Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/376 E. 2019/1418 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/376
KARAR NO : 2019/1418
KARAR TARİHİ: 07/11/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/10/2018
NUMARASI : 2015/943- 2018/1072 E.K
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı asil tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle, davalı tarafından aleyhine her biri 13.01.2012 tanzim tarihli ve 20.09.2012 vade tarihli 1.000 TL bedelli, 20.11.2012 vade tarihli 2.000 TL ve 20.12.2015 vade tarihli 2.000 TL bedelli 3 adet bonoya dayalı olarak icra takibine girişildiğini, davalı şirketten PVS kapı ve pencere profoli satın aldığını ve bedeli olarak 10 adet sıralı bono verdiğini, satın alınan kapı ve pencere profillerini yapıp üç ayrı müşterisinin binasına monte ettikten bir müddet sonra her üç müşterisinden de malzemenin dış yüzeylerinde güneşten kaynaklı yanmalar nedeniyle şirkayetler geldiğini, şikayetlerin haklı olduğunu, malzemelerin dış yüzeylerinde güneşten yanma tespit edildiğini, bu durumun davalı tarafa iletilmesine rağmen ayıplı profillerin yenisi ile değiştirilmediğini, bunun üzerine kendi imkanları ile yanan profilleri yenisi ile değiştirdiğini, bu nedenle verdiği sıralı bonolardan takibe konu son üç adedini ödemediğini ileri sürerek icra takibine konu bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının müvekkiline olan borcuna karşılık olarak takibe konu bonoları düzenleyip müvekkili firmaya verdiğini, bonoların vadelerinde ödenmediğini, ayıp iddiasının kabul edilmediği gibi, bu iddiaların zamanaşımına uğradığını, iddianın yazılı delillerle kanıtlanması gerektiğini belirterek davanın reddine ve %20 tazminata karar verilmesini istemiş, 25.01.2018 tarihli cevap dilekçesinin ıslahı konulu dilekçesinde, dava konusu bonoların ciranta Hasan Karayel’e mevcut ticari ilişki çerçevesinde mal satışları sonucunda müvekkiline geçtiğini, ticari ilişkinin lehtar ciranta ile yapıldığını, davacının bonolarda keşideci olduğunu beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama doğrultusunda, davacı tarafça takibe konu senetlerin mal alışverişi için davalıya verildiği, ancak davalı tarafça verilen malların ayıplı olması nedeniyle bedelsiz kaldığının iddia edildiği, davalı tarafça ilk sunulan cevap dilekçesi ile senedin illetten mücerret olduğunun beyan edildiği, yargılama sırasında sunulan ıslah dilekçesi ile cevap dilekçesi ıslah edilerek, senetlerin dava dışı üçüncü kişiden mal alışverişine karşılık alındığı ve davacının senedin keşidecisi olması nedeniyle borçlu olduğunun savunulduğu, davaya konu senetlerin incelenmesinde; keşidecisinin davacı, lehdarının dava dışı … ve son hamilinin davalı olduğu, senetlerin metinlerinde malen kaydının bulunduğu görüldüğü, davacı tarafından cevap dilekçesinin süresinde verilmediğinden bahisle ıslah talebi kabul edilmemiş ise de dava dilekçesinin 12/11/2015 tarihinde tebliğ edildiği ve cevap dilekçesinin muhabere yolu ile 26/11/2015 tarihinde süresi içerisinde sunulduğu, davalı taraf senetleri dava dışı lehdardan mal alışverişine karşılık aldığını ıslah ettiği cevap dilekçesi ile savunduğundan ve senetlerde malen kaydı bulunduğundan ispat yükünün davacı tarafta olduğu, ancak davalı tarafça yargılama sırasında alınan inşaat bilirkişisi raporuna karşı sunulan itiraz dilekçesinde senetlerin borç karşılığı alındığı beyan edilmiş ve söz konusu beyana ilişkin herhangi bir ıslah dilekçesi de sunulmadığı, her ne kadar davalı cevap dilekçesini ıslah etmiş ise de, yargılama sırasında sunulan bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde borca karşılık alındığını beyan ettiğinden ve senet metinlerinde malen kaydı bulunduğundan, senedin ihdas nedenini talil ederek ispat yükünü üzerine aldığı, 02/11/2017 tarihli celsede; ispat yükünün davalıda olduğundan bahisle yemin deliline dayanıp dayanmayacağının bildirilmesine ihtarlı olarak karar verildiği, duruşma