Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/417 E. 2021/153 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/417
KARAR NO : 2021/153
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/05/2018
NUMARASI : 2016/623E. 2018/527K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; davalılar tarafından 30/10/2014 tarihinde davacı firmadan 4164 çift ayakkabı satın alınmış olduğunu, bu alım satıma ilişkin 30/10/2014 tarih … nolu irsaliyeli faturanın düzenlendiğini, faturadaki malları teslim alan …’ nun aynı zamanda kefil olduğunu, fatura vadesinin 30/04/2015 olduğunu, fakat 30/10/2015 tarihine kadar bu borcun ödenmemiş olduğunu, davalılar aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibinin başlatıldığını, davalının bahsi geçen icra dosyasına yapmış olduğu borca itirazın haksız olduğunu belirterek, itirazın iptali ve takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı borçludan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … … A.Ş. vekili savunmasında özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, ancak davacı şirket hesap mutabakatı yapmadan icra takibini başlattığını, davalı şirketin davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını belirterek, davanın reddine ve %20 oranında kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında ticari satış ilişkisi bulunduğu, davacının takibe dayanak 162.345,00-TL lik irsaliyeli faturaya dayalı olarak davalılardan alacaklı olduğundan bahisle eldeki itirazın iptali davasını ikame ettiği, davalılarca defter ibraz edilmediğinden, davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemede, davacının takip tarihi itibariyle takibe dayanak faturadan ötürü davalı ….’den bakiye 41.370,15-TL alacağının bulunduğu, öte yandan yine takip tarihi itibariyle ticari defterlerinde kayıtlı olan ve davalı şirket tarafından tanzim edilmiş 274.269,99-TL lik faturadan ötürü davalı şirkete borçlu olduğu, buna göre takip tarihi itibariyle davacının davalı şirkete 274.269,99-41.370,15-TL=232.899,84-TL borçlu olduğu, başka ifade ile davacının davalılardan takibe dayanak fatura nedeniyle takip tarihi itibariyle alacağının bulunmadığı mahkememizce sabit görülmüş, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. Davacının takipte kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden kötü niyet tazminatı talebi reddi gerektiği, …” gerekçesiyle, davanın reddine, kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Önceki beyanlarını tekrarla;Davalılara teslim edilen malın karşılığı olarak düzenlenen faturanın bedeli, haksız ve kötüniyetli olarak müvekkiline ödenmediğini, Yargıtayın konuyla ilgili uygulamasının da Kanun’da belirtilen sekiz günlük itiraz süresinde tebliğ edilen faturaya itiraz edilmemesi halinde, söz konusu faturanın HMK uyarınca kesin delil niteliğini kazanacağı yönünde olduğunu, ilk derece mahkemesinin emsal nitelikteki Yargıtay kararını görmezden gelerek davalıların fatura bedeline ilişkin hiçbir delil ortaya koyamamış olmasına rağmen davayı reddettiğini, davalılar tarafından itiraz edilmeyen faturanın, kanunun açık hükmü gereği kabul edilmiş sayılmasına ve yerleşik uygulama halini almış Yargıtay içtihatları uyarınca borcun varlığı hakkında kesin delil teşkil etmesine rağmen davanın reddine karar verildiğini, Müvekkili şirketin edimlerini tam olarak yerine getirmiş olmasına karşın, davalıların hiçbir şekilde ödeme yapmadığını, davalının temerrüde düştüğünün izahtan vareste olduğunu,Taraflarınca sunulan ve kesin delil teşkil eden faturaya karşı davalılar tarafından hiçbir delil ortaya konulamadığını,İlk derece mahkemesince talep ile bağlı olmasına karşın yetkisini aşarak, defter incelemesi yaptığını, yetki aşımıyla yapılan incelemeye dayanarak kurulan hükmün haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu,Davalının takibe kötü niyetle itiraz ettiğini, davaya dayanak teşkil eden tüm hususlar gözetildiğinde davalının, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemekle yükümlü tutulması gerektiğini,Müvekkili şirket ile davalı … arasında yapılan ticarete ilişkin olarak müvekkili şirket tarafından fatura düzenlendiğini, işbu faturayı davalı … kabul etmiş olup diğer davalı …’nun ise kefil