizmeti ifa etmesi nedeniyle alacağı bulunduğunu, hizmet bedelinin kısmen ödenmesi ile davalının sözleşmenin tarafı haline geldiğini, daha önce aynı sözleşme kapsamında düzenlenen faturanın yapılan takip sonucu ödenerek sözleşmenin davalı yanca benimsendiğini, imzanın davalı yetkilisine ait olmadığı kabul edilse dahi davalının sözleşmeye konu hizmeti alarak ifayı kabul ettiğini, bilirkişi raporunun gerçeği yansıtmadığını, imzaların basit yapılı olması nedeniyle rapora itibar edilemeyeceğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; İlk derece mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmesine rağmen müvekkili yararına vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, yargılama giderleri ve vekalet ücretiyle ilgili hüküm kurulmadığını, sözleşme altındaki imzanın davalıya ait olmaması nedeniyle davanın usul yerine esastan reddi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın esastan reddine, müvekkili yararına yargıla gideri ve vekalet ücreti takdirine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle taraflar arasında düzenlenen satım ve hizmet sözleşmeleri uyarınca davacının, satım ve hizmet alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk Derece mahkemesince, taraflar arasında düzenlenen sözleşeler altındaki imzanın davalı şirketin yetkililerine ait olmaması nedeniyle sözleşmedeki yetki şartının geçerli olmadığı, davalının ticari ilişkiyi kabul etmemesi nedeniyle TBK’nın 89.maddesi gereğince yetkili icra dairesinin belirlenemeyeceği, takibin yetkisiz icra dairesinde başlatılması nedeniyle, itirazın iptali davasının usulden reddine karar verilmiş, hükümde yargılama giderleri, vekalet ücreti, harç ve diğer ferilerle ilgili bir düzenleme yapılmamış, hükme karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. HMK’nın 297/1.c maddesinde mahkemenin gerekçeli kararında bulunması gereken hususlar düzenlenmiş olup buna göre karar gerekçesinde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkan sonuç ve hukuki sebep kararda gösterilmelidir. Anılan maddenin “ç” fıkrasında ise, hüküm sonucu, yargılama giderleri ve taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yalları ve süresi gösterilmelidir. İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının bu unsurları içermediği, hüküm fıkrasında sadece “davanın usulden reddine” ibaresinin yazılı olduğu, bunun dışında, harç, yargılama gideri, vekalet ücreti, alınan avansların iadesine ilişkin bir değerlendirme yapılarak hüküm oluşturulmadığı görülmektedir. Bu durumda, ortada istinaf incelenmesine esas bir hüküm bulunduğundan ve kararın istinaf denetimine elverişli bir karar olmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, belirtilen şekilde denetime elverişli bir karar verilmesi için HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, esasa ilişkin taraf vekillerinin istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın usulüne uygun şekilde yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin harçlarının, talep halinde iadesine, 4-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.