Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/447 E. 2021/238 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/447
KARAR NO : 2021/238
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2018
NUMARASI : 2018/37E. 2018/398K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkilinin acenteliğini yaptığı Panama Bayraklı … gemisinin 14/05/2016 tarihinde İstanbul boğazına kuzeyden giriş yaptığını, boğaz seyrini Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğü’nde öngörülen kurallara uygun ve emniyetli bir şekilde sürdüren geminin geçerli bir sebep bulunmadığı halde kılavuz kaptan tarafından çağrılan “…” refakat römorkörü ile geminin Büyükdere’ye demirletildiğini, hiçbir haklı bir sebebe dayanılmaksızın çağrılan refakat römorkörü eşliğinde boğaz geçişini tamamlayabilecek olan geminin Büyükdere’ye demirletilmesi sonucunda römorkaj ücretine ek olarak demir atış, demir alış ve ikinci defa İstanbul uğraklı geçiş plotaj ücreti ödenmek zorunda kalındığını, tüm bunlardan dolayı fazladan 7.911 USD ödeme yapıldığını, müvekkilinin gemi acentesi olarak Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğüne verdiği 18/05/2016 tarihli yazı ile ilave römorkaj demir ve plotaj ücretlerinin … gemisinin gereksiz şekilde ve tespit yapılmaksızın tüzüğe aykırı olarak Büyükdere’ye demirletilmesi sonucu doğduğu belirtilerek ek ücretlerin iptalinin talep edildiğini, ancak bu talebin kabul edilmediğini, Kıyı Emniyetinin red sebeplerinin gerçeklikten uzak olduğunu, kılavuz kaptanın değişmesi sebebi ile de ilave olarak İstanbul uğraklı geçiş plotaj ücreti ödediğini ileri sürerek, müvekkilinden haksız şeklide tahsil edilen 7.911 USD’nin, ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte, davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; dava konusu … gemisinin Boğaz geçişi esnasında kılavuz kaptan tarafından gemiye hizmet vermek üzere yanaşılırken geminin pervanesinin %20’lik bölümümün su satıhı üzerinde olduğunun görüldüğü, köprü üstüne ulaşıldığında bu durum hakkında gemi kaptanından bilgi istendiğinde geminin Tuzla tersanesine gittiği, tersaneye giriş için istenilen graftları sağlamak üzere balastları basılmış olarak gelindiği bilgisinin alındığını, Türk Boğazları Deniz Trafik Tüzüğü’nün 5. maddesinin 12. bendine göre boğazlara girecek bütün gemilerin su düzeyinin üstünde kalan pervane kanadı kısmının pervane çapının %5’ini geçemeyeceği hükmü uyarınca, dava konusu geminin hafifletilmiş şekilde geçişine müsaade edildiğinin gemi kaptanına hatırlatılarak geminin römorkör eşliğinde Büyükdere’ye demirletildiğini, VHF ses kayıtları incelendiğinde diğer gemiler tarafından dava konusu geminin pervanesi su dışında seyrettiğinin ifade edildiğinin anlaşıldığını, SP1 raporuna 12 knot sürat beyan etmiş olan gemi ile demir yerine tam yol ilerlemekte iken en fazla 10 knot sürate ulaşabildiğini, 14/05/2016 tarihinde saat 19.30 da Büyükdere’de demirletilerek hizmetin tamamlandığını, geminin bir gün sonra demir yerinden hareket ettikten sonra 13 knot sürat yaptığını, bunun demir yerinde iken geminin balast alarak pervanesinin suya batmış olduğunu gösterdiğini, bu itibarla gemiye Tüzük hükmü gereğince işlem yapıldığının açık olduğunu bildirilerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yapılan yargılama, toplanan deliller ve bilirkişi raporlarına göre; Panama Bayraklı … IMO nolu 12655 gross tonajlı … gemisinin 14/05/2016 tarihinde İstanbul Boğazına kuzeyden güneye doğru geçişi sırasında kılavuz kaptan tarafından geminin pervanesinin %20’sinin su üzerinde olduğu tespit edilerek, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ne ait olan Kurtarma 