olduğunu, davalıların faturayı imzalarıyla tasdik etmiş ve yasal süresi içerisinde herhangi bir itirazda bulunmamış olduklarını, alacağa konu fatura, ilgili kanun hükümleri gereği kesin delil niteliği kazandığını ve davalılar bu kesin delile karşı kesin delil ortaya koyamadığı gibi şirket defterlerinin bilirkişi tarafından incelenmesinden de imtina ettiğini, davalılar, müvekkili şirket tarafından faturaya dayanılarak başlatılan icra takibine haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiklerini, ilk derece mahkemesi tarafından tüm bu hususlar göz ardı edilerek dava konusu; cari hesap incelemesi yoluyla genişletilmiş ve usulüne uygun tutulmayan müvekkil defterleri esas alınarak haksız ve hukuki mesnetten yoksun karar ile davanın reddine karar verildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma ilişkin fatura bedelinin tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davaya esas İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra dosyasının incelenmesinde; 30.10.2014 tarihli faturanın takibe konu edildiği, davalı vekilinin icra dosyasına itirazında böyle bir borcu bulunmadığından ve taraflar arasında mutabakat yapılmadığından bahisle takibe ve ferilerine itiraz edilmiş olduğu görülmüştür. İtirazın iptali davaları icra takibine sıkı sıkıya bağlı dava türlerindedir. Bu nedenle tarafların alacak-borç durumunun takip talebine ekli belgeler kapsamında incelenmesi gerekir. Davacı tek bir faturayı takibe dayanak yaparak faturanın ödenmediğini ileri sürmüş, davalı vekili ise davacıya borçlarının bulunmadığını ve taraflar arasında hesap mutabakatı yapılmadan davacı tarafın takip başlatmış olduğunu ileri sürerek takibe itiraz etmiştir. İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında, davacının ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak alınan bilirkişi raporunda; davacının ticari defterleri incelenmiş, davalı tarafın keşide etmiş olduğu başka bir faturayı ticari defterlerine kaydeden davacının bu sebepten dolayı davalıya borçlu hale geldiği tespit edilmekle, ilk derece mahkemesi bilirkişi raporunu hükme esas alarak davanın reddine karar vermiştir. Taraflar tacir olup, davacının alacak talebi ticari satımdan kaynaklandığından, ilk derece mahkemesince TTK’nın 83 ve HMK’nın 222. maddeleri uyarınca, tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme kararı almasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davacı icra takibini tek bir faturaya dayandırmakla birlikte davalı itirazında tarafların ticari kayıtlarına göre mutabakat yapılmadığını ileri sürmüş olduğundan, tarafların açık hesap ilişkisinin bir bütün olarak incelenmesi gerekir. Davacının icra takibine konu ettiği faturası kendi defterlerinde kayıtlı olmakla birlikte, davalı tarafın, açık hesap ilişkisi kapsamında davacı adına fatura keşide ettiği faturanın davacıya görderildiği, davacının da söz konusu davalı faturasını kendi ticari defterlerine kaydettiği anlaşılmaktadır. Davalı vekili gerek icra takibindeki itirazlarında gerekse cevap dilekçesinde önceye dayalı hesap ilişkisi kapsamında henüz mutabakat yapılmadan takip başlatıldığını ileri sürmekle, bilirkişi raporunda taraflar arasındaki tüm açık hesap ilişkisi incelenerek, davalı tarafından davacı adına keşide edilen ve davacının usulüne uygun ticari defterlerine kaydetmek suretiyle kabul etmiş olduğu fatura kapsamında, davacının esasen alacaklı değil davalıya borçlu olduğu yönünde tespit yapılmıştır. Sonuç olarak açık hesap ilişkisi her iki tarafın da kabulünde olmakla bu ilişki nedeniyle davalının davacıya herhangi bir borcu bulunmadığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş olmasında hukuka aykırılık görülmemiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, ilk derece mahkemesi kararı yerinde olduğundan davacının istinaf başvurusunun esastan reddi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; peşin yatırılan 2.760,00 TL harçtan, alınması gerekli 59,30 TL’nin mahsubu ile artan 2.700,70 TL fazla harcın, talep halinde davacıya iadesine,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,5-Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 11.02.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.