Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/38 E. 2020/558 K. 16.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/38
KARAR NO: 2020/558
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/03/2017
NUMARASI: 2016/67- 2017/221 E.K
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili, müvekkili firmanın kabinet ve fiber optik alanında faaliyet gösterdiğini, taraflar arasında yürütülen ticari ilişki çerçevesinde, davalı firmanın müvekkili firmaya olan siparişi üzerine, davalıya ürün satıldığını fakat davalının ödemeleri zamanında yapmadığını, bakiye alacağının 18.800 Euro olduğunu ileri sürerek bu alacağın davalıdan avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince, davalı şirket adresinin Portekiz olduğu, dava dilekçesi ve tensip zabtının davalı şirkete tebliği için Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk Dış İlişkiler Genel Sunulmak üzere İstanbul Anadolu Cumhuyiret Başsavcılığına gönderildiği, gelen yazı cevabında şirketin kapandığı, telefonla ulaşılamadığı ve başka bir adrese taşındığı belirtildiği, davacı vekiline davalı şirketin tebligata yarar adresinin bildirmesi için 1 hafta kesin mehil verildiği, yapılan tebligata rağmen süresi içinde davalının adresini bildirmediği gerekçesiyle HMK.nın 119/2 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin yurt dışındaki adresinin bildirilmesi istenmiş ise de, bu araştırmanın devam ettiği sırada mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, yurt dışındaki şirketin adresini tespiti için mahkemece araştırma yapılmadığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE Dava, alacak istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, süresi içerisinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda; davacı, dava dilekçesinde yurt dışında mukim davalının yurt dışındali adresini belirtmiş olup, Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü aracılılığıyla davalı şirketin yurt dışındaki adresine istinabe evraklarının gönderildiği ve fakat davalı şirketin adresinden taşındığı, güncel adresi bilinmediğinden istinabe evraklarının ilk derece mahkemesine bilatebliğ iade edilmiş olduğu, bunun üzerine, mahkemece, 30.01.2017 tarihli ara kararıyla davacıya davalı şirketin tebligata yarar adresini bildirmesi için 1 haftalık kesin süre verildiği, bu ara kararın davacıya tebliğ edilmesine karşın, eksikliğin ikmal edilmediğinden HMK 119/II. Maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “dava dilekçesinin içeriği” başlıklı 119.maddesinde; “(1) Dava dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur: a) Mahkemenin adı. b) Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri. c) Davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası. ç) Varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri. d) Davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değeri. e) Davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri. f) İddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği. g) Dayanılan hukuki sebepler. ğ) Açık bir şekilde talep sonucu. h) Davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzası. (2) Birinci fıkranın (a), (d), (e), (f) ve (g) bentleri dışında kalan hususların eksik olması hâlinde, hâkim davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılır.” düzenlemesi bulunmaktadır. O halde, her ne kadar ilk derece mahkemesince, davalı şirketin adres bilgisine ilişkin eksikliğin giderilmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de söz konusu yasa hükmü adres bilgisinin hiç verilmemesine münhasır olup, somut olayda, davalı şirketin adresinin gösterilmiş olduğundan anılan yasa hükmüne göre açılmamış sayılma kararı verilmesi usule ve yasaya aykırıdır ( Bkz. Yargıtay 17 HD, 24/09/2013 tarih ve 2013/13588 -2013/12769 E.K sayılı ilamı). Öte yandan, mülga 1086 sayılı HUMK’nun 163. maddesi ile 6100 sayılı HMK’nun 94. maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerekir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Bazı hallerde kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, davanın kaybedilmesine neden olmaktadır. Böyle bir durumda, geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Bu cümleden olarak, kesin sürenin amacına uygun olarak kullanılması ve yeterli uzunlukta olmasının yanı sıra, tarafların yargılamadaki tutumları ile süreye konu işlemin özelliğinin de göz önünde bulundurulması gerekir (Benzer ilkelere YHGK’nun 18.02.1983 gün 1980/1-1284, 1983/141; 22.11.1972 gün 8/832, 935; 13.10.2010 gün 2010/17-510-485; 28.04.2010 gün 2010/2-221-241 ve 28.03.2012 gün 2012/19-55-2012-249; Yargıtay 11.HD. 2015/15368-2016/4064 E.K. sayılı kararlarında da değinilmiştir). Bu açıklamalar ışığında, yurt dışında bulunan davalı şirketin tebligata yarar adresinin tespiti gibi araştırma isteyen bir hususta davacı yana, yeterli uzunlukta sürenin verilmemiş olmasından dolayı somut olayda, kesin sürenin sonuçlarını doğuran usulüne uygun bir ihtarattan da sözedilemez. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.5. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.a.5. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının asıl dava yönünden KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için, dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Yapılan kanun yolu masraflarının, ilk derece mahkemesince, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine çıkarılacak davetiyelerle tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 16/06/2020 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.