Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/364 E. 2021/101 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/364
KARAR NO : 2021/101
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/11/2018
NUMARASI: 2016/1080E. 2018/882K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne, inkar tazminatının reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkili bankanın Hadımköy Ticari şubesi ile dava dışı …. A.Ş. arasında imzalanan 10.04.2013 tarihli 10.000.000 TL bedelli kredi çerçeve sözleşmesi, 05.07.2012 tarihli 3.000.000 TL bedelli kredi çerceve sözleşmesi ve 08.07.2011 tarihli 1.500.000 TL bedelli genel kredi sözleşmesine istinaden kredi kullandırıldığını, davalının bahsi geçen kredi sözleşmelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, davalının kredi hesaplarının Beşiktaş … Noterliğinin 19.02.2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile kat edildiğini, banka alacağının tahsilinin temini bakımından davalı aleyhine İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/480 D.İş. sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı alındığını ve işbu haciz kararının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından takibe konulduğunu, davalı …’ in borcun faizine ve faizin % 5’i oranında gider vergisine itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, hesabın kat edilmesi ve borçlunun temerrüde düşürülmesi halinde TCMB’ye bildirilen en yüksek kredi faiz oranı olan %36’nın %100 fazlası olan %72 temerrüt faiz oranı uygulanmasında hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmamadığını bildirerek, davalının takibe yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına ve %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili 29/11/2018 tarihli duruşmada; usulüne uygun olarak kefalet sözleşmesi yapılmadığını, ayrıca asıl borçlu Starpet Garzan şirketi hakkında iflas erteleme davasında tedbir kararı verildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Mahkememizce alınan bilirkişi ek ve kök raporunda; ‘…davacının 08.04.2016 takip tarihi itibariyle, davalıdan 5.277.028,84 TL asıl alacak, 246.074,16 TL işlenmış temerrüt faizi, 12.303,71 TL faizin % 5 gider vergisi olmak üzere toplam 5.535.806,71 TL alacaklı olduğu, davacı bankanın 5.277.028,84 TL olan nakit asıl alacağına 08.04.2016 takip tarihinden itibaren borç tamamen ödeninceye kadar davalıdan banka talebi gibi %72,00 oranında temerrüt faizi isteyebileceğini belirtilmiştir. Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; dava dışı ….San.ve Tic. Ltd. Şti ile davacı bankanın Hadımköy Ticari Şubesi arasında, Genel Kredi Sözleşmesi ve kredi çerçeve sözleşmeleri imzalandığı, davalı … bu sözleşmeleri müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığı, kredi ödemelerinin yapılmaması üzerine asıl borçlu dava dışı şirket ve kefil olan davalı hakkında icra takibi yapıldığı, davalının takip tarihinden itibaren uygulanması talep edilen % 72 lik faize ve faizin % 5 i oranında gider vergisi talebine itiraz ettiği ve takibin bu kısmının itiraz üzerine durduğu, taraflar arasında imzalan sözleşmeler, kefalet sözleşmesi ve davacı bankanın Merkez Bankasına bildirdiği faiz oranına göre davacının % 72 temerüt faizi ve faizin % 5 gider vergisi talep edebileceği, buna göre davalı borçlu tarafından icra takibine yapılan itirazın iptali gerektiği ve talep konusunun likit bir alacak olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin yerinde olmadığı, …” gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında takip tarihinden itibaren işleyecek %72 oranında temerrüt faizi ve faizin %5’i oranında gider vergisi talebine yaptığı itirazının iptaline, takip tarihinden itibaren işleyecek %72 oranında temerrüt faizi ve faizin %5’i oranında gider vergisi ile takibin devamına, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: önceki beyanlarını tekrarla;İlk derece mahkemesinin müvekkilinin haklılığına, itirazın haksızlığına karar vermiş olmasına rağmen icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verdiğini, kararı bu kısmı yönünden istinaf ettiklerini belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının sadece icra inkar tazminatı yönünden düzeltilerek müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: önceki beyanlarını tekrarla;Mahkemenin gerekçeli kararının son değerlendirme bölümünde, davaya konu kredi sözleşmesinin tarafı olarak hatalı şekilde dava dışı …Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti. gösterildiğini,Dosya içerisinde mevcut bulunan kredi ve kefalet sözleşmeleri, bilirkişi raporları ve tarafların dilekçelerinden anlaşılacağı üzere, davanın konusu olan kredi sözleşmelerinin, davacı banka ile … A.Ş. arasında imzalanmış olduğunu, halbuki gerekçeli kararda şirket isimleri karıştırılarak … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. isimli şirketin anılan sözleşmeleri imzalamış olduğu yönünde hatalı şekilde değerlendirme yapıldığını, Taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmeleri ve buna bağlı olarak düzenlenen kefalet sözleşmeleri, 10.04.2013, 05.07.2012 ve 08.07.2011 tarihli olup bu tarih itibarıyla davalının eşinin rızasının bulunmasının anılan kefalet sözleşmelerinin geçerlilik şartı olduğunu, bu şart gerçekleşmeden imzalanan kefalet sözleşmelerinin ve buna dayalı olarak yapılan icra takibinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Kredi sözleşmelerinin asıl borçlusu olan … A.