Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/437 E. 2021/18 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/437
KARAR NO: 2021/18
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/07/2017
NUMARASI: 2014/266 E. – 2017/953 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik verilen hükme karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı …. (Kadıköy … Hastanesi-Bursa … Hastanesi-Aksaray … Hastanesi) arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalının ticari ilişkiden doğan toplam 306.410,50 TL borcunu tüm görüşmelere rağmen ödenmemesi üzerine Beyoğlu … Noterliğinin 28.06.2013 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile borcun ödenmesinin ihtar edildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 306.410,50 TL ana para 39.026,00TL işlemiş ticari faiz alacağı olmak üzere toplam 345.436,50 TL’nin tahsili amacıyla takip başlatıldığını, davalının itirazı sonucu takibin durduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu, takibin yetkili icra dairesinde başlatıldığını, faturadan kaynaklı alacağın tahsili için hesap mutabakatına gerek olmadığını, teslim edilen emtia bedellerine ilişkin faturalara süresinde itiraz edilmediğini, davalının satılan emtia nedeniyle ifa uğruna verdiği çeklerin açık hesaba işlenmesine rağmen çek bedellerinin davalı tarafından ödenmediğini, karşılıksız çıkan çeklerden 30.000,00 TL bedelli çek hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip başlatılmasına rağmen, borçlunun haczedilebilecek mal varlığı bulunmaması nedeniyle alacağın tahsil edilemediğini, teslim edilen emtia karşılığı davalı tarafından kısmi ödeme yapıldığını ileri sürerek, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yönelik itirazın iptaline, takibin ana para üzerinden devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkinin karşılıklı cari hesap şeklinde işlediğini, peyderpey mal teslimi ve ödemelerle taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisinin sürekli değiştiğini, takip dayanağı faturaların 22.03.2012 tarihinden 13.06.2013 tarihine kadar toplam 64 adet olduğunu, bu nedenle 64 adet ayrı sevkiyat ve teslimatın yapılmış olmasının gerektiğini, bu denli yoğun bir sirkülasyon içerisinde dönemsel olarak teslimat ve ödemeler konusunda mutabakat sağlanması gerektiğini, sadece davacı tarafça resen tanzim edilen faturalardan yola çıkarak borç-alacak miktarının tespitinin mümkün olmadığını, bu nedenle davacının takibe dayanak yaptığı 64 adet faturanın ve bu faturalara konu emtiaların teslim edildiğini gösterir sevk irsaliyelerinin aslının HMK’nın 216 vd. maddeleri uyarınca ibraz ederek 306.410,50 TL tutarında mal teslim ettiğini kanıtlaması gerektiğini, cari hesap ilişkisinin sürdüğü 22.03.2012-13.06.2013 tarihleri arasındaki dönem boyunca takriben bir yılda yapılan sevkiyat ve alınan ödemeler konusunda TTK’nın 94 ve 97. maddeleri uyarınca hiçbir mutabakat sağlanmaksızın doğrudan doğruya icra takibine girişildiğini, davacının faturalara konu emtiayı davalıya teslim ettiğini kanıtlamaksızın fatura tutarlarını talep edemeyeceğini, davacının hesap mutabakatı yapma yükümlülüğü bulunmadığına ilişkin iddiasının yerinde olmadığını, takip tarihinden önce davalının temerrüde düşürülmemesi nedeniyle işlemiş faize yönelik takibin yerinde olmadığını savunarak, davanın reddine, %20 oranında kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, dosya rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmiş olup, bilirkişi SMMM … tarafından tanzim olunan 11.05.2016 tarihli bilirkişi raporunda; tarafların 2012 ve 2013 yılına ait ticari defterlerinin usulune uygun tasdik edilmiş olduğunu, davacının incelenen defter kayıtlarına göre davalıdan 306.410,50 TL alacaklı olduğunu, davalının incelenen defter kayıtlarına göre davacıya 139.663,69TL borçlu olduğunu, taraf defter kayıtlarındaki farkın 165.941,00TL sinin davacının davalıya keşide ederek vadesinde ödemediği çeklerin davalı kayıtlarında olmadığını ve 816,00TLlik iade faturasından kaynaklandığını, bu denkleştirme sonucu taraf kayıtlarının uyuştuğunu, davacının takipte 39.026,00TL işlemiş faiz talep ettiğini, ancak yapılan hesaplamada 6.179,28 TL işlemiş avans faizi talep edilebileceğini, davacının takipten itibaren anaparaya işleyecek yıllık %13,75 ticari faizi talep ettiğini belirtmiştir. Taraflar arasındaki davaya konu uyuşmazlığın; taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, bu ilişkiden doğan toplam 306.410,50TL tutarlı borcun davalı tarafından ödenmediğini, ödenmesi için davalıya noterden ihtarname keşide edildiğini, ancak buna rağmen ödenmemesi nedeni ile alacağın tahsili amacına yönelik olarak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının bu takibe itirazın haklı bir nedene dayanmadığını belirterek işbu itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının 2004 sayılı İİKnun 67/2 mad uyarınca asıl alacağın %20sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesi talebine ilişkin olduğu tespit edilmiştir. Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, icra dosyası, tanzim olunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğu, bu ticari ilişki sonucu davacı tarafından davalıya kan gazı ölçüm cihazlarının satıldığı, davacının incelenen defter kayıtlarına göre davalıdan 306.410,50 TL alacaklı olduğu yine davalının incelenen defter kayıtlarına göre de davacıya 139.663,69 TL miktarında borçlu olduğu, aslında her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarının bir biriyle faturalar noktasında oluştuğu, aradaki cari hesap farkının davalı tarafından davacıya verilen ancak ödendiği ispat olunamayan çekler sebebiyle oluştuğu, bu şekildeki farkın 165.941,00 TL olduğu, davalı tarafça bu çeklerin davacıya verildiği ancak bedellerinin ödenmediği, davalı tarafça bu bedellerin ödendiğine ilişkin dosyaya herhangi bir delil sunulmadığı, cari hesap borcuna karşılık çek keşide edilip verilmesinin tek başına bu borcun ödendiği anlamına gelmediği, ayrıca söz konusu çeklerin de fiilen ödenmesi gerektiği, davalı tarafça yargılama aşamasında bu çeklerin ayrıntılı dökümleri mahkemeye sunulmadığından (keşidecisi, muhatap banka, miktarı, ödeme tarihi, çek seri noları vs gibi) bu çek bedellerinin ödenip ödenmediğinin de tespit edilemediği, kaldı ki davalı tarafça bu çeklerin ödendiğinin de ileri sürülmediği, davalı tarafça sadece itiraz olarak davacı tarafından kendilerine teslim edilen kan gazı ölçüm cihazlarının kendilerine satılacak KİT karşılığı geçici olarak verildiğini iddia ettikleri ancak davacı tarafça ibraz edilen satış faturalarının davalı defterlerinde yer aldığı da gözönüne alındığında bu iddianın dinlenme vasfının bulunmadığı, yine ödeme iddiasının da davalının ispat külfeti altında olduğu ve çek bedellerinin ödendiğine ilişkin de bir belge ibraz edilemediğinden davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 306.410,50TL asıl alacaklı olduğu anlaşıldığından, davanın bu miktar üzerinden kabulüne ve takibin bu miktar üzerine devamına karar vermek gerekmiş, ayrıca İİK’nun 67/2. Maddesi uyarınca hükmedilen alacak bedeli olan 306.410,50 TL’nin %20’si oranında olmak üzere 61.282,10 TL icra inkar tazminatına hükmedilmiş, icra inkar tazminatının daha yüksek takdiri yönündeki talebin ise reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 306.410,50 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, takibe takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, alacağın %20’si oranında 61.282.10 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Önceki beyanlarını tekrarlayıp adli yardım talebinin kabulü gerektiğini belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur. Esas yönünden istinaf nedenlerinde ise; bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının karşılanarak ek rapor alınmadan karar verilmesinin yerinde olmadığını, rapora yönelik esaslı itirazların karşılanmadan ve bu konuda karar verilmeden sözlü yargılamaya geçilmesinin hatalı olduğunu, HMK’nın 281/1. maddesi uyarınca bilirkişi raporuna yönelik itiraz bulunması halinde izlenecek yolun düzenlendiğini, ancak mahkemece bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmeksizin tahkikatın bitirildiğini, bu nedenle dosyanın sağlık sektöründe tecrübeli boyomedikal mühendisi ve hukukçu bilirkişinin bulunduğu bir kurula verilerek itirazlarını karşılar şekilde rapor alınmadan karar verilmesinin yerinde olmadığını; hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, bu hususun itiraz dilekçesinde ayrıntılı olarak anlatıldığını, dava konusu 64 adet faturadan 26 adetinin sevk irsaliyesi ile teslim edildiğini, kalan emtianın teslim edilip edilmediği ile kime teslim edildiğinin belirsiz olduğunu, kadri maruf olmayan ve içeriğindeki mal yahut hizmetin teslim edildiği veya yerine getirildiği hususunda kanaat verici bulunmayan bu faturaların sırf kayıtlarda yer alması