zaptı davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafça verilen kesin süre içerisinde yemin deliline dayanılacağına ilişkin herhangi bir beyanda bulunulmadığı, bu hali ile davalının yemin deliline başvurmaktan vazgeçmiş sayılması gerektiği kanaatine varıldığı, davalı tarafça ispat yükü kendi üzerine alınmakla birlikte yemin deliline dayanılmamış olması ve dosya kapsamına senetlerin borca karşılık verildiğine ilişkin herhangi bir delil sunulmamış olması nedeniyle davalı tarafça aksi ispat olunamadığından davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında ticari ilişki bulunmadığını, ihdas nedeninin değiştirilmediğini, ispat yükünün davacıda olduğunu, davacının iddiasını yazılı delillerle kanıtlaması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE Dava, icra takibine konu edilen bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.Davacı, davalıdan satın aldığı mallara karşılık olarak dava konusu bonoların da aralarında bulunduğu sıralı bonoların verildiğini, ancak bir kısım malın ayıp çıkması üzerine sıralı bonolardan son üç adedinin ödenmediğini iddia ederek takibe konu bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiş, davalı ise davaya cevap dilekçesinde, davacının iddialarını inkar ederek dava konusu bonoların borca karşılık verildiğini savunmuş, sonradan ise, davacının bonoların keşidecisi olduğunu, bono lehtarı … satılan mallar karşılığında bonoların edinildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında, takip alacaklısının davalı …San.AŞ., takip borçlularının … ve … olduğu, takibe konu her birinin tanzim tarihi 13.01.2012 olup, ihdas nedeni “malen” olarak gösterilen 20.09.2012 vade tarihli 1.000 TL bedelli, 20.11.2012 vade tarihli 2.000 TL ve 20.12.2015 vade tarihli 2.000 TL bedelli 3 adet bononun keşidecisinin davacı …, lehtarının … ve onun cirosuyla davalı şirketin bonoların hamili olduğu görülmüştür.Dava dışı lehtar ciranta … tarafından davalı aleyhine İstanbul Anadolu 1. İcra Mahkemesinde imza inkarına dayalı dava açıldığı, mahkemenin 29.01.2015 tarih, 2014/129-2015/89 E.K sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.Somut olayda, dava konusu bonoların keşidecisi davacı, hamili de davalı olup, bono metnindeki ihdas nedeninin bono keşidecisi ile lehtarı arasında bir hüküm ifade ettiğinden, davalı hamile karşı ileri sürülemez. Bu durumda, dava konusu bonoların borca karşılık verildiğinin veyahut lehtar cirantadan mal alışverişi karşılığında alındığının ileri sürülmesi bakımından ispat yükü yer değiştirmeyeceğinden, ispat yükü üzerinde olan davacının iddiasını yazılı delillerle kanıtlamakla yükümlü olduğu gibi, dosyaya sunulan faturalardan da anlaşıldığı üzere davacının akdi ilişkinin de tarafı olmadığından, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekirken, ispat yükünün tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar tesisi doğru değildir.Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulüne; ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;1-Davanın reddine,2-Alınması gereken 44,40 maktu harcın, peşin yatırılan 105,95 TL’den mahsubu ile artan 61,55 TL’nin talep halinde davacıya iadesine,3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,5-Dosya kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansların taraflara iadesine,6-İstinaf yargılaması yönünden;a)Davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 98,10 TL’nin Hazineye gelir kaydına,b)İstinaf başvurusunda davalı taraf haklı olduğundan, davalı vekili tarafından yatırılan 40,99 TL peşin istinaf harcının talep halinde iadesine,c)Davalı tarafından istinaf aşamasında sarfedilen 98,10 TL başvuru harcı, 35,00 TL davetiye ve dosya gönderme gideri olmak üzere toplam 133,10 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 7-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,8-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/10/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.