10 römorkörü refakatinde geminin Büyükdere’ye demirletildiği dosya kapsamına göre belirli olup, davacı vekili tarafından su seviyesinin görüntü, resim çekme gibi kesin bir veriye dayanmadığı ileri sürülmekte ise de, Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğünün 5.maddesi 12.bendide İstanbul ve Çanakkale Boğazına girecek bütün gemilerin gemi olanakları elverdiği sürece pervanesinin tamamen su yüzeyinin altında kalacak şekilde trimlendirilmiş olacağı zorunlu hallerde su yüzeyinin üstünde kalan pervane kanadının kısmi pervane çapının %5’ini geçemeyeceği hükmünün düzenlendiği, kılavuz kaptan tarafından %20 gibi yaklaşık bir ifade kullanılmış olsa da, %5’in üzerindeki her değerin Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğünü ihlali için yeterli olduğu, geminin römorkör ve refakatinde demir yerine çekilmesi işlemine karşı gemi kaptanının olay anında ve sonrasında yazılı ve sözlü herhangi bir itirazının olmadığı dikkate alındığında römorkör alımı ve demirleme işleminin tüzüğün 5.maddesi 12.bendindeki düzenlemeye göre gerekli ve yerinde olduğu, bu nedenle römorkör alımı, demir atma, demir alma ve tekraren Boğaz geçişi gibi hizmetlerden dolayı Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü tarafından yapılan hizmetler için ücret tahakkuk ettirilmesinde mevzuata aykırı bir durum bulunmadığı kanaatine varılmış olduğundan, açıklanan bu nedenlerle tahakkuk ettirilen ücretlerin iadesine ilişkin talebin reddi gerektiği, …” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: önceki beyanlarını tekrarla;Gemi kaptanının olay anında ve sonrasında yazılı ve sözlü herhangi bir itirazda bulunmadığı tespitini kabul etmediklerini, gemini kaptanının Türk vatandaşı olmadığını, bilmediği bir dilde ve yerel mevzuatına hakim olmadığı bir ülkede yeterli açıklama yapılmaksızın acentesi ve avukatı ile görüşle imkanı sağlanmaksızın hizmet fişinin imzalanmasının istendiğini, gemi kaptanının hiçbir itirazi kayıt koymaksızın hizmet fişini imzalamış olmasının uygulanan yaptırımı ve kesilen para cezasını kabul ettiği anlamına gelmediğini, mahkeme gerekçesi ve bilirkişi raporunda müvekkiline kesin cezaya yönelik hiçbir hukuki dayanağa yer verildiğini, Hiçbir somut delil olmaksızın, sadece Kılavuz Kaptan’ın çıplak gözle yapmış olduğu bir inceleme ile pervane boyutunu dahi bilmiyor iken geminin pervanesinin %20’lik bölümünün su sathı üzerinde olduğunun iddia edilmesinin, davalı Kurumun keyfi bir uygulama yaptığını açıkça göstermekte olduğunu,Türk hukukunda varsayımlara dayanılarak değil, ancak ve ancak somut verilere ve teknik bilgi/detaylara dayanılarak bir sonuca varılabileceğini, haliyle gerçeklikten son derece uzak, afaki beyan ve ifadelere dayanan bilirkişi raporlarının hükme esas alınmasının taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını,Bilirkişi raporunun denetime elverişsiz olduğunu, Yargıtay’ın müstekar hale gelmiş içtihadıyla da sabit olduğu üzere, eksik inceleme sonucu alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının mümkün olmadığını,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, pilotaj ve römorkaj ücretlerinin haksız alındığı iddiasına dayalı olarak açılan sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak davasıdır.