Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/348 E. 2021/59 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/348
KARAR NO : 2021/59
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/06/2018
NUMARASI : 2016/731E. 2018/576K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkili ile davalı arasında nakliye işleri nedeniyle ticari ilişkinin bulunduğu, davalıya ait malların taşınması hususunda müvekkili şirketin Türkiye acenteliğini üstlendiği yabancı taşıma şirketinin görevlendirildiğini, sözkonusu emtianın Almanya’dan Türkiye’ye taşındığını ve bu işleme istinaden davaya konu 8.717,20 TL tutarlı navlun bedeli faturasının kesildiğini, ancak borçlu tarafından bu bedelin ödenmediğini belirterek, bu nedenle alacağın tahsiline, masraf ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesi talep ve dava etmştir.Davalı vekili savunmasında özetle; davacı tarafından önce müvekkili aleyhinde takip başlatıldığını, yapılan itiraz üzerine takibin durduğunu ancak itirazın iptali davası açılmadığını, alacak davası açıldığını, müvekkilinin adresinde bulunan emtiaların Hamburg’dan taşınması işinin üstlenildiğini, ancak davacının gereği gibi ve zamanında taşıma işini yapmadığını, davacının Hamburg Limanı’nda yapması gereken nakliye ve teslim işini zamanında yapmayarak emtiaları 2,5 gün liman ardiyesinde beklettiğini, bu nedenle ardiye ve depo yükleme masrafının ödenmesine sebebiyet verdiğini belirterek haksız davanın reddi ile bahsi geçen masrafa ilişkin 7.105,25 TL tutarlı faturanın takas ve mahsubu suretiyle karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili daha sonra sunduğu dilekçesinde, davacı şirket aleyhine kesilen ve takas mahsuba konu edilen 7.105,25 TL’lik faturanın şirket ticari defterlerinde sehven 20.000,00 TL olarak görüldüğünü, bu bedelin Euro olarak düşünülüp bu miktar üzerinden kayda geçtiğini, ancak esasen talebin 7.105,25 TL olduğunu beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yapılan inceleme ile taraflar arasında taşıma işlemine ait ticari ilişkinin olduğu, bu nedenle davacı tarafın da 8.717,20 TL tutarlı navlun faturasının düzenlendiği ve defterlerinde kayıtlı olduğu, ödenmediğinin belirlendiği dava tarihi itibariyle bu miktarda alacağının olduğunun saptandığı, davalı tarafın defterleri denetlendiğinde davacı adına düzenlenen fatura alacağına istinaden 20.932,07 TL alacağının kayıtlı bulunduğu, kapanış maddesinde de bu tutarın aynı olduğu ve bu miktar alacağın bulunduğunun ifade edildiği ancak davalının daha sonra sunduğu dilekçesiyle defterlerinde kayıtlı olan bu miktarın aslında takasa konu ettikleri ve düzenledikleri faturaya istinaden sehven bu miktar olarak kaydedilmiş olan gerçekte 7.105,25 TL tutarlı fatura olduğu ve bu alacağın kaydının yer aldığı, davalının 2.5 gün bekleme süresinden dolayı ticari defter ve kayıtlarından dolayı bu miktarı işlediği ve davacıdan alacaklı konumunda olduğu, bekleme bedelinin mahsubu sonrası tarafların kayıtlarının bu mahsuplaşma sonrası davacı alacağının 1.611,95 TL olacağı rapor olunmuştur.Tüm dosya kapsamı sunulan deliller, izleme olanağı sağlayan bilirkişi raporu denetlenmiş, usulüne uygun olarak tutulmuş davacı defter ve kayıtlarında taşımanın gerçekleştiği ve asıl alacak kayıtlarının davacı kayıtlarında yer aldığı, taşıma yönünden itirazın olmayıp ancak davalının ayıplı hizmet nedeniyle itirazının bulunduğu değerlendirilmiş, davalı tarafından da takas mahsuba konu olan ve limanda antrepo ve ardiye de bekleyen mallar için miktara yönelik sunulan yurt