nedeniyle tahsilinin gerektiği sonucuna ulaşan mali müşavir bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, Düzenlenen faturaların bir kısmının “Omni C” kan gazı ölçüm cihazlarına ilişkin servis bedeli adlandırması ile düzenlendiğini, toplamda 81.366,44 TL bedelli faturanın bu amaçla düzenlendiğini, oysa bu cihazın davacı tarafından müvekkiline ait hastanelere kit kullanımı karşılığında bedelsiz olarak kiralandığını, bu cihazların ölçüm yapabilmesi için gerekli olan kitlerin davacıdan satın alınması karşılığında bedelsiz olarak teslim edildiğini, buna rağmen bu cihazlar için servis kiralama faturası düzenlendiğini, buna rağmen anılan faturaların da tahsiline karar verildiğini, davacı tarafından takibe konu edilen 30.000,00 TL bedelli çek yönünden mükerrer tahsilat yapılabileceğini, belirtilen dosyanın getirtilerek incelenmemesi nedeniyle kararın eksik olduğunu, Alacağın likit olmaması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen reddedilen kısım yönünden müvekkili yararına vekalet ücreti takdir edilmemesinin hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına, yeniden yapılacak yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmesin istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın İİK’nın 67. Maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasındaki satım sözleşmesi ilişkisinde, yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Satım sözleşmesinde, satılanın sözleşmeye uygun şekilde teslim edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacıda olup, davacının teslimi kanıtlaması halinde davalı alıcının sözleşme bedelini ödediğini kanıtlaması gerekmektedir. Davalı yan, sözleşme ilişkisini inkar etmemektedir. Davalı, esasen bir kısım emtianın teslim edildiğini kabul etmekte, ancak taraflar arasında mutabakat yapılmaması nedeniyle alacağın takibe konu edilemeyeceğini savunmaktadır. Öncelikle davalının istinaf başvurusunda ileri sürdüğü adli yardım talebi Dairemizce reddedilmiş, red kararına karşı yaptığı itirazın reddi üzerine istinaf harçları ödendiğinden kesinleşen bu husus yönünden yeniden değerlendirme yapılmamıştır. Takip konusu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından satım faturalarına dayalı olarak 306.410,50 TL asıl alacak ile 39.026,00 TL işlenmiş avans faizi olmak üzere toplam 345.436,50 TL’nin tahsilinin talep edildiği, süresinde borç ve ferilerine itiraz edilmesi sonucu takibin durduğu; ancak, iş bu itirazın iptali davasının açıkça 306.410,50 TL asıl alacak üzerinden açıldığı, asıl alacağa yönelik itirazın iptalinin istendiği anlaşılmıştır. Kısa kararda ve hüküm fıkrasında davanın kısmen kabul edildiği belirtilerek fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş ise de belirtilen hususun maddi hataya ilişkin olduğu, davanın reddedilen bir kısmının bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Diğer yandan satım sözleşmesinden kaynaklı fatura alacağının, davalı defterlerinde de kayıtlı bulunduğu dikkate alındığında, alacağın likit olduğu anlaşılmakla, mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davalının bu yöne ilişkin istinafı da yerinde değildir. Mahkemece tarafların defter ve belgeleri üzerinde mali müşavir bilirkişi aracılığıyla inceleme kararı verilmiştir. İbraz edilen raporda her iki tarafın usulüne uygun olduğu, takip konusu faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu belirlenmiştir. Davacı defterlerine göre alacak 306.410,50 TL olarak belirlenmiş, davalı defterlerine göre ise 139.663,69 TL alacak belirlenmiştir. Farkın nedeni, davalı tarafından sözleşme bedeli olarak verilen 165.941,00 TL bedelli dört adet çekin davalı defterlerinde bulunmaması ve bu çek bedellerinin tahsil edilmemesi ile davalı tarafından düzenlenen 26.03.2013 tarihli 816,00 TL bedelli iade faturasının davacı defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı belirlenmiştir. Davalı tarafından bilirkişi raporuna yönelik itirazda bulunulmuş, cari hesapta görünen 30.000,00 Tl bedelli çekin takip konusu edildiği, bir kısım faturaların ise bedelsiz kiralanan cihazlara ilişkin hizmet faturası olduğu belirtilerek ek rapor alınması istenmiştir. Her ne kadar istinaf başvurusunda mahkemece ek rapor alınması konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği belirtilmiş ise de, mahkemece 12.07.2017 tarihli oturumda ek rapor alınması talebi reddedilerek sözlü yargılama yapılmıştır. Bu durumda, davalının bu yöne