Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/441 E. 2020/882 K. 10.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/441
KARAR NO: 2020/882
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/11/2018
NUMARASI: 2017/388 E. – 2018/444K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın milletlerarası yetki itirazı nedeniyle usulden reddine ilişkin verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sigortalısı dava dışı … Ltd. Şti.’ne ait muhtelif gıda emtiasının müvekkilince nakliyat emtia sigorta poliçesi ile nakliyat muhataralarına karşı sigorta örtüsü altına alındığını, davaya konu 75.000 kg kırmızı mercimek emtiasının 23/12/2016 tarihinde Mersin- Ashdod limanları arası nakliyesi için, İsrail’de mukim dava dışı … isimli firmaya gönderilmek üzere …’a ait … isimli gemiye sağlam ve eksiksiz olarak yüklendiğini, emtianın Mersin’den İsrail Ashdod limanına kadar deniz nakliyesi işleminin, … firması sorumluluğunda … nolu konşimento kapsamında konteynerler ile gerçekleştirilmek üzere yüklendiğini, 23/01/2017 tarihinde alıcıya teslim edilen emtiadan, 1680 çuvalın renk ve tadında bozulmalar olduğunu, 320 adet çuvalın ise tamamen çürümüş olduğunu, dolayısıyla 2000 çuval olan tüm emtianın tamamen kullanılamaz hale geldiğini, konteynerlar içerisine taşıma sırasında deniz suyu ve balçık dolması nedeniyle sigortalının zarara uğradığını, emtianın taşıyıcıya sağlam ve eksiksiz teslimine rağmen hasarlı olarak alacıya teslim edilmesi üzerine yapılan ekspertiz incelemesi sonucu ödenerek sigortalının haklarına halef olunduğunu, müvekkilinin alacağının teminat altına alınmasını teminen HMK’ nın 392. Maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı verilerek yapılan 45.500,00 USD ödemenin ödeme tarihi olan 21/03/2017 ödeme tarihinden itibaren işleyecek USD para birimi cinsinden mevduata uygulanan en yüksek faizi , yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin yetkili olmadığını, TTK’nın 1237/2. maddesi gereğince taşıyan ile taşıtan arasındaki ilişkilerde navlun sözleşmesinin esas tutulacağını, konişmentonun 26. maddesi gereğince Londra’daki İngiliz Yüksek Adalet Mahkemesinin yetkili olduğunu, sigorta poliçesinin geçersiz olduğunu, alım satım aktinde ödeme şekli vesaik mukabili olup davacısının sigortalısının mal bedelini tahsil ettiğini gösterdiğini, ödemenin hatır ödemesi olduğunu, TTK’nın 1184 ve 1185. maddesi gereğince usulüne uygun tespit ve ihbarın yapılmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ” …Taraflar arasındaki bu sözleşme yabancı mahkemeye yetki veren usul hukukuna ait yabancı unsurlu bir sözleşmedir. Mahkememizce belirlenmesi gereken husus taraflar arasındaki yetki anlaşmasının MÖHUK 47.maddedeki geçerlilik şartına uygun olup olmadığı ve bu suretle mahkememizin yetkili olup olmadığı hususudur. Davamızda uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı, dava konusunun Türk Mahkemelerinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmiş bir konuya ilişkin olmadığı, uyuşmazlığın borç ilişkisinden doğduğu açık ve nettir. Dava konusu uyuşmazlığın yabancı unsur taşıması, mahkememiz yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmemiş olması, konişmentoda taşıyan aleyhine işbu konişmentonun 26.maddesinde ” Amerika birleşik Devletlerine veya Amerika birleşik Devletlerinden gerçekleştirilen taşımalar bakımından işbu konişmento ile ilgili her türlü ihtilaf birleşik Devletler kanununa tabidir ve Birleşik devletler New Yort Kuzey Bölgesi Federal Mahkemesi işbu ihtilafları göre konusunda tek yargı yetkisine sahip olacaktır . Bütün diğer durumlarda işbu konişmento İngiliz kanununa tabidir ve buna göre yorumlanacak ve bunun altında meydana gelen bütün ihtilaflar Londradaki İngiliz