dışında bulunan şirketin davalı şirkete kesmiş olduğu fatura değerlendirilmiş ve bu yönde davalının da bu gecikmeye dayalı zararının olduğu takdir olunarak davacı alacağından davalının bu takas mahsup talebi düşülmek suretiyle davanın kısmen kabulü ile belirlenen rakam yönünden karar verilip ancak bu dava talebinden faiz isteminin yer almadığı, …” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 1.611,95 TL’nin davalıdan tahsiline, fazla talebin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: önceki beyanlarını tekrarla; İlk derece mahkemesince davalı tarafından kesin sürenin sona ermesinden sonra ve savunmanın genişletilmesi yasağına aykırı olarak sunulan afaki bedelli fatura esas alınılarak tesis edilen istinafa konu kararın usule ve hukuka aykırı olduğunu, İlk Derece Mahkemesinin 21.02.2018 tarihli ara kararının 1. bendi uyarınca, davalı tarafa “mahkemece istenilen hususta varsa dayanağını dosyaya ibraz etmesi” için iki haftalık kesin süre verilmiş olup, aksi takdirde “bu yöndeki tüm delil ve dayanaklarını sunmaktan” vazgeçmiş sayılacağının ihtar edildiğini, davalı tarafın 07.03.2018 tarihi itibariyle takas mahsup defi yönündeki delil ve dayanakları sunmaktan vazgeçmiş sayıldığını, verilen kesin sürenin geçirilmiş olmasına karşın İlk Derece Mahkemesince davalı tarafın 08.03.2018 tarihli dilekçesindeki beyanları ve dilekçe ekinde sunulan fatura esas alınarak istinafa konu hükmün tesis edilmesinin usule ve hukuka aykırı olduğunu, Davalı tarafın 08.03.2018 tarihli dilekçesindeki beyanlarını ve dilekçe ekinde sunulan belgeyi hiçbir şekilde kabul ettikleri anlamına gelmemek kaydıyla; ekinde sunulan belgenin bir fatura olduğu ve dolayısıyla ödemeye matuf olan herhangi bir bilgi içermediği ve bu nedenle yargılamanın bilirkişi aşaması da tamamlandıktan sonra İlk Derece Mahkemesi dosyasına sunulmasının savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında olduğu ve savunmanın genişletilmesine muvafakatlarının olmadığını gerek sözlü gerekse yazılı olarak beyan ettiklerini, Davalı tarafın iddia ettiği gibi bir gecikmenin var olup olmadığının ilk derece mahkemesince somut olarak araştırılmadığını, Zarar kaleminde davalı yanca ileri sürülen faturanın sektörde davalı şirket ile yakınlığı ve uzun yıllardır ticari ilişki içerisinde olduğu bilinen … ünvanlı yabancı şirket tarafından davalı şirket adına tanzim edildiğini ve fatura uyarınca belirlenen zarar miktarının afaki olduğunu, Davalı tarafça İlk Derece Mahkemesi dosyasına, Hamburg Limanı tarafından … ünvanlı yabancı şirketten ardiye, depo masrafı talep edildiğini ve talep edilen miktarı gösterir bir fatura veya belge sunulmadığı gibi, 11.04.2014 tarihli fatura tutarının davalı şirket tarafından … ünvanlı yabancı şirkete ödendiğini gösterir bir ödeme belgesinin de dosyaya sunulmadığını,İlk Derece Mahkemesince istinafa konu karara esas alınan 12.05.2017 tarihli bilirkişi raporunda da dava konusu taşımada bir gecikmenin ve bundan dolayı bir zararın var olduğuna dair herhangi somut bir tespit yapılamadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: önceki beyanlarını tekrarla;Davacı şirketin emtiaları gereği gibi ve zamanında taşıma işini yapmamış olması sebebiyle, 02.04.2014 tarihinde Almanya’nın Hamburg limanında yapması gereken nakliye ve teslim işini zamanında gerçekleştiremediğini ve emtiaların 2,5 gün limana ait ardiyede bekletildiğini,Dava dışı şirketin, bahse konu gecikme sebebiyle ardiye, depo masrafı ile yükleme masraflarını ödemek zorunda kalarak, müvekkili