Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/383 E. 2021/103 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/383
KARAR NO : 2021/103
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/03/2018
NUMARASI: 2015/1355E. 2018/130K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle kısmen kabul kısmen reddine ilişkin verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; davalı …. tarafından müvekkili aleyhine 19.392,32 TL asıl alacak ve ferileri ile birlikte ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine girişildiğini, takibin Kocaeli …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile kayıtlı olduğunu, müvekkilinin takip alacaklısı bankaya böyle bir borcunun bulunmadığını, takip alacaklısının Kocaeli …. Noterliği marifetiyle çekmiş olduğu 14/11/2013 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesinde borcun dayanağının alacaklı bankaya olan borç olduğunun açıkça belirtildiğini, oysaki ödeme emrinde söz konusu kredinin müvekkil adına değil, … adına olduğunun görüldüğünü, müvekkilinin ise asıl borçlu olan … kefili olduğunu, kredi sözleşmesinin 2007 yılında kullanılan bir araç kredisi olduğunu, krediyi asıl borçlunun çektiğini, müvekkilinin bir krediye kefil olduğunu, ancak kredinin ödendiğini, kefaletin de ortadan kalktığını, alacaklı bankanın sonradan asıl borçlu … kredili hesap açtığını, takip borcunun da araç kredisinden değil söz konusu kredi hesabı ve kredi kartı borçlarından kaynaklandığını, alacaklı bankanın müvekkilden hiçbir onay almadan asıl borçluya ait tüm ek kredi hesapları ve kredi kartı işlerinde müvekkilin kefaleteni haksız olarak genişleterek devam ettirdiğini, ayrıca asıl borçluya ait açılan bu hesaplarda müvekkilin imzasının da bulunmadığını, müvekkilinin sadece araç kredisi için kefil olduğunu, bu kefaletin genişletilmesinin kabul edilemeyeceğini, bu durumun TBK’nın 581 ve 583. maddelerine aykırı düştüğünü, aynı zamanda suç teşkil ettiğini belirterek, davacının takibe konu borcunun bulunmadığının tespitine, davalının haksız ve kötü niyetli olarak takip yapmış olması sebebiyle 19.392,32 TL tutarındaki asıl borç ve tüm ferilerinin %20’si üzerinden kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; davanın Tüketici Mahkemesi sıfatıyla açılmış olması sebebiyle görev yönünden reddedilmesi gerektiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin ticari nitelikte olduğunu, görevli mahkemenin Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkili banka tarafından müteveffa …’ e taksitli ticari kredi kullandırıldığını, ancak bu kredinin geri ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek Kocaeli …. Noterliğinin 14/11/2013 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamenin gönderildiğini, borcun yine ödenmemesi sebebiyle mirasçısı … ile ipotek veren üçüncü şahıs davacı … hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinin başlatıldığını, davacının iddialarının yersiz olduğunu, davacının icra takibine maruz kalmasının sebebinin bu sözleşme olduğunu belirterek, öncelikle mahkemenin görevsizliğine karar verilmesini, esas yönünden de davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Davalı ile dava dışı … arasında yapılan kredi aktinde davacının müşterek borçlu müteselsil kefil olduğu, esas hakkında hüküm vermeye yeterli olan 01/05/2017 tarihli ek bilirkişi raporu ile davalının davacıya 18.512,10-TL asıl alacak, 416,53-TL işlemiş faiz, 20,83-TL %5 BSMV olmak üzere toplam 18.512,00-TL borçlu olduğu anlaşılmakla ödeme emrinde bu miktarı aşan davalı alacak talebi yönünden davanın kısmen kabulü gerektiği, …” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davalı tarafından davacı aleyhine Kocaeli …. İcra Müd. … Esas sayılı dosyasından yapılan takipte davacının davalıya asıl alacak yönünden 880,22-TL, işlemiş faiz yönünden 272,03-TL, %5 BSMV yönünden 13,6-TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının koşulları bulunmayan kötü niyet tazminat talebinin reddine, karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: önceki beyanlarını tekrarla;Müvekkilinin kefilliği bulunan kredi sözleşmesinin, 2007 yılında alacaklı bankadan asıl borçlu tarafından