Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/396 E. 2021/133 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/396
KARAR NO: 2021/133
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/11/2018
NUMARASI: 2015/808E. 2018/815K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle;10/05/2012 tarihinde müvekkilinin … Bankası Ulus Şubesi nezdinde adına tahsis edilmiş olan … nolu kredi kartı hesabından internet bankacılığı kullanılarak 7.000,00 TL’nin yine müvekkiline ait … nolu hesaba aktarıldığını, sözkonusu paranın ” …” adlı sitedeki … kullanıcı hesabına gönderildiğini, İstanbul 42 Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama neticesi, para aktarma işleminin müvekkilince ismi ilk defa bu vesile ile duyulan … isimli şahıs tarafından gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini, bankanın hafif kusuru ile dahi verdiği zararları giderim yükümü altında olduğunu belirterek, haklı davalarının kabulü ile şimdilik 500,00 TL’nin, haksız transferin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte, davalıdan tahsiline, yargılama gidelerinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacı müşterinin kart numarası ve şifresinin kullanılarak işlemin yapıldığını, akabinde bir takım müşteri özel bilgileri girilerek internet bankacılığına bağlanıldığını, somut olayda müşterinin belirlediği statik şifrenin kullanıldığını, internet giriş için tek kullanımlık şifre gönderildiğini, bundan sonra internet bankacılığına giriş izni verildiğini, işlem onayı için ayrıca müvekkili bankadan kayıtlı, davacı müşterinin sahip olduğu ve bankaya irtibat telefonu olarak kendisinin kaydettiği cep telefonu numarasına (… numaralı telefon) gönderilen tek kullanımlık SMS onay şifresi kullanıldığını, davacının, müvekkili ile müşteri ilişkisi bulunduğunu, bu nedenle davacının tüketici niteliğini haiz olduğunu, müvekkilinin usulsüz bir işlem yaptığını iddia ettiğini, ancak davacının mesnetsiz iddialarının zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddine ve yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…İddia , savunma , alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlığın bankacılık işlemlerinden kaynaklı kısmi alacak davası olduğu, davalı bankanın gerekli önlemleri alarak davacının belirlediği statik şifre, internet girişi için tek kullanımlık şifre gönderildiği, işlem onayı için bankada kayıtlı davacının sahip olduğu cep telefonu numarasına tek kullanımlık SMS onay şifresiyle gerçekleştirildiği, davacıya bu şifrenin geldiği bu şifre ile dava konusu olayın gerçekleştiği, banka sisteminden veya kusurundan kaynaklı bir dolandırıcılık bulgusunun mevcut olmadığı, dava konusu olayda bankanın gerekli özeni gösterdiği , davacı tarafın kendi hatası ve kusuru sonucunda bu olayın meydana geldiği, …” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Önceki beyanlarını tekrarla; Davalı bankanın hafif kusuru ile dahi olsa verdiği zararları giderim yükümü altında olduğunu, somut olayda bankanın göstermesi gereken dikkat ve objektif özen yükümüne uymadığını, Güvenlik önlemlerinin banka tarafından alınması gerekirken, bilirkişi raporunda bu hususun banka müşterisinden beklenilmesi yönünde değerlendirme yapılmakla; bu şekildeki değerlendirmenin esasen hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Banka internetinin güvenlik sisteminde bir açığın bulunup bulunmadığı hususunun gerektiği gibi araştırılmaksızın; kolaya kaçarak, şifrelerin ele geçirilme yolu irdelenmeden hazırlanan bilirkişi raporu ve buna istinaden verilen ve müvekkilinin ciddi mağduriyetine sebebiyet veren mahkemenin kararını kabul edilebilir olmadığını, Bankanın internet sistemine girerek para aktarma işlemini yapan …’ın İstanbul 42. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan kovuşturma neticesinde, suçu sabit görülerek cezalandırıldığını, …’in müvekkilinin hem kredi kartı bilgilerini ve hem de banka hesap bilgilerini bankanın sistemine girmek sureti ile ele geçirdiğini, ceza Mahkemesinin vakıa tespitlerinin ilk derece mahkemesi kararında hiç bir şekilde dikkate almadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı banka nezdindeki davacıya ait müşteri bilgilerine rızası dışında internet yoluyla erişim sağlanarak davacının kredi kartı hesabından davacıya ait mevduat hesabına para aktarımı yapılması akabinde de üçüncü bir kişinin hesabına yapılan EFT işlemi sonucu uğranılan maddi