Yüksek adalet Mahkemesi tarafından herhangi başka bir ülke mahkemesinin yargı yetkisi hariç olmak suretyle karara bağlanacak . Alternatif olarak ve sadece taşıyıcının kendi takdirinde , taşıyıcı tacire karşı tacirin yerleşim yerindeki yetkili bir mahkemede dava açılabilir”” belirtilmekle davada uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı ve dava konusunun Türk mahkemelerinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmiş bir konuya ilişkin olmadığı, uyuşmazlığın borç ilişkisinden doğduğunun açık ve net olduğu, davacının sigortalısının da konişmentonun şartları ile bağlı olduğundan ve TTK 1472.maddesi gereğince davacı … şirketi sigortalısının haklarına halefiyet sıfatıyla iş bu davayı açtığından yetki anlaşması davacı … şirketinde bağlayacağından davalının milletlerarası yetki itirazının kabulüne, karar verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle, davalının milletlerarası yetki itirazının kabulü ile dava dilekçesinin mahkemenin yetkisizliği nedeniyle usulden reddine, karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; sigortalıya ait nakliyat emtia sigorta poliçesi ile sigortalı emtianın, davalıya bağlı … firması sorumluluğunda, sağlam ve eksiksiz olarak, Mersin’den İsrail’e deniz yoluyla nakledilmek üzere yüklendiğini, ancak 23.01.2017 tarihinde yapılan teslimat ile taşınan emtianın taşıma esnasında hasara uğradığının tespit edildiğini, hasar bedelini ödeyen sigortacının, sigortalının haklarına halef olduğunu, halefiyet ilkesi gereği açılan davada, mahkemece konişmentoda yer alan yetki hükmünün bağlayıcı olması nedeniyle milletlerarası yetki itirazının kabulü ile davanın usulden reddine karar verilerek vekalet ücretine hükmedildiğini, yetki itirazına rağmen, işbu yargılamayı yürütmek üzere belirlenmiş kesin yetkili bir mahkeme bulunmamadığını, dosyada bulunan … tarafından düzenlenen navlun faturasında da İstanbul adresinin yazılı olması nedeniyle mahkemenin yetkili oldğunu, konişmentonun taraflar arasında düzenlenen sözleşme olup sadece taraflar açısından bağlayıcı olduğunu, sözleşmeye göre üçüncü kişi olan müvekkili açısından bağlayıcı olmadığını, davalının kendisini daha rahat ve etkili şekilde savunacağı bir mahkemenin yetkisine itiraz etmesinin Türk Medeni Kanunu’nun 2.maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemece eksik incelemeyle verilen kararın kaldırılarak, mahkemenin yetkili olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı tarafından nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalanan ve hasarlanan emtialar nedeniyle dava dışı sigortalıya ödenen tutarın, halefiyet ilkesi gereğince davalı taşıyıcıdan tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, mahkemenin milletlerarası yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı gözetilerek; 5718 sayılı yasanın 47. maddesine göre davanın yetki sözleşmesinde belirtilen yerde görülebileceği, Türk Mahkemelerinin ancak yabancı mahkemenin kendisini yetkisiz sayması ya da Türk Mahkemelerinde yetki itirazında bulunulmaması hallerinde uyuşmazlığa bakabileceği kanaatiyle yetki yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. 5718 sayılı MÖHUK’un “Yetki anlaşması ve sınırları” başlıklı 47. maddesi hükmü ile Türk mahkemelerinin yer itibariyle yetki kurallarının münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hâllerde, tarafların, aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan bir uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesini kararlaştırmalarının Türk Hukuku bakımında da geçerli olacağı düzenlenmiştir. Yabancı devlet mahkemesine yetki tanıyan anlaşmanın Türk hukuku bakımından hukuki değer taşıması için öncelikle yazılı ve taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan bir uyuşmazlığa ilişkin olmalıdır. İkinci olarak söz konusu uyuşmazlık yönünden münhasır bir mahkeme tayin edilmemiş olmalıdır. Üçüncü olarak ise yetki anlaşması “uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda” olmalıdır. Diğer yandan yetki anlaşmasıyla yetkilendirilen yabancı devlet mahkemesinin HMK’nın 17 ve 18. maddelerindeki düzenlemeye paralel olarak “belirli” olması şartı MÖHUK’un 47. maddesi yönünden de aranmalıdır. Seçilen mahkemenin belirli olduğunun kabulü için yetkili kılınan mahkeme ismen zikredilmiş olmalıdır. Somut uyuşmazlıkta ise açıkça uyuşmazlığın çözümünde Londra’daki İngiliz Yüksek Adalet Mahkemesi’nin yetkili olduğu kararlaştırılmıştır. Bu sebeple yetki şartı”belirli olma” kriterini taşımaktadır. Taşıyan ile gönderilen (konişmentonun meşru hamili) arasındaki ilişkide konişmento esas alınır (TTK.m.1237/1). Dolayısıyla konişmento hamili gönderilen eşyayı teslim alma hakkının kapsam ve koşulları, navlun sözleşmesinden bağımsız olarak konişmentoya göre belirlenir. TTK.m.1237/2 hükmünde ‘taşıyan ile taşıtan arasındaki ilişki ise navlun sözleşmesi hükümlerine bağlı kalacağı’ öngörülmüş olmakla birlikte navlun sözleşmesi hakkında ayrı bir belgenin düzenlenmediği hallerde, taşıyan ile taşıtan arasındaki ilişkide de konişmento esas alınır; zira konişmento bir navlun sözleşmesi yapıldığını ve şartlarını tespit eder (TTK.m.1228/1) (Kender/Çetingil/Yazıcıoğlu, s.193). Davaya konu konşimentonun ön yüzünün tercümesinde sigortalı ve gönderilenen adının yazılı olduğu ve tarafların taşıma senedinde yazılı olan şartlar çerçevesinde taşımayı yapacakları açıktır. Belgenin ön yüzünde, bu taşıma sözleşmesinin yetkili mahkeme ve hukuk seçimi, sorumluluğun sınırlandırılması, beyan edilen kıymet klozu gibi hususlarda bağlayıcı olduğu belirtilmiştir. Taşıma senedinin 26. maddesinde kanun ve yargı yetkisi düzenlenmiş olup, ” Amerika birleşik Devletlerine veya Amerika birleşik Devletlerinden gerçekleştirilen taşımalar bakımından işbu konişmento ile ilgili her türlü ihtilaf birleşik Devletler kanununa tabidir ve Birleşik devletler New Yort Kuzey Bölgesi Federal Mahkemesi işbu ihtilafları göre konusunda tek yargı yetkisine sahip olacaktır . Bütün diğer durumlarda işbu konişmento İngiliz kanununa tabidir ve buna göre yorumlanacak ve bunun altında meydana gelen bütün ihtilaflar Londradaki İngiliz Yüksek adalet Mahkemesi tarafından herhangi başka bir ülke mahkemesinin yargı yetkisi hariç olmak suretyle karara bağlanacak . Alternatif olarak ve sadece taşıyıcının kendi takdirinde , taşıyıcı tacire karşı tacirin yerleşim yerindeki yetkili bir mahkemede dava açılabilir” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Buna göre, konşimentonun İngiliz hukukuna tabi olduğu ve tüm ihtilafların İngiliz Yüksek Adalet Mahkemesi tarafından karara bağlanacağı açıkça kararlaştırılmıştır. Davacı … şirketi, halefiyet hükümleri gereğince sigortalısının hukukuna tabidir. Sigortalısı için bağlayıcı olan bir yetki şartının kendisini bağlamadığını ileri süremez.Davalı şirket, bir Türk şirketi olmayıp yabancı şirkettir. Bu nedenle, kendisini Türk mahkemeleri önünde daha rahat savunabileceği söylenemez. Türkiy’de acentesinin bulunması da sonuca etkili değildir. Yabancı bir şirketin uluslararası yetki itirazında bulunması TMK’nın 2. maddesine aykırılık teşkil etmez. Açıklanan bu gerekçelerle,HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucurda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri yerinde olmadığı kanaatine varıldığından, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 5-Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 10/09/2020 tarihinde, oy birliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.