çekilen araç kredisine ilişkin olduğunu, araç kredisinin ödendiğini, müvekkilinin kefaletinin ortadan kalktığını, alacaklı bankanın daha sonradan asıl borçluya kredili hesabı açmış olduğunu, söz konusu takip borcunun da daha sonradan açılan kredi hesabı ve kredi kartı borçlarından doğmuş olduğunu, müvekkilinin kefil olduğu kredi sözleşmesi borcu kapandıktan sonra müvekkilinden hiçbir onay ve icazet almayan alacaklı bankanın, asıl borçluya ait tüm ek kredi hesapları ve kredi kartı işlemlerinde müvekkilinin kefaletini haksız olarak genişleterek devam ettirmesinin hukuka ve mevzuata aykırı olduğunu,Asıl borçlu adına açılan kredi hesabı ve kredi kartı sözleşmelerinde müvekkilinin imzası bulunmadığını, müvekkilinin sadece araç kredisi için çekilen krediye kefil olarak imza attığını, müvekkilinin irade beyanının çok açık şekilde araç kredisine kefil olduğunu, asıl borçlunun, o andan sonraki alacaklı banka ile yapacağı tüm işlerde kefillik sıfatının devam etmesine dair ne bir beyanı nede bir icazeti bulunmadığını,Söz konusu kredi ek hesapları ve kredi kartlarındaki borç için bankaca 2011 yılında asıl borçlu ile yapılandırma yoluna gidildiğini, söz konusu yapılandırma da müvekkilinin imzasının da bulunmadığını, Kredi sözleşmesinin tüm sayfalarında bulunması gereken imzanın da müvekkiline ait olup olmadığı hususu incelenmeden karar verildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemiyle, İİK’nın 72. maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılmış bir menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava dışı …ile davalı Banka arasında 20.000 TL kredi limitli, 16/04/2007 tarihli genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesinin imzalandığı, aynı zamanda davacı kefilin, dava dışı kredi borçlusunun davalı bankaya doğmuş ve doğacak tüm borçları için kendi adına kayıtlı olan taşınmazı üzerinde 100.000,00 TL bedelle ipotek tesis ettirdiği, davalı bankanın eldeki davaya esas olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Dava dışı asıl borçlunun genel kredi sözleşmesi gereğince kullandığı krediyi geri ödemediğinden bahisle davacı banka tarafından, kefillere noter aracılığı ile hesap kat ihtarı gönderildiği, 18.512,10 TL nakit borcun ödenmesini, aksi takdirde yasal yollara müracaat edileceğini ihtaren bildirdiği, ihtara rağmen borcun ödenmediği, Kocaeli …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığı anlaşılmaktadır. Taşınmazı üzerinde limit ipoteği kurulan davalının, aynı zamanda kredi sözleşmesinde kefil olması, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takipte ipotek limiti ile sorumlu olduğu ilkesini değiştirmez. Somut Uyuşmazlıkta dosya içerisindeki ipotek akit tablosunda ” … ve … kullandığı ve kullandırılacağı her türlü krediye” ifadesi ile teminatın vasfı belirlenmiş olup ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılmasına engel bir durum yoktur. İpotek, davacının kefaletten doğan borcu için değil, asıl kredi borçlusunun borcunu temin etmek üzere verildiğine göre, ipoteğin paraya çevrilmesi takibine ilişkin iş bu davada, davacının kefalet koşullarının değerlendirilmesine gerek yoktur.Takibe konu ipotek akit tablosunun incelenmesinde; belirli bir krediye yönelik sınırlandırma yapılmadığı, ipoteğin, asıl kredi borçlusunun kullandığı ve kullanacağı kredilerden doğacak borçlarını temin etmek üzere verildiği, bu nedenle davacı iddialarının yerinde olmadığı; dava konusu takibin ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi olması, davacının kefaletine dayalı bir takibin davamıza konu bulunmaması ve davacının aynı zamanda kefil olmasının ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılmasına engel olmayıp eldeki davada kefalete ilişkin koşulların denetlenmesi de yapılamayacağından; ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi isabetli olup davacı tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmemekle; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına; 23,40 TL harcın davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,4-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,7-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.28.01.2021