zararın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Uyuşmazlık; davacının davalı banka hesabındaki paranın davacının bilgisi ve izni dışında internet yolu ile yapılan işlemler sonucu üçüncü kişilerce çekilmesinde kusur ve sorumluluğunun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır, Güven kurumu olan bankalar 6098 sy TBK’nın 115 (818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 99.) maddesi gereğince hafif kusurlarından dahi sorumlu olup sözleşmeye konulacak sorumsuzluk şartı geçersiz olduğundan, davalı vekilinin taraflar arasındaki Temel Bankacılık Sözleşmesi hükümleri ve davacı yanca imzalanan internet bankacılığı tüzel kişi müşteri formu hükümleri uyarınca müvekkil bankanın sorumlu tutulmasının yerinde olmayacağı yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir. İnternet bankacılığı sistemini kurup hizmete sunan banka, mudinin kastı, kötüniyeti ve suç sayılır eylemini kanıtlayamadığı sürece kendisine emanet edilen paradan (ve diğer yatırım araçlarından) güven kuruluşu vasfı nedeniyle sorumludur. Davacının zararın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğunu ispat yükü davalı bankadadır. (Yargıtay 11. H.D’nin 10/01/2018 tarihli 2016/8635 Esas-2018/179 Karar sayılı, 13/05/2013 tarihli 2012/11585 Esas – 2013/9805 Karar sayılı ve 16/12/2014 tarihli 2014/13736 Esas -19841 karar sayılı ilamları). İnternet bankacılığını müşterilerine özendiren davalı bankaların kendisine emanet edilen mevduatı koruma özel yükümlülüğü gereğince; internet bankacılığı işlemlerinde işlem yapanın gerçek müşteri olup olmadığını belirleme yönünde, gelişen dolandırıcılık yöntemlerine karşı, bunları önleyici gerekli altyapının sağlayarak güvenlik önlemlerini almak zorundadır. (Y. 11. HD 09/09/2019 tarih ve 2018/3563 Esas 2019/5115 Karar sayılı ilamı). İnternet bankacılığı ile yapılan işlemlerde şubeden yapılan işlemlerde olduğu gibi mevduat banka kontrol ve sorumluluğundadır. Bu emsal içtihat ışığında somut olaya gelindiğinde; müşteri tarafından şifrenin korunmasına yönelik gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı hususunda ispat yükünün bankaya ait olduğu, ilk derece mahkemesince yargılama aşamasında alınan 30.03.2017 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu olayda davacının davalı bankadaki hesabından yapılan davaya konu para transferi, müşterinin kendine özel şifre ve parola gibi statik kişisel bilgileri yanında banka sistemine kayıtlı GSM hattına para çıkışında otomatik olarak SMS ile gönderilen işlem onay şifresi de elektronik ortamda girilerek şifre yönlendirmesi yapıldığı, somut olayda davacının telefonuna ait sim kartının kopyalanması, aynı sim karttan tekrar çıkartılması gibi bir iddianın da sözkonusu olmadığı, bu kapsamda davalı bankanın gerekli özen ve tedbirlerini almış olduğu sonucuna ulaşılmıştır. İstanbul 42.Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/114 E sayılı dosyasında yapılan yargılamada, müştekinin … olduğu, bilişim sisteminin kullanılması yöntemiyle hırsızlık suçundan ötürü sanık …’ın mahkum olduğu, sanığın hakkında Bakırköy 30. Asliye Ceza mahkemesin de de benzer suçtan ötürü görülmekte olan dava bulunduğu, sanığın bahsi geçen İstanbul 42.Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/114 E sayılı dosyasındaki ifadesinde, … adlı bir şahsın istemi üzerine kendine ait hesap bilgilerini …’e verdiğini, hesabına gelen parayı da çekerek …’ e teslim ettiğini beyan etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda davacı tarafından bankamatik kartının kopyalandığı yolunda bir delil sunulmadığından bu husus ispatlanamadığı gibi bankamatik kartı ile kart şifresinin 3. kişilerin eline nasıl geçtiğinin de davacı tarafından somut şekilde açıklanamadığı, ceza yargılamasında da bahsi geçen hususlarda eldeki davaya ilişkin dosyaya yansıyan herhangi bir tespit yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bahsi geçen sebeplerle, somut olayda işlemin yapılış şekline göre, sadece davacının tasarrufunda olması gereken telefon ve şifre kullanılmak suretiyle gerçekleşen olayın davacının kendi sorumluluğunda olduğunun kabulünün gerektiği, davalı bankaya yüklenecek bir kusur ve sorumluluk bulunmadığı kanaatine varıldığından, ilk derece mahkemesi kararı yerinde olmakla, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 04.02.2021
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.a maddeleri uyarınca, dava değeri itibariyle karar kesindir.