şirkete fatura ettiğini, davacı şirketin ayıplı ifası sebebiyle zarar eden müvekkili şirketin ise 21.04.2014 tarih ve 375228 seri numaralı faturayı davacı şirket aleyhine keşide ettiğini, Huzurdaki davada, davacı taraf kendisine yüklenen görevi gereği gibi yerine getirmemiş olduğundan, esasen zarar eden ve alacaklı olan müvekkili şirket olduğundan, takas-mahsup defi ileri sürülerek bu hususun hem yargılama hem de bilirkişi incelemesinde göz önünde bulundurulmasının talep edildiğini,İlk derece mahkemesince, davacı tarafından açılan alacak davasının 21.02.2018 tarihli celsesinde, taraflarına delil listesinde belirtmiş oldukları takas mahsup define ilişkin eksik delilleri sunmaları için süre verildiğini, müvekkili şirketin gayri faal olması ve şirket sahibinin yurtdışında bulunması sebebiyle, takas mahsup defini de belirttikleri yurt dışında kurulu bulunan … şirketinin, müvekkilim şirket aleyhine kesmiş olduğu 11.04.2014 tarih ve 2.425,00EURO Bedelli Fatura 08.03.2018 tarihinde taraflarına elektronik posta yolu ile ulaştırılabildiğini ve 09.03.2018 tarihli celsede de söz ettikleri üzere ödemeye matuf olan bilgi ve belgenin savunmanın genişletilmesi yasağından ari olması ve yargılamanın her aşamasında sunulabileceği de açık olduğundan ibraz ettiklerini,
Davacı tarafın dava konusu 2014 yılına ait olan ticari defterlerinin usulüne uygun şekilde tutulmamış olması sebebiyle, lehine delil teşkil edemeyeceğini, İlk derece mahkemesinin müvekkilli şirketin davacı tarafa 1.611,95TL borçlu olduğu şeklindeki kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, mal taşıma ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davacı ve davalı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davaya esas İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas numaralı dosyasının incelenmesinde, alacaklının … Ltd. Şti., borçlunun …. Şti. olduğu, 8.717,20 TL faturalı asıl alacak ve 196,00 TL işlemiş faiz olmak üzere 8.913,20 TL asıl alacağın takip konusu yapıldığı, takibe dayanak olarak 07.04.2014 tarih ve 079215 seri numaralı bir adet faturanın gösterildiği anlaşılmaktadır. Takip dosyasına ekli bahsi geçen fatura incelendiğinde, keşidecinin Transalkim, muhatabın … olduğu, 8.717,20 TL tutarında nakliye bedeline ilişkin söz konusu faturanın düzenlendiği görülmektedir. Borçlu vekili icra dosyasına olan itirazında, alacaklının nakle konu emtiayı müvekkili şirketin Almanya’da mutin adresine zamanında ve gereğinde teslim etmemesi sebebiyle ayıplı hizmet söz konusu olduğundan esas alacak faiz ve tüm icra giderlerine, esasen ayıplı hizmet nedeniyle müvekkilinin zararının oluşmuş olduğunu gerekçe göstererek itiraz etmiştir.Davalı vekili esasa cevap süresi içerisinde verdiği dilekçesinde, davacı tarafın edimsel yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmemiş olduğundan bahisle müvekkilinin esasen alacaklı olduğunun kabulünün gerektiğini ileri sürerek takas mahsup defini ileri sürmüştür.Dosya içerisindeki davalı tarafından ibraz edilen irsaliyeli faturanın incelenmesinde; keşidecinin davalı … Ltd.Şti. muhatabın, davacı … … Ltd. Şti, faturanın düzenleme tarihinin 21.04.2014 tarihi bedelinin 7.105,25 TL olduğu, fatura üzerinde ” 2.20 conteyner, 5 gün bekleme 2506 gün başı, 3 eleman*8 saat 2,5 gün *30 saat yükleme beklemesi ” şeklinde ibarenin bulunduğu görülmektedir. Dosya içerisindeki e mail çıktılarına ilişkin yazışmaların incelenmesinde;…l tarafından 27.04.2017 tarihinde … gönderildiği, söz konusu mailde, 27.03.2014 perşembe günü yapılmış olan yüklemenin 02.04.2014 tarihinde gerçekleşmesi gerektiğinin bildirildiği, ancak bu tarih itibariyle yaşanan gecikme nedeniyle müşterinin yükü almadan gittiğini, dava dışı firmanın taraflarına hiçbir ödeme yapılmayacağını bildirmiş olduğunu, bu sebepten dolayı tüm tır ve gümrük giderlerinin … adına kesileceğini bildirilmiştir. Yine 21.04.2014 tarihli mailin içeriği de benzer niteliktedir. 