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yolunabaşvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Kıyı Emniyet Genel Müdürlüğü Hukuk Başmüşavirliğinin 25.08.2016 tarihli müzekkere yazısında; … İsimli gemiye ait 11.05.2016-19.05.2016 tarihleri arasında sistemlerinde yer alan teknik arza nedeniyle ses kaydı alınamadığı ancak 15.05.2016 tarihine ait elde edilen radar görüntülerinin CD olarak gönderildiği anlaşılmıştır. Kıyı Emniyet Genel Müdürlüğünün 31.05.2016 tarihli yazısında, bahsi geçen Panama Bayraklı geminin 15.05.2016 tarihinde Kuzey’den İstanbul Boğazına giriş yaptığı esnada kılavuz kaptan gemiye hizmet vermek için yanaşırken geminin pervanesinin %20’lik bölümünün su sathı üzerinde görüldüğü, köprü üstüne ulaşıldığında bu durum hakkında gemi kaptanından bilgi istenildiği, gemi kaptanının Tuzla Tersanesine giriş için istenilen draftları sağlamak üzere balastların basılmış olduğu bilgisinin kendilerine verildiği, geminin ilgili Tüzüğün 12. bendi uyarınca hafifletilmiş şekilde gecişine müsaade edildiği hususu gemi kaptanına hatırlatılmış ve aynı zamandan durumdan GTHO Amirliğinin haberdar edildiği, söz konusu geminin romorkör eşliğinde 19:30 da Büyükdereye demirletildiği ve gemi kaptanı tarafından 13333251 nolu hizmet fişinin imzalandığı, geminin 12 Knot Surat beyan ettiği, konu gemi ile demir yerine tam yol ilerlemekte iken geminin en fazla 10 Knot surate ulaşabildiği, 14.05.2015 tarih 19:30’da geminin Büyükdereye demirlediği, konu geminin 1 gün sonra 15.05.2016 tarihinde saat 16:40’da demir yerinden hareket ettikten sonra 13 Knot suretine ulaştığı, bu durumun demir yerinde geminin balans olarak pervanesinin suya batırmış olduğunu göstergesi bulunduğu belirtilmiştir. Kılavuz Kaptan, 27.05.2016 tarihli Kıyı Emniyet Genel Müdürlüğüne hitaben yazısında da az yukarıdaki Kıyı Emniyet Genel Müdürlüğünün 31.05.2016 tarihli yazısındaki içeriği doğrular nitelikte beyanda bulunmuştur.Kıyı Emniyet Genel Müdürlüğü 14.05.2016 tarihli Arza Bildirim Formu başlıklı belgenin incelenmesinde, Hoanya Wısdom isimli Panama Bayraklı gemiye ilişkin olarak Büyüklimandan 14.05.2016 tarihli 18:50’de düzenlendiği, olay hakkında özet bilgi olarak ilgili geminin geçiş yapmak için kılavuz kaptan aldıktan sonra gemi pervane kanatlarının %20’si su üzerinde olduğunun rapor edildiği, kurtarma için sevk edildiği, geminin acentesi olarak … Nak. … Şti.’nin yer aldığı şeklinde bilgilerin özet olarak raporda yer aldığı anlaşılmıştır.Davacı vekilinin ek 4 şeklinde dava dilekçesine eklediği dilekçesinde; … numaralı mecburi demir ve İstanbul Boğaz platoj …nolu refakat plansız ve…numaralı mecburi demir ve İstanbul Boğaz platoj, adı altındaki platoj ve römorkaj ücretlerinin herhangi bir hukuku dayanağı olmadan tahakkuk ettirildiğinden bahisle eldeki davayı açmıştır.Dosya içerisinde alacaklı Kıyı Emniyet Genel Müdürlüğü Gelirler Dairesi Başkanlığına hesaptan EFT yoluyla davacı tarafından 27.657,92 TL ödeme yapıldığına ilişkin … Bankasına ait dekont bulunmaktadır.İlk derece mahkemesince 13.03.2017 tarihinde verilen kararın incelenmesinde; somut olayda davacının gemi donatınına izafeten dava açması gerekirken kendi adına dava açtığı, bu durumda davacının aktif husumeti ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Söz konusu kararın istinaf incelemesi Dairemizce daha önce yapılmış, 07.01.2018 tarihli 2017/904 E, 2018/853 K.sayılı ilam ile davalı tarafından verilen hizmete ilişkin faturaların davacı adına düzenlendiği, tahsilatlarında davacıda yapılmış olduğu dolayısıyla somut olayda davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğu gerekçesiyle, HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca karar kaldırılarak yeniden görülmek üzere mahkemesine gönderilmiştir. Şu andaki istinaf incelemesine konu karar, anılan kaldırma kararı sonrasında verilmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama aşamasında kaptan bilirkişi tarafından düzenlenen 18.05.2018 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; kılavuz kaptanın 