ilişkin istinaf başvurusu da yerinde değildir. HMK.’nın 281.maddesi gereğince bilirkişi raporuna itiraz edilmesi halinde, mahkemece raporda eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulması için bilirkişiden yeniden rapor alabileceği gibi, mahkemece gerekli görülmesi halinde de yeni bir bilirkişiden rapor alınabilir. Ayrıca, bilirkişinin oy ve görüşü, HMK’nın 282. maddesine göre bağlayıcı olmayıp bilirkişinin oy ve görüşü hakim tarafından diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirilir. Somut olayda, bilirkişi incelemesine göre, davacının sattığı mal ve verdiği hizmet yönünden taraf defterleri mutabakat sağlamakta olup, mal ve hizmet satımına ilişkin faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu sabittir. Bu durumda, faturanın kural olarak mal veya hizmetle birlikte teslim edileceği ve faturaya yönelik her hangi bir itiraz ileri sürülmemesi karşılığında, fatura içeriğinin kesinleştiği kabul edilmelidir. Fatura konusu mal ve hizmetin sözleşmeye uygun şekilde davalıya teslim edilerek, sözleşme ücretine hak kazanıldığına ilişkin mahkeme gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı tarafından sözleşme bedeline mahsuben yapılan kısmi ödemelerin yanı sıra bir kısım çeklerin de verildiği, davalı tarafından verilen bu çeklerin davalı defterlerinde kayıtlı olmamasına rağmen davacı defterlerinde kayıtlı olduğu ve çek bedellerinin tahsil edilemediği sabittir. Verilen 4 adet çekten 30.000,00 TL bedelli bir çekin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe konu edildiği tarafların kabulündedir. Davalı taraf mükerrer tahsilatın önlenmesi için dosyanın incelenmesini istemiş ise de istinaf başvurusunda dahi itiraz olan ödeme savunmasını ileri sürmemiştir. Mahkemece, anılan çeke dayalı takip dosyası incelenmemiş ise de aynı temel ilişki nedeniyle verilen çekin ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde takibe konu edildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince, yapılacak tahsilatlarda tekerrür olmamak üzere hüküm verilmesi gerekirken, buna ilişkin bir hüküm kurulmamıştır. Mahkemenin kararının bu yönüyle düzeltilmesi gerektiği gibi, dava değeri ile kabul edilen miktarın aynı olmasına rağmen maddi hata sonucu davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ancak hüküm dosya kapsamına uygun olarak tam kabulü göre düzenlendiğinden bu hususun da düzeltilmesi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının düzeltilmek üzere kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1)Davanın kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yapılacak tahsilatta tekerrür olmamak kaydıyla, davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın 306.410,50 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, takip konusu alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, 2)İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca, hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında hesaplanan 61.282,10 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 20.930,90 TL nispi karar harcından, peşin alınan 5.232,75TL (3.505,65TL bu davada +1.727,10TL icrada)’nin mahsubu ile bakiye 15.698,15 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına, 5)Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 24.334,63 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6)Davacı tarafından harcanan 3.505,65 TL peşin harç gideri, 700,00 TL bilirkişi ücreti ve 96,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 4.301,65 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7)Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde iadesine 8)İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a-Davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 5.196,82 TL istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde, davalı tarafa iadesine, b-Davalı tarafından harcanan 98,10 TL istinaf başvuru harcı ve 25,73 TL posta masrafı olmak üzere toplam 123,83 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, c-Artan gider avanslarının iadesine, d-istinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından, istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 9)Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 10)Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 14.01.2021 tarihinde oy birliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren ikişer haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.