21.04.2014 tarihinde davacı çalışanı tarafından gönderildiği anlaşılan mailde, ekteki faturanın kesinlikle kabul edilmeyeceğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında mali müşavir bilirkişiden aldırılan 12.05.2017 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde, davacı yanın 2014 yılı ticari defterlerinin kapanış tasdikleri geç yapıldığından usulüne uygun tutulmadığı, söz konusu defterlerde davacının davalı ile olan ticari ilişkisine alıcılar hesap kodunda takip ettiği, davacı yan tarafından davalı adına keşide edilen faturanın 8.717,20 TL bedelli olarak ticari defterlere kayıt edildiği, dolayısıyla söz konusu defter kayıtlarına göre davacının davalı taraftan 28.06.2014 tarihi itibariyle 8.717,20 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Davalı yanın 2014 yılı ticari defterlerinin ise usulüne uygun tutulduğu, davalının davacı ile olan ticari ilişkisini satıcılar hesap kodunda takip ettiği, davalı tarafından davacı adına keşide edilen faturanın bu hesaba 20.932,07 alacak tutarında kayıt edildiği, dolayısıyla 28.06.2014 tarihi itibariyle davalı yanın davacıdan 20.932,07 TL tutarında alacaklı olduğu yönünde tespit yapılmıştır. Bilirkişi raporunda, taraflar arasında bahsi geçen şekilde bir cari hesap farklılığı oluştuğu tespit edilmekle davacı taraf davalıya vermiş olduğu taşıma hizmetine istinaden 07.04.2014 tarih ve 079215 sıra nolu 8.717,20 TL fatura düzenleyerek alacak iddiasında bulunmuştur. Davalı yan ise her iki tarafın da kabulünde olan taşımaya ilişkin olarak 2,5 gün gecikme sebebi ile davacı yan adına keşide etmiş olduğu 21.04.2014 tarih ve 375228 nolu 7.105,25 TL bedelli faturanın yevmiye kaydında sehven TL olarak kaydedilmesi gerekirken USD bazında o günkü kurdan TL’ye çevrilerek 20.932,07 TL şeklinde kayıt edildiğini iddia etmektedir. Bilirkişi, bahsi geçen faturanın esasen 7.105,25 TL tutarlı olduğunu tespit ederek değerlendirmenin bu şekilde yapılacağını raporunda belirtmiştir.Davalı vekili 08.03.2018 havale tarihli dilekçesi ile, her ne kadar taraflarına 21.02.2018 tarihli celsenin 1 nolu ara kararı gereği delillerin sunulması için süre verilmiş olsa da dava dışı B2B firması şirketinin müvekkilinin aleyhine kesmiş olduğu 11.04.2014 tarih ve 2.425,00 Euro bedelli faturanın 08.03.2018 tarihinde taraflarına e posta ile ulaştığını, bu sebeple şimdi ibraz edebildiklerini, davacı şirketin emtiaları gereği gibi ve zamanında ulaştırmaması sebebiyle emtiaların 2,5 gün limana ait ardiyede bekletildiğini ve dava dışı B2B’nin gecikme sebebiyle ardiye, depo masrafı ile yükleme masraflarını ödeyerek müvekkiline fatura ettiği, bunun üzerine müvekkilinin de 21.04.2014 tarih ve 375228 seri numaralı faturayı davacı adına keşide ettiğini, bu fatura oranında takas mahsup defini ileri sürdüklerini beyan etmiştir.Davacı vekili davalı tarafın 08.03.2018 tarihli beyan dilekçesi ve ekine karşı beyan ve itirazlarını 05.06.2018 tarihli dilekçe ile sunmuştur. Söz konusu dilekçenin incelenmesinde, davalı tarafın takas mahsup define ilişkin olarak kesin süreden sonra ileri sürmüş olduğu faturanın savunmanın genişletilmesi mahiyetinde kabul