27.05.2016 tarihli raporu irdelenmiş, yapılan değerlendirmede … hizmet numaralı evrakta gemi pervanesinin %20’sinin deniz su sathı üzerinde olduğu kaydedilmiş olmasına rağmen gemi kaptanı tarafından herhangi bir itirazda bulunulmadığı, ilgili acentenin itiraz yazısı ekinde gemi kaptanlığınca tanzim edilmiş protesto mektubu bulunmadığı, demir yerinden hareket ettikten sonra konu geminin 13 knot surat yaptığı, dolayısıyla geminin demir yerinden balas alarak pervanesini suya batırdığının sabit olduğu, yine VTS ses kayıtlarının incelenmesinde diğer gemiler tarafından konu gemi pervanesinin su dışında seyrettiğinin açıkça ifade edildiği, dosyaya sunulan VTS görüntüsü çıktısı kayıtlarının incelendiği, yine dosya içerisindeki … nolu hizmet fişinin incelenmesinde, kılavuz kaptanın saat 18:50’de Türkelide gemiye katıldığı ve saat 19:25’de geminin Büyükdere’ye vardığı, saat 19:25 ile 19:30 arasında geminin Büyükdere’ye demirlediği, saat 19:05 itibariyle Kurtaran 3 romorkörünün gemiye doğru hareket ettiği, saat 19:15’de romorkörün geminin yanına ulaştığı ve saat 19:36’da dönüş yaptığı, hizmet fişine geminin pervanesinin %20’sinin su seviyesinin yukarıda kalması nedeniyle Büyükdere’ye demirlediği bilgisinin kayıt edildiği, belirtilen tüm hususların herhangi bir itirazı kayıt olmaksızın gemi kaptanı tarafından imzalanarak mühürlendiği belirtilmiştir. Bilirkişi raporunda, geminin kılavuz kaptanını Türkeli’nden Büyükdere’ye demirlediği yer arasındaki mesafenin yaklaşık 5.46 mil olduğu, 5.46 mil mesafeyi geminin 35 dakikada aldığı, dolayısıyla geminin bu mesafeyi ortalama 9.36 knots hız ile kat ettiği, demirlemeden önce yol keseceğinden bu kayıtların geminin 10 knots üzerine çıkamadığına ilişkin iddianın doğruluğunu ortadan kaldırdığı, zira VTS ses kayıtlarının dinlenilmesinde de konu geminin de içinde bulunduğu gemiler içinde ”surat ayarlaması yapıyorlar, suratlı gemiler, surat alınca sizden daha suratlı hale gelecekler, ” şeklinde ibarenin bulunduğu, dolayısıyla geminin 10 knot üzerine çıkamadığına yönelik davalı tarafından ileri sürelin iddiaların gerçek dışı olduğu değrelendirilmiştir.Yine az yukarıda bahsi geçen bilirkişi raporunda, Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğü’nün 11.maddesi irdelenmiş ve davacı vekilinin bir başka gemiyi örnek göstermek suretiyle geminin pervanesinin %20’sinin su üzerinde kalamayacağını ileri sürmekte ise de bu iddianın gerçek olmadığı, zira geminin pervanesinin %5’inin dahi su üstünde kalmasının Tüzük ihlali için yeterli olduğu değerlendirilmiştir. Davacı vekili geminin demirlenmesinden 1 saat sonra yapılan BV Surveyinde pervanenin suda olduğuna ilişkin rapor verildiğini ileri sürerek söz konusu raporun ilgili kurumdan celbini talep etmiş ise de geminin bir saat gibi bir süre içinde kıç tanklarına balas almak suretiyle pervanesinin suya tamamen batmasını sağlamış olabileceğinden bu raporun olay bakımından önemi bulunmadığı bilirkişi raporunda vurgulanmıştır. Sonuç olarak, gemi kaptanının hiçbir şekilde çekince koymadan hizmet fişini imzaladığı da göz önüne alındığında, demirleme sırasında romorkör kullanılmasının şartlarının somut olayda oluştuğu, dolayısıyla Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü tarafından dava konusu gemi için yapılan plotaj, demir ve romorkaj hizmetlerinin uygun ve gerekli olduğu kanaatine varılmıştır.Davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde, VHF kayıtlarına göre konu geminin suratının seyir halindeki diğer bir gemi olan Starlet gemisinden 1,5 kat daha süratli olduğu ve VTS kayıtlarına göre Starlet gemisi 8,4 knot ile ilerlemekte olduğundan davaya konu geminin