Ş. hakkındaki iflas erteleme davasının devam ettiğini, bu dava kapsamında verilmiş bulunan tedbir kararı nedeniyle müvekkili aleyhinde mevcut bulunan icra takiplerinin durması gerektiğini, Yetersiz ve gerekçesiz bilirkişi raporuna dayalı olarak, yeterli gerekçeye dayanmayan bir karar verildiğini,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklı banka kredi alacağının ödenmemesi nedeniyle başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı ve davalı vekilleri tarafından, yasal süreler içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalının İstinaf Başvurusu Açısından; Takip ve davaya dayanak taraflar arasındaki sözleşmelerden birisi 08.07.2011 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi olup 6098 sayılı TBK’nın yürürlük tarihi olan 01.07.2012 tarihinden önce aktedilmiştir. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1. maddesinde ”Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.” hükmü düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlığa sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın ilgili hükümlerinin uygulanması gerektiği somut uyuşmazlık kapsamında kefalet sözleşmesinin 818 sayılı BK’nın 484. maddesi kapsamında sorumlu olunacak belli miktarı içermediği ancak taraflar arasında imzalanan 08.07.2011 tarihli kredi sözleşmesinin 1500.000 TL limit üzerinden akdedildiği, davacı kefilin kredi sözleşmesine ilişkin kefaletinin bu miktar için geçerli olduğu,davacı kefilin azami sorumlu olacağı miktarın sözleşmede tayin edildiğinden kefaletin geçersizliğinden söz edilemeyeceği gözetildiğinde, davalı vekilinin kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğuna dair istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 19. HD, T:25/10/2017 2016/13404 E, 2017/7265 K sayılı ilamı) 05.07.2012 tarihli ve 10.04.2013 tarihli kredi sözleşmeleri açısından açısından sözleşmelerde yer alan kefalet düzenlemesinin geçersizliğine ilişkin istinaf başvurularının irdelenmesinde; 6098 sayılı TBK’da kefalete ilişkin yeni düzenlemeler getirilmiş olup, bu kapsamda eşlerden biri, mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilecektir. Bu düzenlemenin uygulamada yarattığı sorunlar nedeniyle TBK’nın 584. maddesine 28.3.2013 tarihli 6455 sayılı Kanun ile 3. fıkra eklenmiştir. Buna göre, ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından, işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkarlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmayacaktır (Yargıtay 11. HD, 17/02/2016 tarih, 2016/970 E. 2016/1578 K sayılı ilamı). Kefil … yönünden kullandırılan 05.07.2012 tarihli kredide zaten kefilin eşinin imzasının bulunduğu, kaldı ki gerek 05.07.2012 tarihli gerekse 10.04.2013 tarihli kredi açısından … o tarihte şirket ortağı olmakla eş rızasının az yukarıdaki açıklamalar ışığında zaten gerekmediği anlaşılmakla bu husustaki davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmektedir.İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında aldırılan kök ve ek raporlarda davacı bankanın emsal sözleşme örnekleri gözönünde bulundurularak ”temerrüt faizi ve oranı”başlıklı madde irdelenmiş, somut dosyadaki hesap kat tarihi itibariyle uygulanmakta olan en yüksek ticari faiz oranı % 36 olup temerrüt faiz oranının en yükseğin iki katı olarak uygulanabileceği,bu kapsamda banka tarafından temerrüt faiz oranı % 72 olarak talep edilmekle makul bir oran olduğu değerlendirilmiştir.Yine hesap kat ihtarında,temerrüt tarihine kadar faizin % 5 i oranında bsmv talep edilmiş, icra takibinde de aynı oran uygulanmış olmakla bu oranın bankacılık teammülleri uyarınca kabul edilen bir oran olduğu, davalı vekili tarafından bunun aksi yönünde bir delilin dosyaya sunulmadığı, ilk derece mahkemesinin de sözkonusu kök ve ek raporları hükme esas alarak karar vermiş olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu da yerinde değildir.Davaya esas kredi sözleşmesinin tarafı … Akaryakıt olup bu hususta herhangi bir ihtilaf olmadığı, dosya içerisindeki belge ve bilirkişi raporlarının, iddia ve savunmaların bunu doğrular nitelikte olduğu, yargılamanın … Akaryakıt’ın taraf olduğu kredi sözleşmelerine yönelik yapılıp sonuçlandırıldığı anlaşılmakla gerekçede yapılan yazım yanlışı maddi hata niteliğinde olup sonucu etkilememekle davalı vekilinin buna ilişkin istinaf başvurusunun da reddi gerekir.Asıl borçlu hakkındaki iflas erteleme davası içinde verilen tedbir kararının kefilin sorumluluğuna bir etkisi olmayacağı anlaşılmakla, davalının bu yöndeki istinaf başvurusunun da reddi gerekir.Davacının İstinaf Başvurusu Açısından,Dava kredi sözleşmesi kapsamında borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilmesi suretiyle başlatılan ilamsız icra takibine itirazı ilişkin olmakla birlikte; icra takip dosyasında davalının takibe itiraz dilekçesi incelendiğinde, asıl borca ya da takip tarihine kadar işlemiş faiz ve işlemiş BSMV’ye yönelik bir itiraz bulunmadığı, sadece takip tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi oranına ve bu faizin BSMV’si oranına itiraz edildiği anlaşılmaktadır. Davalının, takipte istenen asıl alacağa ya da takip tarihine kadar birikmiş faiz ve BSMV’ye itirazı bulunmadığından, ilk derece mahkemesince davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun da reddi gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine,2-Taraflarca yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 14,90’ar TL istinaf karar harçlarının davacı ve davalıdan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf aşamasında her iki tarafça yapılan giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından, istinaf aşaması için avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 6-Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 28.01.2021 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olarak karar verildi.