edilmesini, bu hususta herhangi bir muvaafakatlarının bulunmadığını, bahsi geçen faturanın davalı şirket ile uzun zamandır ticari ilişkisi olan dava dışı B2B unvanlı yabancı şirket tarafından keşide edildiğini ve miktarının afaki olduğunu, yine davalı tarafça Hamburg Limanı tarafından dava dışı B2B’ye ardiye, depo masrafı, talep edildiğini ve talep edilen miktarı gösterir mahiyette herhangi fatura belge sunulmadığını, davalı tarafından ileri sürülen 11.04.2014 tarihli fatura tutarının davalı şirket tarafından dava dışı B2B’ye ödenmiş olduğuna ilişkin hiçbir delilinin bulunmadığını beyan etmiştir. Dosyanın incelenmesinde, söz konusu 11.04.2014 tarih ve 2.425,00 Euro bedelli faturanın yabancı dilde yazılmış suretinin bulunduğu anlaşılmıştır.Somut olayda, davalının süresinde verdiği cevap dilekçesinde takas mahsup definde bulunduğu, ancak takas mahsup define esas 11.04.2014 tarih ve 2.425,00 Euro bedelli faturayı ilk derece mahkemesince verilen kesin süreden sonra dosyaya ibraz ettiği anlaşılmakla, davacı vekili, süresinden sonra sunulan bahsi geçen bu delile muvafakat etmemektedir. HMK’nın 145. maddesi uyarınca, taraflar, kanunda belirtilen sürelerden sonra yeni delil sunamazlar. Ancak, delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir. Somut olayda davalının yargılamayı uzatmak amacından bahsedilemeyeceği açık olmakla ve ayrıca süresinde takas mahsup defi süresinde ileri sürülmüş olmakla, bu defi kapsamında dosyaya ibraz etmiş olduğu fatura savunmayı genişletme ve değiştirme yasağı kapsamında değerlendirilemez. Davalı vekili, gecikme sebebiyle dava dışı firmanın taraflarına keşide etmiş olduğu 11.04.2014 tarihli faturayı ibraz ederek, takas mahsup define esas olarak değerlendirilmesini talep etmiş ve usulüne uygun şekilde tutulan ticari defterlerine gecikmeden kaynaklı olarak davacı adına keşide etmiş olduğu 21.04.2014 tarihli faturayı kayıt etmiştir. Bu şekilde 21.04.2014 tarihli faturanın yansıtma faturası niteliğinde olduğunun kabulüyle, davalı şirket müşterisi olan dava dışı … şirketinin ardiye, depo masrafı ve yükleme masrafları adı altında davalı adına keşide etmiş olduğu ve davalının takas mahsup define esas 11.04.2014 tarihli faturanın davalı tarafın ticari defterlerinde ne şekilde kayıtlı olduğu, bu bağlamda davalı tarafça, faturayı düzenleen yabancı şirkete bahsi geçen faturaya istinaden yaptığı herhangi bir ödeme kaydının bulunup bulunmadığı, sözkonusu faturanın hangi taşımaya ilişkin olarak düzenlendiği değerlendirilmeden, ilk derece mahkemesince hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır.Sonuç olarak, taraf ticari defterlerindeki kayıtların usulüne uygunluğu tartışılarak, kayıtlar arasında uyumsuzluk varsa bu uyumsuzluğun nedeninin kesin şekilde ortaya konulması ve 11.04.2014 tarihli faturanın az yukarıda bahsi geçen hususlarda irdelenmesinin yapılabilmesi açısından taşıma sektöründe ehil yeni bir bilirkişinin de dahil olduğu bilirkişi kurulundan rapor alınmak suretiyle uyuşmazlık çözümlenmelidir.İlk derece mahkemesi, yukarıda açıklanan delilleri toplayıp değerlendirmeden karar vermiştir. Bu deliller, davanın çözümünde oldukça önemli deliller olup bu eksikliğin ilk derece mahkemesince tamamlanması sonrasında bir karar verilmesi gerekir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, esasa dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin istinaf karar harçlarının talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1 a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.21.01.2021