hızının 12.6 knot olduğunun anlaşılacağı, geminin pervanesinin boyutu dahi tespit edilmeden pervanenin %20’lik bölümün su sattı üzerinde olduğuna yönelik sadece kılavuz kaptanın çıplak gözle yapmış olduğu inceleme esas alınarak bilirkişi tarafından yapılan değerlendirmenin kabul edilemeyeceğini, gemi kaptanının yabancı bir gemi adamı olduğunu, dolayısıyla Türkçe bilmeden hizmet fişini imzaladığını, bilirkişi … uzun yıllar Kıyı Emniyet Müdürlüğünde hizmet veren kılavuz kaptan olması nedeniyle bilirkişiliğine itibar edilemeyeceğini öne sürmüştür. Bunun üzerine uzak yol kaptanı …’ın hazırlamış olduğu rapor ilk derece mahkemesince dosyaya kazandırılmıştir. Bu raporda da sonuç olarak davaya konu gemi kaptanının olay anında ve sonrasında herhangi bir itiraz veya protestosunun bulunmadığı, dolayısıyla romorkör alımı, demir atma, demir alma, tekraren boğaz geçişi gibi işlemlere ilişkin hizmet verilmesinde mevzuata aykırı bir durum olmadığından tahakkuk ettirilen ücretlerinde iadesini gerekmediği sonucuna varılmıştır.18.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda, Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğünün 5. maddesinin 12. bendi irdelenerek; boğazları geçecek bütün gemilerin olanak elverdiği sürece pervanelerinin tamamen su düzeyinin altında kalacak şekilde trimlendirilmiş olacak ve zorunlu hallerde su düzeyinin üstünde kalan pervane kanat kısmının pervane çapının %5’ini geçemeyeceği, somut olayda ise kılavuz kaptanın %20 gibi bir yaklaşık ifade kullanıldığı bilinse de zaten %5’in üzerindeki her değerin tüzüğe aykırı olduğu, konu geminin hadise esnasındaki hızının dosya içerisindeki SPİ raporu, VTS ses kayıtları, 1333251 nolu hizmet fişi, VTS görüntü çıktısı ile birlikte değerlendirildiği göz önüne alındığında davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği yönünde kanaat oluşmuştur.TTK’nun 1088. maddesinde, ” Kaptan, bütün işlerinde ,özellikle ifası kendisine düşen sözleşmelerin yerine getirilmesinde tedbirli bir kaptan gibi hareket etmek zorundadır” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu maddede yer alan düzenlemenin somut olay kapsamında irdelenmesinde; yabancı gemi kaptanının yaptığı iş itibariyle uygulamaya ve mevzuata hakim olması gerektiği, gerekirse tercüman yardımı alması gerektiği, dolayısıyla hangi dilde yazılmış olursa olsun yaptığı işine münhasır bir belgeyi imzalamakla, bu belge sebebiyle ortaya çıkacak hukuki sonuçları kabul etmiş olduğunun varsayılacağı gerçeği karşısında neyi imzaladığını bilmeden belge imzalamış olmasının mazur görülemeyeceği, kaldı ki profesyonel olarak iş yapan kaptanın yabancı bir belgeyi imzalarken dahi olası durumları önceden öngörerek bu durumlara ilişkin kendi dilinde çekince koyabilme imkan ve iktidarına sahip olduğu gerçeği karşısında, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebeplerinin reddi gerekmektedir. Dosya içerisinde farklı bilirkişilerce hazırlanan ve birbirini doğrulayan iki adet bilirkişi raporu mevcut olmakla, ilk derece mahkemesince, dosya kapsamındaki bilirkişi raporları hükme esas alınarak davanın reddi yönünde hüküm kurulmuştur. Dosya kapsamındaki bilirkişi raporlarında hadisenin safahatı varlığı ihtilafsız belgelere dayanılarak özetlenmiş ve bu tespitler doğrultusunda değerlendirmeler yapılmıştır. Dolayısıyla bilirkişi raporlarının teknik olarak yetersiz olduğu ve kabul edilemeyeceği yönündeki istinaf başvurusu da yerinde değildir.İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından başvuru sırasında yatırılan 44,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 25.02.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.